Ahmet Yücel
09.08.2017
12:04
| Milli Gazete editörü uyarı ve tavsiyelerimi dikkate alır mı bilmem, kendisine bu yazımızın linkini kopyalayıp gönderdim, kendisi bilir ne diyelim. Müslümanlarda bir parti taassubu oluşmuş, Müslümanların kardeş olduğu unutulmuş. Yazdığımız yorumlara eklediğimiz Ayet ve hadislere tahammülü yok, bir cevap yazmak yerine ''Her kılıfa bir ayet uyarlıyorsun'' diyebiliyor. ''gidin erbakan ın derin dünya devleti kitabını iyice okuyun, ayrıca erbakanın programlarda ergoğanın hakkında söylediklerini dinleyin ondan sonra gelin burada bana yazın..'' Biz Erbakan hocamızı elbette severiz fakat 'Erbakan hocam, ''Onlar bizim kardeşimiz, onları uyarmak bizim vazifemiz.'' diyordu. bu sözü unutup, sayın Erdoğan'a ve bizlere hakaretler ve tekfirler ediyorlar. Şimdi, Erbakan hocamızın sözü mü doğru, onların bize münafık vb demesi mi? Kardeşlik bu mu? Türtkiye'deki Müslümanlarla kardeş olamayanlar, İslam Birliğini nasıl sağlayabilir? Bir başkası, ayetin başına ''Siyasi platformda'' diye bir cümle getiriyor. Şunları söylüyor: ''Ahmet Yücel Bey kardeşime:Başta Resulullah sav. olmak üzere tüm Peygamberlerin,misyonunu,iyi incele,tetkik et ve idrakine ulaşmaya,gayret et.Günümüz Müslümanlarına Allah cc.buyuruyor ki: Siyaset platformunda,Tek liderin liderliğinde,bir araya gelin,İnsanları hayra davet edin,Hakkın hakimiyeti için iktidarı ele geçirin,önce münkerden nehiy sonra marufu emredin,ki:Kurtuluşa eriş esiniz.Aksi halde boşuna ne enerji tüketin nede zaman.Günümüzde bunun pratiği:Saadet partisine tüm Müslümanların üye olması oy vermesi gerekmektedir.Zira hak misyona sahip çıkan tek siyasi partidir.Şayet yöneticilerinden şikayet varsa,değişme cihetine gidilir,başka parti kurma tefrika olur yasaktır.'' ''başka parti kurma tefrika olur yasaktır.'' diyor. Neye göre yasaktır? ''Şayet yöneticilerinden şikayet varsa,değişme cihetine gidilir.'' diyor. 2011 yılında Oğuzhan Asiltürk'e yazılan mektupta ''Recai Kutan, Ahmet Tekdal, Fehim Adak, Şevket Kazan, Temel Karamollaoğlu'' hocalarımızın imzaları bulunmaktadır. Bu mektubu aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz. http://www.timeturk.com/tr/2012/10/02/oguzhan-asilturk-e-gonderilen-o-mektup.html http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/7064/SonYor/0/Suleyman-Karagulle/ABD-Baskanlik-Secimi http://www.ahmetyucel.net/?pnum=404&pt=O%C4%9EUZHAN+AS%C4%B0LT%C3%9CRK%27E+MEKTUP Sayın Karamollaoğlu bugün Saadet Partisi Genel Başkanı olarak bu imzasının gereğini yapabilmiş midir? Yoksa köprünün üzerinden çok sular aktığı için, böyle gitsin mi denilmektedir? ''Saadet partisine tüm Müslümanların üye olması oy vermesi gerekmektedir.Zira hak misyona sahip çıkan tek siyasi partidir. '' bu fetvanızı neye dayandırabilirsiniz? SP'nin söyledikleri çok güzel fakat bu söylediklerini gerçekleştirmek için sanki yeterli gayreti yok gibi. Meclise girmedikten sonra, bütün bu söylemleri yine söylem olarak kalmaya devam edecektir. Erbakan hocamız tek başına Bağımsız