Açıklama 8 (Gerekçe 8)
إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
Bu bir hatırlatmadır. Kim isterse rabbine doğru bir yol edinir.
Beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci emir olan söylediklerine sabretme (اصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ), güzel bir ayrılışla ayrılış (اهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمِيلًا), nemet sahibi yalanlayanları Allah’a bırakma (ذَرْنِي وَالْمُكَذِّبِينَ أُولِي النَّعْمَةِ) ve onlara süre tanımanın (مَهِّلْهُمْ قَلِيلًا) gerekçelerinden biridir.
Burada فَ ile atfedilmiş iki cümle vardır.
Ma'tûf | Atıf harfi | Ma'tûfun aleyh |
Cevap cümlesi | Şart cümlesi |
اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا | مَنْ شَاءَ | فَ | إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ |
1. Cümle
إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ
هَذِهِ ism-i işarettir. “Bu” demektir. Müennes yani dişildir. Dişil tekil gelmesi ya tek sayıda hakiki dişil bir varlığa ya tek sayıda hakiki olmayan manevi olarak dişil olan bir varlığa ya da çok sayıda gayr-i akil (şuurlu olmayan) varlığa işaret eder. Burada çok sayıda lafzi olarak dişil olan ayetlere işaret etmektedir. Yani هَذِهِ الْآيَاتِ (bu ayetler) demektir. هَذِهِ yakın ism-i işarettir. Bu nedenle ayetlerin kendisini ifade eder. Manasını ifade etseydi uzak ism-i işaret olarak تِلْكَ(o)gelirdi. Burada هَذِهِ ile işaret edilen ayetler surenin bu ayete kadar olan ayetleri olabileceği gibi 12-18. ayetlerde olabilir.
تَذْكِرَةٌ “anlatmak, anımsatmak” anlamındadır. Tef’îl bâbından mastardır. ذِكْرٌ “anmak, zikretmek” demektir. Birisini anlamak, anlatmak veya bir şeyi akletmek, aklettirmek amacıyla kaydedildiği yerden onun hakkındaki bilgileri alıp kullanmak manasındadır. Bu kaydedildiği yer kitap olabileceği gibi insanın hafızası da olabilir, başka şeyler de olabilir. Kullanma sözle olabileceği gibi yazıyla da olabilir, başka şekilde de olabilir.
إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ “bu bir anlatmadır” demektir. إِنَّ ile gelmiştir. Te’kîd bildirir. Muhatabın zihninde bir şüphe olunca gelir. Muhatabı kesinlikle tereddütten uzaklaştırmaktadır.
2. Cümle
مَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
Şart ve cevap cümlesinden oluşur.
Cevap cümlesi | Şart cümlesi |
اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا | مَنْ شَاءَ |
Şart cümlesi
مَنْ شَاءَ
مَنْ “kim” anlamında şart edatıdır. Arkasından gelen fiili “kim yaparsa” demektir.
شَاءَ “bir durumu, bir varlığı, bir işi diledi, istedi” demektir.
مَنْ شَاءَ “kim dilerse” demektir. Ancak dilenen, istenen belirtilmemektedir. Neyi dilerse sorusunun cevabı cevap cümlesindedir.
Burada شَاءَ mazi fiildir. Şart edatlarından sonra gelen mazi fiiller geçmiş zamanı göstermezler. Geçmiş veya gelecek zaman manası şart edatındadır. Şart edatından sonra gelen mazi fiil şartın bir kere gerçekleştiğini gösterir. Muzari fiil ise şartın sürekliliğini veya tekrar tekrar gerçekleştiğini gösterir.
مَنْ شَاءَ de dilemenin bir kere gerçekleşmesi şartı sağlamaktadır. (شَاءَ mazi)
مَنْ يَشَأْ de ise dilemenin sürekliliği veya tekrarlanması şartı sağlamaktadır. (يَشَأْ muzari)
Burada mazi fiille geldiği için dileme bir kere gerçekleşince şart sağlanacak ve ardından gelen cevap cümlesi bu şartın sonucunu gösterecektir.
Cevap cümlesi
اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
اتَّخِذَ“edindi” demektir. ءخذ (almak) kökünden ifti’âl bâbından mazi fiildir. Birisinin, bir şeyin bir özelliğini çaba göstererek kendine almak yani edinmek demektir.
إِلَى “-e doğru” demektir. Harf-i cerdir. Kendisinden sonra gelen isme doğru oluşu ifade eder.
رَبِّهِ “onun rabbi” demektir. Buradaki “o” مَنْ شَاءَ deki مَنْ e racidir. Yani “dileyenin rabbi” demektir.
إِلَى رَبِّهِ “rabbine doğru” demektir.
سَبِيلًا “yol” demektir. Kökü سبل dir. Bir kimseyi ya da kendisini başka bir kimseye veya bir mekâna veya bir işe, bir hedefe, bir amaca ulaştırmak manasındaki fiilden gelmiştir. Çoğulu سُبُلٌ dur. Bu “yol” cadde veya sokak anlamında değildir. Bir hedefe götüren yoldur.
اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا “rabbine doğru bir yol edindi” demektir. Şart cümlesinin cevap cümlesi olduğu için buradaki اتَّخَذَ mazi olsa da mazi manasında değildir. “Rabbine doğru bir yol edinir” anlamındadır.
Şart ve cevap cümlesi
مَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
مَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا “kim dilerse rabbine doğru bir yol edinir” demektir.
Burada önemli olan “مَنْ” kullanılmasıdır. مَنْ umumilik bildirir. “Her kim” anlamındadır. Herkes için geçerlidir. Yani bu şartı gerçekleştirmek için herhangi bir ön şart, herhangi bir özelliğin olmasına gerek yoktur. Sadece dilemek yeterlidir.
Yani her isteyen rabbine yani terbiyecisine doğru giden bir yol edinebilecek demektir. Herkesin yolu farklı olacaktır. Bunu da سَبِيلًا in nekre gelmesinden anlıyoruz. السَّبِيلَ şeklinde marife gelseydi rabbe doğru giden tek bir yol olacaktır. Nekre gelerek herkes kendisi için bir yol edinecek demektir. Kimi ilim yapacak, kimi insanlara yardım edecek, kimi savaşacak, kimi eğitecektir. Herkesin yolu farklı olacaktır.
اتَّخَذَ (edinme) kullanıldığı için bu yol için bir çaba gerekmektedir. Çabayla olmalıdır.
إِلَى اللهِ (Allah’a doğru) değil de إِلَى رَبِّهِ (rabbine doğru) kullanılmasının sebebi bu yolun aynı zamanda kişinin eğitimiyle ilgili olmasındandır. Kişi bu yolda rabbi tarafından eğitilecektir.
Gerekçenin sonucu
Buradaki ifadeler bir hatırlatmadır, anlatmadır. Bu hatırlatmalara uyan rabbine doğru yol edinir. Sen rabbine doğru bir yol edindin. Onlardan dileyen ve bir çaba gösteren de rabbine doğru bir yol edinir. Allah terbiye olmak isteyen hiç kimseyi çevirmez. Ancak onlar rablerine doğru bir yol edinmiyorlar. İsteselerdi edineceklerdi. Onların yolu Allah’ın yolu değil. Bu nedenle söylediklerine sabret, onlardan güzel bir ayrılışla ayrıl, beni yalanlayan nemet sahipleri ile bırak, onlara süre tanı.
---------------------------------------
Sûrenin tefsirinin sekizinci kısmına devam edeceğiz inşallah.