Seçime doğru
- Seçimler yaklaşırken herkes daha çok oy almak için halkın taraf olacağı, yani kendisinin de bildiği ve karar verebileceği konular gündeme gelir. Uluslararası sorunlar, dünyadaki ekonomik gelişmeler, büyük güçler arasındaki görünmeyen ama sonuçları herkesi derinden etkileyecek konular gündemde olmaz. Onun yerine heykel, içki, sigara, dizilerdeki görüntüler hakkındaki tartışmalar ön plana çıkar. Ayrıca sadece konuların değil kullanılan üslubun da halkın hoşuna gidecek biçimde olmasına özen gösterilir.
- Osmanlı İmparatorluğu yaşlanmış ve artık ne yapacağını şaşırmıştır. Tüm siyaset dışarıdan gelen baskıların dengesi üzerinde yapılmıştır. Her şey dışarıda planlanmıştır. İstiklal Savaşımız da dışarıdan yönetimlidir. Tekel sermaye ileride İsrail imparatorluğunu kurmak için Türkiye’nin dinsiz bağımsız ve Hıristiyanlardan arınmış bir ülke olasını hedefliyordu. Bu amaçla Türkiye oluştu. Ne var ki Türk halkı daima İslamiyet’e sadık kalmış ve sabırlı olmuştur. Sonunda bugünkü Türkiye Cumhuriyeti oluşmuştur. Kazanan biz olduk. Siyasetimizle değil imanımızla biz kazandık.
- Mahkemelerde kendisinin Türkçe savunmasının daha kolay olduğu durumda bile Kürtçe konuşmakta ısrar edilir. Amaç desteklenen partinin daha çok oy almasıdır. Sorunların ortaya çıkarılış biçimi de bu amaca uygundur. Cumhurbaşkanının ziyaretinin sorunsuz geçmesine özen gösterilirken her fırsatta sokaklar savaş alanına çevrilir.
- Bu olaylar üzerinde fazla durmamak gerek. İstediği dille konuşsun. Sermaye yenilmektedir. Bizim sabra ihtiyacımız var. Savaşırsak yükünü biz çekmiş oluruz. Kan durmalı. Ondan sonra isteyen istediğini yapmalı. İller bağımsız hale getirilince sorunlar çözülür.
- Bunlar seçim sürecinde uygulanan taktiklerdir. Strateji genellikle gözden kaçar ama sonucu belirlemekte kullanılan taktiklerden daha büyük rol oynar.
- Seçimlere halk duyarsızdır. O kararını vermiştir. Din’e karşı olan partilere dinsizler de oy vermez. Ordu ile sorunu olan partileri istese de iktidar etmez. Ekonomide sorunları çözmeyi değil karışmamayı istemektedir. Vergi kaçırabiliyorsa, rüşvet verebiliyorsa o parti iyi partidir.
- Stratejileri anlamak değerlendirme ile mümkündür. Çünkü ne elde bir delil olur ne de bunlar ilan edilir. Güç odakları kapalı kapılar arkasında stratejilerini belirler ve karşı taraf hamleye başka bir hamleyle cevap verir. Şimdi bu stratejileri değerlendirmeye çalışacağım ve söylediklerimi herhangi bir delille desteklemem söz konusu değil. Sadece gözlemlerime dayanarak neler düşünülmüş olacağını tahmine çalışacağım.
CHP’deki lider değişikliği halkın iradesi sonucunda değil bilinmeyen odakların operasyonu ile gerçekleşti. Yeni yönetim halkın desteğini sağlamak amacıyla söylemlerini, CHP’nin geleneksel rejimi savunan söylemlerinin dışına çıkardı ve halka yöneldi. Değişim de zaten bu amaçla yapılmıştı ve yeni politika için uygun kişinin Kılıçdaroğlu olduğu düşünüldü.
- Sermaye Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına Kemal Derviş’i geçirmeyi istemiştir. Bunu başaramadı. Teskerede istediğini elde edemedi. Halk Partisi’ni tasfiye edip yeni bir güç oluşturmak istemektedir. Kılıçdaroğlu’yu getirmeyi başka türlü izah etmek mümkün değildir.
- Partinin arkasındaki güç değişmemişti ama politikalarını değiştirmişlerdi. Ancak bir boşluğun oluştuğu gözden kaçırılıyordu. Geçmişte cumhuriyetin kuruluş felsefesi olarak adlandırılan ve arkasında küçümsenmeyecek bir destek olan düşünceyi savunan kalmamıştı.
- Türkiye’de belki de 3 asırdır 4 görüş vardır: Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık. Cumhuriyet’te Osmanlıcılık Cumhuriyetçilik olmuştur. Batıcılık, Türkçülük ve İslamcılık’ı da parti tekeline alınmıştır. Demokrasiye geçilince dört görüş de ortaya çıktı. Diğer 3 görüş İslamiyet’e cephe aldı. Ama sonunda İslamî cephe bugün anayasa ekseriyetiyle iktidardadır. Batılı cephe zayıflamıştır. Milliyetçi cephe de duraklama vardır. Cumhuriyetçi cephe çökmektedir. Her tür görüşe ihtiyacımız vardır. Bunlar Ziya Gökalp’ın görüşleri doğrultusunda uzlaşmalıdırlar. Partiler dört ayağın biri olmaya çalışmalıdırlar. Tek ayak kalma sevdasından vazgeçmelidirler. Adil Düzen bu demektir. Denge düzeni demektir.
- Bu kitle ile halkı bir araya getirecek bir yapı oluşturulabilirdi ve bunun için en uygun adres DP olurdu. Bunun için hedefe uygun bir dünya görüşü inşa etmek ve bunu temsil edecek bir lider bulmak gerekiyordu. Bu partiyi yenileyip destekleyecek güç kararını önceden vermişti ve CHP’yi destekliyordu. Yani ekonomik güç ve onun yönlendirdiği medyanın favorisi CHP olmuştu. Ancak bu tercih geçmişte CHP’yi destekleyen ve statükocu, darbeci gibi sıfatlarla anılan kitleyi temsilcisiz bıraktı. Bu kitlenin bir bölümü önümüzdeki seçimde MHP’ye yönelebilir ama Türkiye’nin dünya üzerindeki yeni konumu ile bu partinin ideolojisinin uyuşmaması desteğin önemini azaltır.
- Ordu 1950’den sonra CHP’ye güvendi. Onun desteğiyle müdahaleler yaptı. Evren ihtilalı Halk Partisi’ne dayandırmadı. Halk Partisi’nin gücünü kırdı. 28 Şubat Evren’e karşı yapılan darbedir. Yeniden CHP’nin darbeci zihniyetini diriltme olmuştur. Sonunda Orduda Evren taraftarları galip gelmiştir. Ordu CHP’den sonra Özal’a ve Demirel’e dayanmıştır. 2000’den sonra Ordu Millet kime oy verirse onu destekleyeceğini ve siyaseti ise kendisinin yürüteceğine karar vermiştir. Artık iktidar olmak için halkın oyunu almak yeterli olacaktır. Bunun tehlikesi ekseriyet sistemidir. Tam da Adil Düzen’in gelmesi zamanıdır.
- Cumhurbaşkanlığı seçimi en az genel seçim kadar önemli olacaktır. Başkanlık sistemi ya da Cumhurbaşkanlığının yetkilerinin artırılması, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi nedeniyle moral etkisinin de artması bu seçimin önemini artırmaktadır. Siyasi partilerin bu seçimde kimi destekleyecekleri önemlidir ve belirlenen stratejiler önemli ölçüde bu seçiminin sonuçlarını etkilemeye yöneliktir. Sizce CHP, MHP, BDP cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi destekler?
- Cumhurbaşkanı seçiminde AK Parti’yi yenmek isteniyorsa, MHP Saadet partisi ile anlaşarak bir orgenerali aday göstermelidirler. Halk bu adaya büyük ekseriyetle oy verir. Bunun dışında AK Parti’nin adayı her zaman kazanır.
• Seçime doğru 16 Ocak 2011 Pazar
Seçime giderken konular ciddiyetini kaybeder. Kürtçülük de siyasî amaçla yapılır. Sonucu bunlar alır. Stratejileri varsayımlarla açıklayacağım: CHP’ye yeni söylemi Kılıçdaroğlu’na söylettirdi. Cumhuriyetin temek felsefesini savunan kalmamıştır. Statükocu darbeci zihniyet boşta kaldı. MHP’ye de zor gidecek. CHP MHP BDP cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi destekler?
Özet Yorum:
AKP oylarını koruyacaktır. Yeni gelişmeler olmazsa CHP ve MHP oylarını kaybetmektedir. Bu oylar Saadet’e gidebilir ve barajı geçer. Geçmişte bir başarısı olmayan, üstelik geldiği Alevî geçmişi güven verici olmayan CHP’nin başına getirmeleri CHP’yi çökertmeyi amaçlamaktadır. Fazla başarılı olacaklarını sanmıyorum.
• Örtünün altı 22 Ocak 2011 Cumartesi
Tunus’ta 22 yıllık iktidar sebepsiz gitti, sorunlar demokrasi ile çözülemiyor. Darbeler de çözmüyor. Irak’taki çatışma Batılı güçler arasında olmaktadır. Tunus’taki çatışma da aynı strateji gereğidir. Türkiye’ye de sıçrayabilir. Türkiye kazanacak tarafta yer almalı yahut kazandırabiliyorsa haklının yanında yer almalıdır. Ülkemizde askerler veya etnik gruplar harekete geçirilebilir. Muhalefet yanlarında yer almaktadır. Ekonomik zorluklar da vardır.
Özet Yorum:
Eskiden Tekel Sermaye ABD’deki CIA’yı ve Mafyayı kullanarak ülkelerde darbeler yapıyor, isyanlar çıkarabiliyordu. Şimdi yeni bir güç kullanmaktadır. Bu sadece para olabilir. Bizim yapacağımız; dış siyasette tarafsız kalmak, içte ise hakemler sistemini getirmek ve yerel sistemi güçlendirmektir. Ekonomide faizsiz sisteme geçmektir. Bunları yapmadığınızda dış güçler olmasa da içte huzur olmayacaktır.