Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com
02.02.2011
Aslında başlıktaki soruyu sormak bile ayıp olmalı. Ama önce Tunus, ardından Mısır’da yaşananlar üzerine öyle akıl almaz yorumlar yapılıyor ki Ortadoğu’nun ve dolayısıyla tüm dünyanın yeniden şekillenmesine kapı aralayabilecek olan altüst oluşlar hakkında sahici ve derin analizler yapmaya çalışmak yerine iç politikanın kısır çekişmelerine boyun eğmek, sığ sularda nafile bir şekilde kulaç atmak zorunda kalıyoruz.
Soruya dönelim: Tabii ki benzemez. Hem de hiç benzemez. Hatta birbirlerine zıt iki ülkeden bile söz edilebilir. En basitinden iki ülkenin son 30 yılını karşılaştırdığımızda, Türkiye’nin bütün sancılarına, askeri darbelere, temel hak ve özgürlükler ihlallerine rağmen Mısır’ın fersah fersah ilerisinde olduğunu görürüz. Basitleştirip şunu bile söyleyebiliriz: Mısır’da sokağa dökülen yüz binlerce insana sorulsa herhalde ezici bir çoğunluğu Türkiye gibi olma ihtimaline dudak bükmeyecektir.
Hal böyle olunca Türkiye’de, bir Tunus, bir Mısır gibi sokak hareketleri için kampanya yürütmek ne anlama geliyor? Aslına bakılacak olursa “sokak” ve “meydanlar” bizim gibi demokrasiyle yönetilme iddiasındaki ülkelerde hiç de korkulacak şeyler değillerdir. Parti siyasetinin sıkıştığı, çözümden çok sorun ürettiği anlarda sokağa dökülen kitlelerin ülkeyi yönetenleri uyarması, onlara ayar vermesi demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Ama Türkiye’de “sokak” siyasi iktidarları hep korkutmuştur. Bunun son örneklerini de AKP hükümeti ve Başbakan Erdoğan sergilemektedir. Değişik toplum kesimlerinin her türlü hak arayışının ardında “provokasyon” arama ısrarı AKP ve Erdoğan’ın demokrasiye bağlılıkları konusunda haklı şüphelere neden olmaktadır.
Öte yandan bugün Türkiye’den bir Tunus ya da Mısır çıkarmak isteyenlerin hatırı sayılır bir bölümünün de demokrasiye bağlılıklarından ciddi bir şekilde kuşkuluyum. Bazılarının yazıp söylediklerine baktığımda onların, Türkiye’nin Zeynel Abidin bin Alisini ya da Hüsnü Mübarek’ini devirip ülkeye demokrasi getirmeyi değil de seçimle işbaşına gelmiş hükümeti sokakta, hiç kuşkusuz askerin desteğiyle devirip, ülkenin başına, muhtemelen yine ordunun içinden çıkartacakları bir Bin Ali ya da Mübarek’i getirmeyi hedeflediklerini görüyorum.
Devamı için TIKLAYINIZ.
Yorum:
DAHA İYİYE DOĞRU ADIM ADIM
Sokaklarda demokrasi avına çıkmak kulağa oldukça devrimci, özgürlükçü ve dinamik geliyor. Sokak gösterileri, mitingler insanları psikolojik olarak rahatlatsa da, dişe dokunur bir etki yaratmayıp, tabiri caizse tam olarak bir işe yaramadığından maalesef ki vakit ve enerji kaybı yerine geçmektedir. Sayın Çakır sokak şovlarının hükümet tarafından baskılanmasını, hükümetin protestolardan korktuğuna ve bunları antidemokratik yollarla çözdüğüne bağlasa da, açıktan ayaklanmaya davetiye çıkarmayacak kadar temkinli davranmış ve vatandaşı kozları paylaşıp, had bildirmek üzere sandıklara davet etmiş. İyi de etmiş. Bu millet artık bilinçlendiğine göre, herkese hak ettiği cevabı verecek kadar uyanık olduğuna göre kimsenin sandıklardan korkmasına gerek yok, dahası bu hükümet adına bir göz dağıysa üzülerek söylemeliyim ki, yanlış adrese posta.
Ülkemiz asla Mısır’daki gibi bir kargaşa içerisinde değildir ve halkın büyük bir çoğunluğunun da hükümete ve orduya güveni tamdır. Öte yandan Türkiye kilit ülke olmayı ve sıcak bölgelerdeki siyasi gelişmelerde aktif rol oynamayı gayet iyi bilen bir ülke olarak, bugün Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki gelişmelerden olumsuz olarak etkilenmeyecek, aksine güçlenerek çıkacaktır. Bazı kesimlerin nedense paniğe kapılıp ‘Sıra bizde mi?’ yaygaraları koparmalarını basiretsizliklerine mi yoksa provokatörlüklerine mi yormak gerek bilemiyorum. Sadece sakin olup çalışmaya devam etmek ve şunu bilmek gerekiyor: ülkemizin yurt dışında artan prestiji bazı çevrelerin savunduğu gibi Siyonist güçlerin tezgahı veya Sam Amca’nın iradesi değil, bilinçli olarak yürütülen dış politikanın haklı ganimetidir. Biz iyiye gidiyoruz, günün en karanlık anı şafak sökmeden önceki zamandır. Çatlaklar, depremler iyidir, onlar olmazsa daha yeniyi, daha sağlamı yapma şansımız yoktur. Gidişatın kötü görünmesi altındaki dinamizmi yok etmez, sadece kamufle eder ve ancak görmek istemeyenleri aldatır.