Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com
16.03.2011
Bu seçimlerde AKP’ye 5500’ü aşkın adaylık başvurusu yapıldı. Adaylık konusunda iktidar partisine yönelik teveccühün her seçimde daha da artması anlaşılır bir şey.
Tabii bazıları, bu başvuru sahiplerinin önemli bir bölümünün aday olma şansları çok düşük olmasına rağmen neden bu yola başvurduklarını anlayamıyor. Bunun cevabını dün Meclis’te deneyimli bir meslektaşım verdi:
İktidar partisinden aday adayı olmak bile o kişiye belli bir statü verebiliyor. Ben görmedim ama böyle kartvizit bastıranlar bile varmış. Bu kadar çok başvurunun olması AKP yöneticilerini hayli memnun ederken (her şey bir yana, başvuru paralarının kampanya giderlerini karşılamada önemli bir kalem olduğunu unutmayalım) mevcut milletvekillerinin ciddi bir bölümünü tedirgin ettiği de bir gerçek.
Erdoğan’ın, 2007 seçimleri öncesi, çoğu Milli Görüş kökenli çok sayıda milletvekilini yeniden aday göstermediği ve değişik vesilelerle mevcut Meclis grubundan şikayet ettiği de hatırlandığında AKP listelerinde çok köklü değişiklikler beklemek şaşırtıcı olmaz. Peki kimler gider, kimler kalır?
İsimler üzerinden spekülasyon yapmak için çok erken, çok da ahlaki olmaz. Kaldı ki isimlerden önce AKP’nin, dolayısıyla Erdoğan’ın bu seçimlere nasıl bir önem atfettiğini öncelikle ele almak daha isabetli olacaktır. ilk aşamada dikkate değer bulduğum hususları şöyle sıralayabilirim:
* Erdoğan bu seçimlere referandum moraliyle giriyor. Bu nedenle, kendisi telaffuz eder mi bilinmez ama, en azından yüzde 50 oyu bir eşik olarak göreceğini tahmin edebiliriz.
* Referandumun kaderini büyük ölçüde, geleneksel olarak güçlü olduğu bölgelerde MHP’nin, seçmen tabanının hatırı sayılır bir bölümünü “hayır”a ikna edememesi belirlemişti.
Bu nedenle Erdoğan’ın ülkücü tabana sıcak gelecek bazı isimleri seçilecek yerlere yerleştirmesi şaşırtıcı olmaz. Mevcut TBMM grubunda bu tür isim yok denecek kadar az, bu nedenle transferler bekleyebiliriz.
Devamı için TIKLAYINIZ.
Yorum:
VEFA
Ak Parti’ye olan rağbet gerçekten de hiç şaşırtıcı değil. Aday adaylarından öyleleri var ki, parti siyasetiyle uzaktan yakından alakaları yok. Buradan iktidar partisinin yeni seçimden de lider çıkacağına kesin gözüyle bakıldığı sonucuna varabiliriz. Sırf iktidar olacak diye partiyi kullanmak isteyenler ne kadar deşifredir bilinmez ancak Başbakan’ın siyasi geçmişine vefakar bir tavır sergilemesi evlayken, bunu dikkate almadan yeni bir kabine oluşturması ve bu yapılanmada Adil Düzen çalışanlarını göz ardı etmesi ileriye yönelik pişmanlıktan başka bir şey yaşatmayacaktır.
Bu aralar dünyada işler hiç de iyi gitmiyor. Doğal afet, savaş, kargaşa ve belirsizlik. Evet, kurşunun teke indiği bir konumdaysanız ve ciddi anlamda strateji sorununuz varsa her söze kulak vermelisiniz ve en güzeline uymalısınız. Belki de bu bile yetmeyecek ve şansınızı iyice zorlamak zorunda kalacaksınız. Bu çaresizlik mucize bekleyişine kadar gidebilir, mucize arayışına hiç ihtiyaç yokken. Her şey ortadayken bakma cesareti gösteremeyenlerimiz için Allah’tan basiret diliyorum.