17.03.2011
İŞTE bakın:
Bir “aile sigortası” dediler...
Ortalık nasıl da allak bullak oldu.
Bir “yaz aylarında askerlik” dediler...
AK Parti nasıl da telaşlandı.
Demek ki neymiş?
Gündemin peşinden koşan parti olmak yerine, gündemi belirleyen parti olmak gerekiyormuş.
Demek ki neymiş?
Yapılanları karalamak üzerine değil, yapacaklarını anlatmak üzerine yoğunlaşacakmışsın.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Desteksiz atışlar
CHP seçim sloganı olarak üretti: Aile sigortası. Ancak bunu bir proje olarak hazırlamak, ekonomistlerle beraber çalışarak mekanizmasının nasıl olacağını belirlemek yerine kaba bir tabirle “kafadan salladı”. 600 TL’nin altında geliri olan ailelerin gelirini 600 TL’ye tamamlayacaklarını söylediler. Yani hiçbir geliri olmayan aileye 600 TL vereceklerini söylüyorlar. Ancak 2011 yılı için asgari ücret 629 TL. Şu anda kayıt içi asgari ücretli sayısı 1.000.000 işçi. Bu durumda akıllara (normal çalışan) hemen bir soru gelecektir. Eğer çalışmayana 600 TL verirsen bu 1.000.000 kişi niye çalışsın? Bir de asgari ücret alıp da kayıt dışı çalışanlar mevcut. Bunlar yine kayıt dışı çalışmaya devam edip de ilaveten 600 TL almaz mı?
Bu sorulara yine CHP içinden bir ekonomistten cevap geldi. CHP'li Prof. Dr. Esfender Korkmaz aile sigortasının işsizliği arttıracağını, 600 lira dağıtılırsa kimsenin çalışmayacağını beyan etti. “Biz 600 lira gibi net bir ücret hiç telaffuz etmedik ama 'ihtiyaç sahibi olan kadına vatandaşlık ödemesi yapacağız' dedik. Ama sunulan haliyle 600 lira dağıtılırsa kimse çalışmaz. Asgari ücrette 600 lira. Bu durumda evinde oturarak çalışmamayı tercih ederler. Bunun yerine şu yapılabilirdi. Her ilin kendi kaynakları var. Örneğin en az kaynağın olduğu il Tunceli'ye bir kaynak suyu fabrikası kurarsınız. Bu fabrikayı devlet yapar, 100 işçi alır, her işçi maaşının dörtte birini ödeyerek fabrikaya ortak olur. 600 lira yerine bunu yaparsanız çalışıp ailesini geçindirir. Ben sana 600 lira dağıtacağım dersen kimse çalışmaz.”
CHP kendi içindeki ekonomistlere bile danışmıyor. Akla mantığa uymayan popülist söylemler üretiyor.
O zaman şu soru sorulabilir? İşsizlere maaş verilmemeli mi? Adam iş bulamadı diye açlıktan ölmeli mi? Cevabı tabi ki hayır. Adil Düzende anayasanın maddelerindendir: Yeryüzü insanlığındır. Bütün insanlar yeryüzünün sahibidir ve kira hakkı vardır. Bu nedenle bütün insanların yaşamı sağlanmalıdır. Hastanın, yaşlının, çocuğun, işsizin asgari geçimi sağlanmalıdır. Bunun için zekâttan (vergiden) bir pay ayrılır. Zekât miktarı yüksekse oransal olduğu için bu pay da artar. Bu pay tüm işsizlere dağıtılır. İşsiz miktarı artarsa işsiz başına düşen pay azalır. Bu da bir kısım işsizleri çalışmaya iter ve işsiz miktarı azalınca işsiz başına düşen pay artar. Çalışan artınca üretim de artar, üretim artınca zekât da artar ve işsizlerin payı daha da artar. İşsizlerin payı çok fazla artarsa az geliri olanlar işsizliği tercih edebilir. Bu durumda da yeniden işsizler çoğalacağı için işsizlerin payı azalır ve bir kısım işsizler yeniden çalışmaya başlar. Böylece denge kendiliğinden sağlanır. Dışarıdan belirlenen sabit bir rakam yoktur. Sabit bir para vermek otomatikman işsizliği artırmak demektir. Adil Düzen kendi içinde dengeyi sağlayan mekanizmalara sahip bir sistemdir.
Oyları alıp iktidara gelmenin bir önemi yoktur. Önemli olan iktidara gelince ne yapacağını, neyi nasıl yapacağını bilmektir. Görünen o ki Türkiye’nin ikinci büyük partisi daha proje üretme kabiliyetinden bile yoksun. Allah akıl fikir versin.