İstanbul MalaMal Mağazaları
901 Okunma, 1 Yorum
Reşat Nuri Erol - Milli Gazete
Ilker Ardic

Önce minik bir hatırlatma: Çaresiz, dünden beri, dünkü (Ortak üretim ve tüketim) yazımızla yine sıkıcı 'ekonomi' konularımıza döndük.

Oysa, ne de güzel; -'Adil Düzen Medeniyeti' diyorduk (yedi yazı)... -'Üçüncü Şahlanış: Erbakan diyor ki' diyorduk (beş yazı)... Ve şevkle, heyecanla, dikkatle yazıp okuyorduk...

SEÇİM aylarında ve seçim atmosferindeyiz ya, Haziran 2011'de seçim var ya; anketlerde seçmene 'oy verirken neye dikkat ediyor, neye öncelik veriyorsunuz' diye sorulduğunda, verilen cevap şöyle: % 70 (yüzde yetmiş) "EKONOMİ"!

- Demek ki neymiş?

"EKONOMİ" seçmenin bir numaralı sorunu, derdi ve önceliğiymiş...

Yani; "EKONOMİ" önemli, hem de çok önemliymiş...

O halde "EKONOMİ" konularına devam...

İstanbul dünyanın merkezidir.

İstanbul'da bir "Kardeşler Kenti" kurulmalıdır.

Dünyada bin bölge vardır. Her bölgede bir "Türkiye'de Satılacak Malların Alış Mağazası" kurulacak; bir de "Türkiye'den gelen Malların Satış Mağazası" kurulacaktır.

Ayrıca İstanbul'da bin dönümlük bir yer ayrılacak ve her dönümde iki mağaza oluşturulacaktır. Dünyadaki bölgelerden gelen malları Türkiye'de satan mağazalar da kurulur.

Bu mağazalarda "para" kullanılmaz, "İstanbul Kardeş Mağazalar Senedi" kullanılır. Buralara mal satacak olanlar bu senetle satarlar, mal alanlar da bu senetle alırlar. Böylece Türkiye'den mal almak isteyenler aynı zamanda mutlaka mal satmak zorundadır.

Her ülke ile olması gereken "ihracat ve ithalat dengesi" bu şekilde sağlanır.

Dolayısıyla dünyadaki krizler "İstanbul Mala-Mal Mağazaları"na tesir etmez.

Bu mağazaların işleyebilmesi için dövize gerek kalmayacaktır. Senet mal karşılığı çıkacağı için "senedin değeri değişmez" yani "enflasyon" olmaz. Senetleri "FAİZSİZ" olarak mağazalara koyduğunuz için "faizin pahalandırma etkileri" ortadan kalkar.

Bunları yapmak için mutlaka iktidar olmak gerekmez. İktidarın cari düzende yürüyen işleri vardır, buna ayıracak vakti yoktur. Olsa dahi, böyle reformlara giriştiği zaman iç ve dış darbelerle iktidardan olur. Oysa geçmişteki Millî Görüş partilerinin (Millî Selâmet Partisi ve Refah Partisi) yaptığı gibi yılmadan uğraş verilirse, bu iş başarıya ulaşır.

NELER YAPILACAK?

1- Her söze kulak verilecek ve en iyisine uyulacak... Söyleyene değil söylenene kulak verilecek... Böyle yapılırsa; o zaman bizim sesimizi de duymuş olur, bizim çözüm önerilerimize de kulak vermiş olurlar...

2- İyilikte yardımlaşacak, kötülükte yardımlaşmayacak... İyilerle yardımlaşacak değil, iyilikte yardımlaşacak... Kim iyilik yapıyorsa, bu kimse başka bir partili veya ayrı görüşte  de olsa, onun yanında olacak...

3- Onlar onu sevmese de o herkesi sevecek, herkesin iyiliğini isteyecek... Karşı tarafı çökertmekle değil, onu düzeltmekle meşgul olacak... AK Parti veya benzer zihniyette olanların iktidarına değil, "Adil Düzen"in iktidarına, "Adil Ekonomik Düzen"in iktidara gelmesine gayret edilecek...

4- Beyanlarında "adil" olacak; haklıya haklı, haksıza haksız diyecek; iki taraf arasında hükmettiğinde adaletle hükmedecek... Bu bendendir, ne yaparsa doğrudur; bu karşıdandır, ne yaparsa kötüdür mantığından kurtulacak...

Böyle yapan biri varsa, -ki "SAADET" var;- hiç endişelenmeyin, zafer onundur.

 

Ilker Ardic


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
09.12.2010
04:41

ORTAK ÜRETİM VE TÜKETİM

Reşat Nuri EROL

İnsan birlikte üretip ayrı ayrı tüketen varlıktır.

