Seçime doğru
1003 Okunma, 2 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

Seçime doğru

 

- Seçimler yaklaşırken herkes daha çok oy almak için halkın taraf olacağı, yani kendisinin de bildiği ve karar verebileceği konular gündeme gelir. Uluslararası sorunlar, dünyadaki ekonomik gelişmeler, büyük güçler arasındaki görünmeyen ama  sonuçları herkesi derinden etkileyecek konular gündemde olmaz. Onun yerine heykel, içki, sigara, dizilerdeki görüntüler hakkındaki tartışmalar ön plana çıkar. Ayrıca sadece konuların değil kullanılan üslubun da halkın hoşuna gidecek biçimde olmasına özen gösterilir.

- Osmanlı İmparatorluğu yaşlanmış ve artık ne yapacağını şaşırmıştır. Tüm siyaset dışarıdan gelen baskıların dengesi üzerinde yapılmıştır. Her şey dışarıda planlanmıştır. İstiklal Savaşımız da dışarıdan yönetimlidir. Tekel sermaye ileride İsrail imparatorluğunu kurmak için Türkiye’nin dinsiz bağımsız ve Hıristiyanlardan arınmış bir ülke olasını hedefliyordu. Bu amaçla Türkiye oluştu. Ne var ki Türk halkı daima İslamiyet’e sadık kalmış ve sabırlı olmuştur. Sonunda bugünkü Türkiye Cumhuriyeti oluşmuştur. Kazanan biz olduk. Siyasetimizle değil imanımızla biz kazandık.

 

- Mahkemelerde kendisinin Türkçe savunmasının daha kolay olduğu durumda bile Kürtçe konuşmakta ısrar edilir. Amaç desteklenen partinin daha çok oy almasıdır. Sorunların ortaya çıkarılış biçimi de bu amaca uygundur. Cumhurbaşkanının ziyaretinin sorunsuz geçmesine özen gösterilirken her fırsatta sokaklar savaş alanına çevrilir.

- Bu olaylar üzerinde fazla durmamak gerek. İstediği dille konuşsun. Sermaye yenilmektedir. Bizim sabra ihtiyacımız var. Savaşırsak yükünü biz çekmiş oluruz. Kan durmalı. Ondan sonra isteyen istediğini yapmalı. İller bağımsız hale getirilince sorunlar çözülür.

 

- Bunlar seçim sürecinde uygulanan taktiklerdir. Strateji genellikle gözden kaçar ama sonucu belirlemekte kullanılan taktiklerden daha büyük rol oynar.

- Seçimlere halk duyarsızdır. O kararını vermiştir. Din’e karşı olan partilere dinsizler de oy vermez. Ordu ile sorunu olan partileri istese de iktidar etmez. Ekonomide sorunları çözmeyi değil karışmamayı istemektedir. Vergi kaçırabiliyorsa, rüşvet verebiliyorsa o parti iyi partidir.

 

- Stratejileri anlamak değerlendirme ile mümkündür. Çünkü ne elde bir delil olur ne de bunlar ilan edilir. Güç odakları kapalı kapılar arkasında stratejilerini belirler ve karşı taraf hamleye başka bir hamleyle cevap verir. Şimdi bu stratejileri değerlendirmeye çalışacağım ve söylediklerimi herhangi bir delille desteklemem söz konusu değil.  Sadece gözlemlerime dayanarak neler düşünülmüş olacağını tahmine çalışacağım.

CHP’deki lider değişikliği halkın iradesi sonucunda değil bilinmeyen odakların operasyonu ile gerçekleşti. Yeni yönetim halkın desteğini sağlamak amacıyla söylemlerini, CHP’nin geleneksel rejimi savunan söylemlerinin dışına çıkardı ve halka yöneldi. Değişim de zaten bu amaçla yapılmıştı ve yeni politika için uygun kişinin Kılıçdaroğlu olduğu düşünüldü.

- Sermaye Cumhuriyet Halk Partisi’nin başına Kemal Derviş’i geçirmeyi istemiştir. Bunu başaramadı. Teskerede istediğini elde edemedi. Halk Partisi’ni tasfiye edip yeni bir güç oluşturmak istemektedir. Kılıçdaroğlu’yu getirmeyi başka türlü izah etmek mümkün değildir.

 

- Partinin arkasındaki güç değişmemişti ama politikalarını değiştirmişlerdi. Ancak bir boşluğun oluştuğu gözden kaçırılıyordu. Geçmişte cumhuriyetin kuruluş felsefesi olarak adlandırılan ve arkasında küçümsenmeyecek bir destek olan düşünceyi savunan kalmamıştı.

