- Bir ülkenin güçlü ve demokratik olması için muhalefet iktidar kadar önemlidir. Ancak ülkemizdeki muhalefet, kendine özgü bir dünya görüşü ve strateji geliştirmeden, yapılan her şeye karşı olduğunu söylüyor.
- Sömürü sermayesi, Tevrat’ı başkalarına okutmuyor, Kur’an Arapçasını da yasaklıyor. Partiler bilmiyorlar ki tartışsınlar. Mahir bey bile yüzde doksan bize paralel teşhis yapıyor. Tedavi de yüzde elli doğru. Onu da birer cümleyle getiriyor. Sorunları çözmeyi bilmiyorlar ki o konuları tartışsınlar.
- Mesela MHP, geçmişte doğru olsa bile, bugün bir soyun üstünlüğünü çağrıştıran dünya görüşünü değiştirmeli ve insan odaklı bir politikayı savunmalıdır. Ayrıca devleti savunan taraf olmalı ama devleti savunmanın devletçilik olmadığını da anlatmalıdır. Bugün en demokrat dediğimiz ülkeler en güçlü devlet yapılarına sahip olanlardır. Mesela İngiltere ve ABD hem demokrat hem de en güçlü devlet yapılarına sahiptir.
- Güçlü devlet olmak otoriter olmayı gerektirmez. Saddam’ın Irak’ı demokrat değil otoriterdi ama ordusu tek kurşun atmadan ABD’ne teslim oldu. Çünkü ABD savaştan önce, istihbarat metotlarıyla, orduyu teslim almıştı.
- Silahlı güç ikiye ayrılır: Terör gücü, devlet gücü. Devlet gücü yargının kararlarını yerine getiren güçtür. Terör gücü ise yargıyı emrine alan güçtür. Önce silahlı güç oluşur, sonra adil yargı sistemini kurar. Devlet olur. Osmanlılar böyle bir devlettir. Önce adil yargı oluşur sonra silahlı güç oluşturulur devlet olur. İlk Kur’an devleti öyle kuruldu. Bugün Avrupa devleti böyle kuruluyor. Silahlı güç olmadan adil yargı olmadan devlet olmaz. Bugün Türkiye’de silahlı güç vardır. Adil yargı sistemi yoktur. Devlet olamıyor. Orduyu zayıflatmanın sözü bile olmaz. Adil yargı sistemini kurmamız gerekir. Bu da hakemliktir. Ordu kurmalıdır.
- Güçlü devlet ekonomik faaliyete katılmaz ama ekonomide olan her şeyi bilir. Oysa devletçi olduğumuz dönem de dâhil bugün bile ekonomide neyin olup bittiğini bilmiyoruz. Mesela yurttaşlarımızın yabancı ülkelerde yüz milyarlarca doları olduğu, dışarıdan aldığımız borçların çoğunun aslında bu paraların teminat gösterilerek alınan krediler olduğu biliniyor ama bu paranın yurt dışına nasıl çıkarıldığı bilinmiyor. Türkiye’deki dış ticaret rakamları içine gizlenen sermaye hareketleri devletin hem kontrolü hem de bilgisi dışında. Oysa İngiltere ve ABD’de devlet her kuruşun hesabını bilmekle yetinmez dış politikasının bir aracı saydığı için sermaye hareketlerini kontrol eder.
- Güçlü devlet tüm ekonomik faaliyetlerini kayıt altına alan devlettir. Türkiye’de kayıt dışı ekonomi vardır. Kayda alınsa halk açlıktan ölür. Çünkü başkasından alınan elbise dar geliyor. Yırtılarak giriliyor. Kayıtlı ekonomiye geçmek için genel hizmet kooperatifleri kurulmalıdır. Biz Akevler’de bunu yapmağa çalıştık. Devlet bize saldırdı mallarımızı gasp etti. 40 milyon tapulu arsamıza el koydu. Nerde işe başladıksa üstümüze çullandı. Yargı bizi değil onları korudu. Saadet geldi ilgilenmedi. AK Parti geldi ilgilenmedi. Kayıtsız ekonomide çalışamadığımız için yani rüşvet vermediğimiz için vergi kaçırmadığımız için büyüyemedik. Sorunlar temennilerle çözülmez. Devletimizin varlığını korumamız için Adil Düzen’i getirmeliyiz, ordumuzu daha güçlendirmeliyiz. Ordu da getirebilir.
Buradan çıkaracağımız sonuç bir muhalefet hareketinin laf ebeliğinden öteye gitmeyen sözlerden vazgeçip stratejik önerilerini gündeme taşıması gerektiğidir.
Şöyle bir söylem halkta karşılığını bulur.” Devleti zayıflatan her davranışa karşıyız ve iktidara gelirsek çok güçlü bir devlet yapısı kurmayı vaat ediyoruz. Çünkü sizin özgür olmanızı, hatta hayatta kalmanızı, devlet sağlar. Onu kaybettiğiniz an, bugün Irak’ta olduğu gibi, hayatta kalmanız bile tesadüfe bağlıdır, yaşayanlar köleliği tadacaklardır.
- Devleti zayıflatan davranışları durdurabilmemiz için genel hizmet kooperatiflerini kurmalıyız, hakemlik sistemini işleterek adil yargıyı getirmeliyiz. Sonra da ordumuzu kuracağımız medyayla savunmalıyız. Bugün sermayenin doları, vatandaşlarımızın beynini yıkamış herkesi orduya karşı çıkarmıştır. AK Parti’yi ordu kurdurmuştur. AK Parti sekiz senedir iktidarda ordu sayesindedir. Ama AK Partililer orduyu yıpratıyorlar. Biz ordu tarafından hep dışlandık ama biz bu yıpranmasından muzdaripiz. Çünkü biz de onlar sayesinde yüzen geminin içindeyiz. Akılsızlar dışında kendi ordusunun yıpranmasını kim isteyebilir. Suç ne orduda ne halkımızda suç bizdedir. Mahir bey gibi bilen aydınlardadır. Sadece yazmakla kalıyorlar. Biz bunları kırk sene önce gördük. Kooperatifi kurduk, partiyi kurduk, vakıfları kurduk. Gece gündüz çalışıyoruz. Mahir beyler bizim yanımızda yer almadılar. Şimdi o kurumlar onların eline düştü.
Kürt sorununun çözümünde “Bin yıldır beraberiz, kız aldık kız verdik” ten ileri bir şeyler söylemek gerekir. Meselâ Türkiye’nin etnik temele dayalı olarak tanımlanan bir devlet olmasına karşı olunduğu ve insanın iradesi dışında doğuştan sahip olduğu soy ve inanç gibi niteliklerin ne üstünlük ne de aşağılanmak için kullanılamayacağı, herkesin kişisel olarak değer verdiklerini savunma ve yaşatma hakkı olduğunu, bunun bir yabancı gücün müdahale aracı olarak kullanılmadığı sürece, bırakın müdahale etmeyi, devlet tarafından korunacağı söylenmelidir.
- Hakların söylenmesi yetmez. Akşamleyin evine ekmek getiremiyorsa ne söylerseniz sorun çözülmez. Yerinden yönetim getirilmeli hakemlik sistemi getirilmeli, çalışana ve sipariş kredileri verilmeli. Sorunlar çözüldüğünde söylemene gerek kalmaz. Ama sorunlar çözülmezse ne söylerseniz söyleyin fayda vermez. Kırk yıldır bunun savaşını veriyoruz. Bugün serap işlerle karşı karşıyayız. Yine de kendimizi suçluyoruz.
Diğer ülkelerle ilişkilerde “Biz ülkemizin çıkarını koruruz. Yapacaklarımızın tek kriteri bizim yararımıza olmasıdır” derseniz yalnız kalırsınız. Basit çıkar hesaplarının yerine insanlığın hizmetinde ve herkesin müreffeh ve güven içinde olması için uğraşacağını söylemek ve bunda samimi olmak gerekir. Kendi çıkarlarına odaklanmak milliyetçilik değil zaaf alametidir. Uzayda yalnız başına olmadığımız, dünyada başkalarıyla yaşadığımız hesaba katılmalı ve bir siperde kendini savunan ama etrafı düşmanla çevrili bir askere benzememek gerekir.
- Adil Düzen’e göre insanlık anayasasını ortaya koyduğunuzda anlatmak istediğimiz tüm insanlara refahı ve saadeti getirecek düzeni anlatıyoruz. Ne var ki buna bir semtte bakkalla işe başlamamız gerekir. Gelin Yenibosna’daki faaliyetimize yaşınıza başınıza bakmadan katılın, tezgahtarlığa başlayalım. Adil Düzen çalışanlarına diyeceğim budur.
Muhalefete öneriler 12 Eylül 2010 Pazar
- Fikrî muhalefet demokraside iktidar kadar önemlidir. MHP ırkçılık değil ulusçuluk yapmalı. Baskıcı devletçiliği değil güçlü devletçilik yapmalı. Irak ordusu savaşmadan teslim oldu. Devlet ekonomik hareketlerden habersiz. Bizim parayı bize faizle veriyorlar. Muhalefet laf ebeliği yerine çözümler üretmeli. Güçlü ama adil devlet gerek. Kürt sorunu tarihi beraberliğimizle değil devletimizin ırka değil kültüre dayandığını anlatmalıyız. Dış siyaset çıkara değil çıkar paralelliğine dayanmalıdır.
- Muhalefet yerine çoklu yönetim gerek. Külfetler nimetler paylaşılmaktadır. Faizli sistem değişmedikçe sömürü devam edecek, gereklidir de. Kültürü halk oluşturmalı. Birliğimizi geçmiş değil geleceğimiz sağlamalı. Kürtler de yeni kültürümüzde aktif olmalıdır.
Yüzeysellik 18 Eylül 2010 Cumartesi
Siyasi analizde derinlik önemlidir. Uyuşturucu ticareti devletlerin kontrolündedir. Kendi mafyalarını onunla beslerler. Afganistan’da Nato’dan sonra uyuşturucu arttı. Terör her ülkede vardır. Demokrasiden yaralanarak yaşıyor. Irak savaşı AB’ye karşı idi. Büyük Ortadoğu da AB’ye karşı tezgâhtır. Terörle mücadele terörü güçlendirdi. Bölge halkına yaşlaşmak terörü çökertir.
- Vücut sağlam olursa dışarıdan gelen mikroplar bir şey yapamaz. Güçlü devleti oluşturmalıyız. Bu adil devlet olmalıdır. Adil devlet güçlü olur.