Adil Düzen’de uluslararası ilişkiler nasıl olmalı?
Ukrayna meselesİ yani Ukrayna-Rusya Savaşı vesilesiyle “uluslararası ilişkiler” söz konusu ve bugünlerde Türkiye bu iki ülke arasında arabulucu konumunda…
Ukrayna meselesi başladığından beri biz de önce “Ukrayna; ne oluyor, niçin oluyor, ne olacak?-4” başlıklı 4 yazı yazdık… Sonra “Ukrayna; Kur’an nizamına göre ne/nasıl olmalı?” dedik ve bu açıdan çözüm önerilerimizi sunduk… Bilahare “Ukrayna-Rusya Savaşı ve Yeni Dünya Düzeni-3” konusu üzerinde 3 yazı ile durduk ve meselenin bütün insanlığı ilgilendiren “Yeni Dünya Düzeni” boyutu üzerinde yazılması gerekenleri yazdık…
Kur’an Nizamı yani Adil Düzen çalışmaları Hollanda merkezli olarak da yapılmakta, Hasan Koç hoca çalışma arkadaşımız tarafından yürütülmekte ve yönetilmekte, 15 günde bir yapılan programlara konuşmacı olarak da Adil Düzen çalışanı arkadaşlarımız Doç. Dr. Süleyman Akdemir ve Dr. Müh. M. Lütfi Hocaoğlu katılmaktadır…
Geçen hafta “Adil Düzen’de Uluslararası İlişkiler” konusu konuşuldu…
Önce bu konuşamadan notlar sunalım, sonunda konuşmanın linkini verelim…
Adil Düzen’de Uluslararası İlişkiler üç temel kavrama dayanır: Hakem, mümin ve hicret. Hucurat Suresi 13. ayet: “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.”
Herkesin farklı özellikleri vardır... Bu özellikleri tanıyın… Topluluklar birbirini tanımalı ve eksikleri görüp gidermeli... Çatışma yerine karşılıklı fayda vardır...
Ahzap: Aynı zamanda aynı yerde yaşayan topluluk…
Ehl: Aynı kurallar içinde yaşayan topluluk…
Kavm: Aynı hedefe yönelen topluluk…
Nisa Suresi 65. ayet: “Hayır! Rabb’ine ant olsun ki, aralarında anlaşmazlığa düştükleri işlerde seni hakem tayin edip, sonra da verdiğin hükme tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.”
Hazreti Peygamber tarafından Medine Anayasası/Sözleşmesi ile kurulan Medine Site Devleti tahkime dayanır. Bu devleti kuran kabileler arasında ihtilaf çıkarsa Medine Devlet Başkanı Hazreti Peygamber’e mesele arz ediliyor ve o da hakemlik yapıyordu...
“Mümin/ler” demek malı ve canı koruyanlar demektir. Medine savunmasına herkes katılmak zorundaydı. Dışarıya çıkılan savaşlara müminler dışında kimsenin gitme zorunluluğu yoktu. En önemli uluslararası mesele “hicret” idi.
Enfal Suresi 72. ayet: “İman edip, hicret edenler, malları ve canları ile Allah yolunda cihat edenler, barındırıp yardım edenler; işte onlar birbirlerinin velileridirler. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar onların velayetinden size bir şey yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek üzerinize borçtur. Ancak aranızda anlaşma bulunan bir halkın aleyhine olursa, o bu hükmün dışındadır. Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir.”
Bu ayete göre müminler ikiye ayrılır: 1) İman edip hicret ve cihat edenler. 2) Barındırıp yardım edenler. İman edip hicret etmeyenlere velayet yoktur (Hicret etmedikçe velayet altına alınmazlar). Yeryüzü hicret edecekler için geniş yaratılmıştır. Zor durumdaki insanlar hicret etmelidir. Bulundukları yerden çıkamıyorlarsa çıkmalarına yardım edilir (uluslararası müdahale). Uluslararası müdahale için tek devlet yetmez, birçok devlet olmalı ve onlar hakemlik sistemini kabul etmelidir. Devletler arabulucu olabilir. Hakem kişiler olur.
Rusya ve Ukrayna birer hakem seçerler...
Bu hakemler de bir başhakem seçerler...
Göç veren ülke kaybeder. Medine Site Devleti, Anadolu’da kurulan devletler (Selçuklular, Osmanlılar, Cumhuriyet), Avrupa devletleri, ABD hep göçlerle kurulmuştur...
Adil Düzen’de Uluslararası İlişkiler - https://www.youtube.com/watch?v=OdMRBRbfCKs
VEFAT: “İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn...” Selman Yüce kardeşim; ahiret yolun açık, menzilin mübarek, mekânın cennet, makamın âli olsun...