Birlikte çalışmak demek “işbölümü” yapmak demektir.

Herkes ayrı ayrı iş yapar, birleştirilir ve “ortak ürün” ortaya çıkar.

İnsan bu faaliyetleri yaparken bazı sorunlarla karşılaşmaktadır.

-Birinci sorun emekleri birleştirme sorunudur; bu sorun “ücret” ile çözülür.

-İkinci sorun ürünün bölüşülmesi sorunudur; bu da “fiyat” müessesesi ile çözülür.

*

Ücret birim emeğin ürettiği mal miktarıdır. Herkes en çok ücreti hak etmek ve almak için çalışır. Bu yapılırken de bir işi en az emekle kim üretebiliyorsa o işi o yapar.

Böylece “işbölümü” olur.

Kim neyi en az ücretle üretiyorsa o iş ona verilmiş olur.

Ücretlere yapılan müdahaleler daima bu çözümü ortadan kaldırır.

Bu konuda bundan başka çözüm de şimdiye kadar bulunamamıştır; bulunamayacaktır.

*

Fiyat birim malın doğurduğu insan sayısıdır, yani birim malın ürettiği emek demektir.

Bir mal en çok kimin işine yarıyorsa fiyat o kadar yüksek olur. Bu da “serbest fiyat” ile sağlanır. Müdahale ile fiyatın bu fonksiyonunu ortadan kalkar. Bu konuda da bundan başka çözüm şimdiye kadar bulunamamıştır, bundan sonra da bulunamayacaktır.

***

Ekonomik çevre: Birlikte üretimin yapıldığı alana “çevre” denir. Farklı çevrede farklı fiyatlar ve ücretler oluşur. Çevre büyüdükçe iletişim ve ulaşım zorlaşır, çevre küçüldükçe ücretler düşer, fiyatlar yükselir. Her mal için ayrı uygun çevre vardır.

Nakliyesi daha kolay olan “altın” gibi mallar insanlık çevresinde üretilip tüketilir.

Nakliyesi daha kolay olan “emek” gibi değerler ülke içinde değerlendirilir.

Nakliyesi zor olan “inşaat malzemesi” gibi değerler il içinde üretilir.

Zorunlu ihtiyaç malları ise genel olarak bucaklarda üretilir ve üretildikten sonra nakliye durumuna göre bucakta, ilde, ülkede ve insanlıkta tüketilir.

*

Gelişmişlik: Ücret kg/gün dür. Fiyat ise gün/kg dır.

Biz insan olarak ücretin ve fiyatın daima büyük olmasını isteriz.

O halde gelişmişlik “ücret” ile “fiyat”ın çarpımıdır.

Gelişmişlik=Ücret*Fiyat.

Gelişmişlik konusuna basit biri örnek verelim: Mesela Artvin’in Camili bucağında bir kişi günde 36 kilo mısır değerinde iş yapıyor. 4 kilo mısır da bir kişinin günlük giderini karşılıyor. Mısırın fiyatı kişi/kilogram olduğuna göre; gelişmişlik derecesi 9’dur.

Küçük piyasalarda daha az farklı imkan ve ihtiyaç olduğundan gelişmişlik küçüktür. Piyasanın büyümesi onun gelişmişliğini artırır. Mal bir çevreden diğer çevreye giderken iletişim ve ulaşım masrafları artar.

***

Değerli mallar büyük çevrede, değersiz ağır mallar küçük piyasalarda üretilir.

Senet: İşletmeye giren mal karşılığı verilen belgedir.

Böylece; Senet=Fiyat*Mal’dır.

Para: Borsaya verilen senet karşılığı alınan belgedir.

Böylece; Para=Kur*Senet’tir.

Bu şekilde karşılıksız para çıkmamış olur.

*

EKONOMİ ağırlıklı yazılarımıza yeniden başladık.

Gelecek yazının konusu: “İstanbul Mala-Mal Mağazaları”.





Sayı: 78 | Tarih: 5.12.2010
Mehmet Şevket Eygi
Cemaat
1083 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ebubekir Sifil
Diyalog Faaliyetleri
1048 Okunma
4 Yorum
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Sorunlar nasıl çözülmeli?
1012 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
ABD Elçisi'ne kıyak: Al sana benden kripto
1003 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Abdurrahman Dilipak
Toparlanın gidiyoruz! AL(A)MANYA YOLCUSU KALMASIN
948 Okunma
Abdülvahap Kösesoy
Ahmet Altan
WIKILEAKS
922 Okunma
Özer Ataç
Reşat Nuri Erol
İstanbul MalaMal Mağazaları
901 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Ruhat Mengi
İddalar ''kaçarak'' unutulmaz
878 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Her mağdur kendi bacağından asılıyor
867 Okunma
Tayibet Erzen