Süleyman Karagülle
Ebu Hanife ve Fıkhı
3.11.2012
7330 Okunma, 2 Yorum

 

Kur’an nâzil olurken herkes ona hayran olmuş ve onun etkisiyle iman etmişlerdi. Ne var ki Kur’an’ın nasıl uygulanacağı hakkında herhangi bir bilgileri yoktu. “Namaz kılın” diyor Kur’an ama namazı onların anlayacağı şekilde tanımlamıyordu. Kur’an’ın emirlerini nasıl yerine getireceklerini Hazreti Peygamber Cebrail’den öğreniyor ve arkadaşlarına anlatıyordu, onlar da ona uyuyorlardı.

Hazreti Peygamberin vefatından sonra vahiy kesildi, vahiy meleği gelmedi. Dört halife vahyin yerine istişareyi koydular. İstişare ediyor, peygamberler gibi fetva veriyorlardı. Sahabeler de onların ilmine ve takvalarına inandıklarından dolayı onların dediklerini peygamberin dedikleri kabul ediyorlardı.

Hilafet devri bitip saltanat devri başlayınca halk sultanlara inanmadı. Sultanların ne ilimleri ne de takvaları bu güveni vermiyordu. Herkes kendisine bir müçtehit aradı. Dört halifeden sonra “müçtehitler devri” başladı. O günkü İslâm âleminde 200 kadar müçtehit ortaya çıktı ve bunların fetvaları ile halk amel etmeye başladı.

Medine’de Malik icmaya dayalı, Irak’ta Ebu Hanife kıyasa dayalı mezhepler oluşturdular. Şafii bu iki mezhebi birleştirip yeni bir mezhep kurdu. Ahmet b. Hanbel, Malik’in mezhebini sünnete dayalı olarak devam ettirdi. Bu arada diğer mezhepler zamanla ortadan kalktı. Sünniler arasında yani sahabelerin icmaını âyet gibi kabul eden mezheplerin sayısı dörde indi.

Hicri dördüncü asırda Türk hükümdarlar hiçbir yetkileri olmadığı halde içtihadı yasaklamışlardır. Bundan dolayı bin sene Kur’an düzeni uykuya girdi. Kur’an düzeninin önceki dinlerden tek farkı içtihat ve icma müesseselerini getirmiş olmasıdır. İçtihadı kaldırınca Kur’an’ın temel emri askıya alınmış oldu.

Müçtehitler o zamana kadar öylesine güçlü içtihatlar yaptılar ki, içtihatları yalnız Müslümanlara değil tüm insanlığa hidayet olmuştur. Avrupa’daki bütün inkılâplar o müçtehitlerin fıkhına dayanmıştır. Serbest sözleşme sistemi ile onlar içtihadı diriltmişlerdir.

Sanayi inkılâbının gerçekleşmesi ile bin sene önce yapılan içtihatlar sorunları çözememiş ve yeryüzü karanlık dönemine girmiştir. Sorunlar çözülemeyince “zina, faiz, rüşvet ve gizli örgüt” meşru hâle getirilmiştir; “açlık, işsizlik, çevre kirliliği ve köylerin boşalması” gibi âfetler insanlığı kasıp kavurmaktadır.

Tarih böyle karanlık günlerle ve dönemlerle doludur. Bin yılda bir azimet sahibi peygamber gelir, yeni kitap getirir ve yeryüzünü aydınlatır, ömrü dolunca yaşlanır ve insanlık karanlık günlere girerdi. Tekrar peygamber gelir, yeni kitap getirir ve yeniden sabah olurdu.

Bugün ise yeni peygamber gelmeyecek ve yeni kitap inmeyecektir.

Bugün müsbet ilmin öğretileri içinde Kur’an ve diğer ilâhi kitaplar yorumlanacak ve yeni içtihat ve icmalarla yeniden sabah olacak ve ortalık ilâhi nurla aydınlanacaktır.

Kur’an’ı bugünkü müsbet ilimlerle yorumlayan kimselere Kur’an “elbablı Rasihler” diyor. Fıkıhçılar bunlara “müçtehit” dediler.

Müçtehit demek Kur’an’ı bugünkü ilimlere göre yorumlayan ve uygulayan kimse demektir. Bugünkü ilimler “matematikle” öğrenilir, Kur’an “usul-ü fıkıhla” yorumlanır, sorunlar “içtihatla” çözülür, uygulama ise “ortaklık muhasebesi” ile yapılır.

Bunları öğrenecek araştırmacılara ihtiyaç vardır.

Kur’an “ilmedin” diyor yani kendiniz bulun diyor; “taallüm ediniz” demiyor.

İçtihat başkaları için yapılmaz.

Kendin uygularsın, içtihadı orada yaparsın.

Bunun için önce bir yüz hanelik bir semt kooperatifi kuracağız. Bu semtin bir bakkalı bir de imalathanesi olacak. “Adil Düzen”e göre üretecekler ve kendilerine verilen semt senedi ile bakkallarında istedikleri malları alacaklardır. Ondan sonra ahşap evler üreten fabrika kuracağız. Orada üretilen evler ile dinlenme siteleri oluşturulacak. Yine bu evlerle İstanbul’da mala-mal çarşısı kurulacak, sonra yüz dairelik işyerleri oluşturulacak. En sonunda İpek Yolu yeniden canlandırılarak insanlığa “Adil Düzen” ulaştırılacaktır.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
03.11.2012
22:52

RUHÜ'L-KUDÜS: " روح Ruh" ve " القدس kudüs" sözcüklerinden meydana gelmiş bir izafet (belirtili isim tamlaması) olan ve Kur'an'da dört yerde geçen "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi, "kudüsün ruhu" demektir. Bu ifadenin bir sıfat tamlaması olarak "kutsal ruh" olarak çevrilmesi yanlış, hatta büyük bir cinayettir. Bu ifade ile ilgili olarak klâsik eserlerde ciddî bir tahlile dayanmayan, tamlamanın yapısına aykırı ve tamlamayı oluşturan sözcüklerin anlamlarına uymayan birçok açıklama mevcuttur. Ne yazık ki, bunun sonucu olarak "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi hakkında ileri sürülmüş birçok yanlış anlam elden ele, dilden dile dolaşmaya devam etmektedir. Bazi Klasik açıklamalar: ZEMAHŞERÎ: "Ruhü'l-Kudüs", "er-Ruhu'l-Mukaddeseti (Tertemiz Ruh)" demektir. Bununla İsa'nın ruhu kastedilir. Çünkü İsa'nın ruhu babanın belinde ananın rahminde kirlenmemiştir. Denildi ki: Ruhü'l-Kudüs, Cebraildir. Ruhü'l-Kudüs, İncil'dir. Ruhü'l-Kudüs, İsa'nın ölüleri diriltirken okuduğu İsm-i A'zamdır. (Keşşaf; 1/294) Beyzavi de Zemahşeri'nin dediklerini aynen nakletmiştir. RAZÎ: Rûh`dan Maksat; âlimler ayetteki "rûh" kelimesi üzerinde bazı görüşler belirterek ihtilâf etmişlerdir. Razi’ konuyu biraz daha “ruhçu” bir mecraya taşımayı tercih etmiştir. (Razi, Mefatihü'l-Gayb; Bakara 87. ayet ile ilgili açıklama) KURTUBÎ: "Ruhü'1-Kuds" Ebû Mâlik ile Ebû Salih'in İbn Abbâs'tan, Ma'mer'in de Katade'den rivayetine göre Cebrail Aleyhisselam'dır. "Ve biz onu Ruhü'l-Kudüs ile takviye ettik." Hasan b. Sabit de şöyle demiştir: "Cibril de aramızda Allah'ın rasûlüdür Ve o Ruhu'l-Kuds'tür; bunda hiçbir kapalılık yoktur." Konuyla ilgili detaylar için Bknz. Kurtubi; Bakara/87. ayet ile ilgili açıklamaları Görüldüğü gibi, "Ruhü'l-Kudüs" ifadesine verilen anlamlar "Denildi ki" temeli üzerine kurulmuş, ancak bu sözleri diyenlerin kimliği de, bu dediklerini hangi delile dayanarak söyledikleri de açıklanmamaktadır. Yani bu ifadelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur; hepsi zandan ibarettir ve dolayısıyla hiç birisi gerçeği yansıtmaz. "Ruh" ve "Kudüs" kelimelerinden oluşan "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamak için önce bu tamlamayı oluşturan kelimeleri tek tek ele almak faydalı olabilir الرّوح RUH "Ruh" sözcüğünün esas anlamı "can (vücudu diri tutan cevher)" demek olduğu rivayet edilir. (Lisanü'l-Arab; c. 4, s. 290. Ruh mad.) Ancak kelime Kur'an'da bu anlamda değil, "üçüncü taraf müdahale yöntemi, vahiy" anlamında kullanılmıştır. (Tebyinü'l-Kur'an; c:1, s:482-490) القدس KUDÜS "Kudüs" kelimesinin ne anlama geldiği ile ilgili olarak iki olasılık söz konusudur: 1- Kelimenin "temizlik" anlamındaki "kuds" kelimesinden geldiği kabul edilirse, "kudüs" kelimesi de "temiz" anlamına geliyor demektir. "Kuds" kelimesi ve onun "mukaddes", "mukaddesat", "nükaddisü" gibi türevleri Kur'an'da on bir yerde geçmektedir. 2- Kelimenin Allah'ın isimlerinden biri olarak Kabul edilen " قدّوس Kuddüs" sözcüğünden bozulduğu kabul edilirse, "kudüs" sözcüğü de "tüm kirliliklerden arınık, tertemiz" anlamına geliyor demektir. Özel olarak kullanılan "Kuddüs" kelimesi, Haşr suresinin 23. ve Cuma suresinin 1. ayetlerinde olmak üzere Kur'an'da iki yerde geçmektedir. "Ruh" ve "kudüs" kelimelerinin anlamları belli olduğuna göre, "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamının da yukarıdaki her iki anlamdan hangisinin kabul edileceğine bağlı olarak iki şıklı olabilir: 1- "Kudüs" kelimesinin anlamının "temiz" olduğu kabul edilirse, "Ruhü'l-Kudüs" tabiri de "temizin canı" demek olur ki, bu ifade anlamsızdır. Lâkin klâsik eserlerde " رجل صِدق Racülün sıdkın" ve " خاتم الجود hatimi'l cud" şeklindeki iki tamlamanın Araplar tarafından kullanılmış olduğu hususu yer almaktadır. Bu tamlamalar yapısal olarak birer isim tamlaması olmalarına rağmen sıfat tamlaması gibi kabul edilmişler ve ona göre anlamlandırılmışlardır. Bir isim tamlaması olan "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi de, eğer klâsik eserlerde belirtilen istisnai örneklere eklenir ve kural dışı olarak sıfat tamlaması kabul edilirse, bu zorlamayla tamlamanın manası "temiz can" demek olur. "Ruh" sözcüğünün yerine "vahy [ilâhî bilgi]" konduğunda ise "Ruhü'l-Kudüs" de "Temiz ilâhî bilgi, Allah'tan gelen temiz bilgi" anlamına gelir. "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının bu anlamıyla eş anlamlı olan bir diğer tamlama da "er-Ruhü'l-Emin (güvenilir, sağlam ilâhî bilgi)" tamlamasıdır. Bu tamlama Şuara suresinde yer almaktadır: Şuara 192-194: Kesin olan şu ki, o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine "er-Ruhü'l-Emin (Güvenilir Ruh)" indi. 2- Allah'ın isimlerinden Kabul edilen "el-Kuddüs"ün zamanla halk ağzında değişerek "Kudüs" şekline dönüştüğü varsayılırsa, "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamı da "Tertemizin (tüm eksikliklerden temizlenmiş olan Allah'ın) ruhu (canı), vahyi, bilgisi" demek olur. Nitekim klâsik tefsircilerden Mücahit ve Rebii de "el-Kudüs" kelimesinin Allah'ın isimlerinden biri olduğunu söylemişlerdir. Sonuç olarak, "kudüs" kelimesinin geliş yerinin farklılıklarını da hesaba katarak kelimelerin anlamlarından yola çıkmak suretiyle, "Ruhü'l-Kudüs" ifadesinin Vahiy yöntemi olduğu bu ifadenin geçtiği ayetlerden de kolayca anlaşılmaktadır. (Bakara 87, Bakara 253, Maide 110, Nahl 102) Böyle olmasına rağmen mevcut manalandırma yöntemlerinin tamamen “denildi ki” rivayetlerine dayandırılması sebebiyle Nahl suresinin 102. Ayetinde geçen “Ruhü'l-Kudüs"ün "Cebrail" olduğu peşin kabulü sebebiyle: "Onlara de ki: Kur'an'ı Cebrail, iman edenlere sebat vermek, Müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbinin katından hak olarak indirdi" şeklinde algılanmaktadır. Oysa ayette "Ruhü'l-Kudüs"ün indirmesi değil, inmesi söz konusudur. Ayetin birilerine cevap niteliğinde olduğunu da unutmamak gerekir. ER-RUHÜ'L-EMÎN Bu ifade Kur'an'da bir tek yerde geçmektedir: Şuara 192-194: Kesin olan şu ki o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine "er-Ruhü'l-Emîn (Güvenilir Ruh)" indi. 193. ayette bir sıfat tamlaması olarak "er-Ruhü'l-Emîn" şeklinde yer alan bu ifade, bir isim tamlamasıymış gibi "ruh ül emin" şeklinde telâkki edilmekte ve böylece büyük yanlışlıklara sebebiyet verilmektedir. Nitekim Kur'an'ın Cebrail adındaki melek tarafından indirildiği yolundaki peşin kabule dayanan geleneksel anlayış, 193. ayeti "Onu Ruhü'l-Emin (Cebrail) indirdi" şeklinde anlaşılmasına yol açmıştır. Oysa bu meal, ayetin lâfzî manasına uygun olmadığı gibi, hem 192. ayetteki "O, âlemlerin Rabbinin indirmesidir" ifadesiyle hem de Kur'an'ın indirildiğini bildiren yüzlerce ayetle de çelişmektedir. Ayrıca Kur’an da “Ruh” kavramının “Kelime”ye atfedildiği de unutulmamalıdır. Cibril veya Cebril "Ruhü'l-Kudüs" ve "er-Ruhü'l-Emîn" ifadelerinden sonra zorunlu olarak Kur'an'daki "Cibril" kelimesine de bakmak gerekmektedir. Çünkü “denildi ki” şekilndeki nakillere dayandırılan inanca göre "Ruhü'l-Kudüs", "er-Ruhü'l-Emîn" ve "Cibril" aynı şey olarak, yani Allah'tan vahiy getiren, Kur'an'ı indiren melek olarak kabul edilmektedir. Bu konuda İbn-I Kesir ve Razi’nin değerlendirmelerinin yanısıra pek çok kaynak vardır ve zaten bunların tümü sadece önkabule dayalı bir yanlıştan başka bir şey değildir. Klasik tahliller çoktur. Arapçada " جبرائيل cebrail"den başka " جبريل cibril" şeklinde de sık kullanılan ve on üç tane söyleniş biçimi olan kelimenin kökeni ile ilgili olarak araştırmacılar iki ihtimal üzerinde birleşirler: 1- Kelime, " جبر cebr" ve " ئيل iyl" kelimelerinden oluşmaktadır. "İyl" eski Arapçada "Allah" demek olduğu için tamlama halindeki "cibril, cebril veya cebrail" kelimeleri "Allah'ın gücü, onarımı" manasını taşır. 2- Aslı İbranice olup Arapçaya sonradan girmiş olan kelime çekimsizdir. İbranicede "cebr" kelimesi "kul", "il" kelimesi de "Allah" demek olduğu için, kelime tamlama hâlinde "Allah'ın kulu" anlamına gelir. Burada "cebr" kelimesi, "güçlü insan" manasındadır. Kelimenin arapça kökenli olması kuvvetle muhtemeldir. الجبر CEBR İbn-i Menzur, Lisanü'l-Arab adlı eserinde "cbr" maddesine Yüce Allah'ın "Cebbar [yapılmasına karar verdiği şeyi zorla yaptıran / en iyi onarımı yapan]" adı ile başlamış ve "cebr" sözcüğünün "büyüklük, zorbalık" anlamlarını beyan ettikten sonra bu sözcüğün temeline ait bilgileri çok ayrıntılı olarak vermiştir. (Lisan ül Arab; c:2, s:14-18) (Daha geniş bilgi için Tacü'l-Arus; c:6, s:158-162, Müfredaat, Ragıb el Isfehani) ئيلİYL "İyl" sözcüğü İbraniceden Arapçaya geçmiş olup her iki dilde de anlamı "Allah" demektir. Bu durumda, "cibril - cebril" sözcüğünün Arapça ve İbranice dillerinde iki kelimeden tamlama yapılmak suretiyle meydana getirilmiş, tıpkı "Ruhü'l-Kudüs" gibi bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarz tamlamaların Arapçada kullanılan İsrail, İsrafil, İsmail, Mikail, Azrail gibi başka örnekleri de vardır. "Cibril" sözcüğünü oluşturan "cebr" ve "iyl" sözcüklerinin her ikisi de Arapça söylenecek olursa, sözcük "cibrullahi" şeklini alır. Bu sözcüğün tamlama hâlindeki anlamı da "Allah'ın onarımı" yani "vahyin kişileri ve toplumları onarması" demek olur Bakara 97 ve Tahrim 4 teki ifadeler bunun için iyi bir örnek teşkil ederler. Dileyen ayetleri inceleyebilir. Netice itibariyle Kur'an'da Kur'an'ın indirilmesi, kitabın indirilmesi, ayetlerin indirilmesi, surelerin indirilmesi, Vahyin indirilmesi, hikmetin indirilmesi, Tevrat'ın indirilmesi, İncil'in indirilmesi, Furkan'ın indirilmesi ile ilgili üç yüz civarında ayet mevcuttur. Bu ayetlerin hepsinde de bunları indirenin Rab olduğu bildirilmektedir. Kur'an'ı Ruh veya buna benzer bir başkasının indirdiğini bildiren hiçbir ayet yoktur, olamaz da. Kur’an kendisiyle çelişen bir kitap değildir. Şimdi, söyler misiniz “Melek CEBRAIL” nereden çıkıyor ve Peygamber Cebrail'den nasıl öğrenmiş oluyor?

Vesselam

ozer atac
20.11.2012
18:09

1- TERCİHLERDE ARACILIK, "SATIŞ SONRASI SERVİS" GEREĞİDİR; İLK KULLANIMTERCİHİ, VAATLERLE CAZİP KILINIR. VAATLERİN GARANTİSİ SERVİSTİR.

2- SÜRELİ OLAN ŞEYİN (SON KULLANIM TARİHİ), SÜREYİ TAMAMLAMASI, İMALATÇININ GARANTİSİDİR. İMALAT VE KULLANICININ UZAKLIĞI, SATICIYI-ARACIYI ZORUNLU KILMAKTADIR.

3- ŞİMDİ, DOĞRUDAN SATIŞ DÖNEMİNDEYİZ; BAŞLANGIÇTAKİ "ŞAH DAMARIMIZDAN YAKINLIK " BUNU TEYİD EDER.

4-ARACILIK İNDİRGEMEKTİR; KAYIP İÇERİR, KAYIPLARA ARZEDİLİR.





Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
Suriye Anayasası Nasıl Uygulanır?
3.02.2019 3583 Okunma
1 Yorum 03.02.2019 16:46
Süleyman Karagülle
Nasıl Bir Yeni Partiye İhtiyaç Var?
14.07.2019 3583 Okunma
1 Yorum 15.07.2019 06:09
Süleyman Karagülle
Neden Adil Düzen Partisi-2
20.05.2017 3565 Okunma
2 Yorum 21.05.2017 00:09
Süleyman Karagülle
Camili'de yapacaklarımız
16.07.2012 3564 Okunma
1 Yorum 20.07.2012 13:27
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3561 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
Acilen Yapmanız Gerekenler
17.05.2020 3560 Okunma
1 Yorum 25.05.2020 11:25
Süleyman Karagülle
Eleştiri
7.07.2020 3557 Okunma
2 Yorum 08.07.2020 18:40
Süleyman Karagülle
Mahvetme
15.10.2019 3556 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Oyun
13.10.2019 3554 Okunma
Süleyman Karagülle
Kriz ve Enflasyon
1.09.2018 3537 Okunma
2 Yorum 02.09.2018 14:18
Süleyman Karagülle
Savaş
28.09.2019 3527 Okunma
Süleyman Karagülle
Prof. Dr. Osman Eskicioğlu
31.03.2018 3521 Okunma
1 Yorum 01.04.2018 08:05
Süleyman Karagülle
Yalancı basın
20.01.2019 3514 Okunma
1 Yorum 21.01.2019 01:07
Süleyman Karagülle
AK Parti ve seçim
19.09.2018 3514 Okunma
1 Yorum 19.09.2018 20:07
Süleyman Karagülle
ABDULLAH GÜL: PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK ŞART
15.03.2020 3511 Okunma
1 Yorum 16.03.2020 07:32
Süleyman Karagülle
Doların küfrü
9.06.2018 3511 Okunma
1 Yorum 10.06.2018 11:09
Süleyman Karagülle
İsrail dengesi
12.11.2017 3506 Okunma
1 Yorum 12.11.2017 21:37
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.05.2012 3495 Okunma
Süleyman Karagülle
Adım Adım
17.02.2018 3491 Okunma
2 Yorum 18.02.2018 20:01
Süleyman Karagülle
Devlet
5.02.2019 3491 Okunma
1 Yorum 05.02.2019 11:40
Süleyman Karagülle
Demokrasi
3.04.2019 3487 Okunma
1 Yorum 03.04.2019 11:59
Süleyman Karagülle
Yalancılık sanatı
24.09.2018 3486 Okunma
1 Yorum 25.09.2018 00:06
Süleyman Karagülle
Deprem
13.11.2011 3484 Okunma
Süleyman Karagülle
BU BİR ‘DERGİ’ TEKLİFİDİR
26.08.2017 3477 Okunma
3 Yorum 28.08.2017 00:48
Süleyman Karagülle
Eleştirilemez
23.12.2018 3475 Okunma
1 Yorum 23.12.2018 21:08
Süleyman Karagülle
28 Şubat’a Müdahale
5.05.2012 3474 Okunma
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin yeni oyunu
21.10.2018 3471 Okunma
1 Yorum 21.10.2018 01:13
Süleyman Karagülle
Seçim için yapılması gerekenler
4.03.2019 3470 Okunma
3 Yorum 04.03.2019 19:25
Süleyman Karagülle
Faiz Parası
13.05.2017 3469 Okunma
1 Yorum 13.05.2017 23:08
Süleyman Karagülle
Yeni Proje
17.10.2019 3466 Okunma
Süleyman Karagülle
Neredeyiz
11.11.2017 3464 Okunma
1 Yorum 12.11.2017 00:29
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3460 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Yeni Medeniyet ve Türkiye
27.01.2018 3449 Okunma
1 Yorum 28.01.2018 08:02
Süleyman Karagülle
Hedefe Doğru
13.04.2018 3445 Okunma
1 Yorum 13.04.2018 13:48
Süleyman Karagülle
ZORDA OLAN ÖZEL SEKTÖR
25.04.2019 3445 Okunma
1 Yorum 26.04.2019 00:13
Süleyman Karagülle
TEDBİR
28.09.2019 3440 Okunma
Süleyman Karagülle
Ulaşamıyoruz
3.07.2019 3437 Okunma
1 Yorum 03.07.2019 19:42
Süleyman Karagülle
NASIL UZLAŞACAĞIZ?
6.05.2017 3434 Okunma
1 Yorum 06.05.2017 23:19
Süleyman Karagülle
Suriye
27.08.2011 3433 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3431 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kadın Hakları
4.08.2020 3430 Okunma
3 Yorum 04.08.2020 20:47
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAYACAĞIM
6.02.2021 3428 Okunma
1 Yorum 09.02.2021 07:53
Süleyman Karagülle
Edibali’nin Osman Gazi’ye vasiyeti ve …
17.02.2019 3423 Okunma
1 Yorum 18.02.2019 07:57
Süleyman Karagülle
Kim kazandı?
29.06.2018 3419 Okunma
3 Yorum 29.06.2018 14:41
Süleyman Karagülle
Yargı; Kuşatma
14.04.2012 3416 Okunma
Süleyman Karagülle
Ayasofya
12.07.2020 3416 Okunma
1 Yorum 13.07.2020 11:51
Süleyman Karagülle
Yaşamak
1.11.2019 3413 Okunma
Süleyman Karagülle
Erdoğan ve Gül
7.10.2017 3409 Okunma
1 Yorum 08.10.2017 01:36
Süleyman Karagülle
SORUNLAR
7.01.2018 3400 Okunma
1 Yorum 07.01.2018 13:37
Süleyman Karagülle
İBB Seçimi İçin Ortak Aday
9.06.2019 3399 Okunma
1 Yorum 11.06.2019 14:32
Süleyman Karagülle
NELER OLACAK?
1.07.2017 3394 Okunma
2 Yorum 06.07.2017 01:23
Süleyman Karagülle
Olacaklar
7.05.2018 3393 Okunma
1 Yorum 07.05.2018 20:55
Süleyman Karagülle
Beka sorunu
5.02.2019 3389 Okunma
1 Yorum 05.02.2019 11:48
Süleyman Karagülle
Tavsiyelerim...
28.10.2018 3377 Okunma
1 Yorum 28.10.2018 14:45
Süleyman Karagülle
Erdoğan'a Öneriler
28.04.2018 3375 Okunma
1 Yorum 28.04.2018 18:56
Süleyman Karagülle
Kebirlik Yaşı ve ...
26.04.2020 3372 Okunma
3 Yorum 27.04.2020 14:21
Süleyman Karagülle
Türkler
18.10.2019 3369 Okunma
Süleyman Karagülle
Ebu Hanife ve Fıkıh-3
17.11.2012 3369 Okunma
Süleyman Karagülle
Yanlış siyaset
28.09.2019 3366 Okunma
Süleyman Karagülle
İki Farklı Yayın Organı
3.05.2020 3364 Okunma
2 Yorum 06.05.2020 18:06
Süleyman Karagülle
Suriye sorunu
8.10.2019 3359 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD değil Sermaye
22.08.2018 3354 Okunma
Süleyman Karagülle
Cengiz'in Hataları
21.03.2018 3351 Okunma
Süleyman Karagülle
İslam Düzeni
10.02.2018 3351 Okunma
1 Yorum 11.02.2018 07:53
Süleyman Karagülle
Siyasetin zaferi
23.10.2019 3351 Okunma
Süleyman Karagülle
Yanılmadım
7.02.2019 3349 Okunma
1 Yorum 07.02.2019 20:57
Süleyman Karagülle
Hakem kararı
19.07.2020 3343 Okunma
2 Yorum 20.07.2020 11:10
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Parti
27.01.2019 3340 Okunma
2 Yorum 27.01.2019 18:21
Süleyman Karagülle
Ekonomik Tehlike!
14.04.2019 3340 Okunma
1 Yorum 15.04.2019 06:27
Süleyman Karagülle
SORUMLULUK
12.12.2018 3339 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve İran’a Öneri
6.01.2018 3323 Okunma
1 Yorum 07.01.2018 09:44
Süleyman Karagülle
MASONLAR
13.07.2018 3320 Okunma
3 Yorum 14.07.2018 12:05
Süleyman Karagülle
Erdoğan Ne Yapmalıdır? Öneri
7.04.2018 3318 Okunma
1 Yorum 07.04.2018 21:34
Süleyman Karagülle
ENFLASYON SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?
4.08.2018 3316 Okunma
Süleyman Karagülle
Yine Müslümanlar
31.10.2019 3305 Okunma
Süleyman Karagülle
DURUM
2.12.2017 3299 Okunma
1 Yorum 04.12.2017 19:36
Süleyman Karagülle
Yap İşlet Modeli
14.10.2017 3299 Okunma
2 Yorum 16.10.2017 09:14
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016-2017
16.07.2017 3299 Okunma
1 Yorum 17.07.2017 01:50
Süleyman Karagülle
VİRÜS TUFANINDAN KURTULMAK
12.04.2020 3298 Okunma
2 Yorum 12.04.2020 15:24
Süleyman Karagülle
YORUM
1.10.2017 3297 Okunma
2 Yorum 02.10.2017 05:52
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-22
3.03.2012 3297 Okunma
Süleyman Karagülle
İstanbul Belediye Başkanlığı Adayları
16.12.2018 3293 Okunma
1 Yorum 16.12.2018 14:50
Süleyman Karagülle
Niçin hapishanede?
26.10.2019 3292 Okunma
Süleyman Karagülle
Suriye ve Sermaye
3.11.2019 3284 Okunma
Süleyman Karagülle
Koronavirüs Gerçeği
26.05.2020 3283 Okunma
2 Yorum 28.05.2020 09:12
Süleyman Karagülle
Erdoğan, Ak Parti ve Yerel Seçimler
8.09.2018 3281 Okunma
1 Yorum 09.09.2018 10:41
Süleyman Karagülle
İngiltere Ziyareti ve Erdoğan Ne Yapmalı?
20.05.2018 3279 Okunma
3 Yorum 24.05.2018 11:58
Süleyman Karagülle
İki Yönetim Biçimi
14.06.2018 3274 Okunma
1 Yorum 14.06.2018 15:58
Süleyman Karagülle
“Besmele” ve “Semt Kooperatifi”
16.09.2018 3274 Okunma
Süleyman Karagülle
Boş yere
30.09.2019 3270 Okunma
Süleyman Karagülle
Yüz daire
24.03.2012 3269 Okunma
2 Yorum 25.03.2012 05:49
Süleyman Karagülle
Huzur içinde
23.06.2018 3262 Okunma
2 Yorum 24.06.2018 08:09
Süleyman Karagülle
SERMAYE VE BASIN
12.11.2018 3256 Okunma
Süleyman Karagülle
Siyaset
26.04.2018 3255 Okunma
2 Yorum 26.04.2018 23:25
Süleyman Karagülle
Faiz ve Erdoğan’ın Hataları
8.07.2018 3254 Okunma
3 Yorum 09.07.2018 00:54
Süleyman Karagülle
Seçim nasıl olmalı?
10.08.2020 3251 Okunma
1 Yorum 10.08.2020 21:19
Süleyman Karagülle
Yanılgı
20.08.2020 3250 Okunma
3 Yorum 20.08.2020 21:33
Süleyman Karagülle
TIMARLI HİZMET ORDUSU
8.07.2017 3246 Okunma
1 Yorum 09.07.2017 09:18
Süleyman Karagülle
Yine "Semt Bakkalları" meselesi
28.07.2012 3243 Okunma
2 Yorum 31.07.2012 09:29
Süleyman Karagülle
Biz ırkçı değiliz
3.03.2018 3242 Okunma
1 Yorum 03.03.2018 18:35


© 2025 - Akevler