Son Ankara seyahatimde rahmetli Necmettin Erbakan’ın bir dönem çok yakın çalışma arkadaşı Necmettin Yılmaz amca ile görüşme şansına sahip oldum.Kendisi aslında yakın siyasal tarihin yaşayan arşivi sayılır.Bu insanlar gösteri meraklısı olmadığından hep kıyıda köşede kaldıkları için çok rahat ulaşılabilir konumda değillerdir.
Son siyasi gelişmeler ışığında bazı şeylerin dürüstçe izahına ihtiyaç var.Bu ise ancak şahitler ve belgeler yolu ile yapılırsa anlamlı olur.
Fethullah Gülen’in MSP’den millet vekili adayı olduğunu bilenler bilir.Ancak bu siyasi hamle ,içinde o kesim için umut barındırsa da Gülen seçime yirmibeş gün kala MSP’den istifa etmiş ve yanında en az yirmibeş kişiyi de götürmüştür.Yetmiş kişiyle meclise girecek MSP üçte bir sayıyı zor yakalamış olmakla birlikte devamı gelecek olan hamlelere karşı hiç unutkan tavır takınmamıştır.
Oysa Gülen siyaset üstü seçeneği tercih etmiş görünmekle birlikte masum hizmet hareketi olarak sunduğu tüm eylemlerini bir sonuca odaklı planlamış.Gerçi kendi mantığı içerisinde son derece tutarlı ve izah edilebilir olan eylem ,öyle sır perdesi içerisinde yürütülmüş ki bu perdenin sadece sanıldığı gibi dış dünyaya değil ,kendi muhiplerine karşı çekilmiş olduğu bu gün net olarak anlaşılıyor.
Oysa siyaset her daim kamu denetimine açık olduğundan bu tip bir hareket onun içinde barınamayacağı için bunu erken fark eden Gülen derhal siyaseti terk etmiş ve o kurumu da dağıtmak için elinden geleni yapmıştır.
Bu günlere gelindiğinde anlaşılıyor ki benimde daha önceden yazdıklarımı göz önüne alırsak ,2007 itibarı ile cumhuriyet mitinglerinin halk üzerinde genel kabul görmesi sonucu kamuya açıktan müdahil olan Gülen ,kaçınılmaz son itibarı ile bu darbeyi yapacaktı.Bu dehşetli fiilin belirli bir öngörülen hedefi yoktu.Şansa Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan vardı.Mevzuya bir katkı olarak darbenin başarısız olmasında en büyük katkılardan biride bu dehşet grubuna muhalif unsurların gösterdiği ani reaksiyon olduğunu unutmamak lazım.Küçük fakat çok önemli ayrıntı olarak eğer bu gün savcıların iddia ettiği yada MİT’in enformasyonları sonucu tutuklanan ve açığa alınan kamu görevlilerinin sayısına bakılarak bu kadar örgütlü bir yapı neden darbeyi yapar,sorusuna cevap bulursak neticede son günlerde iç ve dış baskıya maruz kalan hükümetinde bu stresten kurtulabilmesi ve gelecek adına rahatlayabilmemiz için çözüm üretebiliriz.
Oysa bilinenin tam tersi artık açıkça seküler tercihleri parti yetkilileri tarafından deklare edilen Ak Parti bence başka denizlerde macera peşinde değil.Özellikle referandum sonrası çıkan sonuç Ak Partiyi stabilizasyona yöneltmiş durumda.Arada bir sağa sola mesaj nitelikli açıklamalar olsa da aslında görünen o ki mevcudu muhafaza her şeyin önünde.Aksi hal şu durumda yönetilemez görünüyor.
Çıkan sonuçlara göre devrimci eylemleri benimsemiş ve bu uğurda darbeyi göze almış bir gurubun tasallutundan kurtulmak ve diğer örgütlü İslami gruplara karşı kendini koruyabilmek adına anayasa değişiminin sağladığı imkanlar çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanı kongre sonrası yapacağı teşkilatlanma tercihlerinde bir hayli zorlanacak.
Hem kendi geleceği hem de ülke geleceği adına verilecek kararlar daha çok liberal olanların işin içine dahil edileceğini gösteriyor.Oysa bu kesim güçlü olan herkes ile iş tutmaya çok açık olduğundan bağımsız kimlik arz eden ve yön göstermekte mantıklı çözümler üreten görünür kişi ve grupların tercihi asıl olmalıdır.Belki de aksi durum bu haliyle bittiği düşünülen siyasi hareketin iktidarının son bulmasına neden olabilir.Verilecek kararlar ve öngörülen istişareler çok önemli.Bizim gördüklerimizi görürler mi bilemem ama, bizim bilmediklerimizi bildiklerine eminim.Düşünün o çok masum görünen hizmet hareketi nasıl bir sona evrildi?
Sonuç itibarıyla modeli ve önerisi olanlar kesinlikle önemsenmeli.Korku ve ürkekliğin getirdiği kibire yol verilmeden hakikati içeren tevazu ile sorunlar çözülebilmeli.