Bizim bu dünyada görevlerimiz vardır. Bizim görevimiz şunu şu zamanda yapmak değildir. Bizim görevimiz gerektiği zaman gereğini yapmaktır. Bu sebepledir ki insan devamlı içtihat yapmakla mükelleftir. Geçmişteki içtihatlar geçmişte kalmıştır, onlar o günkü şartlara göre oluşmuştur. Şimdi ise şimdiki sorunlar ve onların çözümleri bizi bağlar.
İranlılar ölü müçtehitlerin içtihatları ile amel edilemeyeceğine kanidirler.
Kur’an, ‘bilmiyorsanız bilene tabi olun’ demiyor, ‘bilene sorun’ diyor.
Soru ancak canlı olana, hayatta olana ve de bilene sorulabilir.
Kur’an, sabredeceksin ve tespih edeceksin diyor.
“Tespih etmek” Allah’ın bir görevlisi olarak O’nun verdiği görevi yapmaktır. Allah kâinatı ve insanları var ettiğinde bir düzen içinde her varlığın ihtiyaçlarını karşılayacak imkânlar içinde var etmiştir. Bazı işler için ise melekler, ruhlar ve cinler görevlendirilmişlerdir. İşte, görevleri yapma tespihtir. Allah böylece eksik bir şey bırakmamış olur. Bizim görevimiz Allah’ın bize verdiği görevi yapmaktır.
Biz bu görevi nasıl öğreneceğiz ve nasıl yapacağız?
Biz bu görevi beş vakit namazda öğreneceğiz; fırsat bulursak birlikte, fırsat bulmazsak tek başımıza öğreneceğiz. Bunun için Allah bize namaz kılmamızı emretti. Tek başımıza kıldığımız namazın adı “tespih”tir. Tespih namazın rüknüdür. Ama namaz bir kurumdur. Ona “SALÂT” denir. Kıldığımız namaz ise tespihtir. “Tespih etmek” demek, Allah’ın bir halifesi olarak O’nun verdiği görevleri “abd/kul” olarak yapmak demektir.
“Hamd ile” görevimizi yapacağız.
“Hamd” emeksiz olarak elde edilen ve kişilere bölüştürülen şeydir.
Yeryüzünün ve bütün insanların binlerce yıldır ürettikleri imkânlar senin içindir, seni cennete götürmek için sağladığı imkânlardır. Sen kendi çabanla çalışacak ve cennete layık olacaksın. Hamd etmek için bize verilmiş Rabbin bütün imkânları ile görevi yerine getireceğiz.
Ortaklık düzeni işte budur.
Topluluk ortaklarına bütün imkânları sağlar, ondan sonra bu imkânları kullan ve benim işlerimi yap der. “Hamd ile Rabbini tesPih et”in manası budur.
İnsan topluluk içinde özgür yaratılan varlıktır. Günün yarısını evde ailesiyle birlikte geçirir, diğer yarısını ise toplulukla birlikte geçirir. Evde altı saat uyku zamanıdır. Uyanık iken altı saat evde kalmaktadır. Bunun üç saatini öğle tatilinde evde geçirir. Diğer üç saatin ikisini sabahleyin evde, birini de akşamleyin evde geçirir.
İnsan 12 saatlik ortak vaktinin altısını sabah mesaisinde, üç saatini akşam mesaisinde, diğer üç saatini de yatsıda eğitimde geçirir. Her geçişte tespih emredilmiştir.
-Vitir, uykudan uyanma zamanıdır.
-Sabah, sabah mesaisine başlamadır.
-Öğle, sabah mesaisini sona erdirmedir.
-İkindi, akşam mesaisine başlama vaktidir.
-Akşam da, akşam mesaisini sona erdirmedir.
-Yatsı ise, uyku yani istirahat zamanına girmedir.
İşte bu geçişlerde Allah hamd ile tespih edilecek. Geçmişte hangi araçları kullanarak hangi görevleri gördüğünü ve yerine getirdiğini Allah’a arz edecek. Ayrıca gelecekte de hangi görevleri hangi imkânlarla yapacağını arz edecek.
Demek ki namaz âlemlerin Rabbine “tekmil verme” işlemidir.
Bu ayette (Taha, 130) bu altı tespihin zamanları anlatılmaktadır.
Mekke surelerinden olan bu surenin (Taha Suresi) hassaten yatsı namazına vurgu yapması, bizim akşamları yapmakta olduğumuz toplanma ve ilmî çalışma uygulamalarımızı teyit etmektedir. Bu husus ihmal edilmemelidir. Diğer vakitlerde bir araya gelemesek bile, yatsıda mutlaka bir araya gelip ders yapmalı, ilmî çalışma yapmalı ve bunu her gün yani her akşam uygulamalıyız. (Bu çok önemli konuya gelecek yazımızda da devam etmeliyiz...)