Kooperatif-5; sürdürülebilir kalkınma modelidir...
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Millî Gazete yayına başladığı yarım yüzyıldan yani 12 Ocak 1973’ten beri yazıyoruz…
Nitekim ‘Adil Düzen’ çalışanı yazarların dönem dönem gazetede özel köşeleri oldu…
Şahsen o zamandan beri muhabir ve muharrir olarak bildim bileli hep yazıyorum…
1975 yılında yayımlanan bir makaleden dolayı 10 yıl ağır hapisle yargılanmıştım…
Malum olduğu üzere o zaman 163’üncü madde vardı; ona istinaden yargılandım…
Yargılanma sebebini de o zamandan beri hiç unutamıyorum…
Sebep, o makalemde geçen “İslam’ın sosyal adalet ve eşitlik esaslarına dayanan yeni bir düzen kurmak zorundayız” cümlesiydi; yani henüz işin başlangıcında, MSP İzmir yöneticileri olduğumuz dönemde, ‘yeni bir düzen kurmak’ gündemimiz vardı…
MSP İzmir ve Ege Bölgesi teşkilat kurucuları olarak çalışmalara başlar başlamaz, aynı zamanda il merkezimizde ‘ilmî çalışmalarımıza’ da başladık ve ilk ana konumuz da şuydu:
“Millî Görüş Açısından Anayasa Seminerleri… “
Aradan tam yarım yüzyıl geçti…
Aynı niyet ve azimle çalışmaya devam ediyoruz…
Nitekim bu yazının yazıldığı bugün (23 Nisan 2024) de seminer günümüzdür ve yarım yüzyıldır üzerinde çalıştığımız hem ‘yeni anayasa’ hem de ‘yeni düzen’ üzerinde duruyoruz…
Haftalardan beri Doç. Dr. Süleyman Akdemir Hoca, “Yeni Bir Anayasaya Geçiş Önerileri / Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” ana konusunu ve o haftadaki “Güncel Konuları” anlatıyor; Üsküdar’daki İslam Medeniyeti Vakfı merkezimizde…
Süleyman Hoca anlatıyor, sunumunu yapıyor; sonra hep beraber değerlendiriyoruz…
Seminer öncesinde de erken gelen çalışma arkadaşlarımızla sohbetler yapıyoruz…
“Kooperatif” konumuza kaldığımız yerden devam edelim…
***
Kooperatifler Sürdürülebilir Kalkınma İçin İyi Bir Modeldir
Sürdürülebilir kalkınma, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin günümüz kuşaklarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir kalkınma modeli olarak tarif edilebilir. Kooperatifler de çalışma prensipleri gereği, sürdürülebilir kalkınma anlayışına son derece uyum gösteren ekonomik aktörlerdendir.
Ekonomik ve sosyal yapı ile çevre etkileşimini sistem kurgusu içerisinde bir bütün olarak değerlendirilerek bugünkü ve gelecekteki nesillerin kalkınmanın getirdiği fırsatlardan hakkaniyetli bir şekilde yararlanmasının sağlanması, sürdürülebilir kalkınmanın temel felsefesini oluşturmaktadır.
2009 yılında “orman ve deniz gibi ortak malların dernek ve birlikler tarafından nasıl başarılı yönetilebileceğini” konu alan Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan ABD’li profesör Elinor Ostrom, kamusal kaynakları devletin veya şirketlerin denetimine tabi kılan bakışı değiştiren bir yaklaşım geliştirmiştir.
Elinor Ostrom’un çalışmaları dünyanın farklı köşelerinde meralar, ormanlar, içme suyu ve balıkçılık alanları gibi ortak kamusal kaynakların adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilebildiğini gözler önüne seren eserine mülhem olan kuruluş, Alanya Balıkçılar Kooperatifi’dir.
Elinor Ostrom, kamusal malların devlet ve özel sektörden bağımsız bir şekilde de nasıl kurtulabileceğini, söz konusu kaynakları müştereken kullananların kendi aralarında bir antlaşmaya dayanarak bir yönetim düzeni kurarak mümkün olabileceğini gözler önüne serer.
Kullanıcılar söz konusu kaynakların kullanımına dair gerekli ilke ve kuralları kendileri belirleyip, bunlara dayalı sistemin işleyişini gözetecek mekanizmayı hayata geçirirler. Böylece kendileri dışında kamusal ya da özel herhangi bir otoriteye ihtiyaç duymadan kaynakların adil ve sürdürülebilir kullanımını sağlamış olurlar.
(Devamı var)