Cevabını öğrenemeyeceğimiz sorular!
850 Okunma, 0 Yorum
Ruhat Mengi - Vatan
Vahap Alma

Cevabını öğrenemeyeceğimiz sorular! – 16.01.2011

Artık seçim propagandası dönemi başladı, artık eylem ve söylemlerin çoğu “seçmen ayartma”ya yönelik. Aynen referandum öncesinde olduğu gibi.. O zaman “darbeler sorgulanacak” vaatleriyle 27 Mayıs 1960 darbesine kadar inilmişti, şimdi tekrar “içki, heykel, 19 Mayıs törenleri gereksiz, Osmanlı padişahının özeli” ve benzeri konularla dinin, soyun, aile değerlerinin koruyucusu olma pozisyonu alınacak.

Eğer tartışmalarda yanlış zemin üzerinde duruluyorsa hiç önemi yok, millete duymak istediklerini söylediniz mi yetecektir. Ne hazin bir tablo bu.. TV programlarında halka Wikileaks’i soruyorlar; Tunus’ta hükümet düşüren Wikileaks belgeleri için bizde “soğuk algınlığında göğse sürülen Wicks” diyen bile çıkıyor, Cumhurbaşkanını soruyorlar; “Tayyip Erdoğan” cevabı geliyor, bu kadar dünyadan habersiz insanların yaşadığı ve hala “çoğalın, çoğalın” denilen bir ülkede milleti elinizdeki TV kanalları ve gazetelerle “istediğiniz her şeye” inandıramaz mısınız?

İşte iktidar partisi seçime, referandumda olduğu gibi böyle sınırsız bir avantajla giriyor. Devlet TV’si parti kanalı gibi, özel kanalların büyük çoğunluğu ona katıksız hizmet veriyor, geriye kalanlar korku içinde kendi sansürünü kendi yapıyor. Biraz unutursa ayar çekenler hazır, daha ne olsun?

Bu arada “Wikileaks” deyince aklıma geldi, ne kadar çok “cevapsız soru” beklemede, farkında mısınız?

CLINTON’A SORACAK MISINIZ?

Önce Wikileaks ne demek, gözü kapalı yaşayanlar için hemen hatırlatalım; ABD’li büyükelçilerin ABD Dışişleri Bakanlığı’na “bulundukları ülkelerle ilgili gözlemlerini, yorumlarını gönderdikleri” yazışmalar. Bu isimdeki internet sitesi açığa çıkardığı için Wikileaks diye anılıyor. Ve bu yazışmalarda “büyükelçi imzalarıyla” Türkiye hakkında, yolsuzluklar hakkında da çok fazla bilgi verilmişti. Ama imzasız ihbar mektuplarındaki “yıllardır teki kanıtlanamayan” iddialarla insanların hayatının karartıldığı Türkiye’de, “büyükelçi imzaları da, ABD’nin ‘büyükelçilerimiz görevini yaptı’ diyerek bu belgelerin arkasında durması da” önemsiz sayıldı ve “yalan, iftira” denerek olay kapatıldı.

Buradaki sorulardan başlarsak sorular şu sıralamada gidebilir;

-ABD belgeleri kabul ettikten sonra; “Tüm sorularınıza hazırız” demesine rağmen ve ülkelere kafa tutmaktan çekinmiyor görünmemize rağmen neden ABD’ye en ufak tepki göstermedik, “açıkla bakalım büyükelçilerinin iddialarının kanıtlarını” diyemedik, tam aksine “ilişkilerimiz zedelenmedi” dedik?

-ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’ye geldiğinde Başbakan Erdoğan fırsatı kaçırmayarak ona “sorulara hazırız” demiştiniz, şu “Büyükelçilerinizin Türk hükümetiyle ilgili iddialarını milletimize açıklar mısınız, ellerinde hangi kanıtlar vardı” diye soracak mı?

DARBE, MUHTIRA VE SEÇİM!

- TP Genel Başkanı Abdüllatif Şener “O belgelerde tarif edilen ‘yapılan yolsuzluklara dayanamayıp istifa eden bakan’ benim” demesine rağmen neden sadece ona hiç kızılmadı, “açıklamazsan namertsin” benzeri alışılmış sözler söylenmedi ve suçlamaları hükümet tarafından sineye çekildi?

-Referandumda “darbelerle, muhtıralarla hesaplaşılacak” denmesine rağmen referandum sonrasında neden 12 Eylül darbesi ve 27 Nisan muhtırası hiç ağza alınmadı? ‘Gerçek darbe ve muhtıra’ unutturulabiliyorsa ‘darbe yapmamış, muhtıra vermemiş’ gazeteciler, doktorlar neden yıllardır hapiste ve çıkmamaları için yeni çareler bulunuyor?

-Seçim sonrasına bırakılan yeni anayasanın halka açıklanması BDP’nin son “ya özerklik, ya özerklik” çıkışlarıyla ve Başbakan’ın “kamuda türban kesinlikle olacak” açıklamasıyla (ve “AYM’ye süper yetki bunun için verildi” dendiğine göre) daha da önem kazanmışken, partilerin ilerde neler yapacaklarını seçimden önce anlatması tüm dünyada gerekli görülürken bizde iktidar partisi seçime neden “kapalı kutu” gibi, sır küpü gibi gidiyor ve konuşması zorunlu olmuyor?

Gerçek değil ‘sanal’ bir demokraside yaşamakta olduğunuzu bu soruların cevabını asla öğrenemeyecek olmanızdan anlayabilirsiniz!

 

 

Vahap Alma






Sayı: 85 | Tarih: 23.01.2011
Ebubekir Sifil
Kuran'ı Mehcur Bırakmak
1404 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Kürtaj Yaptıran Okul kızı
1227 Okunma
6 Yorum
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Atatürkçüye hitabe
963 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Hep aynı filmi seyretmek
945 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Seçime doğru
943 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Hani bitaraf olan bertaraf olacaktı?
909 Okunma
Tayibet Erzen
Ruhat Mengi
Cevabını öğrenemeyeceğimiz sorular!
850 Okunma
Vahap Alma


© 2024 - Akevler