Cumhurun kültürü
30.10.2010
İzmir Karşıyaka’da, Bursa’da ve Ankara’da Cumhuriyet konserleri verdik. Meydanlarda gördüğüm coşku gerçekten sevindiriciydi. Onbinlerce kişiye, eğer yaşarsam 13 yıl sonra da o meydanlarda olacağıma söz verdim. Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamak için.
***
Son zamanlarda duyduğum en güzel yorum, bir Cumhuriyet Bayramı mesajındaydı.
“Cumhuriyetin temeli kültürdür. Cumhur kültürlü olmalı ki Cumhuriyet yaşayabilsin.”
Bunu en iyi bilen insan Gazi’ydi. Yeni Cumhuriyeti kültür temeli üzerine oturtmak istemişti.
Bir edebiyat, kültür ve eğitim şölenine dönen akşam sofralarında hiç askerlik anıları anlatmıyor, sürekli olarak kültür konuşuyordu.
Kafasını kurcalayan konular genellikle kültür ve eğitim konularıydı.
Çünkü Cumhuriyet’in yeni bir insan tipi yaratarak ayakta kalabileceğini çok iyi biliyordu.
Nasıl, etkisinde kaldığı Fransız İhtilali yeni Fransız yurttaşını ortaya çıkarmışsa, kendi devrimi de “Cumhuriyet yurttaşı” kavramını yaratacaktı.
Bu amaçla Köy Enstitüleri kuruldu, halkevleri açıldı, Paul Hindemith gibi büyük besteciler müzik eğitiminin temellerini attı, üniversieteler dünya çapındaki Alman hocalarla çağı yakalamaya çalıştı.
Tercüme büroları kuruldu, Maarif Vekaleti dünya kültürünü aktaran kitaplar, dergiler yayınlamaya başladı.
Dil ve tarih kurumları çalışmaya başladı.
Tiyatrolar, operalar, senfoni orkestraları kuruldu.
Çok kısa zamana sığan bu yoğun, baş döndürücü kültür çalışmalarında yapılan herşey yüzde yüz doğru muydu?
Elbette hayır.
Devrim heyecanı içinde zaman zaman aşırılıklar yapıldı, ölçünün elden kaçırıldığı zamanlar oldu.
Ama bunlar kaçınılmaz hatalardı. Zamanla hepsi yerli yerine oturacak ve bir dengeye kavuşacaktı.
Ne yazık ki kültür insanı Atatürk’ün ölümünden sonra bu kampanyalar hızını kaybetti, kültür ve “yeni yurttaş” oluşturma gayreti unutuldu.
Atatürk’ün attığı temeller zaman içinde serpilip boy atacağına, biçimsel ritüellere, içi boş gösterilere dönüştü.
Bu arada Cumhuriyet karşıtı çevreler kendi muhalefetlerini oluşturmak için eğitim çalışmalarına devam ettiler.
Devrimlerden nefret eden, Atatürk adına tahammül edemeyen kuşaklar yetiştirdiler.
Atatürk “Cumhuriyet’in temeli kültürdür” derken sadece güzel bir söz söylememiş, en derindeki gerçeği işaret etmişti.
Çünkü Namık Kemal’lerle, Tevfik Fikret’lerle büyüyen bir neslin, bu etkiyle neler başarabileceğini bizzat kendi hayatında görmüştü.
Ama bunun farkında olmayan, Atatürk’ün kültür boyutunu kavrayamayan ve kendilerine haksız bir biçimde “Kemalist” adını yakıştıran asker-sivil yöneticiler, devrimin içini boşalttılar, yeni Cumhuriyetçi kuşaklar yetiştirmediler ve statükoyla çarpışan büyük devrimciyi asık suratlı bir büst olarak tanıttılar.
Bence Atatürk’e yapılan en büyük haksızlık budur.
Yorum:
ATATÜRK’E YAPILAN HAKSIZLIKTAN,
HZ.MUHAMMED’E YAPILAN HAKSIZLIĞA…
HZ.Muhammed(a.s)ın yaptığın en büyük insanlık devrimiydi,Atatürk’ün yaptığı
20.yüzyılın Büyük Türk ulusu inkılabıydı.Atatürk’ün yaptığı vefatıyla birlikte nerdeyse
Bitirildi veya tersine çevrildi.Hz.Muhammed’in yaptığı ise 1.İslam medeniyetini
Doğurdu ve bundan sonraki hak medeniyetlerinin tohumunu oluşturdu.
Şu anda Atatürk’ü önde tutuğunu veya Hz.Muhammed’i önde tuttuğunu iddia edenlere
Baktığımızda gördüğümüz benzer bir tablo değilmidir?Bu insanın yapısıyla ilgili
Bir durumdur.Aradaki fark ise Allah(cc)kelamı ile kul kelamı kadardır.
Yazarımıza Allah’tan bunun idrakini niyaz ederken.Hakkı(her şeyi ne için
Yaradılmışsa orayı.ona göre sıraya koymayı)anlaması ve idrak etmesi dileklerimle…
Hz.Muhammed’in mucizesi ki Kur’andır kıyamete kadar bütün insanlığın
Problemlerini çözecek, Atatürk’ünkü ise yeni 3.İslam medeniyetinin kurulmasına
Türk ulusunu hazırlama mucizesi(!)dir.Bu ise en zor bin yılın(peygambersiz
Kurulacak,yani onların varisleri olan alimler tarafından kurulacak)medeniyetinin kuruluş
Safhasıdır ki bu şerefte Atatürk’e yeter inşaallah ve hatalarının keffareti olur…
Hz.Muhammed’e yapılan haksızlık nedir derseniz müslümanım diyenlerin
Cehaleti ve ilim ve ilim adamlarına olan rağbetsizliği…