Avrupa’nın Çin’i olmak
1006 Okunma, 7 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

- Son günlerde ülkemizin ilerde Avrupa’nın Çin’i olacağı söyleniyor. Yani dışarıdan alacağı sermaye ve teknoloji ile ucuz emek birleşecek ve Türkiye ihracat yapan bir ülke olacak. Bu düşüncenin doğru olmadığını düşünüyorum. Çin ekonomisini tanımlayan ve geçen yıl yazdığım bir makaleden alıntı ile analizime başlıyorum.

- Çin çok büyük bir ülkedir. Nüfusu en büyük ülkedir. Türkiye’nin belki yirmi misli bir ülkedir. Sosyalist bir ülkedir. Türkiye’den az gelişmiştir. Türkiye gibi dünyanın merkezinde değildir. Türkiye’de emek fazlalığı yoktur. Çin’e benzemez, Çin’in Avrupa’daki temsilcisi olabilir.

 

- “Yıllardır dünyadaki bu ekonomik düzenin ne zaman yıkılacağını merak eder dururdum. Verdiğim bazı konferanslarda günün birinde doların değeri sıfıra iner ve ABD onun yerine dolmaz diye bir para çıkarırsa şaşırmayın diye işi şakaya vururdum.”

- Bugünkü faizli karşılıksız paraya dayanan ekonomi, Adil Düzen’in dünyası tarafından duyulmasıyla yıkılacaktır. Önce Adil Düzen’e göre bir bakkal kurulacak, sonra Adil Düzen’e göre ilçelerde bir mala mal mağazası açılacak, sonra İstanbul’da  mesela Tahran’la bir kardeş mağaza açılacak. Sorun bitecek. Dünya onları izleyecek ve ABD doları bitecek.

 

- Ekonomik stratejimiz Çin’den çok ABD’nin bugüne kadar izlediği ve terk etmekte olduğu politikaya benzemektedir. ABD 800 milyar dolar civarında dış ticaret açığı veriyor ve bunun karşılığındaki para bu ülkeye borç veriliyordu. Bu açığın yarısına yakını Çin’le olan ticaretten kaynaklanıyordu. ABD güvenli bir ülke olması ve faiz hadlerinin yüksekliği nedeniyle dünyada oluşan tasarrufların yöneldiği ülke konumundaydı. Tasarruf fazlası olan ülkelerin başında Çin ve Japonya geliyor, Ortadoğu ve diğer ülkelerin fonları bunu izliyordu.

- ABD süper güçtür. Doları ile sömürmektedir. Dolar alacağı demek karşılıksız sömürmüş demektir. Eğer ABD parasıyla çalışmaya devam edeceksek, parasının batması ona zarar vermez. Borçlarından kurtulur. Alacaklı ülkeler zarar eder borçlu ülkeler yararlanır. Kendisi sömürmeye devam eder. ABD parasını kullanmadığımızda euro kullanırsak yine tekel sermaye sömürmeye devam eder. Çözüm insanlığın kuyumculardaki altın karşılığı altın para çıkarması, ülkelerdeki toprak karşılığı ülkelerin toprak para çıkarması, illerdeki inşaat malzemesi karşılı illerin demir para çıkarması, bucakların bucaklarındaki nüfuslarına göre ön ödemeli sipariş (selem) parası olarak buğday parası çıkarmasıyla sağlanır. Sermaye varlığını sürdürür sömürmez. Sömüren ülke sömürülen ülkeye benzemez.

 

- Sonu olmayan bu sarmalın nasıl sonuçlanacağı konusunu düşündüm ve en iyi yolun şu olduğuna karar verdim. Bu kararım yeni değildir ve on yılı aşkın bir süreden beri aynı şeyleri söylüyorum. Paranın değeri düşürülür ve faiz haddi indirilirse ülkeye gelmiş olan para kaçmaya başlayacaktır. Ancak paranın düşen değeri nedeniyle yatırımcılar verdiği paranın küçük bir bölümünü geri alacaktır. Üstelik, bugün Çin’in yaptığı gibi, paranın değerinin düşüşü varlıklarının değerini düşürdüğü için, hiç getirisi olmasa bile bu ülkedeki yatırımlarını muhafaza ederler.

- ABD sömürüsüne devam etmesi için parasının değerini düşürecektir. Dolar alacaklılar zarar edecek dolar borçluları kâr edecektir. Bu da  dünya ekonomisine nefes aldırır. ABD için ise para değerini düşürmekle kan kaybına uğruyor demektir. Kanını değiştirebilir, dolar yerine yeni parayı devreye sokarsa onun için çok yararlıdır. Ancak devreye sokmazsa ABD devleti ortadan kalkar, federe devletler bağımsızlaşır. ABD’nin akıbetini ben böyle görüyorum. Türkiye ise bir an önce altın, demir, toprak ve buğday paralarını devreye sokmalı hepsini altına kota etmeli. İnsanlığın önünü açmalı. ABD de varlığını korumak için Adil Düzen paralarına geçmelidir. Sermaye de dolarını batırmalı yerine Adil Düzen parasını benimsemelidir. İnsanlık halkı doları elden bir an önce çıkarmalıdır. Öroyu da çıkarmalıdır. Kendi ülkelerinin paralarını kullanmalıdırlar.

 

- Bugün ülkemiz güvenli ve faiz hadleri yüksek bir ülke olarak tanımlandığı için dış sermayenin tercih ettiği bir ekonomidir ve bu durumuyla, ölçeği çok küçük olsa da,

ABD’ye benzemektedir. Bu durum ilerde, ABD’de olduğu gibi, bir sarmala dönüşebilir.

