‘Herkese çözümleri bir kere daha hatırlatalım...’
Bu cümle önceki yazımızın başlığıydı ve ‘adalet’ ile ‘adaletsizlik’ merkezli cümlelerle başlamış, ‘İnsanlık Anayasası’ yani dünya çapında insanlık için adaleti tesis edecek çözüm önerilerimizi içeren detayların hatırlatılması ile devam etmişti… Bir yazarın (Ahmet Taşgetiren) o günkü (05.02.2019) yazısı şöyle sona ermişti: “Ama bizim insanlarımızın iktidar dönemi de her bakımdan “Adil düzen” olsun! / Çok şey mi istiyorum!”
Evet, evet; ‘adalet’ yani “ADİL DÜZEN” isterken çok şey mi istiyorum/z!
Mustafa Kutlu’nun bugünkü (06.02.2019) “Ahlakın adaleti” başlıklı yazısı şu şekilde sona eriyor: “Toplumun tabi olacağı umumi mevzuat (kanun, töre, şeriat, toplum sözleşmesi vb.) belirlenirse, eğitim-öğretim de o sistem içinde layık olduğu önceliği ve yeri alır. Elbette ki mevzuatı “bilenler” yapacak-yazacak; eğitimi dahi ehliyet sahipleri gerçekleştirecek. / Burada durup “adalet”in rolünü ifade edelim. Süreç her şeyin yerli yerine konulması ile yani adaletle sağlanır. / Adaletin toplumun meşru saydığı bir güce ihtiyacı vardır. Bu güce Ahlâk Nizamı’nın kuvveden fiile çıkışı yani “Devlet” diyoruz. / (Bir sonraki yazı ‘adalet’ ile başlayacak).”
Evet; bir ‘evet’ daha… Ahlakın adaleti ve adaletin/ahlakın nizamı yani ADİL DÜZEN! Önceki yazımızda ‘çare ve çözümleri bir kere daha hatırlatalım’ demiştik; yani…
- ADİL DÜZEN… ADİL EKONOMİK DÜZEN…
- ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI…
***
Şöyle devam edelim…
Aralık ayında yaptığımız ‘İNSANLIK ANAYASASI’ çalışmamızdan aktardığım bilgiler vardı, önceki yazımda; bugün o bilgilerin devamını aktararak devam edelim…
“Akevler elli senedir ‘anayasa’ üzerinde çalışmaktadır. Bir küçük kooperatif üzerinde denemeler yaparak çözümler üretmektedir. Canlı hücrelerden oluşur. Tüm canlılık sorunları hücrelerde çözülür. Hücrede çözülmeyen bir sorun canlıda da çözülmez. Suriye sorununu (veya benzer ülke sorunlarını) çözmek için önce semt sorununun çözülmesi gerekir.
Bunun için merkez anayasaları ele alan taşra anayasaları yaparlar, merkez anayasalardan istedikleri maddeleri çıkarırlar, istedikleri maddeleri ilave ederler, istedikleri maddeleri değiştirirler ve kendi anayasalarını yaparlar. Kendi ülkelerinde kendi anayasalarını uygularlar. Anayasalarında geçmeyen hususlarda merkez anayasaları uygulanmış olur. Akevler elli senelik uygulamalı çalışmalar yaparak insanlık anayasasını hazırlamıştır. Suriye Anayasası (veya sorunlu bir başka ülke anayasası) yapılırken bu anayasa esas alınmalıdır.
Bugün mevcut olan anayasalar işçilik döneminin faizli anayasalarıdır.
Onlarda çözüm aramak geleceği görmemektir, gericiliktir. Artık o düzen gelmeyecek ve/ya devam edemeyecektir. Bir daha geri dönüş yoktur.
Suriye (ve benzeri sorunlu ülkeler; mesela Venezuela) ancak ‘Ortaklık Anayasası’ ile barışa kavuşabilir. Suriye, ‘merkezi faizli sistem’den, ‘yerinden yönetimli kredileşmeli sisteme’ geçmek zorundadır. Akevler’de hazırlanan ‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ mevcut zalim düzeni sonunda yıkacak ve ‘Ortaklık Düzenini’ getirecektir. Bunun iki yolu vardır. Bunu zamanla yaşayıp iktidarları değiştirmeden yapmak vardır. Rothschildler ve Rockefellerler kalsınlar ama bunlar işçilikten ortaklığa geçsinler diyoruz. Trump, Putin, Erdoğan kalsınlar ama bunlar Ortaklık Sistemi’ne geçsinler diyoruz. Akevler’in hazırladığı anayasa iktidarı yerinde bırakarak düzeni değiştirmeyi hedefliyor ve herkese duyuruyor. Ya bu çalışmalara katılırsınız ya da helak olup tarihte diğer helak olanların yanında yer alırsınız.” Sözünü ettiğim çalışmamızdan aktaracaklarım bu kadar!
***
Kemal Öztürk’ün bugünkü (06.02.2019) yazısında yaptığı bir hatırlatma ile bitirelim: “Saadet Partisi, kurucu liderleri Erbakan’ın ‘Adil Düzen’ teorisini bile kullanamıyor. En azından bir tezdi o...” Detaylar yazarın yazısında; beni/bizi sadece ‘Adil Düzen’ ilgilendiriyor.