Referandum gündemi sonuçlanırken yeni gündemlere yelken açıyoruz.
Referanduma milletin katılım oranı yüksek oldu. Evet oylarının oranı beklenenin altında olmakla birlikte milletin dediği oldu. Evet cephesinde cumhurbaşkanımızın danışmanının eyalet açıklamaları, cumhurbaşkanımızın belki bir kasıt olmasa da, evet diyenlerle hayır diyenleri aynı kefeye koyamayız, sözleri, tüm kampanya boyunca şunlar-şunlar hayır diyor vb yapılan ayrıştırmaların, evet oylarının düşüşünde etkisi vardır, diye düşünüyorum.
Ayrıca, referandumdan evet çıkarsa onları denize dökeriz vb açıklamalar da, hayır oylarının azalmasına etkide bulunmuştur. Referandum sonucunu kabulleneme vb açıklamalar da halkçı geçinenlerin, halkın tercihine saygı duymadıklarının göstergesidir.
Nakşibendi şeyhi Nazım Kıbrisi hz'nin 2 Şubat 2011'deki günümüze bakan değerlendirmelerini aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
http://www.yeniakit.com.tr/haber/naksibendi-seyhi-nazim-kibrisi-bugunleri-yillar-oncesinden-bildi-304028.html
Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'ın 17 Nisan'da bir müjde vereceğim, sözünü ilgiyle takip ettim. Belki sayın cumhurbaşkanımız yoğun gündemden dolayı unuttular, belki de idam veya AB ile ilgili sözlerini müjde olarak almaya çalışmak, zanda bulunmaktan daha iyidir.
Sayın bakanımız Avrupa Birliği önceliğimiz derken, AB konusunda nasıl referandum yapabiliriz? AB, idam cezasını kabul ederseniz ilişkileri dondururuz, derken... Bu idam cezasının gelmesi 2019'a kalacak gibi. İngiltere gibi AB konusunda referandumu nasıl yapacağız? AB'ye bizi almadıkları ve almayacaklarını açıkladıkları halde, AB kapısında beklemeye devam edelim mi, etmeyelim mi? diye millete mi soracağız. Millet bu referandum ile size AB ve idam konusunda yetki vermiştir, millet AB kapısında beklemek istemiyor. İdam konusunda ise, vatan hainlerinin ve tecavüzcü katillerin idamını bu millet destekliyor.
Bu millet ayrıca zinanın yeniden yasalarımızda suç olmasını istiyor. Aşağıya zina yasası ile ilgili gelişen süreci ekliyorum.
''1926 tarihli eski Türk Ceza Kanunu 440. Maddesinde kadınlar, 441. maddesinde de erkekler için 'zina suçu'nu düzenliyordu. Fakat kadın için sadece 'cinsel ilişki'nin yeterli sayıldığı suç, erkek için 'kendi ikametinde veya diğer bir yerde başka bir kadınla herkesçe bilinecek surette ve karı-koca gibi yaşama' koşullarına bağlanıyordu!
Anayasa Mahkemesi, bu düzenlemenin eşitliğe aykırı olduğu itirazı üzerine 23 Eylül 1996'da 441. maddeyi iptal etti. Mahkemenin verdiği 1 yıllık sürede yeni düzenleme yapılmayınca zina erkekler için suç olmaktan çıktı. Ancak bu iptal üzerine bu kez zina sadece 'kadın suçu' haline gelmişti. Bu eşitsizliğe de itiraz üzerine Anayasa Mahkemesi 23 Haziran 1998'de 440. maddeyi iptal etti.
TBMM, 2004 yılında iktidar ve ana muhalefetin uzlaştığı metin üzerinde Türk Ceza Kanunu reformunu görüşürken, AK Parti 'zina'nın tekrar suç sayılması için girişimde bulundu. Baykal 2004'teki AKP'nin bu girişimini 'ihanet' sayacağını açıkladı. Avrupa Birliği de, zinanın tekrar suç sayılmasının tam üyelik müzakerelerine geçişi etkileyebileceğini duyurdu.
AK Parti, uzlaşma sağlanamayınca 'zina'nın suç sayılması girişimden de vazgeçti ve yeni TCK 26 Eylül 2004'te yasalaştı, 12 Ekim 2004 tarihli Resmi Gazete de yayımlandı.''
http://www.haksozhaber.net/zinayi-suc-olmaktan-kim-cikardi-42074h.htm
Bir başka konu, 28 Şubat'tan bu yana suçsuz yere içerde olanlar için yeniden yargılanma yolu açılmalı.
Ayasofya yeniden cami olarak ibadete açılmalı...
İslam Birliğinin geliştirilmesi için çalışılmalı, küfür tek millet olduğu gibi, Ümmeti Muhammedin birliği sağlanmalı. Allah dostlarından Musa Baştürk Hz.'nin konu ile ilgili sözüyle bitiriyorum.
"İslamın lideri yine Türkiye olacak. Bugün ki müslümana bakarsan olmaz amma; olacak benim sultanım"
Dede Paşa Hazretleri (1879 Bayburt - 4 Eylül 1973 Erzincan)