Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012
9967 Okunma, 0 Yorum

(Kalın yazılar vadeli satış, taksit ve murabaha hakkındaki yaygın bir görüşe, kalın olmayan yazılar ise Süleyman Karagülle'ye aittir.)

Bey’ bi’l-Ecel (Vâdeli Satış)

Bir başka fâizsiz enstrüman taksitli alım satımdır. İnsanoğlu almak istediği tüm malları peşin bedelle almaya muktedir olamayabilir. Ancak peşin alınamayan malların birçoğu taksitli alınabilmektedir. Böylece finansman açığı sebebiyle peşin alımı yapılamayan mala, bedeli taksitle ödenmek üzere ulaşılabilmektedir.

Önce faiz tarif edilmelidir.

Faiz rizikoya katılmadan emek dışı kazançtır. (La tekûlü emvaleküm) Rizikosuz bir iş yoktur.

Faiz  Artan borçtur. (La tekûlü emvane edafen mudafeten)

Veresiye satış meşru değildir.

Faiz paranın para kazanmasıdır. (Riba haram bey helaldir) (Mislen bi mislin değiştirme ilkesine göre aynı mal aynı mal ile değiştirilemez.)

Faiz, zor durumda olandan alacağın tahsilidir. (Naziretün ila meymenet)

Faizli düzende faizsiz iş yapma iddiası yalandır. (Habisat habisatındır. Tayyıbat tarrıbatındır.) Allah bozuk düzende iyi yaşamayı değil iyi düzeni kurmayı ve iyi düzende yaşamayı emretmiştir. Sizden marufu emreden ve münkeri nehyeden ümmet olsun deniyor. Siz emredin demiyor. O halde bugünkü finans kuruluşlarının hatası şunlardır:

a)Bunlar mevcut düzende faizle para kazanıyorlar. Faizsiz olduğunu iddia ediyorlar. Oysa biz faizli düzende para kazanıyoruz, ama gayemiz faizsiz düzeni getirmektir demelidirler. Kuran’ı ve İslamiyet’i tahrif etmeleri hatadır.

b)İkinci hataları da faizsiz sitem üzerinde araştırma yapmıyorlar, yapanları değerlendirmiyorlar. Oysa matematiği öğrenen, usul-ü fıkhı öğrenen, faizsiz sistem işletmelerinin sözleşmelerini yapabilen, muhasebesini kurabilen kimselerin yetişmesine imkan vermelidirler. Faizsiz çalışanları desteklemeleri gerekir. Yani faizli iş yaparken faizsiz desteği vermeleri gerekir. Bunun için faizsiz çalışan işletmelerin faizsiz bono senetlerini alıp satmaları yeterlidir.


Taksitli satım genelde üç şekilde finansman sağlama yöntemi olabilmektedir. Öncelikle bir malın taksitli satımı yukarıda da ifade ettiğimiz gibi zaten bir nevi finansman sağlamaktadır (normal taksitli satım).

Taksitli satış caizdir. Taksitli ödeme caiz değildir.

Patatesi satarsınız. Haftada bir ton patates vereceğim. Sen patates aldığın zaman, bana 10 dirhem ödeyeceksin derseniz, bu taksiti satıştır. Yahut bana evin yüzde bir hissesini sana satacağım, her ay bana bin lira vereceksin derseniz, bu taksitli satıştır. Ben evi sana bin liraya satarım, her ay bana bin lira ödeyeceksin derseniz, bu taksitli ödemedir.

Taksitli satış helaldir. Taksitli satışta kira alınabilir. Kira satılan miktarla orantılı olarak  bölüşülür. Bu faiz değildir. Kendisi oturuyorsa, ödemediği miktar kadar kira verir ve borcu kalmadığı zaman daire onun olur. Ödediği taksitleri geri isteyip aldığı hisseleri iade edemez. Kiraya verilemeyen malların (gıda gibi) taksitlerine kira tahakkuk ettirilemez. Bu ribadır. Bedelini ödemeyene sipariş ettiği mal verilmez. Önce bedeli ödenir, sonra mal verilir. Verirse veresiye satış olmuş olur ve haramdır.