- Türkiye’de belki de 3 asırdır 4 görüş vardır: Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık. Cumhuriyet’te Osmanlıcılık Cumhuriyetçilik olmuştur. Batıcılık, Türkçülük ve İslamcılık’ı da parti tekeline alınmıştır. Demokrasiye geçilince dört görüş de ortaya çıktı. Diğer 3 görüş İslamiyet’e cephe aldı. Ama sonunda İslamî cephe bugün anayasa ekseriyetiyle iktidardadır. Batılı cephe zayıflamıştır. Milliyetçi cephe de duraklama vardır. Cumhuriyetçi cephe çökmektedir. Her tür görüşe ihtiyacımız vardır. Bunlar Ziya Gökalp’ın görüşleri doğrultusunda uzlaşmalıdırlar. Partiler dört ayağın biri olmaya çalışmalıdırlar. Tek ayak kalma sevdasından vazgeçmelidirler. Adil Düzen bu demektir. Denge düzeni demektir.

 

- Bu kitle ile halkı bir araya getirecek bir yapı oluşturulabilirdi ve bunun için en uygun adres DP olurdu. Bunun için hedefe uygun bir dünya görüşü inşa etmek ve bunu temsil edecek bir lider bulmak gerekiyordu. Bu partiyi yenileyip destekleyecek güç kararını önceden vermişti ve CHP’yi destekliyordu. Yani ekonomik güç ve onun yönlendirdiği medyanın favorisi CHP olmuştu. Ancak bu tercih geçmişte CHP’yi destekleyen ve statükocu, darbeci gibi sıfatlarla anılan kitleyi temsilcisiz bıraktı. Bu kitlenin bir bölümü önümüzdeki seçimde MHP’ye yönelebilir ama Türkiye’nin dünya üzerindeki yeni konumu ile bu partinin ideolojisinin uyuşmaması desteğin önemini azaltır.

- Ordu 1950’den sonra CHP’ye güvendi. Onun desteğiyle müdahaleler yaptı. Evren ihtilalı Halk Partisi’ne dayandırmadı. Halk Partisi’nin gücünü kırdı. 28 Şubat Evren’e karşı yapılan darbedir. Yeniden CHP’nin darbeci zihniyetini diriltme olmuştur. Sonunda Orduda Evren taraftarları galip gelmiştir. Ordu CHP’den sonra Özal’a ve Demirel’e dayanmıştır. 2000’den sonra Ordu Millet kime oy verirse onu destekleyeceğini ve siyaseti ise kendisinin yürüteceğine karar vermiştir. Artık iktidar olmak için halkın oyunu almak yeterli olacaktır. Bunun tehlikesi ekseriyet sistemidir. Tam da Adil Düzen’in gelmesi zamanıdır.

 

- Cumhurbaşkanlığı seçimi en az genel seçim kadar önemli olacaktır. Başkanlık sistemi ya da Cumhurbaşkanlığının yetkilerinin artırılması, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi nedeniyle moral etkisinin de artması bu seçimin önemini artırmaktadır. Siyasi partilerin bu seçimde kimi destekleyecekleri önemlidir ve belirlenen stratejiler önemli ölçüde bu seçiminin sonuçlarını etkilemeye yöneliktir. Sizce CHP, MHP, BDP cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi destekler?

- Cumhurbaşkanı seçiminde AK Parti’yi yenmek isteniyorsa, MHP Saadet partisi ile anlaşarak bir orgenerali aday göstermelidirler. Halk bu adaya büyük ekseriyetle oy verir. Bunun dışında AK Parti’nin adayı her zaman kazanır.

 

• Seçime doğru 16 Ocak 2011 Pazar

Seçime giderken konular ciddiyetini kaybeder. Kürtçülük de siyasî amaçla yapılır. Sonucu bunlar alır. Stratejileri varsayımlarla açıklayacağım: CHP’ye yeni söylemi Kılıçdaroğlu’na söylettirdi. Cumhuriyetin temek felsefesini savunan kalmamıştır. Statükocu darbeci zihniyet boşta kaldı. MHP’ye de zor gidecek. CHP MHP BDP cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi destekler?

Özet Yorum:

AKP oylarını koruyacaktır. Yeni gelişmeler olmazsa CHP ve MHP oylarını kaybetmektedir. Bu oylar Saadet’e gidebilir ve barajı geçer. Geçmişte bir başarısı olmayan, üstelik geldiği Alevî geçmişi güven verici olmayan CHP’nin başına getirmeleri CHP’yi çökertmeyi amaçlamaktadır. Fazla başarılı olacaklarını sanmıyorum.

 

• Örtünün altı 22 Ocak 2011 Cumartesi

Tunus’ta 22 yıllık iktidar sebepsiz gitti, sorunlar demokrasi ile çözülemiyor. Darbeler de çözmüyor. Irak’taki çatışma Batılı güçler arasında olmaktadır. Tunus’taki çatışma da aynı strateji gereğidir. Türkiye’ye de sıçrayabilir. Türkiye kazanacak tarafta yer almalı yahut kazandırabiliyorsa haklının yanında yer almalıdır. Ülkemizde askerler veya etnik gruplar harekete geçirilebilir. Muhalefet yanlarında yer almaktadır. Ekonomik zorluklar da vardır.

Özet Yorum:

Eskiden Tekel Sermaye ABD’deki CIA’yı ve Mafyayı kullanarak ülkelerde darbeler yapıyor, isyanlar çıkarabiliyordu. Şimdi yeni bir güç kullanmaktadır. Bu sadece para olabilir. Bizim yapacağımız; dış siyasette tarafsız kalmak, içte ise hakemler sistemini getirmek ve yerel sistemi güçlendirmektir. Ekonomide faizsiz sisteme geçmektir. Bunları yapmadığınızda dış güçler olmasa da içte huzur olmayacaktır.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
24.01.2011
16:35

ARNAVUTLUK’TA NELER OLUYOR?

BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanıi Rifat Sait’ten Arnavutluk analizi...

Arnavut asıllı milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde şöyle diyor:

Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk,

Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrinden kalk!

Diriler koşmadı yardımına, sen bari yetiş...

Arnavutluk yanıyor... Hem bu sefer pek müthiş

***

Arnavutluk’ta 2009 yılında yapılan seçime hile karıstığı iddiaları ile baslayan, yolsuzluk, rüşvet ve yoksulluk ile beslenen gerginlik 21 Ocak’ta finale ulaştı.Başkent Tiran’da çıkan çatışmalarda maalesef 3 kişi öldü yüz’e yakın yaralı var.Tunus’taki Yasemin devriminden hemen sonra gelişen bu olayların aslında birbiriyle bağlantısı yok.Ancak olayların zamanlaması sanki Tunus’taki olayların etkisiyle olduğu hissini veriyor.Zaten böyle düşünülmesini istiyor bazı şer gurupları.Zira Balkanlar’daki barış ve istikrar bazılarının işine yaramıyor.Başkent Tiran’da çıkan olayları körüklüyenin ana muhalefet Sosyalist Parti Genel Başkanı Edi Rama olduğu ileri sürülüyor. Şimdi Sosyalist parti desek te, Sosyalist partinin eski komünist Enver Hoca’nın bir uzantısı olduğunu biliyoruz. Fakat problemin temelinde başka şeylerde var. Arnavutluk’un Kuzey-Güney ayırımı yani Toska-Gega ya da açık bir ifadeyle dinler arası çatışma ihtimalinden korkuluyor. Zira Arnavutluk nüfusunun %70 kadarı Müslüman, %20’si Ortodoks ve %10’u Katolik. Örneğin Başbakan Sali Berişa Müslüman iken Sosyalist parti başkanı Edi Rama Ortodoks. Ülke,1944 - 1991 arasındaki 46 yıllık komünist Enver Hoxha (Hoca) rejimi döneminde dünyanın ilk ve tek ateist devleti ilan edilmişti.Toplumun büyük kesimi iki nesil boyunca Müslümanlık - Hıristiyanlık gibi konuların tümüyle dışında yaşadı.Komonizm döneminde Arnavutça’da meşhur bir laf vardı: “Mos shikoni kisha e xhamia / Feja e shqyptarit âsht shqyptaria" Yani Kiliseye yada camiye gitmeyin, Arnavutluğun dini Arnavut milliyetçiliğidir.

Yunanistan, Arnavutluk’a sınır bir ülke.Yunanistan devletinin Arnavutluk’a özel bir ilgisi ve dış politikası vardır.Bugün Yunanistan toprakları içinde yer alan Yanya, Preveze, Louros.Konitza, Philiyiades, Çamerya, Kastoria bölgesi çevresine Arnavutlar, Çameria (Çamerya) derler.Yunanlı General Napolyon ZERVAS komutasındaki EDES (Ulusal Cumhuriyetçi Yunan Birliği) Çeteleri tarafından,1944 yılında bölgedeki Arnavutlardan 2900 yaşlı ve genç erkek, 214 kadın, 96 çocuk katletti. Yunanistan bölgedeki Arnavut azınlığın sizyasi etkisinden ve Arnavutluk’un bölgede siyasi taleplerinden hep çekinmiştir.Bu yüzden de kendisi gibi Ortodoks olan Arnavutluk’ta nüfusun %20’sini oluşturan Ortodoks ahali üzerine ilgisi büyüktür.Bu şekilde Arnavutluk’un Çamerya düşüncesini soğutur.Arnavutluk’taki son gelişmeleri Yunan dışişleri eminim yakından takip ediyor.

Arnavutluk’taki olaylar başkent Tiran ile sınırlı kaldı.Aldığımız bilgilere göre ülkenin diğer illerinde çatışma yok.Bu da sevindirici bir olay ve genel bir halk ayaklanması olmadığını gösterirken, provakasyonu güçlendiriyor. Hattı zatında olaylar da durmuş görünüyor.

Başbakan Sali Berişa, açıkça Sosyalist Parti Genel Başkanı Edi Rama’yı suçladı ve olayların baş sorumlusu ilan etti. Edi Rama ise Sali Berişa’yı suçlayarak istifa etmesini istedi. Parlamentoda kurulan komisyon, 21 Ocakta Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yaşanan olayları soruşturacak. Komisyonun faaliyeti üç ay sürecek. Komisyon devlet kurumlarının faaliyetleri hakkında da soruşturmalar yapacak.

Arnavutluk’ta ani bir değişiklik olmaz ise bu yıl 8 Mayıs’ta yerel seçimler, 2013 yılında ise Genel seçimler yapılacak. Arnavutluk’ta barış ve istikrarın sağlanması Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Bir yandan Türkiye’de yaşayan Arnavut kökenli vatandaşların psikolojisi diğer yandan Arnavutluk’taki Türk özel teşebbüslerinin güvencesi. Ayrıca Kosova’nın da bu gelişmelerden olumsuz etkilenmesi çok önemli. Zira bir Türk müteahhit firması tarafından yapılmakta olan Kosova’dan Arnavutluk’un Durs limanına uzanan stratejik kara yolu dikkat çekiyor. Bu yol Kosova’yı stratejik bir lojistik merkezi haline getirecek. Sırbistan ve Makedonya için de bu yol çok önemli. Kosova’nın nüfusunun %95 gibi önemli bir bölümü Müslüman Arnavut. Bu yüzden Arnavutluk’taki gelişmeler Kosova tarafından da kaygıyla izleniyor.

***

Mehmet Akif’in şiiriyle başlamıştık. O şiirin devamında şöyle diyor:

"Medeniyet!" size çoktan beridir diş biliyor;

Önce parçalamak, sonra da yutmak diliyor.

Arnavutlar size bir ders olacakken, hâlâ,

Ne bu karmakarışık siyaset, ne bu bozguncu da’vâ?

Görmüyor gittiği yanlış yolu, sanırım, çoğunuz...

Size kılavuzluk eden haydudu artık kavunuz!

Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavudum...

Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!..

Reşat Nuri Erol
29.01.2011
01:20

Hocam sapa sağlam bilinci pırıl pırıl

29 OCAK 2011 CMT 02:20

Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, Milli Görüş Lideri ve Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı Güven Hastanesinde ziyaret etti.

Ziyaretin ardından hastane çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Zeybek, "Hocamızı sapasağlam gördüm. Bilinci pırıl pırıl... Sevinçle dönüyorum" dedi.

"SÜREÇ inşallah güzel şeyler getirecek" diye konuşan Zeybek, şöyle konuştu: "Hocamıza can sağlığı diledik. Allah’a şükür önemli bir sıkıntısının olmadığını gördük. Bu sıkıntısını da atlatacak diye ümit ediyor ve dua ediyoruz. Yani Hocamız sapasağlam ben onu gördüm. Bilinci pırıl pırıl. Bizim adımızı duyunca bizim ona hürmetimiz onun bize olan sevgisi, muhabbeti dolayısıyla buluşmuş olduk. Sevinçle dönüyoruz."





Sayı: 85 | Tarih: 23.01.2011
Ebubekir Sifil
Kuran'ı Mehcur Bırakmak
1463 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Kürtaj Yaptıran Okul kızı
1294 Okunma
6 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Atatürkçüye hitabe
1028 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Seçime doğru
1003 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Zülfü Livaneli
Hep aynı filmi seyretmek
1002 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Hani bitaraf olan bertaraf olacaktı?
971 Okunma
Tayibet Erzen
Ruhat Mengi
Cevabını öğrenemeyeceğimiz sorular!
905 Okunma
Vahap Alma


© 2024 - Akevler