Tufan var, Sosyal Tufan; gemi inşa etmeliyiz - 3
Kaldığımız yerden devam ederken uyarı ve çözüm önerilerinden daha fazla istifade edilmesi için bu yazının önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederiz…
“Bu hastalıklar çok daha fazla artacaktır. Hastaneler hem yetmeyecek hem de şifa olmayacaklardır; nitekim şifa olamamaktadırlar.
Sermaye’nin (yani sömürü sermayesinin) ürettiği ve doktorların bir tanrı gibi taptığı Sermaye’nin ilaç şirketlerinin ürettiği ilaçlar kronik hastalıkları daha da kötü hale getirecektir.
Ekonomiler çökecek, kurtulsun diye sarıldıkları karşılıksız paralar işe yaramayacak, Sermaye’nin güdümündeki tüm ekonomiler batacaktır.
Faize dayalı bu sistem çökecek ve tüm dünya boğulacaktır.
Bunun için bir gemi yapmalıyız.
Aramızda öyle bir sistem kurmalıyız ki bu sistem bizim gemimiz olmalıdır.
Tüm işleri senetlerle yapmalıyız.
Aramızda karşılığı olan senetler dışında para geçmemelidir.
Dışarıya bir şey satarken veya alırken başlangıçta mevcut para kullanılabilir ama dışarının gemideki ürünlere daha fazla ihtiyacı olduğunda onları da bizim senetlerle almaya zorunlu tutmalıyız.
Aramızdaki sorunları da dışarıyla ilişkilerimizi de yalnızca hakemlik ile çözmeliyiz.
Kendi gıdamızı üretmeli, dışarıda üretilip tüm dünyayı kronik hastalıkların pençesinde kıvrandıran genetiğiyle oynanmış, kimyasal ilaçlarla doldurulmuş gıdaları tüketmemeliyiz.
Evliya müesseselerini yani dayanışma ortaklıklarını kurmalıyız. Birimize bir şey olduğu zaman o kişi korkmamalı, korunacağını bilmelidir. Nuh’un gemisindekiler nasıl arkadaşsa yani birbirlerine yardım eden, eşlik eden, birbirlerini koruyan bir topluluksa, bizim topluluğumuz da öyle olmalıdır.
Dışarıda fırtınalar koparken bu gemi kurtulacaktır.
Bizim için ayet yani gösterge olan Nuh’un Gemisi gibi bir gemi inşa etmiş olacağız.
Bu gemiye binenlerin hepsi “Ellezîne” has ism-i mevsûlüne dâhil olanlar olmalıdır. “Min” ism-i mevsûlüne dahil olarak gelenler geçimleri için gelenler olabileceği gibi menfaatleri için gelenler de olabilir. Eğer organizasyona katılmayan yani iman etmeden (güvenmeden) başka sebeplerle Adil Düzen gemisine binenler olursa o gemi kalkmayacaktır.
Gemi önce bir aşiretle yani ocak seviyesinde bir toplulukla başlamalıdır (3-10 aile).
Sonra semt (30-100 aile)…
Sonra bucak (300-1000 aile) gemisi oluşmalıdır.
Sonra bu bucak ilk hücre olacak, yeni bucaklar meydana gelecek ve tüm dünya bu sayede değişecektir.
Böylece batıl düzen sona erecek, hak düzen olan “Adil Düzen “gelecektir.
Hazreti Nuh ve arkadaşları ile alay edildiği gibi bizimle de alay edeceklerdir. Küçük göreceklerdir. Bunların sermayesi yok, parası yok, üç beş kişi ne yapabilir diyeceklerdir. Yaptıklarımızı pratik görmeyeceklerdir. Çağ dışı diyeceklerdir. Paraların, kredilerin iş yaptığı dönemlerde böyle senetlerle iş mi olur diyeceklerdir.
Dışarıda fırtınanın kopmakta olduğunu başka görenler de olacaktır. Onlar çözümleri merkezde arayanlardır. Onlar merkezde gücü ele geçirip düzeni değiştireceğini sanma gafletindedirler. Merkezi emirlerle faizleri düşürerek faizi yeneceklerini sanmaktadırlar.
Karşılıksız paraya faiz olsa ne olur, olmasa ne olur.
Para karşılıksız olduktan sonra zaten batıldır.
Batıl olanda enflasyon olmasın diye başka batılın derecesini düşürmek çözüm müdür?
Tabi ki Akevler’in çözümleri pratik olmadığı için böyle son derece pratik (!) çözümlerle batış daha da hızlanacak, tufan çok daha çabuk gelecektir.”
Evet… Sadece kriz değil tufan var, TUFAN; SOSYAL TUFAN…
İşte bu tufana karşı artık gemi inşa etmeliyiz; ADİL DÜZEN GEMİSİ…