Yazılası birkaç konu arasında ekonomi, yerel seçim, faizli sömürücü dünya düzeni var.
Ülkemde kurlar patlamış, faiz fırlamış, ekonomi daralmış ve yerel seçim havası esiyor…
Bir yazar bugün okuduğum yazısında şöyle bir tahlil yapmış: “Alım gücü yerlerde sürünüyor. Geçim derdi yerini, açlık ve yetersiz beslenmeye bırakıyor!” Allah korusun…
Şu haberle devam edeyim: “AK Parti il başkanlarıyla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçim öncesinde kritik uyarılarda bulundu: Sahada olduğunuz sürece kravatı çıkarın, gönüllere dokunun, kibirli olmayın. Belediye başkanları, il başkanları, kadın ve gençlik başkanları makam odalarında şatafattan uzak dursun.” Sadece seçim zamanı uyarıları! Vah…
Hasan Öztürk’ün, “Hizmet belediyeciliği gönülden yapılmaz ise...” başlıklı yazısının başında hatırlattıkları şöyle: “Yerel seçimlere gidiyoruz. 2019’un Mart ayında belediyeleri kimlerin yöneteceğine karar vereceğiz. 1994’ten bu yana yerelde iktidar olan Refah’tan AK Parti’ye oluşan bir gelenek var. Bu gelenek ‘hizmet belediyeciliği’ olarak tanımlanabilir. / Peki, ‘Hizmet belediyeciliği gönül kırarak mümkün müdür’ diye soracak olursanız, cevabım bu biraz zor ama olmaz da değil şeklinde olur. / Bazı belediye başkanlarının hizmet etmediğini söyleyemeyiz ama kırmadığı gönül, devirmediği çam da kalmamıştır. Sizce de öyle değil mi?”
Yazı şu uyarıyla bitiyor: “Kibrin sıradanlaştırıldığı ortamda 2019 Mart seçimleri nasıl kazanılır? / Milletten kopmuş, vip hayatı sıradanlaştırmış, kibri sıradanlaştırmış olanlara bir ders vermek isteyen seçmenin sayısında her gün artış oluyor, bunu görmüyor musunuz?”
Bu sosyoekonomik şartlarda ve bu havada yerel seçimlere gidiliyor…
Neyse, bunları bırakıp üstadın, Fehmi Koru’nun “Ne oldu da resmi faiz 9 ayda üç misli arttı? Bu işin içinde başka bir BIS var…” başlıklı yazısına yazdığı yoruma bakalım:
“BIS SIKINTIDA / Bundan 10 sene önce Rockefeller ve Rothschildailelerinin dünyayı yönettiği biliniyordu. Birbirine rakip görünüyorsa da ikisinin siyaseti hep aynı olmuştur. Derin bir Sermaye olduğunu biliyorduk ama kim olduğunu bilemiyorduk./ Sermaye’de bu ikiliğin yanında siyasette de ikilik vardı. Sosyalizmi ve kapitalizmi hep aynı güç yönlendiriyordu. Bu gücün Yahudi gücü olduğunu biliyorduk ama derin gücün kim olduğundan haberimiz yoktu. / Bugün Koru’nun yazısından öğreniyoruz. BIS imiş. Şimdiye kadar bu derin güç kendisini gizliyordu. Şimdi ortaya çıktı. Bu sayede öğreniyoruz.
Bu neden ortaya çıktı? Kâğıt para bulunmadan önce bankalar altın mevduata dayanıyordu. İşçilik döneminde altın para iş görmeye başladı. Altın Dolar çıkarıldı. Kentleşme süratle devam etti. Bir asır bile sürmeden insan tam uygarlığa ulaşmıştır. / Uygarlaşmada işe yarayan faiz uygarlaşma tamamlanınca faizli sistem artık çalışmıyor. Sermaye’nin Birinci ve İkinci Cihan Savaşı’nı çıkarması ile yeryüzü tahrip edilmiş, faize yeni otlak yerleri açılmıştır. Akevler’de hazırlanan Adil Düzen’i dünyaya anlatan Erbakan insanlığı uyandırmış ve MSP- CHP koalisyonu ile dünya değişmiş, Sermaye üçüncü cihan savaşını çıkaramamıştır.
Sistem sıkıntıdadır. Dolar üzerinde yapılan oyunlar ile artık ekonomik krizler yaratılamıyor. Türkiye’yi düşünelim. Bir taraftan Ergenekon ve 15 Temmuz’la Türk Ordusu perişan edilmiştir. Buna rağmen Doğu’da ve Suriye’de ordumuz başarıdan başarıya gidiyor. Türkiye’ye her türlü ekonomik saldırı yapılmaktadır, 16 yıl böyle geçti. Buna rağmen kriz yok. Herkes işinde gücünde, araçlar dolu.
Bunun anlamı şudur ki BIS iflas ediyor. Bir sabah kalktığımız zaman Dolar pul olabilir. Bunu bilen derin Sermaye son barutunu kullanıyor. Dünyayı kendisinin yönettiğini, Merkez Bankalarının ona bağlı olduğunu bildiği için herkese diyor ki, ‘Siz bir şey yapamazsınız çünkü Dolar bende’. / Evet, BIS eğer dünyaya hizmete devam etmek istiyorsa, Tevrat’ın ve Kur’an’ın emrine girmelidir. Ortaklık sistemine geçmelidir. (…) Dolar ile uğraşılmamalıdır. Dolar’sız ekonomiyi kurmalıyız. Devlet parası ile değil, yüz lojmanlı işyeri apartmanlarının çıkaracağı ‘Kooperatif Bonoları’ para olmaya başlayacaktır. Akevler 50 senedir böyle yaşıyor, Demir Çimento (DÇ) ile yaşıyor.”
Ve’l-hâsılı kelam, ‘Sosyal Tufan’ sıkıntısı ve ‘seçim’ var…