Evet, yerel seçimler kapıda ve iktidarı ile muhalefeti ile yerel yönetimlerde iktidarda olan yani belediyelerimizi yöneten partilerimizin hal-i pür melali de ortada…
Millî Görüş ve Adil Düzen açısından meseleye bakıldığında görülen durumu, önceki “İktidarın yerel yönetimlerdeki hal-i pür melali” başlıklı yazımızda olabildiğince anlattık…
Ayrıca, “Millî Gazete açıklaması ve hal-i pür melalimiz” başlıklı yazımızda (06.09.2018) da bilinmesi ve dikkate alınması gereken bazı gerçekleri ilgililere hatırlattık…
Aslında artık herkesin bildiği ve bir kulis yazarının (Abdulkadir Selvi) bugünkü (10.09.2018) yazısında özetlediği bilgilerle yerel seçimlerle ilgili duruma açıklık getirelim:
“Yerel seçim havasına hızlı giriyoruz / AK Parti Kasım-Aralık, CHP ise Ekim-Kasım aylarında belediye başkan adaylarını ilan edecek. Bu yerel seçimlerin bir özelliği de ittifaklar. AK Parti kulislerinde MHP ile ittifak açısından bu haftanın önemli gelişmelere gebe olduğu konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ittifak konusunu netleştirmek üzere bu hafta bir araya gelmesi bekleniyor. / Yerel seçimde ittifak çağrısı Bahçeli’den gelmişti. MHP lideri, ‘Türkiye’nin beka mücadelesi verdiği dönemde MHP yine uzlaşmalı, sağduyulu duruşuna devam edecektir. 24 Haziran’da elde edilen kazanımların 31 Mart’ta yok olmasını arzu etmiyoruz’ diyerek ittifak kapısını aralamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, ‘Milletvekili seçiminde attığımız bir adım var. Yerel seçimlerde de böyle bir adım atabiliriz. Taraflar olumlu bakarsa niye olmasın’ diyerek Bahçeli’nin çağrısına olumlu karşılık vermişti. İki liderin önümüzdeki günlerde bir araya gelip ittifak işini netleştirmesi bekleniyor.” Kurulduğundan beri tek başına iktidar olan AK Parti’nin artık ittifaksız başarılı olma şansı kalmadı, ittifakla ayakta durmaya çalışıyor…
Abdulkadir Selvi’nin yazısının başlığı (Yerel seçimler bazı liderlerin veda seçimi olabilir) uyarıcı olduğu gibi; sonu da şu uyarıyla bitiyor: “Liderler bu kez yerel seçimlere her zamankinden çok asılacaklar. Çünkü 24 Haziran (2018) seçimleri bize gösterdi ki yerel seçimler (2019) bazı liderlerin veda seçimi olabilir.”
Seçmen yani halk, her seçimde olduğu gibi yerel seçimlerde de her şeyden önce ekonomik kriterlere bakarak oy verir ve maalesef ekonomimiz faiz-enflasyon sarmalının sebebiyet verdiği sarsıntılar geçiriyor. Resmi rakamlar bile faiz ve enflasyonun yüzde yirmilerde olduğunu açıkça beyan ediyorken, biz aslında gerçek rakamların yüzde otuzlara dayandığını önceki birkaç yazımızda ve haftalık çalışmalarımızda beyan ettik…
Nitekim ekonomi politikalarının yanlışlıkları sebebiyle ülkedeki durum da ortada. Karar’dan İbrahim Kahveci, zaman zaman yaptığı gibi bugünkü (10.09.2018) “AK Parti rekoru geliyor” başlıklı yazısında da durumu açıkça özetlemiş. Yazının başındaki bilgiler ve rakamlar şöyle: “Ocak 2013-Haziran 2018’e kadar tam 148 ayda 580 milyar dolar cari açık veren bir ekonomi modeli uyguladık. / Ürettiğimizden fazla tükettik. / Yabancıların mallarını onların dövizlerini kullanarak satın aldık. Varlıklarımızı sattık, dış borcumuzu artırdık. / Ve böylece ülkemize cari açığı finanse etmek için 607 milyar dolar yabancı parası topladık. / Buna bir de kayıt dışı, yani hesap edilemeyen 48 milyar dolarlık sermaye girişi eklediğimizde, gelen toplam yabancı sermaye 655 milyar dolara ulaştı.”
“Hal-i pür melalimizi” ortaya koyan bir yazıyı daha neden yazdım?
1. Bizim adımız “Reşad” görevimiz de gücümüz nispetinde “irşad” ya; her şeyden önce çalışma arkadaşlarımızla bu görevimizi günlük ve haftalık olarak yerine getirmek.
2. Bizim bu uyarılarımız sadece günlük ve haftalık değildir; ömürlüktür ve yarım yüzyıldan beri, üstadımızın önderliğinde bu uyarılarımızı yapmaya devam ediyoruz.
3. Nitekim bu haftaki “Erdoğan, AK Parti ve Yerel Seçimler” başlıklı çalışmamızda gerekli uyarılarımızı yaptık. Özü şöyle: “Sonuç olarak iktidarda olanlar acilen a) Enflasyonu etkisiz hale getirmelidir. b) Dış borç sorununu bir an önce çözmelidir...” diyerek son uyarılarımızı da yaptık; ayrıca, bizzat kendim üstadın görüşme talebini kendilerine ilettim...
4. Ne dersiniz, iktidardakiler “summun-bukmun-umyun” uykusundan uyanırlar mı?