Af tartışması daha fazla ertelenemez
1143 Okunma, 2 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com

 

22.06.2011

 

 

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün dile getirdiği “devlete karşı işlenen suçlara af” ihtimalinin yoğun bir tartışmaya yol açmış olması şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan bu tartışmanın, geçmiştekiler gibi “kanlı” geçmemesi ve geçeceğe de benzememesidir. Neden böyle olduğu konusuna geçmeden önce “Ergün’ün afla ne ilgisi var?” sorusuna cevap vermeye çalışalım. Başarılı bir grup başkanvekilliğinin ardından Sadullah Ergin’le birlikte Erdoğan tarafından kabineye alınan Ergün’ün adı ilk olarak İçişleri Bakanlığı için geçmişti. Erdoğan’ın en güvendiği isimlerden olan Ergün’ün yeni kurulacak kabinede bu bakanlığa veya siyasi yönü öne çıkan bir başka göreve getirilmesi hiç de sürpriz olmaz. Hatta onu bundan böyle açılımın en kilit isimlerinden biri olarak da görebiliriz.
Kuşkusuz Ergün’ün sözleri akla ilk olarak PKK’yı getiriyor. Eskiden olsa “PKK’ya af” çağrışımı bile kıyamet koparırdı. Bu kez nispeten sakin bir tartışma yaşıyor olmamızı herhalde, kimilerince “tamamen başarısız” bulunan, hatta sorunu daha da çözümsüz kıldığı iddia edilen Kürt açılımına borçlu olmalıyız. Açılımın, bütün eksiklerine rağmen bu ülkede pek çok şeyi köklü bir şekilde değiştirmiş olduğunu 12 Eylül referandumu sırasında da görmüştük.
Hatırlanacaktır, rerandum öncesi devletin Öcalan’la düzenli bir şekilde götüştüğü ortaya çıkmış, MHP ve bir ölçüde CHP bunu kampanyada kullanmış ama başarılı olamamışlardı.

Toplumun ulaştığı olgunluk

Kim ne derse desin Türkiye toplumu Kürt sorunu konusunda belli bir olgunluğa gelmiş durumda ve çözümün imkanları her geçen gün artıyor. Bu açıdan bakıldığında genel affı gündeme getirmek kadar doğal bir şey olamaz. Hatta bunda geç kaldığımız bile söylenebilir. Çünkü her ne kadar bazıları ısrarla ayırmaya çalışsalar da PKK ve Kürt sorunları iç içe geçmiş durumdadır ve PKK’nın silahsızlandırılması olmadan Kürt sorununu çözmek mümkün olamaz. Öte yandan PKK’nın, rızası olmadan silahsızlandırılması da yılların deneyiminin gösterdiği gibi mümkün gözükmüyor. Sonuçta eğer PKK’nın silah bırakması isteniyorsa affı gündeme getirmek kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle Ergün’e kızmak yerine, bu konuyu gereksiz bir şekilde daha fazla uzatmamamıza yareımcı olduğu için teşekkür etmeliyiz.

Hiç kuşkusuz PKK’lılara af konusu hiç de kolay bir şey değildir, olmayacaktır. Ama demokrasi içinde, başka ülkelerin deneyimlerinden de yararlanarak bu çetrefil konuda işe yarar ve hayata geçirilebilir bir formül geliştirmek elimizdedir.

Bu konuyu ilerde yeniden tartışmak üzere burada noktalarken şu soruyu sormak istiyorum: Ergün “devlete karşı işlenen suçlar” derken Ergenekon, Balyoz gibi davaları da kastetti mi? İşte bu sorunun cevabı…

Devamı için TIKLAYINIZ.

 

Yorum:

Bir damla adalet, bin derde deva!

Hesabı yapılmadan, tabiri caizse balıklama yapılan afların ne gibi sonuçlar doğurduğunu Habur sınır kapısından girenlerle gördük. Gazi muamelesi gören o insanların karanfillerle karşılanması kimlerin içini yaktı biz bilemeyiz, hissedemeyiz ama anlamalıyız, anlamak zorundayız.

Yarayı sürekli kaşımanın hiç kimseye bir faydası olmayacağı gibi iyileşme sürecini de iyice baltaladığı herkesin malumudur.  O yüzden bir af, hem de oldukça geniş kapsamlı bir af olmalı. Her şeye sünger çekip, sil baştan yapmak gerekiyor. Ancak bu salt demokrasi naralarıyla yapılırsa yine başa dönülür.  Diyelim ki, devlete karşı yapılan tüm suçlar affedildi ve insanlar ülkelerine geri döndüler. Nasıl yaşayacaklar, nerede çalışacaklar, hiç mi yargılanmayacaklar, en önemlisi ise halkın nefret kasırgasından nasıl korunacaklar?

Bugün bu hususta Türkiye’de hiç kimseyi affın erdemleriyle ikna edemezsiniz. Göze göz, dişe diş. Herkes adalet ister ve buluncaya kadar da anarşi devam eder. O yüzden af olmalı ancak bu insanların belli bir yargı süreci geçirmeleri ve toplumun asayişini bozmamaları teminat altına alınmalı.

Af söz konusu olmuşken Ergenekon davalarına da değinmek gerek. Yüzlerce dava, binlerce dosya! Peki, beklentimiz nedir? Geriye dönük bunca hesapla uğraşmak, kaza namazı kılıp asıl vakti kaçırmaya benziyor. Orduyla hükümeti iyice karşı karşıya getiren bu süreç hangi adaleti sağlayacak? Onu da geçtik; 30 yıl önce, zamanının şartlarıyla gayet yerinde alınan ve uygulanan kararların faturasını şimdi ödetmeye kalkarak, delikanlılık egosunu tatmin etmeye çalışan hükümetin, aynı tavrı ülkenin bütünlüğü için de göstermesini tavsiye etmek, yetmedi kapısına dayanıp anlatmak gerekiyor.

Yaz geldi mi, her eczanenin camında “Zayıflama ilacı gelmiştir”, “Her derde deva bitkisel karışım bulunur” gibi abuk sabuk ilanlar görmek mümkündür.  Açılım adı altında başlatılan süreç öyle bir hal aldı ki, tam da bu komediyi andırır cinsten. O yüzden aslında TBMM’nin girişine asmak lazım bir ilan:

“Mucize çözüm paketi artık bu mecliste. Stoklarla sınırlıdır. Gel vatandaş, geeel.”

 

 

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
30.06.2011
10:06

PKK, BDP, Hükümet, yargı öyle çıkmaza girmiştir ki Kürt sorununu çözmeleri mümkün değildir. Kürt sorununu Kürt halkı çözebilir. Kendilerinin tabiri ile Kürdistan’da akevler tipi adil düzen kooperatifleri kurmalıdırlar. Önce kendi yurtlarında huzuru aş ve işe kavuşmalıdırlar. Kooperatifler içinde eski medrese usulü derslere başlamalıdırlar. Bu kanunlara aykırı değildir. Ders yapmak yasak değildir. Resmi diploma vermek yasaktır. Kooperatif kendi ortaklarına sertifika verebilir ve kooperatif içinde istediği gibi değerlendirebilir. Her bin hane bir semt kooperatifini kurmalıdır. Her ilde bir hizmet kooperatifi kurulmalıdır. Kürt belediyeler bunları çok rahatlıkla yapabilir. Demokrasilerde artık ne sermaye ne de siyasiler hakimdir. Demokrasilerde halk kuruluşları kooperatifler hakim olacaklardır. Kürdistan ne zaman kooperatifler sayesinde uygarlaşır , İstanbul’da Kürt kalmaz aksine Türkler Diyarbakır’a taşınırsa işte o zaman Kürt sorunu çözülmüş olur. Halk zengin olacak ve insan haklarına saygılı olacak. Patronlar değil halk zengin olacak, hakimler değil hakemler yargılayacak.

Tayibet Erzen
30.06.2011
11:02

Hocam,

Şu an Kürt halkının içine fesat bulaşmış durumda. Birileri varlıklarını devam ettirebilmek için bu fesadı körüklüyor, o yüzden halkın kendi kendine kalkınması bana göre çok zor. Çözüm önerileriniz gayet yerinde de olsa ancak devlet eliyle yapılırsa, yaptırırlırsa hayat bulabilir.





Sayı: 106 | Tarih: 26.06.2011
Mahir Kaynak
Bakış açısı
Yeni denge
1767 Okunma
11 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Sıktı ama şu sağduyu çağrıları
Gerçek amaç sadece fesat
1304 Okunma
3 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Taşgetiren
Gözünü sevdiğim milli irade
Duygusal Refleks
1271 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Mehmet Şevket Eygi
'Biz Bu Yemini Etmeyiz!'
Değiştirerek Ederiz
1159 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Af tartışması daha fazla ertelenemez
Bir damla adalet, bin derde deva!
1143 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Ruhat Mengi
Açılım derken yeni Kürt sorunu!
Önlem Alınmalı
1124 Okunma
6 Yorum
Vahap Alma
Ebubekir Sifil
Suriye Neyimiz Olur?
Suriye'den Ne Farkımız Var?
1114 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler