Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024
705 Okunma, 0 Yorum

İLGİNÇ  ALINTILAR

 

 

Süren makaleler bağlamında,  ‘İlginç Alıtılar’ genel başlığı altında aralıklı olarak  sunmayı planladığım  yazılardan birincisini aşağıda paylaşıyorum.

 

Daha önce “Seçim, Seçilimler” başlığı altında;   birey , toplum ilişkilerini ve bu ilişkilerin    yaşam düzeyine etkilerine değinmiştim.

 

Ardından demokratik yönetimlerinde  oldukça yaygın  demokratik tıkanıklığın stressiz   aşılmasına yönelik arayışlara dahil edilecek nitelikte bulduğum ,  ‘Sürekli Seçim Sistemi’ üzerinde değiniler sundum. Bu değinilere birkaç makale daha devam etmeyi düşünüyorum.

 

Kanımca temel sorun; insanlığın vicdani barışa erişmesini engelleyen, bütün dünyada her an silah gezdiren,   kontrollü savaşları sistematik  uzantıları eliyle istediği bölgelerde uygulayan, küresel medeniyeti yok edecek şantajları kışkırtan,  yeryüzünün bütün imkanlarını soyup soğana çeviren

savaş aygıtlarını, onların haramiliklerin sebeplerini ortadan kaldırmaktır. Tabi bu gerçekten büyük bir iş. Hala vicdanı  akıllarıyla barışık insanlık bus uğurda yer yüzünün her noktasında çabalıyor.  Ardından doğal olarak  devlet organizasyonlarını “olursa”(yapılabilirse), vatandaşları lehine ıslah (vicdani adaleti tesis) etmek; olmazsa,…  yeni küresel birlik modeli arayışılarını akılları vicdanlarıyla barışık, bilimi ve olguları rehber edilmiş  insanlar olarak sürdürmektir.  

 

*

 

KÖLELİĞİN  EVRİMİ OLARAK DEVLET (*)

 

 

Osmanlı'nın köleler ordusu geleneği, Kabile yapısının Araplar arasındaki siyasi gelişmeye karşı başlıca engeli oluşturması; askeri köleliğin Abbasi hanedanında ilk defa ortaya çıkışı

 

Kabilelerin fethetme konusunda iyi, yönetme konusunda kötü olmalarının nedeni

 

Platon'un patrimonyalizm( baba mülkü)  sorununa yönelik çözümü, on altıncı yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu ihtişamının doruğunda olduğu sırada, yaklaşık dört yılda birçok değişik bir prosedür(izlek) yaşanıyordu. 

 

*

Bizans'ın başkenti Konstantinopolis, 1453'te Türklerin eline geçmişti; Osmanlı orduları 1526 yılında Mohaç Muharebesi'nde Macaristan’ı fethetmiş ve ardından,  1529' da yeniden Viyana kapılarına dayanmıştı. 

 

O dönemde imparatorluğun Balkan vilayetlerine dağılan bir grup görevli,  12 ila 20 yaş arasındaki erkek çocukları ve delikanlıları aramaya  koyuldu.  ‘Devşirme’  adlı bu  sistemde  Hıristiyan  gençler zorla  toplanıyordu.(1)

 

*

 

Tıpkı  futboldaki  yetenek avcıları  gibi,  bu  görevliler de genç  erkeklerin  fiziksel ve akli potansiyelini ölçmekte ustaydı ve her birinin Osmanlı başkenti İstanbul' da belirlenen kotayı doldurması gerekiyordu. 

 

 Bir görevli köye  geldiğinde Hıristiyan papaz orada vaftiz edilen tüm erkek çocukların listesini çıkarmak zorundaydı ve uygun yaştakiler  incelenmek üzere  görevlilerin  huzuruna getiriliyordu.  

 

İçlerinden en fazla gelecek vadeden çocuklar zorla ailelerinden  koparılıyor ve  100-150 kişilik gruplar halinde yola koyuluyordu.  

 

İsimleri hem köylerinden  ayrıldıklarında hem de İstanbul'a vardıklarında kütüğe dikkatle kaydediliyor ve kütükler karşılaştırılıyordu; çünkü aileler para karşılığında çocuklarını alıkonulmaktan kurtarmaya çalışıyordu. 

 

Özellikle güçlü ve  sağlıklı oğulları bulunan bazı ailelerin ellerinden tüm çocukları  da alınabiliyordu;  görevli yanında esirlerle  İstanbul 'a dönüyor ve aileler çocuklarını bir daha hiç görmüyordu. 

