27.12.2010
ESKİDEN...
“Radikal İslamcılar” vardı... “Kürt İslamcılar” vardı... “Osmanlıcılar” vardı... “Mealciler” vardı... “Yazıcı Nurcular” vardı... “Okuyucu Nurcular” vardı... “Fethullah Hocacılar” vardı... “Tarikatçılar” vardı... “Tarikat düşmanları” vardı... “Şia'ya yakın duranlar” vardı... “Particiler” vardı... “Sezai Beyciler” vardı... “İrancılar” vardı... “Afgancılar” vardı... “Birlik Vakfı çevresi” vardı... “Enteller” bile vardı.
Var oğlu vardı yani...
Kıyasıya mücadele ederlerdi birbirleriyle.
Bin fikir çatışır, bin çiçek açardı.
“Dergiler” vardı, “aykırılıklar” vardı, “renkler” vardı, “isyan” vardı, “çeşitlilik” vardı, “mavra” vardı, “mizah” vardı...
Kafa tutmalar, meydan okumalar, bireysel çıkışlar, dalga geçmeler gırla giderdi.
* * *
Peki bugün ne oldu bu İslamcılara?
Ne olacak?
Birkaç istisnayı saymazsak...
Hepsi “hükümetçi” oldu... Hepsi “Tayyip Erdoğancı” oldu... Hepsi “istikrarcı” oldu... Hepsi “sağcı” oldu... Hepsi “ılımlı” oldu... Hepsi “muhafazakâr” oldu... Hepsi “ağırbaşlı” oldu... Hepsi “merkez” oldu... Hepsi “ketum” oldu... Hepsi “Ahmet Davutoğlucu” oldu... Hepsi “birlik ve beraberlikçi” oldu... Hepsi “Yeni Osmanlıcı” oldu...
* * *
Ve artık...
Yanlarına aldıkları liberallerle birlikte “biricik iktidar” için savaşıyorlar.
Kendilerinden olan iktidarın en kabul edilmez çıkışlarını bile canla başla savunuyorlar.
Kendilerinden olan rektörün despotik çıkışını görmezden geliyorlar.
Kendilerinden olmayanların yaptıkları aykırı çıkışlar karşısında “tahammül sınırımız zorlanıyor” diyorlar.
Kendilerinden olmayanları gammazlıyorlar.
Kendilerinden olmayan siyasilere her taraftan laf çakmayı “büyük mücadele” sanıyorlar.
Kendilerinden olmayanların yaptıkları gösterilerde polisten yana çıkıyorlar.
* * *
Kısacası...
İslamcılar arasında...
“Çeşitlilik” bitti... “Renkler” kayboldu... “Aykırılıklar” törpülendi... “Birlik ve beraberlik” sağlandı... “İhtilaf” sona erdi... “İsyan” bastırıldı...
Ama hepsinden önemlisi...
Bütün bunların yanı sıra “adalet duygusu” ve “vicdan terazisi” de sizlere ömür oldu.
Allah rahmet eylesin.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Düzensiz İslam, Hıristiyanvari İslam
Kendilerine İslamcı diyen gruplar vardı, hala var.
Fikirlere sahiptiler, hala sahipler.
Dergileri vardı, hala var.
Kitaplar yazarlardı, hala yazıyorlar.
Okulları yoktu, şimdi var.
Televizyonları, radyoları yoktu, şimdi var.
İnternet siteleri yoktu, şimdi var.
Hastaneleri yoktu, şimdi o bile var.
Holdingleri yoktu, şimdi var.
Üniversiteleri yoktu, şimdi var.
İhaleleri alamıyorlardı, şimdi alıyorlar.
Yönetimi eleştirirlerdi, şimdi eleştirmiyorlar.
İnançları vardı, hala var.
Şeriatları yoktu, hala yok. Evet, Ahmet Hakan'ın cevabını aradığı sorunun cevabı bu son cümlede gizli: Şeriatları yoktu, hala yok.
İslamiyet'e Hıristiyanlar gibi inanıyorlardı, hala öyle inanıyorlar.
Onlar için Kuran'ın hayata geçirilmesi, bütün hayatın Kuran'a göre düzenlenmesi şeklinde bir ideal yoktu, hala yok. Namaz kılıyorlar ya, yeterli. Oruç tutuyorlar ya, yeterli. Hacca gidiyorlar ya, şimdi daha da sık gidiyorlar, yeterli. Zekatın anlamını bilmiyorlar, sadaka sanıyorlar ya, hala öyle sanıyorlar, bu da yeterli.
Buyurun size nur topu gibi seküler İslamcılar.
Hayat ayrı cepte, Kuran ayrı cepte.
Kuran kilisede okunur, hayata sokulmaz.
Seküler düzene uyum sağlanır. Çok da güzel yaşanır.
Ritüellerle yaşanan İslamiyet, ihalelerle yaşanan mutlu hayat.
Allah sonunu hayretsin.