KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızın yani geçen hafta yaptığımız (981’inci hafta) çalışmanın etkisiyle, bu hafta altı yazı yazdık; yazılanların başlıklarını hatırlayalım:
-Tek çözüm Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen…
-İnsanlık, tarih, Kuran; sermaye, devletler, düzen
-Ne yapacağını bilemeyenler ve 9 Soru-Cevap
-Görev, sabır, tespih, ortaklık ve vakit namazları
-Dünya Kur’an düzenine kulak verme hazırlığında
-Kur’an düzenini uygulamalı olarak sunacağız…
Yedinci yazı ile bu bahisleri toparlayalım; yani KUR’AN VE İLME kulak verelim…
Namaz ayetinde (Taha 130) bizim günlük hayatımızı nasıl düzenleyeceğimizi anlattı...
Bu ayette (Taha 131) de iş hayatımızı anlattı, ortaklık sisteminin ilkesini koydu...
Kuvvet uygarlıkları birbirlerini yok ederler. Hak uygarlıkları ise kat üzerine kat çıkarlar. Biz bizden öncekilerin icmalarını aynen kabul ediyor ve yeni uygarlığı onların uygarlığı üzerine kuruyoruz. Hak uygarlıkları kat kat yükselmektedir. Oysa kuvvet uygarlıkları bir kat sonra yok olmaktadırlar. Yeni katın yeni kuvvet uygarlığı gelmemektedir.
Yasaklara (Cumhuriyet dönemini ilk yıllarındaki yasaklara) karşı halk direndi. Gizli gizli Kur’an derslerini devam ettirdi. Anadolu’nun dağlarında kaçak medreseler kurdular...
Onlar bugün can çekişmektedir. AK Parti ya onlarla bir olup helak olacak ya da bizimle beraber olup üçüncü binyılın kurucusu olacak. Bu ayet (Taha 131) bunu “ebka” kelimesi ile ifade etmektedir. Onlar çiçek olarak sadece mevsimliktirler. Tohumları toplamak ise bize ait olacaktır. Çiçekler birkaç gün için vardır. Tohumlar ise bir mevsim var olurlar, sonra yeniden çimlenirler ve kıyamete kadar varlıklarını sürdürürler.
Bundan bir ayet (Taha 131) önceki ayette “altı vakit (vakit namazları) sen tesbih et” dedi. Bu husustaki emir kişilere verildi.
Bu ayette (Taha 132) “ehline salatı emret” deniyor. Demek ki insanlar “aşiretler/ocaklar” halinde toplanacaklardır. Sonra “kabile/bucak” olacaklar, sonra “şa’b/il/vilayet” olacaklar, sonra “kavim/devlet” olacaklardır. Bu arada “dini-ilmi-iktisadi-idari/siyasi dayanışma ortaklıklarını” kuracaklardır. Her başkanın bir “ehli” olacaktır. Bunlar ilk merhalede “aşiret/ocak” sakinleridir, “bucakta” nöbetlilerdir, “ilde” nöbetlilerdir, “ülkede” nöbetlilerdir. Bunlar “bedel” vermek yerine askerliği yani “nöbet” hizmetini kabul etmişlerdir.
Ezan askerlikteki içtima yani toplanma borazanı gibidir. O komutanın birliğinde olanlar onun ehlidirler. Ezan okunduğu zaman hepsi içtimaa geleceklerdir. Komutan ehlini yani birliğindekileri toplantıya çağırır ve emreder.
Gelmeyenlere ne cezalar uygulanır?
Gelmeyenlere uygulanacak ceza birlikten çıkarmadır.
Ocağını terk eder. Bucağını terk eder. İlini terk eder. Ülkesini terk eder.
Dayanışma ortaklığında kendisine düşeni yerine getirmeyen ortaklıktan çıkarılır.
Bundan daha adil hüküm olur mu?
İşte, buradaki “ehline emret” ifadesinin manası budur. Ocak başkanı ocaktakilere salata/namaza gelmelerini emreder; gelmeyen ocağı terk eder. Bucak başkanı bucaktaki nöbetlileri salata çağırır; gelmeyen olursa o kişi o bucağı terk eder. İlde böyle, ülkede böyle. Ya terk etmezse; o zaman da doğa kanunları çalışır. Hukuk onu korumaz...
Bir gün siz yüz lojmanlı işyeri apartmanlarını yapar, oraya taşınır, günde beş vakit namazı cemaatle kıldığınız zaman; Allah size bu ihsanı yaptığı için hamd ediniz...
Kur’an önceki ayette tespihi, bu ayette salatı teşri etti. Önceki ayette ortaklık ekonomisini teşri etti, bu ayette ortak olmanın şartlarını anlatmaktadır...
Biz kooperatife üye/ortak olmaya davet ederken kimseden yardım istemiyoruz, onlardan “ortak” olmalarını istiyoruz, onların da yararına olan bir ortaklık talep ediyoruz...
Ve’s-SELAM mea’d-DUA…