GECENİN KADRİNİ BİLMEK.
Büyükler, ''Her geceyi kadir, her gördüğünü Hızır, fırsatı ganimet bil.'' diyerek bize önemli bir nasihat, ipucu vermişler. Cenabı Allah, Ramazanı şerifte Kadir gecesini gizlemiş. Bu geceyi ihya etmek isteyen Müslüman, sabaha kadar ibadet ederse mi manevi kârı artar, yoksa her gece kalkarak yarım saat de olsa gece namazı/teheccüd kılarak Ümmeti Muhammed'e, kendine, ailesine, komşularına dua etse mi manevi kârı artar? Bu gayretle hem teheccüd namazını hem sabah namazını eda etme imkanı olacaktır. Belki ''Her geceyi kadir bil''mekten murat bu olsa gerektir. Bu sünneti terk etmeyen kardeşlerimizden Allah razı olsun, Allah CC, nefsime de bu nimeti nasip etsin, Kuran ve sünneti yaşama gayretinde olanlardan eylesin.
Fırsat ise, alıp verdiğimiz nefes olsa gerektir. ''Can bedendeyken kıl buna çare.'' Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre ve çarenin KURAN ve SÜNNET olduğunu bilen Müslümanlar , bu çareye sıkı sarılmadığımız sürece ne huzuru buluruz ne de dünyaya huzur ve barışı getirebiliriz.
KURAN ve SÜNNET, ''MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR.'' diyor. Bugün bu kardeşlik unutuldu, yerini siyasal kardeşlik/Parti kardeşliği aldı. Gerek Saadet Partili, gerekse Ak Partili bir çok kardeşimizin kalbinde birbirlerine karşı buğz olduğuna, münafık/kafir/siyonist/zındık vb yakıştırmaların kullanıldığını çok kez işittim. Müslüman'ın kalbinde Müslüman'a karşı buğz/garaz/kin/nefret olmaz diye düşünüyorum, buğz varsa biz birbirimize nasıl dua edeceğiz? Ne fıkıh alimleri bu konuya eğiliyor, ne parti liderleri.
Kendimizi şucu-bucu diye ifade etmek, ayrıştırmak zorunda mıyız? Şucu-bucu etiketimizden önce Müslüman kimliğimizi ön plana çıkarmamız, kardeşliğimizi yaşatmak ve pekiştirmek için daha doğru olmaz mı? Namaz kıldığına şahitlik ettiğim Müslüman'a münafık/zındık derken şahitim/delilim nedir? Verdiği bir oy mu? Bu oyu alarak idare edenlerin yaptığı bazı hatalar mı? Müslüman idareci hata yapmaz mı? Müslümanlar hatasından sorumludur, hatalarından dolayı tekfir edilemez. Bize düşen buğz etmek değil, dua etmektir, hayırlı hizmetler yapmasını Allah'tan istemeliyiz. Hatalarımıza, günahlarımıza karşı Allah CC tövbe kapısını açık bırakmıştır.
Allah için sevmeyi, Allah için buğz etmeyi, bilmiyoruz sanıyorum. En büyük düşmanımız nefsimiz. Nefsimizi düşman bilmek yerine, dört dörtlük biliyoruz. Müslüman'a buğz ediyoruz. ''Kötülüğü elinle yok et, gücün yetmezse dilinle yok et, yine gücün yetmezse buğz et, bu imanın zayıf noktasıdır.'' hadisi şerifi bize kötülüğe/haram fiillere buğz etmemizi mi emrediyor yoksa bir Müslüman'ı uyardım, dinlemedi, bu Müslüman'a buğz etmeli miyim, dua mı etmeliyim?
Peygamber efendimiz, ''ÜMMETİM ÜMMETİM'' diye dua ederken, bizi Allah'tan dilerken, biz neden buğz edelim Müslüman'a?
Müslüman, aynı camide birlikte secdeye vardığın kardeşini bir oy için tekfir ederken, buğz ederken, İslam Birliğini nasıl gerçekleştireceksin? Ak Partiye oy veriyorum diye bana ''Eli kanlı'' diyeceksin, sen delikanlı Müslüman olacaksın. ''Seferden sorumluyum, zaferden değil.'' diyorsun. Seferin Müslüman'a karşı mı? Dünyada Müslümanlar zulüm görüyor, ülke olarak önleme imkanın varsa cihat edersin yoksa önce güçlü olacaksın. Peygamber efendimiz hicretten sonra İslam devletini kurdu ve cihat etti.
Birde şunu ifade edeyim, dünyadaki zulümleri, şehitleri benim oyumdan bilmek gizli şirktir. Her şey Allah'tandır, Allah'ın izniyle olmaktadır, Allah'ın zulme rızası yoktur, Cenneti, Cehennemi boş yere yaratmamıştır. Tövbe edin affedeyim, buyuruyor, kulu tövbe ettiğinde sen bu tövbeye şahit de değilsin.
Çözüm, Kuran ve Sünnetin emrettiği şekilde kardeş olabilmektedir. Bize partinizi değil, İslam'ı tebliğ ediniz. Müslümanlar olarak Allah'ın emrettiği şekilde ve yasaklarından sakınarak yaşamaya başladığımızda, ''NASILSANIZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ.'' emri fermanınca her şey daha güzel olacaktır.
ÇÖZÜM, KURAN VE SÜNNETE TABİ OLMAKTAN GEÇİYOR.
Allah'a emanet olunuz. Selamlar