Konya Milletvekili olarak meclise girmiş ve baharı başlatmıştı. Erbakan hocamızın izinden gitmek, ister bağımsız olarak, isterse ittifak yaparak tek vekil de olsa en azından mecliste temsil edilmeyi gerektirir. Milletin ve ümmetin bunca derdi varken ellerin taşın altına konulması gerekir. Bunun için 2019 seçimlerinde Ak Parti ile ittifak yapılmalı, meclise girdikten sonra Saadet Partisi vekili olarak vatan ve millet için çalışılmalıdır. HAYRA MOTOR, ŞERRE FREN olmak için bu yapılmalıdır. Tebliğin yanında fiili tebliğ çalışma, meclis kürsüsünden sesini tüm millete duyurmak da gerekmez mi? Kendilerine Milli Görüşçü diyen bazı SP liler, kendi görüşlerini desteklemek için, münafıkları, kafirleri anlatan ayetleri getirip, Müslümana münafık, kafir demekten çekinmiyorlar. Biz bir konu da ilgili ayet ve hadis eklediğimizde rahatsız oluyorlar. Yazdıklarımı kabul etmesen de, ayet ve hadisleri okuyup tefekkür etsen, sana bir zararı olur mu? Milli Gazetenin sitesinde yorum köşesinde daha önce kardeşlik vurgusu yaparak yorum yazan bir bacımıza ve nefsime; ''....... ve talib, iğrençsiniz, sizlerin yorumlarınıza tahammül edemiyorum...'' diyen kardeşimize sadece, ''Aynaya bakan kendini görür, kendini anlatır.'' şeklinde cevap yazmıştım. Edep, edep, illa edep. Ne edepten taviz vermek, ne de kırılsam da kırmak isterim. Yine de nefis sahibiyiz, belki kırmak kastımız olmasa da, kırılanlar olmuştur. Erbakan hocamıza, Milli Nizam Partisi kurulduğu yıllarda, Allah dostlarından Dede Paşa (Musa Baştürk) hz leri, ''Hoş geldin başbakanım'' diye hitap etmiş ve desteklerini vefatına kadar sürdürmüştür. 1992 yılında Erdoğan İstanbul il başkanıyken, Abdurrahim Reyhan hz lerini ziyaret ettiğinde, Reyhan hz leri, ''Hoş geldin cumhur reisim'' diye hitap etmiştir. Namazdan sonra da, ''Ya Rabbi, Erdoğan'ın yolunu sonuna kadar açık eyle.'' diye dua etmişler. Allah CC, Erbakan hocamıza da, Erdoğan'a da liderlik nasip etmiştir. Erbakan hocamız ülkemize ve ümmete hizmet için, üniversite hocalığını bırakmış, siyasete atılmıştır. Erdoğan da yine hizmet etmek için çalışmaktadır, partiler hizmet için araçtır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatıyla övünürüz haklı olarak fakat o günün şartlarında koalisyon ortağı olunmasaydı, bu harekat yapılabilir miydi? 1991'de Büyük İttifak yapılmasaydı (Merhum Türkeş, Reyhan hz lerine, - Erbakan çok şey istiyor, ittifakı zorlaştırıyor. şeklinde sitem edince, ''Siz ittifakı kabul ediniz, ülkemiz de, siz de kazanacaksınız.'' şeklinde ki tavsiyesi ile ittifak yapılmıştır), Meclisteki ve belediyelerdeki hizmetler olmasaydı, 95-96 Refah-Yol hükümeti kurulabilr miydi? Özet olarak, Saadet Partisi ilk seçimde Meclise girmek için gayret göstermelidir, bunun için de seçim ittifakı gereklidir. Millete hizmet etmek istiyorsa bu yapılmalıdır. Bu konulardaki düşüncelerimi kaydetme ve paylaşma adına yazımıza yorum olarak ekledim. ALLAH'IN SELAMI İMAN EDİP, YARARLI HİZMETLERDE BULUNMAK İSTEYENLERİN ÜZERİNE OLSUN.