ABD yabancı sermayenin sahip olduğu devlet ve özel sektör kağıtlarını piyasaya para sürerek satın alıyor ve parasının değerini düşürüyor. Yabancı sermayeye “Yolunuz açık olsun: Gidebilirsiniz ve siz gittikçe doların değeri daha hızlı düşer ve verdiğinizin küçük bir kısmını geri alırsınız” diyor. Bu süreç içinde ithal ettiği malları içeride üretmek için düşük faiz hadleri ile birlikte teşvik tedbirleri alıyor.

-       Ülkeye yabancı sermaye mal olarak, tesis olarak, emek olarak gelirse bu ülkemiz için de onlar için de yararlıdır. Örnek olarak bir Kırgız Türkiye’de çalışırsa; orada yüz dolara çalışıyor, bizde 500 dolara çalışıyor. Yaptığı iş 1000 dolarlıktır. O beş misli kazandı biz de iki misli kazandık. Ne var ki bu Kırgız Somu ve TL cinsinden olsaydı bu böyle olacaktı. Oysa biz ona dolar veriyoruz. Dolar bizde bekliyor, Kırgız’da bekliyor. Onun faizini sömürü sermayesine ödüyoruz. Bu yetmiyormuş gibi enflasyon yapıyor, bizi sömürüyor. Dahası iki defa argo tabirle bizi kazıklıyor. Diyelim ülkemizde tünel açma makinesi yoktur. Almanya’dan ithal ettiklerimiz karşılığında faizsiz öro borçlandık. Tünel yaptık. Tünelden geçen yolculardan TL aldık. Onlar bunu öro vererek aldılar. Böylede elde ettiğimiz öroyu Almanlara vererek borcumuzu kapattık. Türkiye’ye kredi ile değil iştirakle gelmelidirler. Yoksa biz sermayeye faiz öderiz. Çünkü o dolar Almanlar ile Türkler arasında dönmektedir. Öro da doların denetimindedir. Türk lirası gibi o da İMF’nin denetimindedir.

 

- Böyle bir strateji izlemenin temel şartı, ithal ettiğiniz ürünlerin vazgeçilmez mallar olmamasıdır. Yani petrol, hammadde gibi yokluğu ekonomiyi çökertecek mallar olmamalıdır. Böyle bir durumda artan döviz fiyatları nedeniyle maliyetler artar ve daralma yaşanır. ABD’nin böyle bir sıkıntısı yoktur ve Çin’den ve Japonya’dan ithal ettiği mallar vazgeçilebilecek ya da içerde üretilecek tüketim mallarıdır.

- Türkiye’nin parası konvertibl olmadığı için öyle bir politika izleyemeyiz. Ama Türkiye ben mallarını Türk lirasıyla istiyorum. Aralarda her ülkenin parasını eşit şartlarda değiştiriyorum dese Türkiye dünyanın merkezindedir. Ülkesinde dünyada çok az bilinen mallar vardır. Eğitilmiş insanı mevcuttur. Alt yapısı tamamlanmıştır. Tesisleri kurulmuştur. Çok kısa zamanda dünyanın en etkin ülkesi haline gelir. Tek eksikliği Adil Düzen’e önem vermemesidir. AK Parti’nin Adil Düzen’e ihanetidir. Türkiye ve dünyanın bu çektikleri AK Parti’nin bu irtidadıdır.

 

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Bugün taklit edilecek bir ekonomik model yoktur. Çünkü dünyada yeni bir ekonomik düzen oluşmakta ve her ülke değişmektedir. Birine benzemek yerine değişen dünya şartlarını gözeterek yeni ve özgün bir model yaratmaktır. Ama en zor şey yaratıcı olmaktır.

-       Mahir bey ne güzel tahliller yapıyor ve sonuçlara varıyor. Yapılacakları da ortaya koyuyor, ama Adil Düzen’e bir türlü ağzı varmıyor. Yaratıcılık Allah’a mahsustur. Allah da Adil Düzen’i yaratmış ve Kur´ân’da bildirmiştir. Biz de çalışarak onları çağımızın anlayışına sunuyoruz. Elbette eksiğimiz vardır, yanlışımız vardır. Ama doğru yoldayız. Siz de katılın, sonunda

 

 

Almanya Cumhurbaşkanı Türkiye’de 24 Ekim 2010 Pazar yazı özeti

Almanya ve İngiltere Türkiye’nin AB’den uzakta kalmasını istemiyor. Avrupa devletleri Türkiye ile ikili ilişkiler kurmağa çalışıyor. Birini yakınlaşınca diğeri bizden uzaklaşıyor. Fransa İngiltere’yi üç defa veto etmişti. Fransa atom, Almanya üretim, İngiltere finans gücünü temsil ediyorlar yarışıyorlar. Almanya ve Fransa İngiltere’ye yakın olduğumuzdan bize karşı idiler. Türkiye güçlenince Avrupa devletleri ayrı ayrı ilgilenmiyorlar. AB’de siyasi bütünlük zor görünüyor.

Özet Yorum

İngiltere ABD’nin Avrupa Birliği içindeki temsilcisidir. Türkiye Körfez teskeresinden önce ABD tarafı idi ve Fransa ve Almanya ona karşı idi. Sonra ABD karşı oldu Fransa ve Almanya yumuşadı. Gelecekte çatışmacı siyasi bloklar olmayacak. Ulusal devletler olacak. Avrupa Birliği yerine Avrupa Birlemiş Milletler organizesi olacaktır. Avrupa tek siyasi devlet haline gelmez. Ancak AB Türkiye’yi içine alarak Adil Düzen’i kendi içinde kurabilir. Dünyaya örnek olabilir.

