Adil Ekonomik Düzen, İslam Ekonomisi, Para Arzı-7
Ne diyor ve ne yapıyorduk?
Önceki ilk dört yazımızda konu ile ilgili olarak TEŞHİS ile ilgili yazılar yazmıştık…
Beşinci yazımızdan itibaren TEDAVİ yani çözümler merhalesine geçtik…
Meseleyi özellikle “İslam Ekonomisi” açısından ele aldık…
“Adil Ekonomik Düzen” ile devam edelim…
Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
***
“Bir İslam Ekonomisi Disiplini: Adil Ekonomik Düzen”; Dr. Sema Yaşar.
“Prof. Dr. Necmettin Erbakan, kapitalizm ve komünizmdeki faydalı yanların sisteme dahil edildiğini ancak zararlı yanların ise sistemde yer almadığını böylece Adil Ekonomik Düzen’in tam ve mütekamil bir düzen olduğunu ifade etmiştir.
Kapitalizmi, sömürü ve zulüm aracı olan faize yer vermesi sebebi ile tröst ve tekellerin oluşmasına mani olamadığı için eleştirirken, komünizmi ise mülkiyet hakkına ve kara karşı çıkmaları sebebiyle insan tabiatına aykırı tutum sergiledikleri için eleştirmiştir.
Adil Ekonomik Düzen’in ise faize yer vermediğini, kâra müsaade ettiğini, serbest piyasa rekabetini ve mülkiyet hakkını desteklediğini böylece tekelleşmeye ve tröstlere karşı çıkmakta olduğunu belirtmiştir (Erbakan, 1991, s.18).
Adil Ekonomik Düzen, bugün dünya genelinde kabul gören ve geçerli olan kapitalist sistemin aksine toplum menfaatini gözetmeyen bireysel çıkarların eksik olduğunu ancak toplumun menfaatini bireyin menfaatine tercih etmenin de yanlış olduğu fikrini savunmaktadır.
Bireyin öncelikli toplumun ise önemli olması sebebiyle bu iki kesim arasında bir tercih yapmanın son derece yanlış olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca sistemde kâr-zarar ortaklığının önemi üzerinde durulmuştur.
Tarafların oluşacak kâr veya zarara ortak olmaları anlamına gelen bu sistemde ortaklar çabaları nispetinde pay alacaklardır.
Bu da sistemin adaleti temel aldığının bir göstergesidir.
Adil Ekonomik Düzen’de üretim, üretimi gerçekleştiren girişimci ile yönetici, işçi, hammadde, tesis, genel hizmet sunumunu gerçekleştiren devletin ortaklığı ile yapılmakta ve üretimden sonraki paylaşım da bu ortaklar arasında adil bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Bu sistem hakkı üstün tutmakta ve toplumda bir ayrımcılık yapmamaktadır.
Açık, sade, uygulaması son derece kolay ayrıca toplumda çatışmayı değil barışı teşvik edici bir sistemdir.
Herkesi üretime teşvik etmekte, böylece ekonominin önündeki tüm engelleri kaldırarak kalkınmanın ve refah seviyesinin artmasına neden olmaktadır.
Kapitalist sistemin haksız kredi dağıtımı ve yoksul halka yüksek faizli kredilerin ödetilmesi sonucunu meydana getiren bankacılık yapısına bağlı ortaya çıkan olumsuzluklar Adil Ekonomik Düzen ile birlikte çözüme kavuşacak, ekonomi hızlı bir gelişme sağlayacak dolayısıyla gelir dağılımı adaletsizlikleri son bulacaktır (Erbakan, 1991, s.78).
Erbakan’ın Refahyol Hükümeti ile birlikte uygulama fırsatı bulduğu Adil Ekonomik Düzen ilkeleri neticesinde konsolide bir kamu hesabı kurmuş, ardından faiz oranları düşmüş ve kamu kesimi bütçesi üzerindeki faiz yükü hafifletilmiştir. Ayrıca hükümet sosyal transferleri artırarak gelir dağılımını da iyileştirmeyi amaçlamıştır.
Ancak Refahyol Hükümeti’nin 28 Şubat 1997 tarihinde darbeyle istifaya zorlanması ve 2011 yılında da Necmettin Erbakan’ın vefatı ile Adil Ekonomik Düzen’in Türk siyasetindeki popülaritesi giderek azalmıştır (Sarıbaş ve Yumuşak, 2020: s.319).
Adil Ekonomik Düzen uygulandığı kısa dönemde Türkiye ekonomisi üzerinde belirtildiği üzere önemli etkiler oluşturmuştur.”
TEDAVİ ve çözümleri içeren Dr. Sema Yaşar’ın “Bir İslam Ekonomisi Disiplini: Adil Ekonomik Düzen” konusunu kalan bölümü ile kaldığımız yerden devam edeceğiz… a