ABD Elçisi'ne kıyak: Al sana benden kripto
1103 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

03.12.2010

WIKILEAKS belgelerinden öğreniyoruz ki...
Türkiye'de görev yapan Amerikan diplomatları AK Parti'yi üçe ayırmışlar.
Buna göre AK Parti...
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi dindarlardan, Cemil Çiçek, Kürşad Tüzmen gibi milliyetçilerden ve Reha Denemeç, Şaban Dişli gibi pragmatistlerden oluşuyormuş.
Bu tasnif, ne zaman yapıldı bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var.
AK Parti'yi, özellikle ilk dönemlerinde dokuza ayırma modası vardı.
Şöyle ki:
“Erdoğancılar”, “Milli Görüşçüler”, “Radikaller”, “Liberaller”, “Vitrine konanlar”, “Pragmatistler”, “Gülcüler”, “ANAP'tan gelenler”, “Milliyetçiler”.
* * *
Sonra acayip şeyler oldu:
Latif Abi gitti, Gül Çankaya'ya çıktı, milliyetçi ekip dağıldı, radikaller uzaklaştırıldı, Bülent Arınç arıza çıkarmaktan vazgeçti, pragmatistler biat etti...
Yani...
Zaman geçti, dönem değişti...
Öyle oldu, böyle oldu...
Ve AK Parti'de herhangi bir ayrımın ne manası, ne de karşılığı kaldı.
İşte buraya yazıyorum, dileyen Amerikan diplomatı not alıp Washington'a kripto olarak yollayabilir:
AK Parti, tepeden tırnağa bir Tayyip Erdoğan partisi haline gelmiştir.
Grup, hizip, ekip, sivrilmiş isim falan hak getire durumundadır yani...

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

Yorum:

Milli Görüş-Adil Düzen

Milli Görüş partileri adı verilen partilerden iki kere ayrılma olmuştur. İlk ayrım Ak Parti, ikinci ayrım ise Has Partidir. Bu ayrılma dışındaki ana ortak noktaları ayrıldıktan sonra Milli Görüş söylemini kullanmamalarıdır.

Bunun altında yatan sebep Milli Görüş ifadesinin kendisindedir. Erbakan'ın tarifiyle Alparslan'dan beri gelen siyasi mücadelenin özetidir. Ahlak ve maneviyata dayanır. Medeniyetin değerlerine sahip çıkmadır. Yeniden güçlü bir Türkiye ve adil bir dünya kurma idealidir.

Baktığınız zaman çok güzel şeylerdir bunlar. Ancak derinlemesine düşündüğünüz zaman Osmanlı'nın yeniden kurulmasıdır aslında Milli Görüşün altında yatan amaç.

Öyleyse Osmanlı'nın yeniden kurulması idealini yeni kurulan bu partiler niçin dile getirmekten çekinmektedirler? Günün emperyalist güçleri bu idealden rahatsız mı olurlar yoksa böyle bir idealleri yok mudur?

Bütün bunlar sorgulanıp derinlemesine araştırılabilir. Ama bizi asıl ilgilendiren Osmanlı'nın yeniden kurulması İslami midir?

Osmanlı'yı günün emperyalist güçlerinden ayıran temel nokta yayılmacı politikasına rağmen bu yayılmacılığı sömürü için değil, adaleti dağıtmak için yapmasıdır. Yani tüm dünyada bir süper güç haline gelmiştir ama yöneticilerinin ahlak ve maneviyata sahip olması ve adaleti hedeflemesi nedeniyle sömürücü olmamış, baskıcı olmamış, fethettiği yerlerin halkı tarafından sevilmiş ve hatta halk Osmanlı'nın kendilerini yönetmeleri için can atmıştır. Dikkat ederseniz Milli Görüş söyleminin aslında ta kendisidir. D8'ler ve hedeflenen D160'lar da bunun tipik bir göstergesidir ve bunlar da Adil Düzen'e aykırıdır.

Peki Adil Düzen nedir? Adil Düzen Kuran ve sünnet kaynaklı, günün şartlarına göre günün sorunlarına çözümler üreten, insanların açlık, korku, huzursuzluk duymayacak şekilde yaşamalarını sağlayan bir İslam düzenidir.

Bu durumda şu soru sorulabilir? Milli Görüş varken Adil Düzen olur mu? Eğer Milli Görüş ideali gerçekleşirse Adil Düzen olmaz. Sebeplerine gelince:

Osmanlıcılık merkezi yönetime dayanır. Adil Düzen yerinden yönetime dayanır.

Osmanlıcılık yöneticilerin iyi olmasına dayanır. Adil Düzen hicret demokrasisi ile halkın kendi yöneticisini seçmesini sağladığı için yöneticileri iyi olmaya zorlar.

Osmanlıcılık iyi olanın güçlü olması ve bu sebeple dünyaya adaletin gelmesine dayanır. Adil Düzen uluslararası hakemlik müessesesi ile haklı olanı güçlü konuma getirmeye dayanır.

Osmanlıcılık dünyanın jandarmalığına soyunmaya dayanır. Adil Düzen dünyanın kendi kendine iyi olması için sistem getirmeye ve bu sistemleri uygulamaya ve öğretmeye dayanır.

Sayılabilecek daha başka nedenlerle Milli Görüş ve Adil Düzen birbirine uymayan giysilerdir.

Özetle Milli Görüş artık gerçekleşmesi mümkün olmayan ve gerçekleşse bile sonucu başarı getirmeyecek bir Osmanlıcılık idealine dayanır. Adil Düzen ise Kuran'a ve sünnete dayanır.

Acaba bundan mıdır ki Saadet Partisi istememekte ve sadece slogan olarak kullanmaktadır Adil Düzen'i.

 

 

Lütfi Hocaoğlu






Sayı: 78 | Tarih: 5.12.2010
Mehmet Şevket Eygi
Cemaat
1162 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ebubekir Sifil
Diyalog Faaliyetleri
1125 Okunma
4 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
ABD Elçisi'ne kıyak: Al sana benden kripto
1103 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Sorunlar nasıl çözülmeli?
1083 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Abdurrahman Dilipak
Toparlanın gidiyoruz! AL(A)MANYA YOLCUSU KALMASIN
1010 Okunma
Abdülvahap Kösesoy
Ahmet Altan
WIKILEAKS
992 Okunma
Özer Ataç
Reşat Nuri Erol
İstanbul MalaMal Mağazaları
964 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Ruhat Mengi
İddalar ''kaçarak'' unutulmaz
947 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Her mağdur kendi bacağından asılıyor
934 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler