DR. MEHMET LÜTFİ HOCAOĞLU: BU PROGRAMLA, KUR’AN ÜZERİNDE DERİNLEMESİNE ARAŞTIRMA YAPMAK MÜMKÜN OLACAK! Dr. Mehmet Lütfi Hocaoğlu: Bu Programla, Kur’an Üzerinde Derinlemesine Araştırma Yapmak Mümkün Olacak! Yayın Tarihi: Şubat 16, 2012 Dr. Mehmet Lütfi Hocaoğlu, Avicenna Hastanesi Başhekim Yardımcısı. Uzman bir doktor… Aynı zamanda Bilgisayar Mühendisi… Kendisiyle söyleşi yapmamızın gerekçesi elbette sadece bu hususiyetleri değil. Mehmet Lütfi Hocaoğlu, üç yılı aşkın zamandır bir proje üzerinde çalışıyor. Bir bilgisayar programı; Ruh’ul Kur’an adını verdiği bu programla, Kur’an Arapçasının öğrenilmesini, Kur’an’ın kelime kelime meal ve tefsir çalışmasının yapılmasına imkân sunuyor. Kelime köklerine ve i’râb tefsirine yer verilen program, Kur’an-ı Kerim üzerine şimdiye kadar yapılan en kapsamlı ve nitelikli bilgisayar programı olacak. İşte o programın emektarı Dr. Mehmet Lütfi Bey’le yaptığımız söyleşi. Beğeneceğinizi umuyoruz: Önce sizi yakından tanımak isteriz. Tıp doktorsunuz ancak bildiğimiz kadarıyla bununla birlikte bilgisayar mühendisliği de okudunuz. Mehmet Lütfi Hocaoğlu kimdir sorusuna kısaca bir cevap istesek sizden… 1969 Sivas doğumluyum. İlkokul, ortaokul, lise, tıp fakültesini Sivas’ta okudum. İç hastalıkları uzmanlığını da Sivas’ta yaptım. Sonra İstanbul’da uzman doktor olarak Gültepe Ensar Hastanesinde çalışmaya başladım. 1.5 yıl kadar orada çalıştıktan sonra Anadolu Çınar Hastanesinde çalışmaya başladım. Orada da dört yıl boyunca çalıştıktan sonra üniversite sınavına girerek Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliğine girdim. Dört yıl boyunca geceleri hastanede nöbet tuttum, gündüzleri üniversitede derslere girdim ve fakülteden mezun oldum. Sonra Esenler Avicenna hastanesinden başhekim yardımcılığı görevine başladım ve halen burada çalışıyorum. “Ruhu’l-Kur’an” adını verdiğiniz bir projeden söz ediyorsunuz. Uzun bir zamandır da bu proje üzerine çalışıyorsunuz. İçeriğine girmeden ifade edersek, böyle bir program yazma fikri nasıl doğdu, buna ne sebep oldu? Ben 30 yaşına kadar Kuran’la ilgilenmedim. Sadece Cuma namazı Müslümanlığı yapanlardandım. 30 yaşına gelince bir vesile ile kendimi toparladım. İslamiyet’i anlamak istedim. Bunun için birçok kitap aldım, okudum, internet sitelerinde geçirdim gecelerimi. Ancak kaynaklarda birbirine zıt o kadar çok bilgi vardı ki kafam giderek karışmaya başladı. Bir uzman doktor olarak edindiğim ilmi seviye ve metodoloji ile yazılanlara bakıyordum ve şaşırıyordum. Hiç de ilmi gelmiyordu İslamiyet hakkında yazılan pek çok şey. Süleyman Karagülle ile tanıştım. O güne kadar okuduğum, duyduğum şeylerden farklı şeyler söylüyordu ama söyledikleri hep Kur’an’dan bir delile ve ilmi gerçeklere dayanıyordu. Sonunda aklıma yatıyordu. Bu ilmi bakış açısı ile Kur’an’ı kendim anlamalıyım diye düşündüm. Kuran Arapçasını öğrenmeliydim. Ondan Kur’an Arapçası öğrenmek istedim. Çünkü artık Kur’an hayatımın en önemli şeyi idi. Bana medreselerde okutulan klasik Sarf ve Nahiv kitaplarını aldırdı. Birlikte okumaya başladık. Kitaplar Arapça idi, beraber okuyorduk ve ben not tutuyordum. Ancak o kitaplardaki metodoloji ve konu sıralaması bana çok ters gelmişti. Süleyman Karagülle ezbere gitmeden mantığını kavramamı istiyordu ama eldeki kitaplar benim o güne kadar aldığım eğitim metodolojisine uymuyordu. İki kitabı da kabaca okuduktan sonra Arapça mantığı kafamda çok kaba bir biçimde yerleşmişti. Ondan sonra Türkçe hazırlanmış Arapça dilbilgisi kitaplarını aldım. Onlardan daha rahat anlıyordum fakat onlardaki konu sıralaması ve anlatım tarzı da sıkıntılıydı. Daha sonra anlatılan bir konuyla ilgili bilgiye dayanan bir bilgi önceki konuda veriliyordu. Bu nedenle birçoğunu tekrar tekrar okudum. Bu kitaplarda da geçen örneklerin pek çoğu Kur’an kaynaklı değildi. Kur’an’dan örnek aramaya başlayınca bulmak çok zordu. Kur’an’da bir ayette karşılaştığım değişik bir durumun karşılığını derli toplu bulabileceğim bir kitap yoktu. Bulunabiliyordu ama çok değişik kaynakları taramak gerekiyordu. Bunun üzerine Kur’an Arapça grameri ile Kur’an’ın metnini buluşturmaya karar verdim ve bu fikir ortaya çıktı. Ben de çalışmaya başladım. Ruh’ul Kur’an Projesi’ni açarsanız, tam olarak nedir? Bununla neyi amaçlıyorsunuz? Ruh’ul Kur’an Projesi ne işe yarayacak? Başlangıçta bu proje aslında hiç Arapça bilmeyen bir kimsenin sadece bu yazılımı kullanarak Arapça öğrenmesi içindi. Ancak zamanla projenin seyri değişti. Arapçayı iyi bilenlerin de Kur’an üzerinde derin araştırmalar yapabilmesine imkân tanıyan çok güçlü bir araç haline geldi. Hatta projenin şu andaki ağırlıklı hali bu şekilde… İnşallah bundan sonraki seyrinde hiç bilmeyenlerin öğrenmesi için güzel araçlar geliştirilecek. Bugün için Kur’an Arapçasının öğrenilmesinin zorluğundan söz ediyorsunuz? Bu zorluk neden kaynaklanıyor? Bu zorluğun en temel nedeni eğitim yöntemidir. Medrese tarzı eğitim veren yerler günün teknolojilerini kullanmadan 500 sene önceki eğitim yöntemini kullanmaktadır. İlahiyat Fakültesi gibi günümüz okullarında da klasik Arapçadan daha çok modern Arapça eğitimi ağırlıklı olarak verilmekte. Günümüzde doğal diller ve yapay diller olmak üzere diller iki sınıftadır. Doğal diller insanların konuşma dilleridir. Yapay diller ise makinelerde yani bilgisayarlarda kullanılan programlama dilleridir. Yapay diller çok net ve keskindir. Kurallar kesindir, istisnalar yoktur. Formüllerle ifade edilirler. Doğal dillerde ise istisnalar vardır, esneklikler vardır. Kuran Arapçası doğal bir dildir ama yapay dillere en yakın doğal dillerden biridir. Çekimli dil olması özelliği ile ve bir kelimeye veya çekime sadece bir harfin eklenmesi ile güçlü anlam değişiklikleri oluşturabilmesi nedeniyle çok kısa cümlelerle çok fazla anlamları ifade edebilen bir dildir. Bu özellikleri ile matematiksel yöntemlerle rahatlıkla ifade edilebilen bir dildir. Yani bir cümleyi bir formül ile ifade edebilir ve bu formülün içindeki her bir öğeyi de iç içe fonksiyonlardaki gibi ayrı ya da aynı formül ile ifade edebilirsiniz. Kuran Arapçasına bu tür bir bakış açısı ile bakarsanız dili öğrenmeniz kolaylaşır ve Kur’an size çok şeyler anlatmaya başlar. Sözgelimi hiç Arapça bilmeyen biri için bu programın doğrudan işlevselliği nedir? Arapça bilmeyen bir kişi mevcut meallerin doğruluğunu kıyaslama imkânı bulabilecek mi bu programda? Bu programın içinde bizim yazdığımız bir meal veya tefsir yoktur. Mevcut mealler ve tefsirler vardır. Kullanıcı okur ve değerlendirir. Arapça bilmeyen bir kişinin meallerin doğruluğunu kıyaslama imkânı yoktur. Ancak uyumsuzlukları fark edebilir. Zaten bu programın amaçlarından biri Arapça bilmeyen bir kişinin Arapçayı öğrenip kendi mealini yapabilecek bir duruma gelmesini sağlamaktadır. Kur’an’da kelime araması yapılabilecek, meal ve tefsiri de bulunuyor programın içinde. Arapça-Türkçe, Türkçe-İngilizce ve Arapça-İngilizce çeviriler de yer alıyor… Programda Kur’an’daki bütün kökler kök bazında aranabilmektedir. Her kökten gelen kelimeler ayrı ayrı geçtiği ayetlerle incelenebilmektedir. Ayrıca kök bazında meşhur Arapça sözlükler incelenebilmektedir. Bu sayede kişi kendi araştırmasını kolayca yapabileceği bir araca sahip olmaktadır. Yani biz bu proje ile insanlara doğrusu budur, doğrusu bizim yaptığımızdır demiyoruz. Kendi karar veriyor doğrusuna. Programın içinde bizim tarafımızdan yapılmış i’râb tefsiri mevcut. Bunun için bir araç (tool) programın içinde mevcut olduğu için kişi isterse kendi i’râb tefsirini baştan sona oluşturabilir veya mevcut i’râb tefsirimizi kendi doğrusuna göre değiştirebilir. Aynı şekilde her kelimenin sarf yönünden ayrıntılı bir analizi mevcuttur ve kişi isterse bunu kendi isteğine göre değiştirebilir. Bu sayede biz insanlara kendi çalışmalarını yapabileceği, kendi ekolüne göre veriyi oluşturabileceği, değiştirebileceği bir araç sunuyoruz. Peki, bu projeye dışarıdan katkı sağlamak mümkün mü? Eğer mümkünse sadece yazılım alanında mı bu katkı sağlanabilir? Bu aşamada yazılım alanında katkıya çok fazla ihtiyaç kalmadı. Bundan sonra programın içinde her kök için ayrıntılı incelemelerin yapıldığı çalışmaların eklenmesi gerekir. Bunu eklemek için kullanılacak en önemli kaynak yine programın kendisidir. Programın içine konulacak bir bölüm olacak. Kişi mevcut kök hakkında araştırma yapar. O kökün etimolojisinden başlar, Protosinaik dilden, Akadçadan itibaren Arapçaya gelene kadar kökün uğradığı değişiklikleri, eklenen ve çıkarılan harflerle kazandığı anlam değişikliklerini, benzer köklerle arasındaki anlam ilişkisini araştırır ve kaynakları ile beraber ilmi bir çalışma meydana getirir. Kendi bilgisayarındaki Ruhu’l-Kuran’a kaydeder. Çalışmasını bize de gönderir ve biz de Ruhu-l Kur’an’a onun adıyla ekleriz. Böylece Kuran’da yer alan 1700 kök hakkında derinlemesine bir çalışma başlamış olur. Zaman içinde Kuran üzerine çok güçlü bir külliyat elde edilmiş olur. Bu metinlerin İngilizcesi ve Arapçası hazırlanır ve onlar da Ruhu-l Kuran’a eklenir. Böylece Kuran üzerinde çalışan insanlar çoğalır. Zaman içinde bundan faydalanılarak bütün ilimlerin terminolojik ifadeleri Kuran Arapçasından kaynaklanacak biçimde değişir. Böylece ilimler arasında analoji doğar ve bir ilmi öğrenen diğer ilmi de kendi ilmindeki terminoloji ile analoji kurarak kolay bir şekilde öğrenir. Böylece Kuran artık sadece ölü arkasından okunan kitap olmaktan çıkar, içindeki her bir kelimesinin kapsadığı derin anlamları ile dünyanın en önemli kitabı, hususiyetini fark ettirir. Son olarak bu emek mahsulü büyük çalışmayla ilgili neler söylemek istersiniz? Bu çalışma sadece Allah rızası için yapılmıştır. Herhangi bir maddi kaygı ile yapılmamış, aksine çalışanlar kendileri hem zaman harcamış hem de maddi katkı yapmışlardır. Tamamlandıktan sonra isteyen programı indirebilecek ve kullanabilecektir. Tamamıyla ücretsiz olacak. Röportaj: Yusuf Genç-2012-gençdoku dan- http://www.gencdoku.com/dr-mehmet-lutfi-hocaoglu-bu-programla-kuran-uzerinde-derinlemesine-arastirma-yapmak-mumkun-olacak-535.html ALİ BÜLENT NOTU;not sayfayı kaldırmıişlar yukardaki linkteki sayfayı 03022021 |