 

İmparatorluğun bu döneminde yılda yaklaşık üç bin çocuğun bu şekilde alındığı tahmin edilmektedir. 

 

Bu  oğlanlar sefil ve aşağılık bir hayata mahkûm değillerdi.

 

Yetenek avcılığı 

 

Tam tersine, en  iyi. %10 ‘u 

 İstanbul ve Edirne' deki saraylarda hizmet veriyor, burada İslam dünyasında mevcut en  iyi  eğitimi alıyor ve yaşamlarının geri kalanında imparatorlukta üst  düzey  yöneticiliğe  hazırlanıyordu.  

 

Geri kalanı Türkçe konuşan  Müslümanlar olarak yetiştiriliyor ve ünlü ‘Yeniçeri’ birliklerine katılıyordu. 

 

Adanmış askerler

 

Yeniçeriler, Avrupa ve Asya' da süregelen askeri seferlerde sultanın yanında savaşan elit piyadelerdi

 

Saraya alınan elit erkeklerin eğitimi, haremağalarının gözetimi altında iki ila sekiz yıl sürüyordu.

 

 En başarılı olanlara sultanın İstanbul' da ki ikametgahı olan Topkapı' da daha  fazla  eğitim veriliyordu.  Burada  Kuran  eğitimi  alıyor;  Arapça,  Farsça, Türkçe,  müzik “kaligrafi ve  matematik öğreniyorlardı.  At  binme,  okçuluk ve silah kullanımı  alanlarında  zorlu  fiziksel eğitimden  geçiyor,  resim yapma  ve  ciltçilik gibi sanatlar da öğreniyorlardı. 

 

Kapı Kulu Sipahileri

 

Saray içinde yükselememiş olanlar bile, imparatorluk süvari alayında yüksek rütbeli görevlere getiriliyordu: Kapıkulu sipahileri. 

 

 

Zadeler,

 

Eğer genç  köle-askerler güçlü ve yetenekli  olduğunu  kanıtlarsa,  askeriyede yüksek rütbelere getirilebiliyor ve paşa, kıdemli memur  (vezir), vilayet valisi, hatta imparatorluğun imparatorluğun  sadrazamı olabiliyordu.  Sadrazam, sultandan  sonraki  en  kıdemli görevliydi ve rejimin başbakanı sayılırdı. 

 

Sultanın imparatorluk alaylarında hizmet ettikten  sonra,  pek çok asker konaklara yerleştirilir ve bu topraklarda yaşayanlardan topladıkları vergilerle geçimlerini sağlardı. (2)

 

Kızlar,

 

Kızlar için de benzer bir sistem söz konusuydu; kızlar devşirmeye  tabi olmasa da, Balkanlara ve Güney Rusya'ya yapılan akınlarda esir alınarak köle pazarlarında satılıyorlardı.

 

Satın alınan kızlar, yüksek rütbeli Osmanlı görevlilerin eşleri ve cariyeleri olarak hizmet ediyordu. 

 

Kızlar da tıpkı erkekler gibi yetişmelerini ve eğitimlerini denetleyen  son  derece kurumsallaşmış kurallar  çerçevesinde  saraydaki haremde yetiştiriliyordu.  

 

Sultanların  çoğu,  tıpkı  diğer  imparatorların  anneleri  gibi, köle annelerden doğmuştu ve anneler oğulları üzerinde epeyce etkiliydi.

 

Fakat bu köleler üzerinde tek bir önemli kısıtlama vardı: 

 

Ne bulundukları mevki, ne de kendilerine. Verilen topraklar özel mülktü; sahip oldukları varlıklar satılamıyor ya da çocuklarına miras  olarak bırakılamıyordu.

 

 Zaten bu askerlerin çoğu tüm yaşamlarını bekar geçirmek  zorunda kalıyordu. 

 

 Kendileri gibi  Hıristiyan  vilayetlerden  zorla getirilen köle kızlarla evlenerek aile kursalar da, çocukları babalarının mevkiini veya  makamını devralamıyordu.  Ne kadar  güç  kazanırlarsa kazansınlar sultanın kölesi olarak kalıyorlardı. 

 

Sultan dilerse rütbelerini indirebiliyor ya da onları bir çırpıda idam ettirebiliyordu. 

 

*

 

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki “köleler ordusu” geleneği  pek  çok açıdan oldukça tuhaftı:

 

Müslümanlar yasal olarak köleleştirilemediğinden, imparatorluktaki hiçbir Müslüman yüksek idari  makamlarda yer edinemiyordu.   

 

Tıpkı  Çin' deki  gibi, hem askeri hem sivil bürokrasi büyük ölçüde meritokratikti  (liyakat/yetenek,bilgiye dayalı) ve mümkün olan  en iyi askerleri  ve  görevlileri  işe almak ve  terfi  ettirmek  için  sistematik prosedürler vardı. 

 

 

Fakat Çin bürokrasisinin aksine, bu yalnızca yönettikleri toplumdan etnik olarak farklı yabancılara açıktı

 

Köle-askerler ve  bürokratlar resmi bir ortamda yetişiyor, efendilerine ve birbirlerine bağlı oluyor;  fakat yönettikleri toplumdan ayrı yaşıyorlardı. 

 

Kapalı kastlarda çalışan pek çok insanda olduğu gibi, bunlar da kendi içinde büyük bir dayanışma geliştirmiş ve birbiriyle kenetlenmiş bir grup  olarak hareket ediyordu.  

 

İmparatorluğun  sonraki dönemlerind “dönemlerinde  iktidarda  söz  sahibi olmuş,  sultanları istedikleri gibi tahttan indirip tahta çıkarabilir hale gelmişlerdi.  Elbette, oğulları zorla ellerinden alınan ve hatta bu uygulamayı uzaktan duyan Hıristiyan Avrupalılar olanları dehşetle karşılıyordu. 

 

Kölelerden oluşan bir hiyerarşinin yönettiği son derece güçlü bir imparatorluk imajı, Hıristiyan Batı'nın gözünde Oryantal  despotizmin  sembolüydü.  

 

*

Osmanlı İmparatorluğu'nun  tam  çöküşe  geçtiği  19. yüzyılda, Yeniçeriler pek çok gözlemci tarafından Türk imparatorluğunun modernleşme yeteneğini engelleyen tuhaf ve modası geçmiş bir kurum olarak görülüyordu. 

 

1807' de Sultan III .Selim'i tahttan indirerek ertesi yıl 

II . Mahmut'u tahta çıkardılar. 

 

II .Mahmut  ilerleyen  yıllarda koltuğunu  sağlamlaştırdı. 

 

1826' da tüm Yeniçeri kışlalarını ateşe vererek, yaklaşık  4 bin  yeniçeriyi öldürdü. 

 

Yeniçerilerin ortadan kalkmasıyla, Osmanlı padişahı artık Türk ordusunda  reform yapabilecek ve modern Avrupa ayarında bir ordu örgütleyebilecek hale gelmişti. 

 

 

Elbette çocukları ailelerinden rızası dışında alıp köleleştiren ve zorla Müslüman yapan bir kurum, bu kölelere nasıl ayrıcalıklı hayatlar sağlanırsa sağlansın, modern demokratik değerlerle bağdaşmayan oldukça zalim bir kurumdur.

 

 İslam dünyası dışında bu kurumla kıyaslanabilecek hiçbir kurum geliştirilmemiş, bu durumda Daniel Pipes gibi gözlemcilerin öne sürdüğü üzere; söz konusu sistem nihayetinde kökeni İslamiyet'te yatan dini sebeplerden ötürü yaratılmıştır. 

 

Fakat yakından incelendiğinde, Müslümanların köleler ordusu sistemi herhangi bir dini emir gereğince değil,   kabile toplumlarının çok güçlü olduğu bir gelenekte devlet  kurma sorununa çözüm  olarak  ortaya  çıkmıştır.

 

Köleler  ordusu  Arap  Abbasi hanedanı döneminde icat edilmiş, çünkü Abbasi hükümdarları imparatorluklarını ‘Köleler  ordusu’  Arap  Abbasi hanedanı döneminde icat edilmiş, çünkü Abbasi hükümdarları imparatorluklarını ayakta tutmak için kabile   olarak örgütlenmiş kuvvetlere  güvenemeyecekleri  anlamıştı

 

 

Kabilelerden zorla toplanan askerler, çabucak sefere çıkarılabiliyor ve ani akınlar için sayıları artırılabiliyordu.  Yeni  İslam dini tarafından bir araya  getirildikleri ve bu dinin etkisi altına girdiklerinde Ortadoğu'nun ve güney Akdeniz dünyasının büyük bir kısmını istila  etmeyi başardılar.  

 

Fakat daha önce gördüğümüz gibi Çin' de, Hindistan' da ve Avrupa' da kabile düzeyinde örgütlenmenin yerini devlet düzeyinde örgütlenme almıştı.

 

Çünkü  kabile düzeyindeki örgütlenmeler,  kollektif eylemi sürdürme konusunda başarılı olamıyordu.  

Kabile

 

Kabile toplumları;    eşitlikçi, oybirliğine dayalı ve inatçıdır; toprağı uzun bir süre ellerinde tutmaları çok zordur ve kendi içlerinde hizipleşmeye ve çatışmaya yatkındır. (3)

 

Köleler ordu sisitemi, dünyanın en güçlü kabile toplumlarının birinden, devlet düzeyinde güçlü bir kurum oluşturmak için  tasarlanan   muhteşem bir    adaptasyon  olarak ortaya  çıkmıştı.  

 

Devlet gücünü tek elde toplama ve  konsolide   etme  konusunda öylesine başarılı olmuştu ki, filozof İbn-i Haldun'a göre, “İslamiyet'in dünyanın  önde gelen dinlerinden biri olmasını sağlamıştı.

 

 

 

Açıklamalar:

 

(*) Alıntı, Francis Fukuyama “Siyasi Düzenin Kökenleri”

Profil Yayınları.Başlıklar ve boltlamalar tarafımdan yapıldı.

 

 

(1)Devşirme, Değiştirmek ;  Türkiye Türkçesi derşür veya dirşür “toplamak” fiilinden evrilmiştir. Bu fiil Eski Türkçe aynı anlama gelen  der veya dir fiilinden Türkiye Türkçes i+(g)Ur ekiyle türetilmiştir. Değiştirmek, ise Türkiye Türkçesinde değşürmek  fiiliyle kullanımda birleştiği anlaşılıyor (S.Nişanyan)

 

Irak Abbasi’ler döneminde  gulam, gılam /esir; giderek  memlük, memalik; Kuzey Afrika’da gelişiminde Endülüs’te Arap olmayanlardan (mevali) ücrretli asker: abid(abd’ın çoğulu). Osmanlıdan önce Pers, Roma Bizansta esir kölelerin, askerliğe evrilmesi çoğunlukla süreye bağlanmış “performanslarına” karşı  özgürlük, vatandaşlık vaadiyle sağlanıyordu.(İslam Ansiklopedisi)

 

(2) Bu kısım özel ilgiyi hak ediyor; çünkü köklerinde savaşkan çoğunlukla zorba el koyucu mahareti bulunduruyor. Zade (Farsça), oğul soy soylu kişi. Zadan, zuy-, üremek fiilinin+a geçmiş zaman sıfatıdır. Hint Avrupa dilinde gen/h- “doğurmak” biçiminden evrilmiş.

 

Bu sıfatın kökeninde arisitokrasi(aristocraratie)var.Eski Yunancada aritos “en uygun en seçkin”;  kratos , “iktidar”sözcüğü birleşimi. Arma, armes(silahlar, donanımlar); bir birliğin kurumun işareti; çeleng (Frz); artus (eklem), ars, art (sanat, beceri);eski Yunancada  armos (uyum),aristos (en uygun), arthron(eklem);Avesta dilinde arathna: dirsek-mızrak .(Nişanyan)

 

“Özel ilgi”,  yani savaş, sindirme, esir alma,  öldürme kabiliyeti. Bu kabiliyet nüfusun artmasıyla yetenekleri   ihtiyaçları temin ve satma sahasında açığa  çıkan zenginleşen tüccar sınıfı  tarafından giderek paylaşıldı.

Aristokrasi, yüz yıllar sonra  savaşkan başarıdan , ticari başarıya evririldi.  

 

(3))Kabile:Aşiret (Arapça), oymak (Türkiye Türkçesi. Altay, Teleüt, KazakKırgız vb)  aralarında köken/kan,  din,evlilik   ekonomik bağ bulunan  dil,kültür birliğindeki aileler (ocak, sülale. )Yine aralarında en güçlü (savaşkan),dolayısıyla  zengin, yetenekli olanlardan seçtikleri reisleri(ağa)ları ve yardımcıları tarafından yönetilir.

 

 






Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-12
16.09.2024 369 Okunma
1 Yorum 16.09.2024 08:21
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-11
15.09.2024 347 Okunma
1 Yorum 15.09.2024 08:09
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-10
14.09.2024 366 Okunma
1 Yorum 14.09.2024 10:45
Reşat Nuri Erol
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun; Rabia Hocahanım-9
13.09.2024 439 Okunma
Reşat Nuri Erol
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun; Rabia Erol Hocahanı
12.09.2024 388 Okunma
1 Yorum 12.09.2024 07:51
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhiraciun; Rabia Erol Hocahanım-7
11.09.2024 407 Okunma
2 Yorum 11.09.2024 09:45
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Erol Hocahanı-6
10.09.2024 399 Okunma
1 Yorum 10.09.2024 05:50
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhiraciun; Rabia Erol Hocahanım-9
9.09.2024 413 Okunma
2 Yorum 10.09.2024 05:52
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 705 Okunma
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Erol Hocahanı-3
7.09.2024 381 Okunma
1 Yorum 07.09.2024 10:29
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Erol Hocahanı-4
7.09.2024 404 Okunma
2 Yorum 11.09.2024 09:50
Reşat Nuri Erol
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun; Rabia Erol Hocahanı
5.09.2024 443 Okunma
3 Yorum 11.09.2024 09:49
Reşat Nuri Erol
İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Erol Hocahanı-1
4.09.2024 562 Okunma
10 Yorum 11.09.2024 09:46
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
ACABA DEĞİŞİRLER Mİ? ACABA DEĞİŞTİLER Mİ?
4.09.2024 104 Okunma
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-41
1.09.2024 451 Okunma
1 Yorum 01.09.2024 05:27
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-40
30.08.2024 417 Okunma
1 Yorum 30.08.2024 13:37
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-39
29.08.2024 441 Okunma
1 Yorum 29.08.2024 05:48
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-38
27.08.2024 473 Okunma
1 Yorum 27.08.2024 06:04
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-37
26.08.2024 387 Okunma
1 Yorum 26.08.2024 11:10
Mete Firidin
O Cennet Yaprakları
25.08.2024 177 Okunma
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-36
25.08.2024 444 Okunma
1 Yorum 25.08.2024 09:36
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-35
24.08.2024 445 Okunma
1 Yorum 24.08.2024 07:23
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-34
22.08.2024 414 Okunma
1 Yorum 22.08.2024 09:59
Mete Firidin
Kelime kökü AMD
21.08.2024 157 Okunma
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-33
21.08.2024 417 Okunma
1 Yorum 21.08.2024 10:26
Mete Firidin
Kelime Kökü WTD
21.08.2024 160 Okunma
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-32
20.08.2024 437 Okunma
1 Yorum 20.08.2024 07:45
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-31
19.08.2024 452 Okunma
1 Yorum 19.08.2024 11:26
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-30
18.08.2024 496 Okunma
1 Yorum 18.08.2024 14:03
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-29
17.08.2024 433 Okunma
1 Yorum 17.08.2024 11:28
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-28
16.08.2024 424 Okunma
2 Yorum 16.08.2024 07:25
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-27
15.08.2024 459 Okunma
1 Yorum 15.08.2024 07:28
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-26
14.08.2024 432 Okunma
1 Yorum 14.08.2024 10:00
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-25
13.08.2024 462 Okunma
8 Yorum 13.08.2024 13:38
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-24
12.08.2024 485 Okunma
2 Yorum 12.08.2024 15:14
Mete Firidin
Kelime Kökü TıWD (Keettevdi)
11.08.2024 706 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 774 Okunma
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-23
11.08.2024 537 Okunma
5 Yorum 11.08.2024 14:11
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-22
10.08.2024 477 Okunma
1 Yorum 10.08.2024 10:10
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-20
8.08.2024 492 Okunma
2 Yorum 12.08.2024 15:16
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-19
7.08.2024 492 Okunma
7 Yorum 07.08.2024 08:59
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-18
6.08.2024 482 Okunma
1 Yorum 06.08.2024 10:18
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-17
5.08.2024 543 Okunma
1 Yorum 05.08.2024 09:38
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-17
5.08.2024 204 Okunma
1 Yorum 06.08.2024 13:19
Mete Firidin
Taha Suresi 98 (97). Ayet ve Haphephobia
4.08.2024 593 Okunma
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-16
4.08.2024 498 Okunma
1 Yorum 04.08.2024 10:29
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-15
3.08.2024 451 Okunma
1 Yorum 03.08.2024 09:40
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-14
2.08.2024 630 Okunma
7 Yorum 02.08.2024 08:33
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-13
31.07.2024 476 Okunma
1 Yorum 31.07.2024 10:18
Reşat Nuri Erol
Srebrenitsa soykırımından Gazze soykırımına-12
30.07.2024 529 Okunma
1 Yorum 30.07.2024 06:43


© 2024 - Akevler