 

İslam hukukçularının kâhir ekseriyeti vâdeli (taksitli) bedel karşılığında mal satışını onaylamışlardır.

Hukukçuların onayı bize delil değildir. Birinci asırdaki müçtehitlerin Kuran’a dayalı  icmaları, ayet gibidir. Bizi bağlar, inkarı küfürdür. İkinci asır müçtehitlerinin Kuran’a dayalı icmaları bizi bağlar. İnkâr küfür değildir. Üçüncü asrın Kuran’a dayalı icmaları ile amel câizdir. Vacip değildir. Ondan sonraki icmalardan yalnız çağımızın icmaları delildir. Diğer dönemlerin icmaları delil değildir. İhtilafı olan kısımlar bizi bağlamaz. Delil değildir. Bir müçtehidin muhalefeti icmaya manidir.

 

Hatta İbn Battâl el-Kurtubî (ö. 449/1057) veresiye satışın câiz olduğu konusunda icmâ bulunduğunu söylemiştir.İmam Buhârî (ö.256/870) Hz. Peygamber’in veresiye mal aldığı konusunu işlediği bâbda iki rivâyete yer vermiştir.

İbni Battal’ın müçtehitliğinde icma yoktur. Mukallitler bile onun içtihatları ile amel edemezler.

 

Hz. Âişe‘den (ö. 59/679) nakledildiğine göre Resûlullah bir yahûdiden veresiye yiyecek almış ve demirden bir zırhı rehin bırakmıştır. Bu olay Enes b. Mâlik (ö. 93/711) tarafından da rivâyet edilmiştir173.

Hadis rehin ayetine uygundur. Bizde rehin vermek şartı ile veresiye satışı meşru görüyoruz. Çünkü satılmaya amade bir taşınmaz vardır. Karşılıksız para çıkmamaktadır. Tüketilen mal ile kiraya verilebilecek mal arasında takas yapılmaktadır. Cinsleri farklı olanların değiştirilmesi şeklindedir.  Selem de böyledir. Önce para verip sonra mal almak meşrudur. Önce mal alıp sonra para vermek veresiyedir ve gayrimeşrudur. Para, altın ve gümüşle tarif edilmiş şeydir.

 

Bedrüddînel-Aynî’nin (ö. 855/1451) de belirttiği üzere bu hadisler veresiye satışın câiz olduğunun delilidir. Kur’ân-ıKerim’de “Ey iman edenler! Belli bir vâdeye kadar borçlandığınızda bunu yazıya dökün!” emrinin verilmesi de veresiye satışın mubah olduğunu göstermektedir. Çünkü müdâyene ayeti veresiye satışın bir anlamda tam tersi olan selem akitlerinde (peşin bedel ödenerek vâdeli mal almak) yaşanan sıkıntılar üzerine inmiştir. Hülasa “satış peşin bedelle de vâdeli bedelle de câizdir. Ancak vâde belirlenmiş olmalıdır”

Selem ucuzluk yapar, üretimi artırır. Malda kazançtır. Veresiye pahalılık yapar ve üretimi düşürür. Parada kazançtır. Karşılıksız para çıkarmadır. Orada bahsedilen bir borcun bir topluluk tarafından yüklenilmesidir. Dayanışma içinde borçlanmadır. Borçlu bir kişidir. Ama onu garantileyen topluluktur. Kişinin onu üreteceğine kefil olmaktır. Faiz icma ile haramdır. Selem icma ile helaldir.


İkinci yöntem ise bir malın taksitle alınıp, satıcısından başka birisine peşin satılmasıdır. Taksitle alınan mal, tekrar satıcısına peşin satılırsa bey’u’l-îyne adını alır. İlk kâdı’l-kudât İmam Ebû Yûsuf‘tan (ö. 182/798) iyne satışının câiz olduğu; hatta bunu yapanların sevap kazanacağı nakledilmiştir184.

