30 KASIM 2010
BİR tasavvuf tarikatinin doğru, gerçek, meşru olması için birinci şart nedir?.. Şeriata mutabık (uygun) olmasıdır.
Bir cemaatin hayırlı, doğru, hak yolda olması için temel şart da budur.
Şeriata aykırı tarafları olan cemaatler bozuktur.
Şeriat ne demektir?. Kur'âna, Sünnete, icmâ-i ümmete uygun olmak demektir.
İslâmî bir cemaatin hak bir cemaat olması için gereken temel şartlar şunlardır:
1. İtikad (inanç) konusunda doğru yolda olacak.
2. Şeriata uygun olacak. Şeriata aykırı tarafları olmayacak.
3. Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolunda olacak.
4. Bid'atli ve bid'atçi olmayacak.
5. Beş vakit namaz taraftarı olacak, mensuplarına namaz kıldıracak.
6. Zekâtı Kur'âna veSünnete uygun olarak verdirecek ve sarf ettirecek. Zekâtı Kur'âna, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayan ve sarf eden bir cemaat hayırlı bir cemaat değildir.
7. Bir cemaatin kendisini İslâm ile özdeşleştirmesi büyük bir hatâdır. Çünkü parça bütün ile özdeş olamaz.
8.Zaruriyat-ı diniyeden bir tanesini bile inkâr eden cemaat bozuk ve fâsık bir cemaattir.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz "Cemaat rahmettir, tefrika azabtır" buyurmuşlardır. Bu hadîsteki cemaatten maksadın Müslümanların bir ve beraber olmaları, Ümmet birliğinin korunması, birlikte hareket edilip çalışılması, bir İmam-ı Kebir'e biat ve itaat edilmesi manasına olsa gerektir. Zamanımızda, birbirinden kopuk İslâmî cemaatler türemiştir ki, bunlar parça, hizip ve fırkadır.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerinin Allahü Teâlâ katından getirmiş olduğu ilahî İslâm dâveti kendisine ulaşmış olduğu halde bu kurtarıcı daveti kabul etmeyen,
İslâm'ın hak din olduğunu inkâr eden,
Kur'ânın Kelamullah olduğunu inkâr eden,
Peygamberin peygamberliğini inkâr ve tekzib eden kişiler asla ehl-i necat ve ehl-i Cennet olamaz. Bunun aksini iddia eden cemaatler, hizip ve fırkalar, grup ve klikler doğru yolda değildir.
Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet birer bütündür. Bunların ikiye ayrılması ve ikinci parçalarının, kâfirlerin hatırları için zikr, telâffuz ve ikrar edilmemesi kabul edilemez.
Muhammed Mustafa alyehissalatü vesselamın bi'setinden (Peygamberliğini ilan etmesinden) sonra, bu davet ve tebliği kendisine ulaşan her insan onun nübüvvetini tasdik ve ona iman etmekle mükelleftir.
Allah katında hak geçerli, doğru, makbul tek din İslâm'dır.
Allah İslâm'dan başka din kabul etmez.
Üç veya daha fazla hak din vardır demek küfürdür.
Bir tek ibrahimî din vardır, o da İslâm'dır.
Başka ibrahimî din yoktur.
Yahudiler İslâm dininin, Kur'ân'ın, Hz. Muhammed'in nübüvvetinin hak olduğunu kabul etmez.
Hıristiyanlar da etmez.
Hıristiyanlar, Hz. İsa aleyhisselamın tanrılığına, Tanrının oğlu olduğuna iman eden ve bu inançlarını paylaşmayanların hak yolda olduğunu kabul etmez.
Onlar İslâm dininin hak olduğunu kabul etmez, aksine batıl bir din olduğunu iddia ederken, bazı Müslümanların onların dinini hak olarak kabul etmeleri ne büyük bir adaletsizlik ve çelişkidir.
İslâm'ın Tevhid inancı ile Teslis (Baba, Oğul, Ruhülkuds) inancı birbiriyle asla bağdaşmaz ve uyuşmaz. Hem Tevhid inancı, hem de Teslis inancı haktır demek büyük bir mantıksızlık ve çelişkidir.
Netice:
Bir mezhebin, bir tarikatin, bir cemaatin, bir fırkanın, bir meşrebin, bir grubun, bir topluluğun hak ve doğru olması için itikad, ibâdet, ahlâk konularında Ehl-i Sünnet dairesi içinde bulunması; Kur'âna, Sünnete, icmâ-i ümmete aykırı tarafları olmaması; Cadde-i Kübra-i islâmiyede de yürümesi, Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunması, dinî konularda cumhur-i ulemânın peşinden gitmesi gerekir.
Yazının devamı için tıklayınız.