**

• Avrupa’nın Çin’i olmak 30 Ekim 2010 Cumartesi Yazı Özeti

Türkiye Çin gibi dünya sermayesine emek kaynağı olamaz. Türkiye ABD’ye benziyor. Borçlanarak gelişiyor. Çin Japon Kore oraya borç veriyor. Sarmaldan kurtulma ancak para değerinin düşürülmesi ve faizin indirilmesiyle sağlanır. Yatırımcılar düşen parayı almak istemeyecekleri için yatırımlarını sürdürür. Ülkemiz ABD gibi güvenli faizi yüksek bir ülkedir. Yatırımlar devam ediyor. Krizlere girebilir. ABD dolarlarını dışarıya gönderip değerini düşürüyor ve daha az ödemeyi planlıyor. Bunun için reel ekonomide dışa bağımlı olmamalısınız. ABD böyledir. Güvenilir ekonomik model kalmamıştır. Kendimiz üretmeliyiz.

Özer Yorum.

Para vücudumuzdaki kandır. Üzerinde oynanan para kan kanseridir. Bir gün devleti götürür. ABD ekonomisi dünyadaki dolar enflasyonuna dayanır. Mala mal marketleriyle (ülkelerin kendi paralarını kullanmaları) dolar birden çökecektir.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Vahap Alma
01.11.2010
10:10

S.a Hocam...

İzninizle iki sorum var. Cevaplandırırsanız sevinirim...

1-İcra kurullarının ihalelerle satışa sunduğu malları, ihaleye girerek almak haram mıdır?

2-Borsada hisse senedi alıp satmak Haram mıdır?

Saygılar

Süleyman Karagülle
02.11.2010
12:39

-İcra ile satılan mallara girmek Haram mıdır?

-İhaleye giren kimse aşağıdaki şartlara uyarsa helaldir.

a) İhale edilen malı değerlendirerek alabileceği fiyat belirlenmelidir.

b) İhaleye girer girmez ilk defa baştan belirlediği fiyatı vermelidir.

c) Verdiği ilk fiyatta ona kalmazsa bir daha arttırmamalıdır. İhaleden çekilmelidir.

d) İhaleden aldığı malı mal sahibine sorarak istiyorsan bu fiyatla senin malın sana kalsın demelidir. Verdiği müddet içinde sahibi parasını getirip geri almazsa artık ona malik olunmuş olur ve helaldir.

Bu hüküm Kuran’ın rıza şartına uymak için yapılır. Karşı tarafın darlığından yaralanarak ucuz alma, rızayı selb edeceğinden meşru görmem.

- Borsada senet alıp satmak haram mıdır?

- Türk lirası ile gerçek mallar alınıp satılır. Bu meşrudur. Tük lirası ile borç alıp vermek meşru değildir. TL hemen bankaya yatırılmalıdır. Faizsiz alınmalıdır. Enflasyonun üstünde olan faiz borçlulara tasadduk edilmelidir.

- Buna göre döviz alıp satmak meşru değildir, döviz günü birlik alınıp kullanılabilir.

- Borsadaki, senetler reel mallara kota edilmişse alınıp satılır, helal olur. Paraya bağlanmışsa para ile ödemeler yapma olduğu için helal değildir. Zaruret yoktur.

Cüneyt Özcan
03.11.2010
04:14

Şu anki borsayla alakalı şu yazıyı eklemek istedim;

BORSA NEDİR??

Köylü Ahmet Ağa, eşeğini satmaya karar vermiş.

Kıymeti taş çatlasa 50 milyon lira etmeyen eşek için pazarlık payı da ekleyerek 100 milyon lira fiyat koymuş.

Komşu köyden acilen eşşeğe ihtiyacı olan Mehmet ağa 100 milyon ödeyip eşşeği pazarlıksız satın almış.

Köylü Ahmet eşşeğini satmış ama akşam da gözüne bir türlü uyku girmemiş...

Gece boyunca düşünüp, durmuş.

’Mehmet ağa 50 milyon liralık eşeğe niye 100 milyon lira verdi ?’!!!!!... diye.

İçi rahat etmeyince ertesi gün eş eğini geri almay a karar vermiş.

Pazara gitmiş Mehmet ağayı bulmaya ama, bir de ne görsün eşşek 200 milyon liradan satışa çikarilmis...

İyice sıkıntı basmış ve kesin karar vermiş, geri alacak eşeğini...

200 milyon lira pazarlıksız ödeyip geri almış (.).

Aynı olay bu defa Mehmet ağa’nın başina gelmiş, o da uyuyamamış.

’Allah Allah... Ahmet niye 100 milyona sattığı eşşeği 200 milyona geri aldı???Var bu işin içinde bir iş...’ diye gece boyunca düşünüp, durmuş.

O da ertesi gün eşşeği geri almaya karar vermiş Ahmet Ağa ile anlaşip 400 milyon lira vererek geri almış eşeği...

Bu alışveriş her gün fiyat arta arta devam etmiş...

Bir kaç gün sonra pazara bir başka köyden Hüseyin gelmiş.

Hüseyin pazardaki kalabalığın arasına dalı nca bir de ne görsün ;

’al, al, al, sat, sat, sat’ bağrışmaları arasında bir yaşlı eşek ve 1.000.000.000 TL satış fiyatı!!!...

Yanındakine sormuş, ’Hemşerim, nedir bu iş???? Bu yaşlı eşek 1 milyar lira eder mi yahu??!!’

Adam hemen yanıtlamış;

’Valla grafikler ortada, bu eşeğin fiyatı bir haftada 50 milyon

liradan başladı, 950 milyon liraya geldi.

Şöyle bir teknik analizine bakarsan görürsün.

Eşşeğin fiyatı 1 milyardaki direncini bi kırarsa, 1.5 milyara kadar yolu var.. ’

Vahap Alma
03.11.2010
16:59

Allah sizden razı olsun Hocam...

