Bugünkü yazıma, önceki iki yazıma atıf yaparak başlamam gerekiyor.
Birinci “Tek Çare Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen…” başlıklı yazımda, aklıselim sahibi bir yazarın “Yok oluşun zirveleri mi!” başlıklı yazısında yazdıklarından söz etmiştim.
Neydi onlar; ekonomi/enflasyon, sağlık, eğitim öğretim ve diğer ana sorunlar…
İkinci yani “Ve mâaleynâille’l-belâgu’l-mübîn. (Yasin, 36)” başlıklı yazımdaki bir bölüm aynen şöyle: “Türkiye kritik günlerden geçiyor. İktidarda istikrardan çok istikrarsızlık hâkim. / İç politikada, ekonomide, dış politikada, eğitimde, sağlıkta, çalışma hayatında, tarımda, ... (ve daha nice ana alanlardaki durum) hep aynı.”
Yukarıdaki hatırlatmalarımızın çok önemli bir sebebi var.
Sebep şu: Hem birkaç üniversitede akademisyen, hem köşe yazarı hem de geçen yıldan beri Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olan bir yazar (Hatice Karahan, Yeni Şafak), bugünkü “Gelecek neslin sermayesi” başlıklı yazısında önemli hatırlatmalarda bulunuyor.
Yazar Hatice Karahan, Beşerî Sermaye Endeksi’nden (Human Capital Index-HCI) söz ediyor ve diyor ki: “Endeksi kısaca tanıtmak gerekirse; çalışma, bugün doğan bir bebeğin 18 yaşına ulaştığında sahip olması beklenen beşerî sermayeyi, ülkeler bazında ifade ediyor. Bu ise, üç ana ayak üzerine kurulu bir dizaynla ortaya çıkıyor: Hayatta kalma, eğitim ve sağlık… / Daha kapsamlı bir ifadeyle; doğan çocukların okul çağına kadar hayatta kalmaları, sağlıklı bir şekilde okulu bitirmeleri, yetişkinlik döneminde işgücünde kalınan sağlıklı dönem, tamamlanan okul süresi ve eğitimin kalitesi, endeksin hesaba kattığı göstergeler…”
Dikkat; “eğitim ve sağlık…”
Önceki iki yazımda, diğer “ana sorunlar” ile birlikte “eğitim ve sağlık” alanlarındaki perişanlığa sadece ben değil, diğer sözünü ettiğim yazarlar da vurgu yapmakta…
“Gelecek nesil ve/ya nesiller” deyince, her nedense benim aklıma öncelikle ülkemizde ve bütün dünyada uygulanmakta olan “faizli sömürü sistemi” sebebiyle iyice artan ve ülkemizi batma noktasına getiren “iç ve dış borçlar” gelmekte… Borçların tamamı bir trilyon yani bin milyar dolara dayanmış durumda ve maalesef bizden sonraki nesilleri yani çocuklarımızı ve torunlarımızı bile borçlandırmış durumdayız…
Yazarın yazısında şu bilgi de var: “HCI listesinin ilk sıralarını Asyalı gelişmişler domine ederken, ardından Avrupa ağırlıklı bir tablo gözleniyor. Türkiye ise 0,63 puanla 157 ülke arasında 53. sırada…”
Dünya sıralamasındaki yerimiz de maalesef böyle…
Biz, yarım yüzyıldan beri, “tek çare ve çözüm” genel olarak Adil Düzen, özel olarak Adil Ekonomik Düzen diyor ve sabır ile sebatla ısrar ediyorsak, sebebi işte budur…
“Tek çare Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen…” (RNE, Millî Gazete, 14.10.2015)
“Ve mâaleynâille’l-belâgu’l-mübîn. (Yasin, 36)” (RNE, Millî Gazete, 14.10.2015)
Bunlar ve benzeri binlerce makalelerimiz, yüzlerce kitabımız ve ana sorunlarla ilgili olarak diğer onlarca çözüm önerileri içeren projelerimiz, ilgililerin ilgisini beklemekte…
Bizler “Ve bize düşen sadece mübîn/açık tebliğdir.” (Kur’an, 36/17) diyor, “summun-bukmun-umyun” uyuşukluğu ve vurdumduymazlığı davranışları içinde olanların bir an önce derin gafletlerinden ve zaman zaman bizzat kendilerinin dillendirdikleri ihanetlerinden (internette “Erdoğan’ın ihanet itirafları” diye yazarsanız, bunların bir kısmına ulaşabilirsiniz) bir an önce uyanmalarını diliyor ve bunun gerçekleşmesi için dua ediyoruz…
Zira…
Söz konusu olanlar sadece bizler değiliz…
Söz konusu olan bütün gelecek nesillerimiz ve devletimizdir…
Ve söz konusu bunlar yani “millet ve vatan” ise; gerisi sadece teferruattır…
Yeter artık! Milleti McKinsey, Cemal Kaşıkçı, Papaz Brunson ve benzeri nice sözde sorunlarla oyalamasınlar… Artık sadede yani “vatan ve millet” meselesine gelelim…
Ve’s-selâmmea’d-dua…