1. HAK TARİKATLAR, Kur'an ve Sünnetten asla taviz vermezler.
2. BATIL TARİKATLAR, bidat karışmış, Kur'an ve Sünnetten uzaklaşmış, bozuk tarikatlar.
''Şeriatten kıl payı taviz veren tarikatlar batıldır, zındıklıktır.'' Abdurrahim Reyhan Hz.
Şeriat, Kur'an ve Sünnettir. Kur'an ve sünnetten kıl payı ayrılan, taviz veren tüm tarikatlar batıldır.
Mürşid, şeyh, meşayih. Hak tarikatların başındaki hocalara, öğretmenlere verilen isimlerdir.
Rumuzlu bir hadisi şerifte, ''Allah'a giden yolların adedi, mahlukatın nefesinin adedincedir.'' buyrulmuştur. Bu hadisi yorumlamak haddim değil.
Bir tarikatın Hak olup olmadığı, Kur'an ve Sünnet terazisi ile anlaşılır. Ümmeti Muhammedin evliyalarının başı, ser tacı Ebubekir Sıddık efendimizdir. Hz. Ömer, Hz. Osman,Hz. Ali, cemi ashabı kiram, Hz. Veysel Karani... Hepsi velidir, Allah'ın dostudur.
Biz Kur'an ve Sünneti ne kadar iyi bilirsek bilelim, Allah ve Habibinin övdüğü Allah dostları kadar veya onlardan daha iyi bilebilir miyiz?
İmam-ı Azam Ebu Hanife Hz. kadar bilebilir miyiz? İmam-ı Azam Hz, Peygamber efendimizin torununun torunu olan Cafer-i Sadık hz. tanıdıktan iki sene sonra, ''Son iki senem olmasaydı, bu Numan helak olmuştu.'' demişlerdir.
Bugün Hak mürşitleri kabul etmeyenler, bu devirde evliya olur mu diyenler var.
Acaba bu alimler ilmi kimden öğrendiler? Onların ilim öğrenip sevip saydıkları alimler, onların şeyhi olmuyor mu?
Peki bu alimler ve kendilerinden ilim öğrendikleri alimler Kur'an ve Sünneti ne kadar biliyorlar?
İmam-ı Azam'dan daha iyi mi biliyorlar?
Yunus Emre şöyle sesleniyor:
''Çokları gittiler mürşit arayı,
Arayanlar buldu, derde devayı,
Bin sefer okusan akla karayı,
Bir mürşide varmazsan olmaz.''
Yunus Emre ümminin biridir, diyenler olabilir. Peygamber efendimiz de ümmiydi. ''Benim mürebbim Rabbimdir, beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne güzel etti.'' buyurmuşlardır.
Peygamber Efendimiz ashabını yetiştirdi. Ashab, Peygamber Efendimizden canlı canlı ne gördüyse, ne işittiyse hayatına tatbik etmenin gayretindeydi. Bu devirde Allah dostu, veli, mürşit yoktur, diyebilir miyiz? Yunus suresi 62-63-64. Ayetleri ve tefsirlerini okuduğumuzda, Allah dostlarını öven Hadisi şerifleri okuduğumuzda, Allah dostlarının her devirde olabileceğini kabul ederiz.
Allah CC, Peygamberimizi, sadık rüyalarla, ilhamlarla ve vahiyle destekledi ve terbiye etti. Vahiyle gelen Kur'an'dır. Allah CC, Peygamber efendimizin Yüce bir ahlak üzere olduğunu, bildirmiştir.
Peygamber Efendimizin yaşayışı Sünnet, sözleri Hadistir.
Bir hadiste: ''Allah benim gönlüme ne verdiyse, onu yarigarim/mağara arkadaşım Ebubekir'in sadrına aktardım.'' buyrulmuştur.
Hiç kimse Peygamber efendimizin sohbetlerinde yetişip pişen ashabı kadar, Kur'an ve Sünneti bilemez, ashabın yetiştirdikleri, onlardan yetişip gelen tüm veliler, mürşit terbiyesinden geçerek pişmişlerdir. Kur'an ve Sünneti tavizsiz yaşamaya, zühd, vera, takva ve peygamber ahlakını yaşamaya ve yaşatmaya gayret etmişlerdir.
Diğer alimler ise medreselerden, Kur'an Kurslarından, İmam Hatip okullarından, İlahiyat fakültelerinden yetişerek, belki binlerce kitabı okuyup yutmuş olarak, birer hoca olarak talebe yetiştirmeye gayret etmektedirler. İkisi de haktır. Hangileri daha üstündür diye sorulamaz, takva sahipleri, Allah'tan en çok korkanlar ve ahlakı en güzel olanlar Allah katında daha üstündür.
İslama iman edip, gereği gibi ibadet etmeye çalışmak çok güzeldir.
Peygamber Efendimiz: ''HİÇ KİMSE İBADETİYLE CENNETE GİREMEZ.'' buyurduklarında ashap sorar: ''Siz de mi ya Resulallah?''
Peygamber Efendimiz: ''EVET BENDE, FAKAT BENİ ALLAH'IN RAHMETİ KUŞATMIŞTIR.'' buyuruyorlar.
Bir Allah dostu: ''İbadetine güvenme, Baura'ya bak. Malına güvenme, Karun'a bak. Babana güvenme Nuh'a bak. İlmine güvenme, şeytana bak.'' şeklinde sohbet etmişlerdir.
Baura'yı ibadeti kurtarmadı, Musa as'a beddua etti. Karun'u malı kurtarmadı. Nuh peygamber bir oğlunu kurtaramadı. Şeytan onca ilmiyle meleklere hocalık yapıyor, sohbet ediyordu. Kendini beğendi, Adem'i beğenmedi, Allah'ın, Adem'e secde edin emrine rağmen, secde etmedi, melun oldu, Allah'ın rahmetinden kovuldu.
Peki biz neyimize güveniyoruz? Her biri bin sayfa olan, bir milyon kitabı okuyup yutmuş olsak, ibadetimiz de dört dörtlük olsa, Peygamber efendimiz, ''HİÇ KİMSE İBADETİYLE CENNETE GİREMEZ.'' derken, hayır biz kesin kurtulduk, diyebilir miyiz?
''HAFV VE RECA, KORKU İLE ÜMİT ARASI'' nda olmalıyız.
Yunus Suresi 62. Ayette, ''ALLAH'IN DOSTLARINA KORKU YOKTUR, ONLAR MAHZUN DA OLMAYACAKLARDIR. '' diyerek, dostlarını müjdeleyen Allah CC'ya rağmen, Allah'ın velilerini yok sayacağız, kendi ilmimizi ön plana çıkaracağız. Kur'an ve Sünneti en iyi bildiğimizi düşünerek, bidat karışmış tarikatları öne sürerek, bütün tarikatları ve velileri inkar edeceğiz?
Bu durumda bizim ilim aldığımız hocalar bizim şeyhimiz, onların yolu da bizim tarikatımız olmuyor mu?
Veya Kur'an ve Sünneti çok iyi bildiğimi ve yaşadığımı düşünerek aklımı ve nefsimi mürşit/şeyh ilan etmiş olmuyor muyum? Yetiştirdiklerim de benim tarikatımda olmuyor mu?
Hz. Musa'ya soruyorlar: ''YA MUSA, SENDEN BÜYÜK ALİM VAR MI?''
Hz. Musa: ''BENDEN BÜYÜK ALİM YOK, TEVRAT BANA İNDİ'' diyor.
Sonrasını Kur'an'dan öğreniyoruz. Hızır AS. peygamber değil, bir veli. Allah ona ilham yoluyla emrediyor, yaptıkları Allah'ın emriyle.
Buradan anladığımız, BEN, BENİM VB. KENDİMİZİ, İLMİMİZİ ÖVMEK, ALLAH'IN HOŞUNA GİTMİYOR.
Allah CC, dostlarını seviyor ve övüyor, Allah'ın habibi Allah dostlarını seviyor ve övüyor. Kur'an ve Sünneti yaşamak ve izinden gitmek istiyorsak biz de seveceğiz.
''ŞERİAT, TARİKAT YOLDUR VARANA,
HAKİKAT, MARİFET ANDAN İÇERU.'' Yunus Emre
;