KADIN VE ÖRTÜNME
Yüksek mühendis Süleyman karagülle
Gurbet dergisi 11.sayı 01 ekim 1966
Kadın, güzelliğiyle erkeği tahrik eden varlıktır. Hislerini tatmin etmiyeceğine göre tahrik etmeyede hakkı yoktur. Biz bazı kadınlara açılmak imkânlarını versek, etraflarına toplanacak erkekler bunları ayartmış ve fuhuş doğmuş olur. Kadının güzelliği, cinsî cazibe için mevzuudur. Bu da neslin devamı içindir. Evlilik dışı cinsî münasebetlerin yasak olması dolayısiyle kocasından başkaları için teşhir edilen güzellik mevzuu gayeye hizmet etmez, hattâ mâni olur. Yalnız karısının güzelliğini temaşa eden erkek, karısını dünyanın en güzel hanımı zanneder. Yine yalnız kocasına güzelliğini teşhir etme imkânı bulunan kadın da kocasının kendisini en çok tatmin eden erkek olduğuna inanır. Ailenin saadeti işte buradan başlar. Örtünme, kadının erkeğe hürmetini ve asaletini ifade eder, buna mukabil kadın da hürmete lâyık olur ve asaleti önünde bütün insanlık eğilir. Şâirlerin, ediplerin ruhlarını dolduran ve eserlerinde dile gelen kadın, işte bu asil kadındır. Fâhişeler, orospular dünyanın her devrindekötü gözle görülmüşlerdir. Örtünen kadın, asaletini yaşlandıkça arttırmış güzelleşmiş olur ve iffetinin semeresini, etrafındaki insanların itaatkâr ve hürmetkâr hareketlerinde bulur. Biz müslümanlar terbiye icabı yaşlıların yanında sessizce konuşur, onlara bir kumandandan daha çok hürmet ederiz. Onları ziyaret edip ellerini öpmeyi vazife biliriz. Biz güzellerin ellerini değil, annelerin ellerini öperiz. Halbuki bugünün Avrupa kadını ise, elinde mevcud tek silâhını kaybetmekte olduğunu ve ruhen de çökmiye başladığını, çehrede ızdıraba delâlet eden hatlar sırıttığını, artık etrafındakilerin kendisine hürmet etmediklerini ve kendinin değil, torununun ellerinin öpüldüğünü gördükçe çılgına döner. Biz ibadet etmeden evvel örtünmemizi murakabe ederken, cinsî tahriklerden ibaret olan güzellik teşhiri â- fetinden de kendimizi korumuş oluruz. Kadınlar et renginde elbise giyinmekten kaçınmalı, şeffaf ve vücut hatlarını bariz bir şekilde ortaya koyan elbise giyinmemelidirler. Edep yerlerinin şekli dışarıdan görünmemelidir.
Beşeriyet hayatı, aileye bağlı olarak tanzim edilmiştir. Çocuğun yetişme müddetinin pek uzun olması, sık sık hastalık ve ihtiyarlık gibi insanın yakasına yapışan arazlara ancak başkalarının yardımıyla mukavemet oluna-
bilmesi aile zaruretini ortaya koyar. Aileyi yıkmak için savaşanlar çok olmuştur, fakat aile yıkılmadan evvel kendileri ve cemiyetleri yıkılmıştır. Ailenin temeli hiç şüphesiz cinsî yasaklardır. Evlilik dışında tatmin edilemiyen cinsî arzular evlenmeye sevk eder. Cinsî yasağı cemiyet koyar. Buna riayet ahlâkî bir mecburiyettir. Kadın vücudu cinsî temas esnasındaki cinsî ilkaha göre ayarlanır. Bu ayar hormonlarla dolu meninin kadın dokuları tarafından sindirilmesi neticesinde vuku bulur Diğer bir erkekten alınan meni, vücudu evvelce telkih edilen çocuğa uygun olmayan bir vasat haline getirir. Ayrıca çok tehlikeli bir şekilde bulaşıcı olan zührevî hastalıklar pek ileri nesillere kadar tesirini gösterir. Bunlar bize evlilik dışı münasebetlerin niçin yasak olduğunu izah eder. Fâhişe birkaç erkeği tatmin edebilir, fakat bu yüzden sayısız kız bekâr kalır. Bunlar da fuhşa başlar ve bir çok erkeği tatmine kalkışırlarsa neticede aile müessesesi şiddetli bir şekilde infisah eder. Evlilik en başta kadın haklarının koruyucusudur. Erkeğin kadına olan en büyük ihtiyacı cinsî tatmin ihtiyacıdır. Bunu da serbestçe temin edebilen erkeğin artık evlilik yükünü yüklenmesi için mühim bir sebep kalmaz. İktisadî bahaneler ileri sürerek bu şekilde evlenmiyen insanlar Türkiye’de de görülmeye başlamıştır. Hele boşanmanın da çok güç, hattâ yasak olması bu durumu bir kat daha vahimleştirmektedir. Bu halden en çok zarar gören erkekten ziyade kadın olmuştur. Bugün Avrup’da kadının ızdırabı işte buradan neş’et edi-
yor. Kadın haklarını müdafaa eder görünen birçok kötü niyetlilerin kadınlara karşı işledikleri cinayetlerin derecesini tâyin bir hayli güçleşmiştir.
İslâmiyet evlilik dışı münasebetleri şiddetle yasak etmiş ve bu suretle sadece ailenin, dolayısıyla kadının haklarını korumuştur. Dört evlilik müsaadesinin saikı de yalnız bu yanikadın haklarının korunmasıdır. Biz sadece evlilerin değil, evli olmayan kadınlarında haklarını korumak ve bu sebeple onlara koca bulmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde fuhuşlarına göz yumma zarureti doğar ki, netice, ailenin, dolayısiyle bütün kadınlığın sefaletini intaç eder.