YENİ ANAYASAYA GEÇİŞ ÖNERİSİ karagülle-akdemir
Süleyman Karagülle
2005 Okunma
6-TAKDİM

Takdim

Evrim, birlikte üretip birlikte tüketmeye geçiş olarak tanımlanabilir. Canlılar büyük evrimler geçirerek bugünkü hale gelmişlerdir. Buna karşılık uygarlaşma ise, birlikte üretip ayrı ayrı tüketme olarak tanımlanabilir. Devlet aşaması öncesi insanlar, kabileler halinde yaşamak suretiyle uygarlaştılar. Devlet aşamasıyla birlikte, uygarlaşma iç içe örgütlenme şeklinde ortaya çıkmış, bu sayede hiyerarşinin meydana gelmesiyle örgütler büyüyebilmiş, günümüzde insanlık adeta tek örgüt haline gelmiştir. Beş bin seneden fazladır insanlık birlikte üretme çabası içinde olup, bu gelişmeleri ancak üçüncü bin yılın başlarında tamamlayabilmiştir. Bugün artık kimse ürettiğini tüketmemekte, hem büyüme hem de işbölümü bakımından uygarlaşma en yüksek seviyeye çıkmış bulunmaktadır.

İnsanlık, teknik sorunları çözebilmiş ve ekonomi bakımından da büyük başarılar elde edebilmiştir. Ne var ki, teknik ve ekonomi bakımından elde edilmiş olan büyük başarıların hukuk düzeni bakımından gerçekleştirildiği söylenemez. Esasen insanlığın hukuki sorunları çözme bakımından henüz başlangıç aşamasında olduğu kolaylıkla söylenebilir. Yönetimde de aynı şekilde sorunlar, henüz tamamen çözülmüş değildir.

1967 yılında İzmir'de kurulan Akevler kooperatifi içinde bir grup  ilim adamı, bu sorunları çözebilmek için Kooperatif uygulamaları yaparak araştırmalarına başlamıştır. Bu araştırmalarda günümüz sorunları çözülürken, peygamberler tarafından getirilmiş olan Mukaddes kitaplara, çağımızın özellikle Batıda oluşmuş ve gelişmiş ilimleri ile yorumlar getirilmiştir. Otuz senedir yönetim kurulu üyeliği ve 20 senedir başkanlığını yaptığım Akevler (Akbilim) Kooperatifinin gayesi çalışmada ve yaşamada birbirleriyle anlaşacak kimseleri bir araya getirerek aralarında iktisadi ve içtimai dayanışma ve yardımlaşmayı sağlama şeklinde ifade edilmiştir. Kurucu başkanı Prof. Dr. Ahmet Tahir Satoğlu olup uzun yıllar yönetim kurulu başkanlığını Yük. Müh. Süleyman Karagülle yürütmüştür. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış merhum Turgut Özal Kooperatifimizle yakından ilgilenmiştir. Kooperatif bünyesinde çalışan ilim adamları Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından yürütülen Adil Düzen çalışmalarına danışmanlık yapmışlar ve ciddi katkılarda bulunmuşlardır. Halen bir kısmı emekli bir kısmı ise kamu görevlisi görevlerinde bulunan çok sayıda bürokrat, Meclis başkanları, başbakanlar, bakanlar ve milletvekilleri Kooperatifimize ortak olmuşlar veya ilgilenmişlerdir. Kooperatifimiz kayıt dışı ve yasa dışı illegal faaliyet dışında yaşama şansını bulamayan halkımıza bir örnek göstererek mevzuata göre meşruiyet içinde fıkıh kurallarına uyulabileceğini göstererek rehber ve önder olmak istemiştir. Faizsiz, rüşvetsiz bir ekonomi düzeni için çalışmaktadır. 45 senelik çalışmalarımızda başarılı deneyimleri olmuştur.

Günümüzde yürürlükte olan düzen, İslam fıkhını bin sene önceki içtihatlarıyla bugünkü Batının 500 senelik ilmi çalışmalarının karma müktesebatıdır. Akevlerdeki ilim adamlarının çalışmaları sonunda ortaya çıkan sonuçlar ise, Peygamberlerin getirmiş olduğu kitapların ve özellikle Kur'an'ın günümüzün sorunlarını çözümüne ilişkin içtihat ve yorumlarıyla bugünkü Batının ulaştığı müspet ilimlerin birer sentezi şeklindedir. Hata ve yanılmalar elbette olacaktır. Ancak, gelecek bu tür yaklaşımların artması ile ortaya çıkacak sonuçlarla kurulacaktır. Bu çalışmayı yürüten ve katılanlar: Yük. Müh. Süleyman Karagülle, Av. Dr. Süleyman Akdemir, Prof. Dr. Arif Ersoy, Prof. Dr. Hira Karagülle, Prof. Dr. Ali Erişen, Prof. Dr. Osman Eskicioğlu, Prof. Dr. Sabri Tekir, Prof. Dr. Durmuş Günay, Prof. Dr. Remzi Fındıklı, Reşat Nuri Erol, Yük. Müh. Gürsoy Erol, Kazım Erten, Dr. Hilmi Altın, Dr. Hasan Özket, Dr. Bünyamin Demir, Veysel İpekçi, Harun Özdemir, Uz. Dr. M. Lütfi Hocaoğlu, Ecz. Tayibet Erzen, Ali Bülent Dilek

 ve diğer katkısı olanlardır. Yazılanlarla ilgili açıklama yapılması istenmesi halinde bu ekip her türlü sunuma hazırdır.

Sorunları örnekler vererek belirlemeye ve çözmeye çalışalım.

Örneğin, hastalıkların arazları ve marazları vardır. Arazlar denilenler, hemen giderilmezse kişinin hayatı tehlikeye girer ve ölümle veya uzuv tatili ile karşı karşıya kalınır. Yükselen ateşi düşürmezseniz veya akan kanı durdurmazsanız, hasta kısa süre içinde helak olur. Arazları gidermek demek hastayı tedavi etmek demek değildir. Esasen, doktorların tedavi etmeleri demek, hastanın kendi kendisini tedavi etmesi imkanlarını hazırlamaları demektir.

Anayasa konu edildiğine göre devletimiz rahatsızdır. Arazları yani önlem alınmazsa ciddi sorunlar çıkaracak rahatsızlıkları vardır. Bunun yanında tedavi gerektiren marazları da vardır. Kooperatifimizde yapılan çalışmalara göre beşi; 1- Hukuk düzeni karmaşası nedeniyle asker sivil ilişkileri, 2- Bölücülüğe dayalı terör, 3- Yargılama usulü yetersizliği nedeniyle yargı, 4- Sermayeye dayalı basın, 5- Polis yönetimi anlayışına dayalı dokunulmazlıklar olmak üzere sosyal arazlar ve beşi; 1 - Faize dayalı dış borç, 2- Tekelleşmeler nedeniyle ortaya çıkan işsizlik, 3- Mevzuat karmaşasına dayalı kayıt dışılık, 4- Çarpık ve yetersiz kredi nedenleriyle köylerin boşalması ve 5- Çarpık imar mevzuatına dayalı gecekondulaşma ve haksız rant edinmelere dayalı ekonomik arazlar ülkemizi son derecede ciddi ve acil önlemler alınmasını gerektiren sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu arazların yanında marazların neler olduğu hususları tartışılabilir? Bize göre, 1- Ordunun demokratik olmayışına bağlı darbeler, 2- Yerinden yönetim ilkesinin olmayışına bağlı bölücülük, 3- Hakemlik sistemi olmayışı (Tahkim) nedeniyle, tahkik sisteminin sonucu uzun süren yargılamalar, 4-Basın kooperatiflerin yokluğu nedeniyle sermayeye bağlı basın, 5- Tahkim sisteminin olmayışına bağlı imtiyazlı yargılamalar ve korumalar, 6- Çalışana kredi verilmeyişine dayalı işsizlik, 7- Hazineye ait yerlerin ekonomiye katılmaması nedeniyle iç borçlanmalar, 8- Genel hizmetlerin verilmeyişi nedeniyle ilkel üretimlerin devamı, 9- Tarıma dayalı yerlerin doğru kullanılmayışı nedeniyle gıda sorunları, 10- İmar sanayi projelerinin olmaması ve geliştirilmemesi nedeniyle çarpık kentleşme, olmak üzere 10 adet marazı bulunmaktadır. Sayılan bu marazlar konusunda elbirliği ile genel tedavi yoluna gidilmelidir.

Türkiye'de   bugüne   kadar   kabul   edilmiş   anayasalar   milli        
anayasalardır. 1982 Anayasası askerlerin içinde yer almadığı bir ilim heyeti
tarafından hazırlanmıştır. Halk oylamasına sunulmuş ve % 92 ile kabul |

olunmuştur. Baskı yapılmış olduğu iddia edilebilir. Öncelikle bu baskının araştırılması gerekir. Anayasalarımız eksiktir, ama genellikle iyidir. En çok tartışılan ve Anayasa mahkemesinin anayasayı esastan tartışmalarında dayanak teşkil eden 2. maddesinin üzerinde durulup hakemlerden oluşan tarafsız, bağımsız etkin ve saygın yargının denetiminde anayasanın zamanla 2. maddeye uygun olarak kendi kendine olgunlaştırılması gerektiği görüşündeyiz.

Bu amaçla 10 sene önce hazırladığımız bu çalışmayı güncelleştirilerek sunuyoruz.

Bugün anayasalar devlet anayasaları olarak hazırlanmaktadır. Oysa artık devletlerin üstünde insanlık yer almaktadır. Devletlerin içinde ise yerel yönetimler bulunmaktadır. İnsanlık içinde devlet nasıl bağımsız ise, iller de devlet içinde benzer şekilde bağımsız olmalıdırlar. Bucaklar da, aynı şekilde iller içinde bağımsız olarak yer almalıdırlar. 10 seneyi aşkın süredir "adil

 

 

düzene göre insanlık anayasası" üzerinde de çalışmalar sürdürülmektedir. Henüz son şeklini almamış olmakla beraber genel taslak çıkmıştır.

          Bu çalışmalarımız hakkında bilgi edinilmesi için mevcut şekliyle ekte sunuyoruz.