Ne dedik? “Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…” Uyarılarımızı yaptık…
Hatalar ve uyarılar derken, McKinsey merkezli hatalara işaret ve gerekli uyarılar…
Bugün ‘köşe yazarları’ sitesine baktığımda, onlarca McKinsey yazısına rastladım…
İlk on yazının ikincisi “Siyaset ve bilgelik” başlığını taşıyor ki; bu yazı hem alıntı yaptığım yazarın yazısı hem de “bilgelik” deyince “Üstad”ı ve dediklerini hatırladım… Sadece hatırlamakla iktifa etmedim, Üstad’ın hatırlatmalarını bugünkü yani dünkü “Çok önemli hatalar, çok önemli uyarılar ve…” başlıklı yazımda yeterince hatırlattım; inşallah bugün Kızılcahamam’da olanlara bir şekilde ulaşır da kızılca kıyamet kopmadan uyanırlar…
Bugün ‘köşe yazarları’ sitesine baktığımda bir ilginçlikle daha karşılaştım, sadece ilk onda sıralı yazıların başlıklarında bile ‘McKinsey’ kelimesi var; Allah hayırlı uyarılar versin…
‘Ağabey’ dediğim bir arkadaşım ve de okuyucum, tam da yazımı yazmaya başladığımda bir telefon mesajı gönderdi, aynen şöyle:
“Bugünkü yazını okuyorum, McKinsey’den fikri danışmanlıktan vazgeçildi, stratejik ve/ya teknik danışmanlık devam ediyor olmasın.”
Mesajı okuduktan sonra düşünmeye başladım: AK Parti’yi kurarken Millî Görüş gömleğini çıkaranlar, Adil Düzen ceketini ise en başından itibaren hiç giymeyenler ne yaptılar? Önce AB, sonra ABD kapılarında çözüm aradılar; SONUÇ apaçık ortada…
Neyse…
“Bu ‘çok önemli hatalar ve uyarılar’ konusuna biraz daha devam edebiliriz…”
Önceki yazımızın son cümlesi buydu; biz kaldığımız yerden devam edelim…
Bugünkü yazı başlığında “Siyaset ve bilgelik” diyen yazar (A. Dilipak); önceki üç yazı başlığında “Şikâyetname!”, “Gelecek günler” ve “Biz eskiden, eskiden…” demişti.
“Gelecek günler” yazısının bir kısmında dedikleri şöyle: “Bu yazdıklarımı, son yıllarda belki onlarca defa, tekrar tekrar yazdım. Yeni bir şey yok yazının yarısında. Biliyorsunuz mütedeyyin bir Müslüman en az günde 40 kez Fatiha’yı okumak zorunda. Ben de ‘uyarı’ nitelikli ayetleri yazıyorum zaten. Belki uyarılara dikkat etsek, bu kadar çok tekrara gerek kalmazdı, ama durum ortada! Onun için kimse kızmasın. Hani derler ya, ‘Ettekrarüahsen, velev kâne 180…’ / Gelecek günlerin insanlık, İslam dünyası, bölgemiz ve ülkemiz için ne getireceğini mi merak ediyorsunuz? Bizleri neyle meşgul ettiğine bakın... / Belki 40 defa yazdım, yine yazıyorum:-Allah bizi mallarımız canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. / -Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe, O bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir... / -Allah servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında evirir-çevirir… / -Her şey, şeytan da Allah’ın iradesine tabidir, biz O’nun rızasına talibiz. Bizim görevimiz O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olmaktır...
Unutmayalım ki, ‘Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez.’ Onların başına pislik yağar. Onlar kurtuluşa erenlerden de değildir. Allah onların işlerini sarp dağlara sardıracak. / İşi ehline vereceksiniz. Ehliyet ve liyakat imandan önce gelecek...
Biliyorsunuz, haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Çalan bürokrat, rüşvet alan bürokrat hırsızdır. Yalancıdır, sahtekârdır. Zalimdir. / Bakın vekâleten iş yapanlar, yani politikacılar ve bürokratlar, bir şey yaparken, bir söz söylerken, ne maksatla söyledikleri kadar dinleyenlerin o sözden ne anlayacaklarını, müfsitlerin o sözleri nasıl çarpıtacakları konusunu da dikkate almaları gerekir. Ben yaptım olmaz. Atamalar yaparken de buna dikkat etmek gerekir. Mesela şu McKinsey anlaşmasını halka zor anlatırsınız. Bütün kamu kaynaklarının yabancı bir kuruluş tarafından incelenmesi doğru değil. Bunu bir yerli firma yapabilir ve onlar gerek gördüklerinde yabancılardan destek alabilirler. McKinsey’i göklere çıkaranlara kanmayın. McKinsey’i eleştirmeyi Erdoğan’ı, AK Parti’yi, eleştirmek olarak göstermeye çalışanları bir kenara not edin, bana kalırsa...”
Ben yine de Ağabeyimin telefon mesajındayım ve hâlâ düşünmeye devam ediyorum…