‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-2
“Eleyse’s-subhu bikarîb / Sabah yakın değil mi?!” (Diyanet meali)
Kur’an’ın Hud suresinin 81’inci ayeti işte bu soruyla sona erer…
Biz de bugünkü yazımızda öyle diyelim ve soralım…
“Sabah yakın değil mi?!”
Önceki yazımda da ifade ettiğim üzere; aslında bu ‘soru ve sorunun’ cevabını biliyorum ama yine de hep beraber yaşamakta olduğumuz buhran ve bunalımlardan dolayı bu yazı dizime başlıktaki bu feryat ve bu sorularla başlayarak kendimce teselli arıyorum…
Sözü fazla uzatmadan da ‘soru ve sorunun’ ilk cevaplarını vermiş olayım…
-Sabah elbette yakındır, her karanlık gecenin sabahı vardır…
-Çağımızdaki bu uğursuz ve zalim zifiri karanlıklar sona erecektir…
-‘Hakka dayalı sistem/düzen’ gelinceye kadar ‘zalim düzen’ devam edecek…
-‘Adil Dünya Barış Düzeni’ kurulduğunda ‘zalim dünya düzeni’ sona erecektir…
Nitekim…
Bizler henüz 1960’lı yıllarda başladığımız ‘İslam ve İlim’ (Prof. Dr. Necmettin Erbakan) ve ‘İslamiyet ve Ekonomik Doktrinler’ (Yük. Müh. Süleyman Karagülle) ‘konferansları’ ile bu ‘soru ve sorunun’ cevabını ‘İlmî’ olarak vermeye başladık…
Bilahare…
Önce 1969 yılındaki ‘Bağımsızlar Hareketi’ ve 1970’li yılların en başından itibaren başlayan ve halen devam etmekte olan ‘Millî Görüş Hareketi’ ile ‘amelî’ olarak da sözünü ettiğim ‘soru ve sorunun’ cevabını vermeye devam ediyoruz, elhamdülillah…
Bu çaba, cehd, gayret ve çalışmalarımız ilmî ve amelî ya da teori ve pratik uygulamalar şeklinde çok bilinenler, az bilinenler ve neredeyse hiç bilinmeyenler olarak devam ediyor…
En çok bilinenler elbette Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız ile yaptığımız kırk yıllık ilmî ve amelî çalışmalar ülkemiz -veya herhangi bir ülke- için ‘Adil Düzen’ ve ‘Adil Ekonomik Düzen’ olarak; bütün beşeriyet için de ‘Adil Dünya Barış (silm) Düzeni’ ve ‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ çalışmaları olarak biliniyor…
Bu vesileyle ve ‘İnsanlık Anayasası’ demişken -bu yazımın yayımlandığı bu Salı günü ve her hafta yani her Salı günü- Üsküdar’daki İslam Medeniyeti Vakfı’mızda ‘Salı Seminerleri’ devam ediyor; bu seminerlerimizde Doç. Dr. Süleyman Akdemir hocamız ile genel olarak ‘Adil Düzen’ ve son iki yıldan beri de özellikle ‘Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI Seminerleri’ yapmaya devam ediyoruz, elhamdülillah…
İMV videoları: https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg
İsra suresinin 81’inci ayeti de bu ‘soru ve sorunun’ cevabını apaçık bir şekilde vermektedir: “Ve kul câe’l-hakku ve zeheka’l-bâtilu inne’l-bâtile kâne zehûkâ / “De ki: ‘Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.’” (Diyanet meali)
-Hem “Kur’an” hem de “insanlık tarihi” olacakları bize haber veriyor…
-Hakka dayalı sistem/düzen gelinceye kadar zalim düzen sona ermeyecek…
-‘Adil Dünya Düzeni’ kuruluncaya kadar ‘zalim dünya düzeni’ devam edecek…
-İnsanlar/insanlık kendinde olanı değiştirmedikçe zalim düzenleri de değişmeyecek…
Ra’d suresinin 11. Ayetinin bir kısmı ile devam edelim ve dünya hayatımızda var olan sünnetullahın hikmetini anlayıp idrak ederek asıl yapmamız gerekenlere odaklanalım…
“İnnallâhe lâ yugayyiru mâ bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusihim /
Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Diyanet meali)
Ayrıca bu ayetin tamamını okuyup üzerinde daha derin düşünmekte de yarar var…
“İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.” Ve’s-SELAM…