|
Reşat Nuri Erol
10.08.2017
14:04
|
Bahçeli'nin talebi Saray'da reddedildi...A+A- Çeşitli bahanelerle meydan meydan dolaşan AKP Genel Başkanı R. Erdoğan ile bir de Başbakan Binali Yıldırım var. Televizyon kanalları her zamanki gibi otomatik pilota bağlamış sırasıyla canlı yayından canlı yayına geçiyor. Araya Bakanlarla "özel röportajlar" serpiştiriliyor. Son günlerde iyice sıklaşan meydan mitinglerine, söylemlere bakıyorsunuz, havayı kokluyorsunuz sanki yakında seçimvar gibi. İktidar sözcülerinin iç ve dış politikaya yönelik hönkürmeleri hâlâ sandık arifesi kıvamında. Bunlar çıplak gözle görünenler... Farklı veriler de var. Ekonomideki bıçak sırtı tablo, dışarıdan gelen dayanılmaz baskılar, iç yapıdaki huzursuzluk, kâbus gibi gelen yeni parti çalışmaları, vs..vs.. Topluma yutturulması gereken acı reçetelerin ertelenebilirliği en büyük sıkıntılardan. Risk büyük. Hem de oldukça!.. Acaba seçimleri normal zamanında 2019'da mı yapsalar daha kârlı çıkacaklar? Yoksa, baskın yapıp tarihi öne çekerlerse mi?.. 2017 Kasım sonu mu olsa?.. Yoksa 2018 ilkbaharında mı?.. Hesaplar, kitaplar, istişareler, anketler, pazarlıklar, toplantı üstüne toplantılar devam ediyor sarayda. Kamuoyu, SAŞ'ın (Sivil Askeri Şura) sarsıntıları ve diğer yan gündem maddeleri ile meşgul iken, sarayda çok dar kapsamlı ve çok gizli bir toplantı gerçekleşti. Yakın halkadan çok az sayıda"güvenilir" ismin katıldığı toplantının gündem maddesi tekti; "erken seçim." R. Erdoğan kurmaylarından, önce Kasım ayında bir erken seçim üzerinde, kanunların değiştirilip değiştirilmemesi gerekenlerle birlikte, teknik çalışmalar yapmalarını, raporlaştırmalarını istedi. 2018 ilkbaharında seçim ile ilgili ayrı bir çalışma talimatı da verdi.. Erdoğan, toplantı sona ererken, kendisinin de yurt gezilerine çıkacağını nabız tutacağını, çok özel anketler yaptırdığını, bir toplantı daha yapacaklarını söyledi. Kararın şekillenebileceği ifade edilen toplantı tarihi için bu hafta sonunu işaret etti. Erdoğan, özel anketler dışında her zamanki üslubuyla, yerelde sözlerine, görüşlerine çok güvendiği ve kimseyle paylaşmadığı veya çok az kişiyle paylaştığı isimlerle de özel görüşmeler yapıp nabız tutuyor. Sarayda hafta sonu yapılması planlanan "baskın seçim" toplantısından önce kritik bilgilere ulaştım. Erdoğan'a çok yakın kaynakların verdiği bilgilere göre, seçim sisteminde bir değişiklik düşünülmüyor. Yani, dar bölge mi olsun, daraltılmış bölge mi olsun tartışmaları şimdilik rafa kalkmış gibi gözüküyor. Ya seçim barajı?.. İşte işin düğüm noktası burası. Saray kaynakları, MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli'nin "seçim barajı yüzde 7'ye insin" şeklindeki ısrarlı taleplerinin bir kez dahareddedildiğini söylüyor. Erdoğan, Bahçeli'yi reddederken şöyle bir gerekçe öne sürmüş; "Seçim barajının yüzde 7'ye indirilmesi Saadet Partisi'ne yarar." Madalyonun diğer yüzünü çevirelim... Baskın seçim için yolara düşen AKP Genel Başkanı R. Erdoğan aynı yerde aynı konuşmada şunları söylüyor: "Davası olmayan ve bulunduğu yerde milletimizin tamamını kucaklayamayan hiç kimse AK Parti'de yöneticilik yapamaz. 15 yıl, 20 yıl, 25 yıl öncesinin siyaset baronlarının tarzıyla AK Parti'de etkinlik kurmaya kalkan herkes karşısında bu kardeşinizi bulur. Partimizin kuruluşunda emeği geçen tüm kardeşlerime vefa borcumuz olduğuna inanıyorum. İhanet etmedikten sonra biz onları hiçbir zaman kapıda bırakamayız onlarla beraber yolculuğu devam ettireceğiz. Bedir farklıdır Uhud farklıdır. Bunun üzerinde hassas duracağız. Bu kardeşlerimizle şu andaki kadrolarımızın irtibatı devam etmelidir. Onlarla beraber yolculuğa devam etmeliyiz. Bu inceliği bir kenara koymayacağız. Bunun üzerinde hassas duracağız. Her bir arkadaşımdan kongre süreçlerindeki adımlarını bu gerçekler üzerinde atmasını bekliyorum." Bu bir Recep Erdoğan, Tayyip Erdoğan klasiği mi?.. Kast ettiği isimleri -kendileri de dahil- cümle alem biliyor. Hem adamlara "siyaset baronu" de, sonra da aynı konuşma içinde sırtlarını sıvazlayıp mavi boncuk göster!.. Havuç-sopa politikası mı?.. Soruların cevabı, siyasi kulislerde çok gizli olarak yürütülen temaslarda saklı. Şöyle: AKP'de çok etkin isimlere göre; bu çağrı Bülent Arınç, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Yalçın Akdoğan gibi bir dönem partinin stratejik aklını oluşturan şimdi "küskün" olan isimlere yönelik. Çağrı üzerine tekrar koşarlar ve yanında görünürlerse Erdoğan için ne ala!.. R. Erdoğan bu isimlerin dışarıda kalmalarını kendi için tehlike, baskın seçim için risk faktörü olarak görüyor. Diğer bir sebep ise partiye olan ilginin ve tabanda yaşanan çözülmenin bu isimlerin tekrar yana alınmasıyla birlikte terse döneceği umudu. Erdoğan, bu isimlere sadece açıktan çağrı yapmadı. Elçiler aracılıyla davet degönderdi. Bir çok isimle Erdoğan'ın çok güvendiği TBMM Başkanı İsmail Kahraman da görüştü. Kaynaklar, "şu ana kadar olumlu bir cevap alabilmiş değil" diyor. "Baskın seçim" mi, "erken seçim" mi?.. Adına ne derseniz deyin. Karar, bu hafta sonu sarayın en dar kadrosu ile yapılacak toplantıda netleşebilir, şekillenebilir. Aylardır aynı şeyleri yazıp duruyorum... Benden daha fazla kapı arkası bilgi ve de haber beklemeyin!.. Tavsiyem, meydan mitinglerini ciddi bir şekilde analiz edin. Çok vaktiniz mi yok!.. O zaman, "2019'dan önce seçim yok. Erdoğan sözünün eridir. Seçimler normal zamanında yapılacak" diyen havuz medyası kalemşörlerinin nasılkıvırmaya başladığına ve bundan sonra da nasıl dans edeceklerine bakın!.. Kaynak: Bahçeli'nin talebi Saray'da reddedildi... - Ahmet TAKAN |
Ahmet Yücel
10.08.2017
15:10
| Sevgili Reşat Erol hocam, Paylaştığınız yazıyı okudum. Seçimlerin 2018 ya da 2019 da yapılması benim için fark etmiyor. Seçim barajının yüzde 7 olması, sadece HDP ye yarayacaktır. SP, BBP ile ittifak yaptığında yüzde 7 oy alabilmekten yana ümitliydi, olmadı. SP erken ya da normal zamanda yapılan seçimde alacağı oy ile yüzde 7 ye ulaşamaz. Bu durumda HDP barajı aşarak yine meclise girecektir. Seçimler ya barajsız olmalı ya da yüzde 10 seçim barajı devam etmelidir. Seçim barajı yüzde 10 olarak kalırsa, HDP barajın altında kalacaktır. Nefsim, Saadet Partisinin Ak Parti ile seçim ittifakı yaparak, yüzde 1 oy karşılığı kesinleşmiş listede 6 milletvekili, diğer bazı bölgelerde, Ak Parti ile diğer partilerin arasında kesin olmayan yerlerde ilgili sıralara Ak Parti ve Saadet Partili adaylar yerleştirilmeli. Böylece ittifak sonucunda, Saadet partili ve Ak Partili vekil sayıları artacaktır. Bu şekilde adaletli bir ittifaktan söz edilebilir. Sonrasında Saadet Partili vekiller istifa ederek, seçmenlerini temsil edecekler. Meclis çatısı altında millet meseleleri için, ellerini taşın altına koyacaklardır. Doğru icraatları desteklerken, yanlış icraatlara engel olmaya çalışacaklar, engel olunamasa bile burada yapılan mücadeleyi millet takdir edecektir. Erbakan hocamızın izinden gitmek bu olsa gerektir. Erbakan hocamızın kurduğu parti ve ilkeleri ile bir sorunum yok, benim gördüğüm, sanki meclise girmek istemeyen, sadece tebliğ etmek isteyen, kısaca meclis çatısı altında fiili bir tebliğden ve hizmetten kaçınan bir Saadet Partisi yönetimi var gibi. SELAM VE HÜRMETLERİMLE. |