Reşat Nuri Erol
04.11.2010
09:22

MÜSİAD, AK PARTİ VE BORSA, BORSA, BORSA...

Hükümetle ekonomi politikaları konusundanbirçok söylemi örtüşen MÜSİAD ilk kez borsakonusunda farklı görüş ortaya koydu.

‘Borsanın böyle hoplayarak, zıplayarak uçmasına da pek fazla sevinmemiz gerekmiyor’ diyen MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan bunları söylemenin kimsenin işine gelmediğini savundu.

Vardan borsanın birden bire yüzde 5’ler, 10’lar, 20’ler şeklinde yükselmesinden korktuğunu söyledi ve gerekçesini açıkladı.

MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan Salı günü Haber 7’ye konuk oldu. Haber7’nin son dönemdeki ekonomik gelişmelerle ilgili sorularını cevaplayan Vardan ilk kez borsa konusunda hükümetten ayrı düşündüklerini dile getirdi.

Vardan 2010 sonunda süresi bitecek teşvikler konusunda da kriz döneminde firmaların krizden nasıl kurtulacağını düşüncesindeyken yatırımı aklına bile getirmediğini bu nedenle teşviklerin 2 yıl daha uzatılması gerektiğini de savundu.

DÜNYANIN EN BÜYÜK 10EKONOMİSİ SÖZLE OLMAZ

Türkiye’de sermayenin yavaş yavaş tabana yayıldığını söyleyen Vardan Türkiye’de sermaye yapısının yetersiz olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinde yer almak isterken mega projeleri düşünmesi gerektiğini ve ufkunu genişletmesine ihtiyaç olduğunu belirtti.

Vardan Haber 7’ye yaptığı açıklamada “Bugün dünyanın 17. Büyükekonomisiyiz. 10. Olmak istiyoruz. Bu çok önemli bir hedeftir. Bugün 110 milyar civarında ihracat yapıyoruz. 500 milyar dolar hedefimiz var. Yani 4,5-5 katı daha fazla ihracat yapalım istiyoruz. Şimdi siz bugünkü ihracatınızı 5 katına çıkarmayı düşündüğünüz noktada, “hangi üretimkapasitesi ile bunu yapacaksınız, hangi ürün grubu ile yapacaksınız, hangi katma değerli ürünleri yaparak yapacaksınız?

Bunu söylemek kolay ama bunun altına girdiğiniz zaman planlı programlı gitmek gerektiği ortaya çıkıyor. Ülkemizin de bütün bu programları yapması lazım” dedi.

SERMAYE YALNIZ BORSAYA GELMEMELİ

Türkiye’de sermayenin kıt olduğunu ve ülkeye sermaye girişinin önemli olduğu görüşünü savunan Vardan, dışardan gelen sermayenin yalnızca borsaüzerinde spekülatif amaçlı değil, doğrudan yatırımcı olarak gelmesini istediklerini belirtti.

Vardan “. Birçok ülke kendi ülkelerine yatırım yapılmasını istiyor ve bunun için de rekabet ediyor diğer ülkelerle…

Şu fabrikaya şuraya gelsin şu fabrika şuraya gitsin,ben şöyle teşvik vereceğim ben böyle yapacağım diyebiliyor…

Bizden de bunu istiyorlar gittiğimiz noktalarda bakıyoruz mesela yurt dışı gezileriyapıyoruz, organizasyon yapıyoruz. İnsanlar bizden oralara gidip yatırımyapmamızı istiyor. Bu da gayet normal… ” dedi.

GELEN SERMAYENİN NİTELİĞİ ÖNEMLİ

Vardan dışardan gelen sermayenin niteliğinin ve nasıl geldiğinin çok önemli olduğunun altını çizdikten sonra “Sermaye elbette gelecek ve parakazanacak.Yalnız gelen sermaye bize iş sağlıyor mu? İşsizliğimize çare oluyor mu? Yapısal olarak bize katkı sağlıyor mu? Bu çok önemli! Bunu direk olarak kontrol etme imkanına sahip değiliz belki ama biz bu ortamı oluşturmak zorundayız. “ dedi.

Türkiye’ye katkı sağlaması için doğrudan yatırımcının geleceği ortamın oluşturulmak zorunda olduğunu söyleyen Vardan zamanla da bunun teknolojiile birleştirerek geliştirebilmeK gerektiğini bildirdi.

BORSANIN ÇOK YÜKSELMESİNİN BİZE FAYDASI YOK

Vardan borsayla ilgili olarak “Buradan hareketle şunu söylemek istiyorum.Özellikle borsanın ne çokhızlı düşmesinin ne de çokhızlı yükselmesinin bize çok bir faydası olduğunu zannetmiyorum.Bilakis burada dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Vardan konuşmasının devamında “Şimdi ne oldu da geçtiğimiz dönemde borsabirden bire aşağı düştü. Yani şirketimizin hangisinin değeri düştü?Ya da tam tersi bugünkü koşullarda düşündüğümüzde 70 bine vuranborsada; ne oldu da bizim şirketimizin değeri 1’e 3 oldu?

Mutlaka bunun finansal yönden baktığınızda bir açıklaması var amasonuçta bu paranın reel sektöre akması gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Burada reel sektör çok önemli” diyerek borsadaki duruma dikkat çekti.

BORSANIN ZIPLAYARAK YÜKSELMESİNE SEVİNMEMEK GEREKİYOR

Vardan borsada bazı yatırımcıların para üzerinden para kazanma alışkanlığı devam ettirdiğini ve bu alışkanlığın ve aşırı para kazanma hırsının dünyayıekonomik krize soktuğunu ileri sürdü.

Bu noktalarda çok dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Vardan “Borsanın böyle hoplayarak, zıplayarak uçmasına da pek fazla sevinmemiz gerekmiyor. Bunları söylemek kimsenin işine gelmiyor” diye konuştu.

Borsanın aynı zamanda bir indikasyon olduğunu da belirten Vardan “yükselmesinin işlerin iyi gittiğine dair genel kabul anlamında iyi bir indikatördür, düşmesi de işlerin kötüye gittiği anlamında bir göstergedir. Gösterge olarak düşündüğümüzde, Türkiye’de işler iyiye gidiyor” dedi.

BORSA KUMAR ARACI OLMAMALI

Son dönemde Türkiye’ye karşı, firmalara karşı bir talep olduğunu hatırlatan Vardanborsada hisse alıp satmanın bir kumar aracı gibi kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Vardan konuşmasında “Bugün aldım nasıl kar ederim de satarım düşüncesindeolunmaması lazım.

Örneğin X firmasının değerlerine bakarım; ne üretiyor? Satış kabiliyeti ne? Ciroları nasıl? Artıyor mu? Bunun dünya genelinde gidişatı ne? İnceledikten sonra gider hisse alırım.

Yıldan yıla da temettümü alırım ve o firmanın da değeri yükselir gider.Ama bunlar çok cüzi rakamlar şeklinde yükselir” dedikten sonra; “Birden bire yüzde 5’ler, 10’lar, 20’ler şeklinde yükseldiğinde ben korkuyorum açıkçası. Şimdi 2-3 katı demek istemiyorum. Mantığı yok bunun onu söylemeye çalışıyorum” dedi.

GAYRIMENKULDE DE AYNISI OLMUŞTU

Vardan geçmiş yıllarda gayrımenkul fiyatlarında da benzer bir yükseliş olduğunu hatırlatarak borsadakiyükselişten duyduğu endişeyi şöyle açıkladı:

“Korkuyorum çünkü bizimkazancımız artıyor, sizin aldığınız hizmetin bedeli o kadar artıyor mu?Bizim yaptığımız ürünün bedeli o kadar artıyor mu? Geçtiğimiz dönemde biz ev fiyatlarının artışında aynısını söyledik, gayrimenkulün artışında…

Ne oldu da bu kadar artıyor? Ondan sonra geri düşüyorsun işte… Olmaz her şeyin belirli bir değeri var. “

TEŞVİKLER YETERLİ DEĞİL

En son uygulamaya konulan 4 bölgeli teşvik sisteminin Türkiye adına çok önemli bir teşvik olduğunu belirten Vardan bu teşviklerin krizin gölgesinde kaldığını kendi tabiriyle “gümbürtüye gitti”ğini belirtti.

Yurtdışından ARGE teşviklerinden istifade eden kaliteli firmalar olduğu ve bunlarla ilgili çalışmaların devam ettiği bilgisini veren Vardan yine de teşviğin yeterli olmadığını görüşünde.

TEŞVİKLER 2 YIL UZAMALI

Vardan firmaların kriz döneminde ‘krizden nasıl kurtuluruz?’ düşüncesindeyken yatırımyapmayı aklına bile getirmediğini ve teşviğin uzatılmasında yarar olduğunu kaydetti.

Vardan konuşmasında “Bu görüşlerimizi hükümet ile de paylaştık. Bu çok önemli!Teşvikler 2010’un sonunda bitiyor. Uzatılarak devam etmesi gerekiyor.

En az 2 yıl uzatılması yatırım sürecinin devam ettirilmesi lazım ki yatırımcı dahayeni krizden çıkıyor, şimdi yapacaklarsayatırım yapacaklar” dedi.

Vardan son olarak “Eğer biz bu teşvikleri sürdürebilirsek, uluslararası doğrudanyatırımları çekme konusunda da bir imkanımız olur. Bu imkanı değerlendirmemizlazım” dedi.

Süleyman Karagülle
04.11.2010
14:06

MÜSİAD, AK PARTİ VE BORSA, BORSA, BORSA...

-Hükümetle ekonomi politikaları konusundan birçok söylemi örtüşen MÜSİAD ilk kez borsa konusunda farklı görüş ortaya koydu.

-Müsiad bir yerden emir aldı demektir. AK Partinin işi zor,

-‘Borsanın böyle hoplayarak, zıplayarak uçmasına da pek fazla sevinmemiz gerekmiyor’ diyen MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan bunları söylemenin kimsenin işine gelmediğini savundu. Vardan borsanın birden bire yüzde 5’ler, 10’lar, 20’ler şeklinde yükselmesinden korktuğunu söyledi ve gerekçesini açıkladı

- Borsayı yükseltenler birden düşüreceklerdir. Bugün ki borsa kumardan başka bir şey değildir. Oynatanı kazandırma oyunu. Adil düzenciler uzak durmalıdırlar.

MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan Salı günü Haber 7’ye konuk oldu. Haber7’nin son dönemdeki ekonomik gelişmelerle ilgili sorularını cevaplayan Vardan ilk kez borsa konusunda hükümetten ayrı düşündüklerini dile getirdi.

-Kanal 7 de demek ki yan çiziyor. Demek kanal yediye emir gelmiş.

Vardan 2010 sonunda süresi bitecek teşvikler konusunda da kriz döneminde firmaların krizden nasıl kurtulacağını düşüncesindeyken yatırımı aklına bile getirmediğini bu nedenle teşviklerin 2 yıl daha uzatılması gerektiğini de savundu.

-Teşvik belli ki kesimleri koruma anlamında kesinlikle zararlıdır. Teşvik yerine faizler sıfırlanmalı, kişilerden alınan nakit vergiden vazgeçip maldan alınan üretim vergisine dönüştürülmelidir yalnız üretime açılmalıdır.

DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ SÖZLE OLMAZ

Türkiye’de sermayenin yavaş yavaş tabana yayıldığını söyleyen Vardan Türkiye’de sermaye yapısının yetersiz olduğunu vurguladı.Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinde yer almak isterken mega projeleri düşünmesi gerektiğini ve ufkunu genişletmesine ihtiyaç olduğunu belirtti.

- Bize sömürü aracı olan mega projeler halkın direncini artıracak mini projelerimize ihtiyaç vardır

Vardan Haber 7’ye yaptığı açıklamada “Bugün dünyanın 17. Büyük ekonomisiyiz. 10. Olmak istiyoruz. Bu çok önemli bir hedeftir. Bugün 110 milyar civarında ihracat yapıyoruz. 500 milyar dolar hedefimiz var. Yani 4,5-5 katı daha fazla ihracat yapalım istiyoruz. Şimdi siz bugünkü ihracatınızı 5 katına çıkarmayı düşündüğünüz noktada, “hangi üretim kapasitesi ile bunu yapacaksınız, hangi ürün grubu ile yapacaksınız, hangi katma değerli ürünleri yaparak yapacaksınız?

- İhracat , açığı ile sömürü aracıdır. İthalatı ihracatın altına düşürmediğiniz zaman ihracatı artırmak cinayettir. Üretim 300 milyar dolarlık emeğimiz vardı. Sermayenin payı da bir bu kadar olursa 600 000 dolarlık hasılanız olacaktır. Yarısını satarsak 300 milyar dolar 450 milyar ihracatımız olabilir. Yeter ki adil düzen gelsin

-Bunu söylemek kolay ama bunun altına girdiğiniz zaman planlı programlı gitmek gerektiği ortaya çıkıyor. Ülkemizin de bütün bu programları yapması lazım” dedi.

- Planlı program, sosyalistlerin metodu. Plan program değil düzen gerek adil kurallar gerek.

- AK parti program yapacak, müsiad ta ki dostlarını zengin edecek. Bizden uzak duranların söyleyebilecekleri budur.

SERMAYE YALNIZ BORSAYA GELMEMELİ

Türkiye’de sermayenin kıt olduğunu ve ülkeye sermaye girişinin önemli olduğu görüşünü savunan Vardan, dışarıdan gelen sermayenin yalnızca borsa üzerinde spekülatif amaçlı değil, doğrudan yatırımcı olarak gelmesini istediklerini belirtti.

-Sermaye, dolar değildir. Sermaye, makinadır ve ham maddedir. Türkiye de sermaye kıt değil, Müsiad gibi kendilerini bir şey sananların aklı kıt, Türkiye’nin 1950’ de sermayeye ihtiyacı vardı. Bugün neye ihtiyacı vardır. Köydeki münbit topraklarınız sermaye değimli? Toprağın var işletmiyorsun, fabrikan var çalıştırmıyorsun Kromun var çıkarmıyorsun, değerlendirmiyorsun. Mühendisin var çalıştırmıyorsun, ustan var süründürüyorsun. Sonra behey şaşkın faiz vermek için sermaye gerek diyorsun. Milli görüş kaçağı.

Vardan “. Birçok ülke kendi ülkelerine yatırım yapılmasını istiyor ve bunun için de rekabet ediyor diğer ülkelerle…Şu fabrikaya şuraya gelsin şu fabrika şuraya gitsin,ben şöyle teşvik vereceğim ben böyle yapacağım diyebiliyor…Bizden de bunu istiyorlar gittiğimiz noktalarda bakıyoruz mesela yurt dışı gezileri yapıyoruz, organizasyon yapıyoruz. İnsanlar bizden oralara gidip yatırım yapmamızı istiyor. Bu da gayet normal…” dedi.

- Teşvik demek birilerini kayırma demektir. Yabancı sermayeyi teşvik, ülkeyi sömürme demektir. Teşvik değil engeller kalkmalı, ayrımcılık olmamalı. Üretime kredi verilmeli. Gümrükler vizeler kalkmalı. Ülkemize kaçak olarak değil insan olarak isteyen istediği malı getirmeli. İsteyen ülkemize gelip çalışabilmeli Ekonomi de müdahale cinayettir.

GELEN SERMAYENİN NİTELİĞİ ÖNEMLİ

-Vardan dışardan gelen sermayenin niteliğinin ve nasıl geldiğinin çok önemli olduğunun altını çizdikten sonra “Sermaye elbette gelecek ve para kazanacak.Yalnız gelen sermaye bize iş sağlıyor mu? İşsizliğimize çare oluyor mu? Yapısal olarak bize katkı sağlıyor mu? Bu çok önemli! Bunu direk olarak kontrol etme imkanına sahip değiliz belki ama biz bu ortamı oluşturmak zorundayız. “ dedi.

- Sermaye gittiği kadar gelmelidir. Mallar ihracat kadar ithal edilmelidir. Emek gelmeli gitmeli. Ama bir tarafa yük olmamalıdır. Sömürü aracı olmamalıdır.Sermaye ne teşvik görmeli ne de kösteklenmelidir. Adil bir düzen kurarsanız o zaman dışarıdan sermaye de gelir, emek de gelir. Türkiye de hangi mallar en ucuz şekilde üretiliyorsa onlar, burada üretilir. Uygun büyük sermaye Türkiye ye gelir. Küçük sermayemiz de dışarı gider. Emek de oraya gider. Orda ne en ucuz üretiliyorsa o orada üretilir. Sömürü sermayesini ülkeye sokma gayretine alet olanlar nasıl oralara gelip oturuyorlar şaşılacak şeydir. Bir gün halkımız uyanacak.

Türkiye’ye katkı sağlaması için doğrudan yatırımcının geleceği ortamın oluşturulmak zorunda olduğunu söyleyen Vardan zamanla da bunun teknoloji ile birleştirerek geliştirebilmek gerektiğini bildirdi.

- Önce Türkiye de ki sermayeye, Türkiye de ki teknolojiye yer verilmelidir. Ülkemizin teknolojiye değil adil hukuka ihtiyacı vardır. Bu da Avrupa da değil İslamiyet’te vardır. Adil düzen çalışanlara destek verilmelidir.

BORSANIN ÇOK YÜKSELMESİNİN BİZE FAYDASI YOK

-Vardan borsayla ilgili olarak “Buradan hareketle şunu söylemek istiyorum.Özellikle borsanın ne çok hızlı düşmesinin ne de çok hızlı yükselmesinin bize çok bir faydası olduğunu zannetmiyorum.Bilakis burada dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

-Borsa reel ekonomiyi değil sömürünün sanal ekonomisini şişiriyor, düşürüyor ve sömürüyor. Kumar oynayanlardan kim kazanırsa kazansın bize ne!

Vardan konuşmasının devamında “Şimdi ne oldu da geçtiğimiz dönemde borsa birden bire aşağı düştü. Yani şirketimizin hangisinin değeri düştü?Ya da tam tersi bugünkü koşullarda düşündüğümüzde 70 bine vuran borsada; ne oldu da bizim şirketimizin değeri 1’e 3 oldu?

Mutlaka bunun finansal yönden baktığınızda bir açıklaması var ama sonuçta bu paranın reel sektöre akması gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Burada reel sektör çok önemli” diyerek borsadaki duruma dikkat çekti.

-Borsa reel değerlerin senedinin taşınması gerek. Bunu vergi ile kontrol edebiliriz. Devlete vergi veren kazanmıştır demektir. Senedlere de o kazancı paylaşmışlardır. Onun dışında hayali artışları frenleyen mekanizmalar üretilmelidir. Adil düzen bunları bildiriyor. Kuran nedir bağırıyoruz. Kulaklarınız nerede?

BORSANIN ZIPLAYARAK YÜKSELMESİNE SEVİNMEMEK GEREKİYOR

-Vardan borsada bazı yatırımcıların para üzerinden para kazanma alışkanlığı devam ettirdiğini ve bu alışkanlığın ve aşırı para kazanma hırsının dünyayı ekonomik krize soktuğunu ileri sürdü.

-Para kazanma hırsı meşrudur. Yeter ki bu çıkar paralelliği içinde olmalıdır. Başkalarını soyma şeklinde olmamalıdır. Faizli düzen soyma düzenidir. Müslümanları temsil ettiğini iddia eden bu teşkilat neden faiz hakkında ağzını açmıyor.

Bu noktalarda çok dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Vardan “Borsanın böyle hoplayarak, zıplayarak uçmasına da pek fazla sevinmemiz gerekmiyor. Bunları söylemek kimsenin işine gelmiyor” diye konuştu.

- Müsiad söylememeli yapmalıdır. Kooperatifler kurup adil düzene göre işletmeleri örnek olarak ortaklarına sunmalıdır. Ortaklardan bu kuruluşlara katılmasını isteyebilir. Küçük hislerle örnek işletmeler oluşturabilir. Sömürüye karşı korunmuş işletmeler kurulabilir.. Müsaid böyle değil de sömürüyü destekleyen kuruluş olarak faaliyettedir. Anlattıkları, daha fazla nasıl sömürülür onları anlatmaktadır.

-Borsanın aynı zamanda bir indikasyon olduğunu da belirten Vardan “yükselmesinin işlerin iyi gittiğine dair genel kabul anlamında iyi bir indikatördür, düşmesi de işlerin kötüye gittiği anlamında bir göstergedir. Gösterge olarak düşündüğümüzde, Türkiye’de işler iyiye gidiyor” dedi.

- Borsaya yatırım faize yatırından farksızdır. Üretime yönelme yerine halkı kumara yönelendir. Borsa iyiye gittiğini değil dış güçler Türkiye de yeni oyunlar peşinde olduğunu düştüğü zaman da sonra çıkar oyununu oynadıklarıdır

BORSA KUMAR ARACI OLMAMALI

Son dönemde Türkiye’ye karşı, firmalara karşı bir talep olduğunu hatırlatan Vardan borsada hisse alıp satmanın bir kumar aracı gibi kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi.Vardan konuşmasında “Bugün aldım nasıl kar ederim de satarım düşüncesinde olunmaması lazım.

- Zarların veya kağıdın kumar aracı olmadan nasıl kullanılacak. Kumar oynarsan nasıl zarını araç yapmayacaksın

-Örneğin X firmasının değerlerine bakalım; ne üretiyor? Satış kabiliyeti ne? Ciroları nasıl? Artıyor mu? Bunun dünya genelinde gidişatı ne? İnceledikten sonra gider hisse alırım.

Yıldan yıla da temettüumü alırım ve o firmanın da değeri yükselir gider.Ama bunlar çok cüzi rakamlar şeklinde yükselir” dedikten sonra; “Birden bire yüzde 5’ler, 10’lar, 20’ler şeklinde yükseldiğinde ben korkuyorum açıkçası. Şimdi 2-3 katı demek istemiyorum. Mantığı yok bunun onu söylemeye çalışıyorum” dedi.

-Yeni muhasebe sistemi geliştirilmelidir. İşletmenin kar ve zararları günlük olarak hesaplanmalı. İşletme senetlerine düşen karları bankaya senet borsası hesabına mutlaka yatırılır. Senet alan ve satanlar gerçek karlardan kar veya zarar etmedikçe bu bir faizdir. Sermaye tekeli bunları kullanamaz. Sadece Akevler adil düzen biliyor. Neden yararlanmazsınız. Boş boş konuşursunuz.

