Başlığı daha çarpıcı atabilirdim amma bazı şeyler özellikle siyaset cephesinde kutsala dönüştüğü için kur’ani bir ahlak gereği sınırlı başlığı attım.
İslamın ikamesi için iktidara talip olanların bu zehirli balı yedikten sonra ham ruhları artık tarifi zor olan zulümlere neden olabilmiştir. Meşhur mezhep imamı alimlerden tutunda en küçük muhalife kadar yaşattıklarına tarih şahittir.
Bu gün iyi niyet ve ihlas ile çıkılan yolda yapılan ve yaşatılanlar artık tarihin kadrajında bu çerçeveye sabitlenecek hale gelmiştir. Bir misal, son ekonomik hadiseler herkesin malumu olduğu üzere yurt dışı kaynaklı olduğuna hem fikiriz. İlginç olan ise bu krizde döviz ile oyun oynamaya en meraklı kesimin alnı secdeye gidenler ile yandaş güruhun sermayedarları olması.
Gelinen noktada kesbedilen kibir alt göz kapağı kirpiğinden daha aşağıyı göstermediği için sebep olunanlar yıkım düzeyine ulaştı. Domuz etini mutlak haram görüp de faize makul yanaşan kitle tavrını almaya başladı. Artık iş o noktaya geldi ki namaz kılınan her evde neredeyse bir deist barınır oldu.
Bu hastalık tespitlerine tarihten hastalık kaynağı olabilecek birkaç değerlendirme daha yazalım ve sonrasında çözüm önerelim. Horasan ellerinde kendine has tevhid inancını geliştiren Türk kavmi ne vakit Bağdat’ta halifeye ve yerleşik toplumun siyaset anlayışına yaklaştıysa kamu düzeninin yıkımına tarih şahit olmuştur. Dede, oğul ve toruna vezirlik yapan bir kişinin Haşhaşiler tarafından katli rüzgarı ne çabuk da terse çevirmişti. Aynen Yavuz Selim’in güneyimizdeki siyasete aktif bulaşması fütuhatın gerilemesine ve neticede devletin dağılmasına yol açtı. Bunlar tarihçilerin analizine açık olmakla beraber biz yorumcularında tespitlerinde dayanak noktasıdır.
Bu gün için ise Menderes ile kamu yönetiminin barışmaya çalıştığı din ve dindarlar, son on altı yıldır emperyal özlemlerinde kompleksiyle aynı hatalar mecrasına sürüklenir oldu. İhvanın Mısır’da iktidara teşviki ile başlayan süreç güney siyasetinin dibine kadar bizi çektiği için ürettiğimiz tüm siyaset edilgen olmaya açık hale geldi.
Kamu idaresi yada devlet dış politikada pragmatist olabilir ama bu içe yansırsa yandı gülüm keten helva.
Şimdi çözüme gelecek olursak, iddia edildiği gibi İslam referans ise Hazreti Peygamberin uygulamalarında anlaşma, uzlaşma ve barış var lakin pragmatist anlayış asla yok. Çizgi ve ilkeleri belli olan yönetim anlayışı rakiplerinizin size nasıl tavır alacağının teminatıdır. Medine senedi imzalanarak en büyük rakip olan Yahudiler ile nasıl ortak bir hayat kurulabildiyse bugün bu imkansız değildir.
Bunun için İslamın karşısına çıkan Muaviye siyasetinin dışına çıkarak imanımızın gereği tam teslimiyet ile Muhammediliğe A.S. dönebilmek bir reçete ortaya çıkarabilecektir. Bulunduğu mecliste etrafındakilerden dahi ayırılmayacak bir eşitlik ile yola tekrar çıkılmalı kibri barındıran her halden uzak durulmalı.
Birlikte yaşadığımız insanlara karşı siyaset yeniden güveni tesis edecek iç barış hamlelerine başlayabilecek adımları derhal atmalı. Aksi alternatif olarak gelişen dar alan siyasetleri daha fazla yıkıma neden olacağından mesuliyet yönetenlere aittir.
Kamu idaresinde yöneticilerin sık referans yaptığı İslami terminoloji terk edilirse bu gün tercih edilen kişi ve kurumların ürettiği siyaset kendi içinde tutarlı olduğu için ancak bir seküler anlayışı ifade edebilir. Bunun neticesi bundan memnun olmayanların üreteceği siyasi muhalefet inandığınız değerlere değil uyguladığınız siyasete olacağı için inşası elzem olan imana zarar vermeyecektir. Yok aksi olacak ise bunun neticesinde oluşacak yıkım kontrolü zor olan bir safha ile başlar.
Dış dünyaya olan tavır ise biraz oradan biraz buradan siyaseti yerine ilke anlaşmaları ile sağlanmalı, taviz verilmeden bu ilkelere sadık kalmalıdır. Karşı tarafın anlaşmayı ihlali neticesinde önceden deklare edilen prensipler uygulamaya alındığı vakit meşruiyet sorunu olmayacaktır.
Mahkemeler üzerinden haddi aşıp pazarlık konusu tutuklamalar ve serbest bırakmalar ile itibar sorunu yaşanmadan coğrafyada kalıcı ve oyun kurucu olmak mümkün olacaktır. Netice itibarıyla bu gün gelinen noktada koltuk belki kaybedilmez ama temsiliyet yerin dibine batabilir.