Şâfiîler de taksitle alınan malın, kabzedildikten sonra tekrar satıcısına daha az ya da daha çok bedelle satılmasında bir sakınca görmezler185. İbn Hazm ez-Zâhirî (ö. 456/1063) de iyne satışını câiz görür. O da Ebû Yûsuf gibi açıkça haram olan fâizle borçlanmak yerine Allah’ın helal kıldığı alım satım yöntemini kullanarak finansman sağlamayısevap sayar. İyne satışı konusunda Hanefî ve Hanbelî mezheplerinde hakim kanaat ise menfî yöndedir. Yani böyle bir alım satım haramdır (ya da mekruhtur) ve
câiz değildir.

Bir malın bağımsız olarak yapılan bir akitle satın alındıktan sonra başka bir kimseye, kârlı bir şekilde satılması beydir ve ayetle caizdir. Ayet mutlaktır. Malın maruf olması gerekir. Mevcut olması gerekmez. Parası tahsil edilen bir mal tekrar satıcısına istenen fiyatla satılabilir. Kabz halinde olması gerektiğinden mevcut olması da gerekmez. Selem faizin yerine geçer ve tamamen ihtiyaçları  karşılar. Banka taşınmazları satın alır. Sonra onları kârla satar. Banka yapıları kiralar sonra onları daha fazla kira ile başkalarına kiralayabilir. Üretimde sabit ücret zarara iştirak etmeden kazanç olduğu için faizdir.


Üçüncü yöntem ise murâbahadır. Bu sistemde mal, asıl müşterisinin isteğiyle peşin olarak satıcısından alınmakta ve nihâyi alıcıya taksitli olarak satılmaktadır. Netice itibariyle herhangi bir mala gereksinim duyan kişiye fâizsiz yoldan finansman sağlanmış olmaktadır.

Bu sistem alıp satan rizikoya iştirak etmediği için haramdır. Ayrıca Peygamberin altı sahih kitapta yer alan hadisi “el-beyan la yectemiani” yani “iki akıt birleşmez” hadisi ile açıkça men edilmiştir.

İki çeşit faiz vardır. Borcun zamanla artması ile oluşan faizdir. Buna nesei faiz denmektedir. Basit veya mürekkebi fark etmez. İcma ile sahabelerin icması ile haramdır. Alıp veren günah işlemiş olur. Haram değildir diyen ehl-i sünnete göre kafirdir.

İkinci faiz şekli ise komisyon şeklinde alınan faizdir. Bir sefere mahsus olmak üzere alınan farktır. Buna fazlalık faizi denir. Bunu biraz açıklayalım. Birine 100 gram altın borç verdin. Borcunu  bir sene sonra 100 gram altın olarak ödeyecektir. Buna karz-ı hasen denmektedir. Birine borç verdin. Bir sene sonra 110 gram olarak ödeyecektir. Bu fazlalık faizdir. Eğer bir sene sonra ödeyemezse ve gecikme cezası olarak borcu artırırsanız bu nesei faiz olur. Zamanla artan borçtur.

İşte fazlalık faizine yani bir defaya mahsus olmak üzere 100 gram altına 110 gram altın almağa  bazı sahabeler, bunlardan biri de İbn-i Abbas’tır, izin vermişlerdir. Yani fazlalık faizinin haramlığında sahabelerin icmaı yoktur.

Faizin asıl kötülüğü cebr-i icradır. Bir adamın borcu var, ödemiyor. Zorla onun mallarına el koymak haramdır. Bunda müçtehitlerin ittifakı vardır. Bu sebepledir ki borcunu ödemeyenlerin malları satılmaz. Ebu Hanife’ye göre hapsolunur. Ne hadiste ne de ayette hapsedileceğine dair bir hüküm yoktur.

Kuran’da iflas müessesesi iblas olarak geçmektedir. Ümitsiz hale gelip hareketsiz kalma anlamındadır. Sefihlere mallarının teslim edilmeyeceği Kuran’da açıkça belirtilmiştir. Kim sefihtir? Borçları ödeyemeyenler sefihtir. Cebr-i icra olmadığı da “borçluya kolaylığına kadar mühlet verin” ayetiyle sabittir. Bu sebeple biz mal varlığı olduğu halde borcunu ödemeyenin mallarını zorla almayız. Onun borçlanma ehliyetini kısıtlarız. O borçlanamaz. Önce öder, sonra alır. Önce malı verir, sonra bedelini alır. Önce çalışır, sonra ücret alır. Önce ücret öder, sonra çalıştırır.

Sonuç: bugün yapılan her işlem Türk lirası ile yapılmaktadır. Faiz parasıdır. Fasit akittir. Ne var ki bu düzende bundan kaçınma mümkün değildir. Finans bankaları da faizdir ama bugün faiz zaruret dolayısıyla haram değildir. Müminler kazandıklarının yeteri kadarını kendilerine harcarlar. Kalanını Adil Düzenin öğrenilmesi için, gelmesi için harcarlar.

 

 






Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
YANLIŞLIK NEREDE?
23.12.2020 1782 Okunma
Süleyman Karagülle
Oyalama
30.11.2017 1782 Okunma
Süleyman Karagülle
Sorun Ekseriyette
10.05.2018 1778 Okunma
Süleyman Karagülle
Her yer kısa
27.09.2020 1778 Okunma
Süleyman Karagülle
EVE EKMEK
26.10.2020 1778 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-4
10.02.2021 1777 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVR-İ SABIK
19.12.2020 1775 Okunma
Süleyman Karagülle
Ayasofya medrese olsun
19.07.2020 1771 Okunma
Süleyman Karagülle
Barıştan yana olmalıyız
15.09.2020 1770 Okunma
Süleyman Karagülle
KATAR
6.01.2021 1770 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Partiler
4.11.2017 1770 Okunma
Süleyman Karagülle
ALBAYRAK’IN İSTİFASI
10.11.2020 1769 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD'DE DURUM
11.11.2020 1769 Okunma
Süleyman Karagülle
DARBEYİ YAPAN KİM?
6.01.2021 1768 Okunma
Süleyman Karagülle
YORUM
29.09.2017 1768 Okunma
Süleyman Karagülle
Zıtlar
31.12.2017 1759 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Malezya
20.05.2018 1758 Okunma
Süleyman Karagülle
TRUMP’IN DURUMU
14.01.2021 1756 Okunma
Süleyman Karagülle
VİRÜS VE EKONOMİ
19.10.2020 1756 Okunma
Süleyman Karagülle
BARZANİ
31.10.2017 1752 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD SEÇİMİ
7.11.2020 1751 Okunma
Süleyman Karagülle
İNKILAPLARIN ETKİLERİ
28.07.2020 1749 Okunma
Süleyman Karagülle
EZBERE İŞLER
25.12.2020 1748 Okunma
Süleyman Karagülle
Yıkılanların Yerine Ne Gelecek?
24.02.2018 1747 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER’İN İSLAM ANLAYIŞI
14.01.2021 1746 Okunma
Süleyman Karagülle
Oyuncular
27.10.2018 1746 Okunma
Süleyman Karagülle
ADİL YARGI
24.01.2021 1743 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE’NİN TAKTİĞİ
12.12.2020 1743 Okunma
Süleyman Karagülle
DOĞRU BİLGİ
25.09.2020 1741 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEM
15.12.2020 1732 Okunma
Süleyman Karagülle
ASIL SORUN
13.11.2020 1727 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ SİYASET
10.12.2020 1724 Okunma
Süleyman Karagülle
NE YAPSIN?
22.01.2021 1721 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİLER
29.09.2020 1721 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEKİ ÇALIŞMALAR
7.11.2020 1719 Okunma
Süleyman Karagülle
MAKBUL MAKTUL
24.10.2020 1718 Okunma
Süleyman Karagülle
SORUNLAR
2.11.2020 1716 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ’NİN DURUMU
18.11.2020 1715 Okunma
Süleyman Karagülle
DOLAR, ALTIN, SEMT BONOLARI VE …
9.12.2020 1713 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
10.02.2021 1712 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE’NİN HUYU
13.01.2021 1712 Okunma
Süleyman Karagülle
İKİ ÖLÜM HABERİ
1.11.2020 1712 Okunma
Süleyman Karagülle
İKİ DARBE
16.01.2021 1708 Okunma
Süleyman Karagülle
YORUM
29.08.2017 1708 Okunma
Süleyman Karagülle
Sağlık Sorunu
14.10.2017 1707 Okunma
Süleyman Karagülle
YORUM
12.09.2017 1705 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD Sıkıntıda
17.02.2018 1699 Okunma
Süleyman Karagülle
GERÇEK DEMOKRASİ
25.10.2020 1698 Okunma
Süleyman Karagülle
OSMANLILAR
6.10.2020 1698 Okunma
Süleyman Karagülle
DEĞİŞİM
2.01.2021 1693 Okunma
Süleyman Karagülle
İKİ TEHLİKE
12.01.2021 1692 Okunma
Süleyman Karagülle
DURUM
21.11.2020 1692 Okunma
Süleyman Karagülle
BİDEN GELDİ Mİ?
16.11.2020 1689 Okunma
Süleyman Karagülle
MISIR’IN DÜŞMANI
13.10.2020 1687 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD SEÇİMLERİ
9.12.2020 1679 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE YAPILMASI GEREKENLER
9.12.2020 1678 Okunma
Süleyman Karagülle
GERÇEKTEN İNANMAK
9.10.2020 1672 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Gençlerimiz (9)
20.02.2021 1669 Okunma
Süleyman Karagülle
AYNI SONUÇLAR
4.11.2020 1667 Okunma
Süleyman Karagülle
ÇÖZÜM DEĞİL
21.01.2021 1666 Okunma
Süleyman Karagülle
MERKEZİ YÖNETİM
30.10.2020 1655 Okunma
Süleyman Karagülle
Semt Kooperatifleri
3.06.2018 1652 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
27.12.2020 1647 Okunma
Süleyman Karagülle
Sorular
18.02.2018 1645 Okunma
Süleyman Karagülle
SİYASETTE BAŞARI
28.12.2020 1643 Okunma
Süleyman Karagülle
MERKEZ BANKASI
20.11.2020 1643 Okunma
Süleyman Karagülle
GÜVENİLİR
30.12.2020 1642 Okunma
Süleyman Karagülle
ESKİ SOVYETLER
13.01.2021 1633 Okunma
Süleyman Karagülle
USUL İLMİ VE YENİ UYGARLIK
20.11.2020 1633 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ’NİN TARİHÇESİ
30.12.2020 1616 Okunma
Süleyman Karagülle
DOLAR’IN DURUMU
11.10.2020 1612 Okunma
Süleyman Karagülle
BAĞIMSIZ YARGI
15.10.2020 1609 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE’NİN OYUNU
7.01.2021 1604 Okunma
Süleyman Karagülle
SURİYELİ GENÇLER
18.01.2021 1599 Okunma
Süleyman Karagülle
AYNI OYUN
8.01.2021 1598 Okunma
Süleyman Karagülle
SİLAH YASAĞI
4.01.2021 1597 Okunma
Süleyman Karagülle
TAKİP
11.01.2021 1576 Okunma
Süleyman Karagülle
TEHLİKE BÜYÜK, ÇÖZÜM KOLAY
14.01.2021 1570 Okunma
Süleyman Karagülle
BİZİM YAPACAĞIMIZ
27.10.2020 1568 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
20.07.2020 1553 Okunma
Süleyman Karagülle
BİLDİĞİMİZ SENARYO
25.01.2021 1551 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ DENGESİ
28.09.2020 1549 Okunma
Süleyman Karagülle
HATALI DAVRANIŞ
9.12.2020 1541 Okunma
Süleyman Karagülle
Ortaklıkta Hizmet Merkezleri
15.11.2020 1522 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
27.12.2020 1518 Okunma
Süleyman Karagülle
Hadislerin tevili
3.02.2018 1468 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
14.01.2021 1459 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 1004 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 866 Okunma
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 817 Okunma
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 787 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 779 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 747 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 744 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 742 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 738 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 737 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 736 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 735 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 731 Okunma


© 2025 - Akevler