GAYRIMENKULDE DE AYNISI OLMUŞTU

-Vardan geçmiş yıllarda gayrımenkul fiyatlarında da benzer bir yükseliş olduğunu hatırlatarak borsadaki yükselişten duyduğu endişeyi şöyle açıkladı:

“Korkuyorum çünkü bizim kazancımız artıyor, sizin aldığınız hizmetin bedeli o kadar artıyor mu?Bizim yaptığımız ürünün bedeli o kadar artıyor mu? Geçtiğimiz dönemde biz ev fiyatlarının artışında aynısını söyledik, gayrimenkulün artışında…

Ne oldu da bu kadar artıyor? Ondan sonra geri düşüyorsun işte… Olmaz her şeyin belirli bir değeri var. “

- Gayri menkullerin yükselmesi sömürü sermayenin, bir oyunu idi. Türkiye de üretimi durduruyor. Yatırıma yöneliyor. Tarım bitiyor, Sanayi donuyor. Yerine inşaat yapılıyor. Dolar kredi veriyor. Çin de mal üretiyor, Türkiye ye satıyor. Böylece Türkiye yi iflasa sürüklüyor.

TEŞVİKLER YETERLİ DEĞİL

-En son uygulamaya konulan 4 bölgeli teşvik sisteminin Türkiye adına çok önemli bir teşvik olduğunu belirten Vardan bu teşviklerin krizin gölgesinde kaldığını kendi tabiriyle “gümbürtüye gitti”ğini belirtti.

-Bölgeye göre teşvik zülümdür. Bir bölgeden alıp başka bölgeye aktarmadır. Kurallar koyarsınız. Teşvik alanına kendiliğinden girer.

-Yurtdışından ARGE teşviklerinden istifade eden kaliteli firmalar olduğu ve bunlarla ilgili çalışmaların devam ettiği bilgisini veren Vardan yine de teşviğin yeterli olmadığını görüşünde.

-Yurt dışı arge değil buluşları değerlediren “vakıf”a ihtiyaç vardır. Vakıf buluşları satın almalı, müteşebbislere üretimden pay ile vermelidir. Adil düzenden yararlanmamak demek Allahın nimetinden yaralanmayıp çözlerle düşmek demektir. Adil düzen bizim düzenimiz değildir. Allah’ın düzenidir. Hatalar bizim doğrular onun..

TEŞVİKLER 2 YIL UZAMALI

Vardan firmaların kriz döneminde ‘krizden nasıl kurtuluruz?’ düşüncesindeyken yatırım yapmayı aklına bile getirmediğini ve teşviğin uzatılmasında yarar olduğunu kaydetti. Vardan konuşmasında “Bu görüşlerimizi hükümet ile de paylaştık. Bu çok önemli!Teşvikler 2010’un sonunda bitiyor. Uzatılarak devam etmesi gerekiyor.

En az 2 yıl uzatılması yatırım sürecinin devam ettirilmesi lazım ki yatırımcı daha yeni krizden çıkıyor, şimdi yapacaklarsa yatırım yapacaklar” dedi.

Teşvik demek teşvik almayanların ezilmesi demektir.Teşvik demek rüşvet demektir, teşvik demek kayırma demektir. Teşvik demek hastaları yaşatıp sağlamları aç bırakma demektir. Teşvik yerine dengeli ekonomi düzeni kurmak gerek.

Vardan son olarak “Eğer biz bu teşvikleri sürdürebilirsek, uluslararası doğrudan yatırımları çekme konusunda da bir imkanımız olur. Bu imkanı değerlendirmemiz lazım” dedi.

- Bir taraftan milletimize geriletilecek, diğer taraftan sömürüye de yol açılacak.

Zafer Kafkas
05.11.2010
03:19

Hocam Allah Razı Olsun.

Hocam, İznikte geçen sene 400 ton domates eken bir tanıdık geldi. Geçen sene domates para etmeyince zarar ediyor ve sağa sola borçlardan dolayı köyüne bile uğrayamıyor şu an. Ekilen miktar çok yüksek ve doğal olarak da riski de yüksek. Devlet destek veriyor arsa sahibine , 700-800 TL civarında mazot yardımı yapıyor. Fakat tohum, gübre ,ilaç, işçilik gibi üretimde rol alan unsurlar pahalı olunca ve bol ürün çıkması sebebiyle geçen seneyi zararla kapatıyor. Bu adam marmaranın en büyük domates üreticilerinden ve bu sene ekim yapamıyor.

Bu pratik örnek üzerinden gidersek hocam, adil düzende bu tip yüksek üretim yapan bir tarım üreticisine destek nasıl gerçekleşecek ve aynı zamanda ortaya çıkan büyük riske karşı ne tip önlemler alınacak?

Bir de hocam köylere tüccar gidiyor , tarladan mahsülü alıyor hale götürüyor ,halden manav alıyor ,pazarcı alıyor fiyat oldukça artıyor bu arada. Bu süreç adil düzende nasıl gerçekleşiyor?





Sayı: 73 | Tarih: 31.10.2010
Ebubekir Sifil
Başörtüsü(okuyucu soruları)
1313 Okunma
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
Çok uyanık bir parti: AK Parti
1274 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Gerçek ve Asıl Cumhuriyet'e Dönüş
1125 Okunma
Emine Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Az Demişiz
1118 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Zülfü Livaneli
Cumhurun kültürü
1098 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
AKP’ye yönelik İslamcı bir tehdit mümkün mü?
1073 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Mahir Kaynak
Avrupa’nın Çin’i olmak
1006 Okunma
7 Yorum
Süleyman Karagülle
Fikret Bila
Kılıçtaroğlu: ... Köşk'te olmayacağım.
1005 Okunma
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler