Lütfi Hocaoğlu
Süt Annelik
7.10.2014
11766 Okunma, 10 Yorum

 

Kuran’da Nisa suresi 23. ayetinde nikâhlanmanın haram olduğu kimseleri sayarken iki kadını da haramlar arasında sayar:

  1. أُمَّهَاتُكُمُ اللَّاتِي أَرْضَعْنَكُمْ: Sizi emziren sizin anneleriniz
  2. أَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ: Emzirmeden dolayı kız kardeşleriniz

Burada çok önemli iki durum vardır:

  1. Bizi emziren nasıl bizim annemiz olmaktadır?
  2. Bizi emzirenin çocukları nasıl emzirmeden dolayı bizim kardeşimiz olmaktadır?

Bugüne kadar biz bunu bilmiyorduk. Ama Kuran’a inandığımız için kardeş olduğumuzu doğrudan kabul ediyorduk. “Emzirme ile kardeş olunmaz”, “böyle saçma şey mi olur” şeklindeki sözlere kulak asmıyorduk. Diyorduk ki “Kuran diyorsa doğrudur, bizim bilgimiz eksiktir.”

Bugün ilim yine Kuran’ın bir mucizesini ispat etmiştir.

Anne sütünde 1970’li yıllarda tıpkı retrovirüslere (AIDS virüsünün ailesi) benzeyen bir yapı bulundu. Bu yapıya mikroveziküller denildi ama tam olarak ne işe yaradığı saptanamadı. Hatta o yıllarda meme kanseri ile ilişkili olabileceği düşünüldü ancak bir ilişki saptanamadı.

Birkaç yıl önce bu mikroveziküllerin ne işe yaradığı saptandı.

Anne meme epitel hücreleri süt yağ globulleri (Milk Fat Globul=MFG) adı verilen bir yapıyı oluşturur ve sütün içine verir. Bu globullerin içinden ve doğrudan meme epitel hücrelerinin içinden bahis konusu olan mikroveziküller salgılanır. Bu mikroveziküllerin en önemli özelliği içinde aynı retrovirüslerde bulunan revers transkriptaz adlı enzimi ve şablon olarak kullanılacak olan mRNA’yı barındırmalarıdır. Yani virüse benzeyen bu mikroveziküller tıpkı retrovirüsler gibi davranan bir yapıdır.

Peki, bu mikroveziküller ne yapmaktadır? Anne sütü içinde bebeğin midesine gitmektedir. Mide son derece asidiktir. Ancak bu mikroveziküller o kadar dayanıklıdır ki bu mide asidinde parçalanmamaktadırlar. Eğer parçalansalardı içindeki mRNA ve revers transkriptaz enzimi (bir proteindir) alt parçalara ayrılacak ve kana bu alt parçalar geçecekti. Böylece bu mikroveziküllerin bir fonksiyonu olmayacaktı. Oysa bu mikroveziküller midede parçalanmadan bağırsağa kadar gelmektedirler. Bu mikroveziküllerin büyüklüğü 55 nm kadardır. 60 nm’den küçük olduğu için bağırsaklardan kana caveolar endositoz adı verilen bir yolla geçmektedir. Bu yol belli büyüklükten küçük olan yapıların geçmesine müsaade eden bir yoldur. Burayı geçtikten sonra bebeğin hedef hücrelerine yine caveolar endositoz yolu ile geçmekte ve içindeki mRNA ve revers transkriptaz enzimini endoplazmik retikulma vermekte ve buradan da hücre çekirdeğine gitmektedir. Revers transkriptaz enzimi DNA’da yer açmakta ve DNA’nın her iki zincirine anne sütünden gelen mRNA’yı şablon olarak kullanarak yeni geni yazmaktadır. Bu mikroveziküllere süt transkriptomu denmektedir.

Böylece anne sütü ile bebeğin genleri değişmekte, sütünü emdiği annesinden üreme dışında genler almaktadır.

Bu genler yaklaşık olarak 14.000 tanedir ve bunlar aktif genlerdir. Yani emziren kadın, emzirdiği çocuk doğurmadığı bir çocuk olsa bile yumurtası yoluyla değil, sütü yoluyla genlerini o çocuğa vermektedir. Daha da ilginci bebeğe babadan gelen genler de sütannenin genleri ile değişmektedir. Yani emziren anne gerçekten anne olmaktadır. Hem de tam ayette dediği gibi: “sizi emziren sizin anneleriniz”. Aynı zamanda bu annenin çocukları da gerçekten kardeş olmaktadırlar. Onlar annelerinden genleri yumurta yoluyla ve/veya emzirme yoluyla almakta, süt çocuk ise emzirme yoluyla almaktadır. Tam da ayet buna işaret etmektedir: “emzirmeden dolayı kız kardeşleriniz”.

Bunun neticesinde çok önemli bir durum ortaya çıkmış olmaktadır: Sizi emzirenler ister sizi doğuranlar olsun isterse doğurmayanlar olsun, sizin gerçekten genetik annenizdir. Sizi emzirenin hem emzirdikleri hem de doğurdukları sizin gerçekten genetik kardeşlerinizdir.

 

Diğer önemli bir nokta da Bakara 233 ayetinde mevcuttur:

الْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ أَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ

Doğuranlar veledlerini iki tam havl emzirirler.

Burada beklenen, emzirme bu kadar önemliyken ayetin emir sıygasıyla gelmesiydi. Yani “doğuranlar veledlerini iki tam yıl emzirsinler”

لِتُرْضِعِ الْوَالِدَاتُ أَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ

şeklinde gelmesini beklerdik. Oysa ayet emir değil haber şeklinde gelmekte. Yani “emzirirler” demektedir. Niçin emir şeklinde gelmemektedir?

Bunu bir örnekle açıklayalım. Bir kadın metabolik hastalık taşıyıcısı ve bunun farkında değil. Bir çocuk doğurdu ve doğan çocukta metabolik hastalık tanısı kondu. İşte burada ayetin neden emir sıygasıyla gelmediği anlaşılmaktadır. Bu çocuk metabolik açıdan sağlıklı genlere sahip bir kadın tarafından emzirilirse hasta genlerin yerine sütannenin sağlam genleri geçeceğinden bebeğin metabolik hastalığı tedavi edilmiş olacaktır.

Diğer bir nokta da cümlenin isim cümlesi şeklinde gelmesidir. Yani aslında beklenen ayetin fiil cümlesi şeklinde

تُرْضِعُ الْوَالِدَاتُ أَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ

gelmesidir. Ancak isim cümlesinde gelmesinin de bir amacı vardır. Normalde fiil cümlesinde fâil olacak olan müsnedün ileyh isim cümlesinde mübteda yapılırsa bunun iki temel amacı vardır: tahsis ve te’kîd. Burada da emzirme yalnızca bir kadına tahsis edilmiştir. Bu nedenle isim cümlesi gelmiştir. Hem anne hem de sütanne emzirirse sürekli bebeğe ikisinin de genleri yazılmaya çalışılacaktır. Hücreler arasındaki denge bozulacaktır.

Sütanne kavramının ne kadar önemli olduğunu anlamış bulunuyoruz. Günümüzde batılıların ilahi metinlere değer vermeyerek, kendilerini Allah’tan akıllı sanarak kuzenlerle bile evlenmeyi haram etmişken, süt bankaları kurup da kardeşleri ile evlendiklerinin farkına varmayacak kadar saçmaladıklarını da görmüş bulunuyoruz. Daha da komiği ellerinin altında Kuran varken batılıları tanrı sanan yöneticilerimizin eğer ciddi kamuoyu tepkisi olmasaydı tıpkı onlar gibi süt bankaları kuracak olmalarına neredeyse ramak kalmasıdır.

 

Bilimsel kaynak:

Irmak et al. Theoretical Biology and Medical Modelling 2012, 9:20

http://www.tbiomed.com/content/9/1/20

 

 


YorumcuYorum
Mete Firidin
08.10.2014
12:38

Çok bilgilendirici bir makale . Teşekkür ederim.

Keşke müslümanlar? Kuranı biraz umursamış olsalar!

Ali Bülent Dilek
08.10.2014
13:58

zübeyir hocamız diyor ki;benim tam tamına 11 sütannem var...Genetik durumum nasıl açıklanabilir?

Lütfi Hocaoğlu
08.10.2014
16:05

Böyle farklı genleri içerenlerin genetik durumuna mozaik denir. Yani muhtemelen vücudunda değişik hücrelerde değişik metabolik genler var.

Hüseyin Kayahan
09.10.2014
08:27

"Bir doğurma evresinde, birden fazla erkekle birleşme yasağı" olan Zinanın, biyolojik hikmeti de budur. Bildiğim kadarı ile birleşme sonrası rahme bırakılan meninin/spermleri bir kısmı vagina duvarları tarafından emilmekte ve kadın vücuduna karışmaktadır. Eğer bu spermler birden fazla erkeğe ait olursa, rahimdeki cenine de bunlar intikal edecektir. Bu ise biyolojik olarak önlenmesi gereken bir durumdur.

Gözlemleyebildiğimiz bütün canlılar, aynı anda birden fazla erkeğin spermlerinin karışmaması için tedbirler almaktadır. Mesela erkek balık dişinin yumurtalarını bırakacağı döllenme bölgesinde önceden bir kaç gün nöbet tutar ve oraya erkek balık yanaştırmaz. Böylece daha önceden de bırakılmışsa onların da ölmesini bekler. Dişi yumurtalarını bırakır bırakmaz kendisi spermlerini buraya salarak döllenme işinin tek erkekle olmasını sağlar. Bu, yaratanın önceden onlara yüklediği ve adına "içgüdü" dediğimiz bir programla sağlanmaktadır.

Yine mesela, "aşk kelebeği" denen ve birden fazla erkekle birleştiği görülen böcekte de benzer bir durum vardır. Sonradan gelen erkek, önce bir sıvı salgılayarak vajinanın içindeki eski spermleri temizlemekte, dezenfekte etmekte ve ondan sonra kendi spermlerini bırakmaktadır. Spermlerin karışmasına izin vermemektedir. Şimdi bu canlı bunu nereden bilmekte ve bu işe uygun salgıyı nasıl üretmektedir? O salgıyı üretecek bezin daha hilkatten önce o canlının DNA'larına konulması gerekmektedir ki, canlının bedeni o plana göre oluşabilsin ve lazım olunca o bez o salgıyı üretebilsin. Bu ise, felsefi olarak mümkün değildir. Çünkü bu evren "sebeplerin sonuçları doğurduğu" bir evrendir. Halbuki burada sonuçların sebepleri oluşturduğu gözlenmektedir. Bu da bize "şuurun/bilincin" maddeden önce olduğunu, alınmak istenen neticeye göre bir plan ve projenin yapıldığını göstermektedir. Bu da klasik evrim teorisinin felsefi temelini çökmesi demektir.(ERGİNLİK TEORİSİ'nden alıntıdır.)

Bu konuda doktorların benden fazla söyleyecekleri vardır.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Mete Firidin
12.10.2014
08:11

Anadoluda çocukları doğup ölen annelerin yeni doğmuş çocukları yaşasın diye, çocukları ölmeyen bir kadına emzirtilir. Sanki bu yöntemle genetik hastalıklar tedavi edilmeye çalışılır.

Hüseyin Kayahan
13.10.2014
09:27

Dr Mete ve Lütfi,

Yanlış anlamadıysam; kadın/anne DNA'sının karışması faydalı gibi görünüyor. Sağlam genlerin transferine sebep olabiliyor. Fakat erkek/baba DNA'sının karışması zararlı olmalı ki, yasaklanmış olsun. Bu konuda, bu ikisinin farklılığı konusunda bilimsel bir çalışma var mıdır? Kadın ve erkeğin DNA'ları 100% simetrik/aynı değil midir? Farklı fonksiyonlar mı taşıyorlar?

saygılarımla.

H.Kayahan

Lütfi Hocaoğlu
13.10.2014
12:51

Erkeğin DNA'sının karışabileceğine dair bir bilgi yok. Belki ileride saptanabilir. Bunu bilemiyorum.

Ama emziren annenin DNA'sı çocuğun DNA'sını değiştiriyor. Emziren kadın hasta veya hastalık taşıyıcısı ise emzirmesi zararlı. Sağlamsa faydalı.

Y kromozomu dışında hem anne hem de babanın DNA sı aynı fonksiyonu görüyor.

Hüseyin Kayahan
14.10.2014
14:50

Spermlerin rahim tarafından emildiğini yıllar önce Karagülle'den duymuştuk. Kendi çıkarımı mı, toksa bir aktarma mı bilmiyorum.

Hamilelik oluştuktan sonra yeni yumurta üretilmeyeceğine göre başka erkekle birleşmenin (sadece hukuki ve psikolojik değil) biyolojik olarak da zararlı yönleri olmalı ki, yasak olsun. Hamilelik yokken diğer erkekten hamile kalma ve bunun da DNA testleri ile (bunu yapanlar açısından) bilinme riski vardır. Ama hamile olan ikinci kere hamile kalmaz, değil mi? Bu durumda gizli ilişkinin bilinmesi, izlerinin sürülmesi nasıl olabilir?

Saygılarımla.

mbarut
11.02.2018
15:26

Saffat suresi 70. ayette "babalarının izleri/eserleri üzerinde giderler" ibaresi var. bu bana genetik aktarımın düşünce ve davranışla alakalı bir genetik aktarımı/mirası çağrıştırdı. Bu konuyla ilgili bir ilminiz var mı?

muharrem barut


Lütfi Hocaoğlu
12.02.2018
11:52
Hızla akan kana da gözyaşına da الهَرِع denmiştir.
Birbirine uymayan, sürekli değişen şekillerde meydana gelen hareketler de bu kökle ifade edilir. Bu ayette atalarının izleri üzerinde ihra edilenlerdir demektedir. Burada meçhul fiil kullanılmıştır. Onlar hızlı ve düzensiz hareketi kendi başlarına yapmamakta, onlara yaptırılmaktadır. Bu nedenle burada onlara bu düzensiz ve akılsızca davranışı yaptıran atalarının izleri dediği önceden beri gelen kanunlardır. Bu kanunlar (kurallar, töreler, adetler) onları ihra ettirmekte, onlar da ihra olunmaktadır. Günümüzün kanun düzeni bunun tipik örneğidir. Her gün değişiklikler olmakta, her gün yeni kurallar icad edilmekte, önceki kural ertesi gün suç olmaktadır. Sürekli titreşimler, belirsizlikler meydana gelmekte ve insanlar ne yapacaklarını bilemeyerek ihra edilmektedirler.
Bu kök bir hareketin, bir işin hızlı ve düzensiz şekilde gerçekleşmesi demektir.
Görüşlerde meydana gelen istikrarsız şekilde sürekli gerçekleştirilen değişiklikler de bu kökle ifade edilir. Bu nedenle ahmaklara هَيْرَع denmiştir.
Hızla akan kana da gözyaşına da الهَرِع denmiştir.
Birbirine uymayan, sürekli değişen şekillerde meydana gelen hareketler de bu kökle ifade edilir. Bu ayette atalarının izleri üzerinde ihra edilenlerdir demektedir. Burada meçhul fiil kullanılmıştır. Onlar hızlı ve düzensiz hareketi kendi başlarına yapmamakta, onlara yaptırılmaktadır. Bu nedenle burada onlara bu düzensiz ve akılsızca davranışı yaptıran atalarının izleri dediği önceden beri gelen kanunlardır. Bu kanunlar (kurallar, töreler, adetler) onları ihra ettirmekte, onlar da ihra olunmaktadır. Günümüzün kanun düzeni bunun tipik örneğidir. Her gün değişiklikler olmakta, her gün yeni kurallar icad edilmekte, önceki kural ertesi gün suç olmaktadır. Sürekli titreşimler, belirsizlikler meydana gelmekte ve insanlar ne yapacaklarını bilemeyerek ihra edilmektedirler.





Son Eklenen Makaleler
Lütfi Hocaoğlu
Dokuz Ayetin Günümüzdeki Anlamı
6.08.2022 1404 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Zümer Suresi 36. Ayet Tefsiri
24.12.2020 2677 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Fasıl Zamiri (ضمير الفصل)
29.11.2020 8857 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
لَدَى, لَدُنْ, عِنْدَ Leda, Ledün ve Inde farkı
8.11.2020 9671 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 17:09
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-8
3.09.2020 2450 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-7
11.08.2020 2408 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-6
9.08.2020 2716 Okunma
1 Yorum 09.08.2020 15:31
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-5
3.08.2020 4786 Okunma
1 Yorum 03.08.2020 15:30
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-4
31.07.2020 2769 Okunma
1 Yorum 03.08.2020 16:13
Lütfi Hocaoğlu
Fitne
28.07.2020 2615 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Cahiliyye
28.07.2020 2683 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-3
26.07.2020 2668 Okunma
1 Yorum 03.08.2020 16:13
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-2
23.07.2020 2596 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Müzzemmil Suresi Tefsiri-1
19.07.2020 3006 Okunma
1 Yorum 28.07.2020 07:58
Lütfi Hocaoğlu
Kuran'ı mehcur edinmek
16.07.2020 3060 Okunma
1 Yorum 16.07.2020 17:39
Lütfi Hocaoğlu
Fahişe ve Fahşâ
20.08.2015 40210 Okunma
81 Yorum 16.09.2015 00:08
Lütfi Hocaoğlu
Kelime
12.04.2015 6220 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 21:29
Lütfi Hocaoğlu
Süt Annelik
7.10.2014 11766 Okunma
10 Yorum 12.02.2018 11:52
Lütfi Hocaoğlu
Gramer
10.07.2012 5375 Okunma
8 Yorum 18.07.2012 08:52
Lütfi Hocaoğlu
İsa'nın yaratılışı
10.05.2012 11044 Okunma
9 Yorum 12.05.2012 13:07
Lütfi Hocaoğlu
Kan gruplarının evrimi
9.05.2012 9519 Okunma
3 Yorum 11.05.2012 21:02
Lütfi Hocaoğlu
Hamr
15.03.2012 8789 Okunma
1 Yorum 16.03.2012 11:13
Lütfi Hocaoğlu

1.03.2012 110 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Bilgisayardan Kuran Öğrenmek. Ruhu-l Kuran Projesi
1.08.2009 16928 Okunma
34 Yorum 27.01.2024 09:00


© 2024 - Akevler