Dayanışma ve Harcamanın Müslümancası
1065 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

DAYANIŞMA VE HARCAMANIN MÜSLÜMANCASI

 

Gerek Kur'an, gerekse Sünnet mü'minleri ısrarla "Allah yolunda infak"a çağırır. Tarih boyunca Ümmet-i Muhammed bu çağrıya/emre hassasiyetle riayet etmiş, yoksula, ihtiyaç sahibine, kimsesize kol-kanat geren, onları hayata bağlayan müesseseler vasıtasıyla infak görevini yerine getirmişlerdir. Vakıf müessesesi bunların başında yer alır. Akla gelebilecek her sahada kurulmuş vakıflar bunun en canlı misalidir.

Modern toplum, rekabet ve bireyin menfaatleri üzerine kurulduğu için, bencil, başkalarına karşı ilgisiz, hatta acımasız insan tipi modern toplumun adeta vazgeçilmez unsurudur.

Bu söylediğime, Batılı toplumlarda da düşküne, kimsesize, yoksula yardım eden müesseseler mevcut olduğun söylenerek itiraz edilebilir. Ancak bir nokta önemlidir: Müslümanlar tarih boyunca infak ve dayanışma kurumlarını "kardeşlik", "manevî sorumluluk" gibi unsurlar temelinde kurup işletmişlerdir. Modern toplum yapısında ise bu duygulara yer yoktur.

Özellikle çeyrek asırdan beri ülkemizde infak ve dayanışma amaçlı müesseselerin hem sayıları, hem de nicelik ve nitelik olarak hizmetleri gözle görünür bir şekilde arttı. Sadece yurt içinde değil, yurt dışında da büyük bir gayret, fedakârlık ve istekle çok yönlü hizmetlere imza atıyorlar.

İHH ve Cansuyu, göz dolduran hizmetlerine her gün bir yenisini ekleyen iki güzide müessesemiz.

Savaşın vuku bulduğu ve/veya etkisinin sürdüğü coğrafyaları, afet bölgelerini ve yoksulluğun bulunduğu her yeri kendisine görev alanı olarak belirleyen İHH, şu anda sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde faaliyette. Tecrübesi, aktif ve dinamik yapısıyla kriz ve afet bölgelerine ulaşmada çoğu zaman devletlerden bile hızlı hareket ediyor.

"Elini tutmazsan adı yetim kalır" sloganıyla yürüttüğü son kampanya, modern dünyaya mahsus bir utanç tablosunu insanlığın dikkatine sunuyor: Özellikle savaş ve afet bölgelerinde ilk şok atlatıldıktan sonra yapılar tesbitler çok sayıda yetim çocuğun kaybolduğunu ortaya koyuyor. Araştırıldığında bu çocukların, organ mafyasından cinsel istismar odaklarına kadar birçok insanlık dışı unsurun eline düştüğü ortaya çıkıyor. İHH, geliştirdiği "sponsor aile" sistemiyle bu çocukların, eğitim, barınma, sağlık… gibi problemlerini çözüyor.

Cansuyu derneği de bu alanda önemli hizmetler yürüten bir başka yüz akı müessese. Afrika'nın susuz bölgelerinde yaşayan mazlum insanları suyla buluşturan Cansuyu, en son Kamerun'un en kurak 15 bölgesinde çok sayıda su kuyusu açmış. Son olarak yine Kara Kıta'nın değişik bölgelerinde faaliyete geçireceği "çiftlik projeleri" ile insanlara kendi gıdalarını kendilerinin yetiştirmelerini sağlamaya hazırlanıyor Cansuyu.

Burada zikrettiklerim, bu iki güzide müessesemizin göğüs kabartan faaliyetlerinin çok cüz'î bir kısmı. İnternet sitelerini ziyaret ederek tüm faaliyetleri hakkında doğrudan ve detaylı bilgi edinilebilir. (http://www.ihh.org.tr, http://www.cansuyu.org.tr.)

Ramazan'ın coşku ve bereketini paylaşmayla, dayanışmayla taçlandırmak, "biz kardeşiz, buradayız, yanınızdayız" diyebilmek ve daha da önemlisi

insanlığa "insanlığını" hatırlatmak için bu mübarek faaliyetlere ilginizi esirgemeyin.

 

YORUM:

 

ÜZGÜNÜM

 

Kimseden hassasiyetli davranışlar , samimi hareketler bekleyemez olduk . Kimseye Allah rızasından bahsederek bir ricada bulunamaz hale getirildik.Arkadaşlık , dostluk , komşuluk ilişkileri bile ucunda bir  menfaat olup olmadığına göre şekilleniyor. Hatır , arkadaşlık , karşılıksız sevmek , Allah rızası  artık çoğumuz için unutulmuş ve raflara kaldırılmış. Her adımımızı rekabet kışkırtması ile, arkadaşlarımıza verebileceğimiz zararı , rahatsızlığı  düşünmeden ve onları bir basamak yerine koyup üstlerine basıp atmak artık sıradan ve övgüye değer tavırlar oldu.  

 

Günlük hayatımızda  mesuliyet duygusu körelmiş , ahiret hayatı endişesi kimse tarafından ırgalanmaz hale gelmiş maalesef. Yaptığı her şeyde nihai hedefi Allah rızası olması gereken biz Müslümanlar neden bu kadar vurdumduymaz , kırıcı , bencil hale geldik.  Tüm hayatını ahiret bilinci içerisinde imar etme üzerine kurması gereken bizler maalesef dünya hayatının cazibesi içerisinde hem gönülleri yıkmayı hem de çevreyi bozma işini çok iyi yapmaya başladık.

 

Buraya nasıl geldik? Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak , Allah rızası için yaşamak birinci önceliğimiz olmaktan çıktığı anda yaşamımız , ibadetlerimiz Allah için olmaktan çıktı ve korkuyorum ölümümüzde Allah için olmaktan çıkacak , dolayısıyla ahiretimiz de karanlığa gömülecek. Yaşamımız ve ibadetlerimiz Allah için olmayınca nefis tüm benliğimizi eline geçirerek yapılan her şeyi kendi için yaptırmaya başlıyor ve samimiyetleri , hasbilikleri ortadan kaldırıyor.

 

Bugün hepimizin iş yerlerinde , okullarında yaşadığı şeyler , insanların hırsları yüzünden nefislerinin emri ile hareket etmeleridir. Kariyerleri için arkadaşlarını kıran ve aşağılayan insanlarla dolu çalıştığımız yerler  , kendi benliklerinin tatmini için hak yemekten imtina etmeyen yöneticilerle karşı karşıyayız maalesef. Bunları görünce Allah için yaşamanın , yani Allah’ın emrettiği şekilde yaşamanın insanı insan yapan en önemli değer olduğunu daha iyi anlıyorum. Allah’ım nefsine uyanlardan eyleme……   

 

Zafer Kafkas






Sayı: 77 | Tarih: 28.11.2010
Ahmet Hakan
Adnan Hoca’nın da hedefi olmuşum
2136 Okunma
13 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Aykırı bir senaryo
1311 Okunma
9 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Asıl Kölelik Şehevî Çıplaklıktır
1167 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Erdoğan Lübnan’da niye bu kadar popüler?
1165 Okunma
7 Yorum
Tayibet Erzen
Ruhat Mengi
Hayvana Eziyet Dinde Var mı?
1154 Okunma
Vahap Alma
Zülfü Livaneli
Erbakan, Ecevit ve ölüm oruçlarının arka planı
1136 Okunma
Ali Bülent Dilek
Fehmi Koru
Kim kalır ayakta
1134 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ahmet Altan
GENERALLER
1088 Okunma
Özer Ataç
Ebubekir Sifil
Dayanışma ve Harcamanın Müslümancası
1065 Okunma
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler