Görüş alanı içinde “rutinde” görülmesi istenen kısıma dikkat çekme, ortaya çıkarma ya da görülmesi istenmeyen kısmı gizleme “sanatı” abartı olarak bilinir.
Gerçeklik ise bir çok yöne yayılan iç içe geçmiş etki ve oluşumdur. Biçimi, rengi değişmeyen hiçbir oluşumun olmaması yaşamı canlı tutuyor.
Abartı, doğal süreçte oluşan anormalliklerdir. Bu anormallikler, insan zihninin işleyişinde de yer tutuyor. Bu sebeple olaylar örgüsünde, istediğimiz ilmiklere zumlayıp oluşumların künhüne varabiliyoruz.
*
Abartılar, rutinde kırılma bükülme tesiri yapıyor.
Işık hızının zamanda ve eşyada yaptıklarını bilim insanları yıllardır anlatıyor:
“Işık hızına ulaşan nesne, uzayı ve kendini büküp ve değiştirir”.
Abartı da “rutin” görünende zorlama, telkin, anlatım, gösterim gibi çeşitli etkilerle hedeflediği insanları, bulunduğu halden amaçladığı yönelişlere değişim ya da çözülmelere sevk ediyor.
*
Yaşamın en yararlı armağanlarından olan gülme ihtiyacımızı, zamanlama ve yerindelik koşullarıyla uyumlu abartılara tanık olduğumuzda karşılıyoruz.
Basit olarak görülen gülme, insana hediyedir; akıl, sinir, duyum üçlemesinin zıt etkili “tanıdık” birlikteliğine temas ettiğimizde gülüyoruz.
Gülme basit ve sıradan görülür; fakat bu basitliğin emsalsizliği içermesi yol göstericidir.
Bir şeyin sıradanlığı evrimselliğine engel olmaz. Aksine basit olan, tekâmül yolunda ‘’yüksüzlüğün” olanaklarını kullanır.
Aklın, elmas değerinde ürettiği nitelikli gülmecelere ülkemizde çok kez tanık oluyoruz.
Bunun sebebi zıtlıkların dönüşümlü sürekliliğidir. Dün mağdur olanlar, bu gün mağdur edici olurken, dünkü haklı savunularını, bu günün mağdurlarına gerekçe olarak sunulmaları zıtların döngüsel varlığına güncel örnektir.
*
Her kesim abartı sanatını kendi amaçları ile kullanıyor. Siyasetçi, güvenlikçi, tüccar.
Çünkü üretip sunduğunu rekabet ettiği benzer ürünlerden farklı kılmanın en basit yöntemi abartıdır.
Abartıya uzmanlaşma da diyebiliriz. Her alanda güvenli ilerleyiş için çok yaygın kullanılıyor. Bu yaygınlık bütünsellikten bir nevi kopuşa dönüştü. Bütünsellik yerini uzmanlığa bıraktı. Uzmanlık ise tüm ciddi çabaya rağmen, bütünselliğin bilinmezliğinde isabetsizlere sebep oldu. Bu yüzden abartıyı uygulamalı bilimlerde güvenli görmüyorum; zihinsel çözümlemelerde daha yararlı buluyorum.
*
Gülmenin odağı kendimiz olduğunda, benliğimiz kibir ve bencillik yüklerinin yararsızlığını görür; daha özgeci (diğerkam) gelişim sağlarız. Güldüğümüzde, koşulların üzerimizdeki ezici etkisi azalır, geçici olsa da baskılar dağılır. Böylelikle koşulların kesif baskısından ışık veren aralıkları, dayatılmış rutin tekerini kırabileceğimiz fırsatları değerlendirebiliriz.
Çok zor şartlarda bizleri aciz bırakan zıtlıkların, aslında uyduruk manipülasyon olduğu göremiyoruz. Abartılan her şeyin saçmalığı oraya dahil oluşumuza güldüğümüzde netleşir. Bu tanıklık, kanıksanmış baskıların etkisini azaltır; zihni vurulan esaretin prangaları gevşer, bileklerimiz, ayaklarımız özgürleşir. Ayağa kalkmak isteriz, elimizle sahteliği silmeye yöneliriz. D zaman keder ve umutsuz mekanda başka bir siklon oluşur; değişik moral boyutuna tanık oluruz. Sanki aynı zamanda, aynı mekanda, farklı boyut ve zihinselliği keşfederiz.
Aslında her şey oradadır; fakat kesif dayatma ve telkinler gerçekliğin iyicil çıkar yollarını kapatıyor. Bu yüzden, “çaresizlikte ‘istikrar’, bilinç uyanışını sağlar, ” demişler.
*
Kuşatılmış, koşullanmış insanlar olarak, kitlesel dalgalanmalara kapılmadığımız dönemlerde, her birimiz birimsel irademizle yol almaya çalışıyoruz. Fakat tekil olarak ilerlemek mümkün değil; bizler, ancak sosyal olarak var olabilir dengeli adil ilişkilerle gelişiriz.
Sosyal olmak aklımızı, duyumumuzu, iş görüşümüzü benzer durumdaki insanlarla bir araya getirip abartmak olabilir mi? Olduğundan daha etkili görünmenin yolu birlikteliğin niteliği ve kararlığı olmalı. “Nice az kararlı topluluklar nice güçlü orduları dize getirdi.” Dizgesi Heredot tarihinde hala “canlı” duruyor. “Canlı” çünkü, ifade her zaman uygun birlikteliklerle kendini kanıtlıyor.
*
Diğer yönden ters etkili ya da sömürü esaslı sosyalleşmeler de var. Onlar neyi abartıyor; onlar aralarındaki dar çıkarcılığı örtecek perdeleri abartıyor. O perdeler, manipülasyona dair her şeydir.
Onlar kendi hem türlerine “görev paylaşımı” adı altında esaret dayatıyor. Onlar, bu esaretin kendilerine sunduğu maddi kazançları gizlemek için esaret için harcananlara manevi kazançlar ihdas edip o ihdasları abartıyor. Bu uygulama yeryüzünde o kadar yaygın ki tersine yönelik uygulama sadece retoriklerde işitiliyor. Ses görüntü abartı eşliğinde, sözün olguya dönüşmesi her zaman gelecek nesillere öteleniyor.
Bu yaygın örtü abartıcılığı gelişim seviyeleri ne kadar ileri olsa da bozulup çökecektir. Çünkü hem türünü sömürüp, eziyor. Hem türüne bunu yapan doğaya ne yapmaz ki!? Bu yüzden onların iki yakası bir araya gelmiyor; her seferinde boğazlaşma ve yıkım onlarda karar kılıyor.
*
Demek, bireyselliğimiz, potansiyel yeteneklerimiz, ancak sosyalleşme ile zenginleşip gelişecek. Demek yalnızlığımız yararlı birliktelikler için yararlı. Demek güdülen sosyalleşmeden ayrılışımız bu yüzden önemli.
Kelime dağlarını andıran on binlerce kitabın içerdiği bilgileri, kelimelerin yüklendiği anlamları kavrayıp doğaya yönelip bir medeniyet inşa etmek tek tek bireyler için mümkün olmadığı çok açık.
Milyonlarca insanın gözü, bu yüzden sosyalleşip, görev paylaşımıyla “her şeyi gören göze” dönüşüyor. İşte bu “göz”, medeniyetin gözüdür. Bu görevdeş gözler, dünyamızdan milyonlarca ışık yılı uzaktaki gök adaları, karadelikleri, patlayan yıldızları ekranlarımıza yansıtan Hubble , Kepler, James Webb Uzay Teleskopları üretiyor.
*
Sonsuz uzayın her yönü abartılı. Hayret kesilmeden başını gökten çevirenimiz var mı; sanmıyorum.
Yüce gök ve yıldızlar, güncel kısıtlığın, bıkkınlığın en keskin ilacı.
Öğretilen dayatılan ne varsa, göğe her serbest bakışımızda öğretilenlerin ne kadar zayıf, değersiz oldukları ortaya çıkıyor. Tüm acziyetimize rağmen bu tanıklığımız, bizlere oluşumunu bilemeyeceğimiz etkilerle değerler sunuyor.
Yol açmak , tıkanıklığı aşmak için abartmayı ihmal etmeyelim. Çıkış yolu “aynılara” tuttuğumuz abartı ışıklarıyla belirecek .