Doğu kavga eder Batı uzlaşır!
28.09.2010
Batı okullarında okudum, 11 yıl Avrupa’da yaşadım ama hâlâ birçoğumuz gibi “Doğu’daki Batılı, Batı’daki Doğulu” olma özelliğim değişmedi.
Bu yüzden yıllardır Batı ve Doğu uygarlıkları arasındaki farkları düşünürüm, özeleştiri yaparım, kendime dersler çıkarırım.
Bulduğum en ilginç farklardan birisi; Doğu’nun geçmişe, Batı’nın geleceğe yönelmesidir.
Doğu’da geçmişin hesaplaşmaları hiç bitmez, yüzyıllar öncesine dayanan kan davaları bile hatırlanır, yaralar kapanmaz; bu yüzden de ortak bir gelecek hazırlamak çok zordur.
Batı ise barışmayı ve ortak çıkarlarda buluşmayı bilir.
60 yıl önce Paris, Nazi çizmesi altındayken, bugün Almanya ile Fransa aynı birlik tarafından yönetiliyor.
Biz ise “1851’de böyle olmuştu, 1908’de böyle olmuştu” diye birbirimize düşmanlık ediyoruz.
***
Bugünlerin modası da 1920’ler.
Tartış babam tartış.
Şunun şurasında 2020’ye 10 yıl var ama biz burnumuzun önündeki geleceği planlamaya değil, 90 yıl öncesiyle kavga etmeye doyamıyoruz.
İşte anahtar sözcüğü kullandım: KAVGA!
Doğu kavga eder, Batı uzlaşır.
Doğu, kavga etme pahasına kendine zarar vermeyi de göze alır; “Allah’ım benim gözümü kör et, tek komşumun da gözü kör olsun” der, Batılı asla böyle bir şey yapmaz.
Doğu’da yazılar, tartışmalar geçmişe yöneliktir, çünkü geçmişle kavga edebilirsiniz, gelecekle kavga edilmez.
Kavga etmeyince de düşünemez ve yazamaz bizimkiler.
Bir ömür boyu yazdıklarına bakın: Sadece kavga etmeyi bilirler, sadece ve sadece kavga.
Bir tek yeni fikir, bir tek barış cümlesi, bir tek huzurlu nota duyulmaz buralardan.
Bu yüzden geçmişe döner kavga eder dururlar.
Doğu’nun özü budur: Kavga, nefret, küfür ve beddua!
***
Geçenlerde arabayla geçerken, tam bir “it dalaşı”na rastgeldim.
Bir süre izledim onları. Zavallı köpekçikler birbirlerini dişlediler, kanattılar, sakatladılar; sonra da en irileri kavgayı kazandı ve hepsi kendi yoluna gitti.
O iri köpeğin kaderini düşündüm ben de. Belki her kavgada daha çok ısıracak ötekileri, hep kaçıracak ama onlarla aynı kaderi paylaşacak.
Sevgisiz, nefret dolu, şiddetle yoğrulmuş bir dünyada yaşayacak.
Köpekleri çok sevdiğimi herkes bilir. Bu benzetmeyi de kimseye hakaret etmek için değil, “teşbihte hata olmaz” diyerek, kendime de ders olsun diye yazıyorum.
Doğu’nun kavga ve nefret ortamı hepimizi yaralıyor, ruhumuzu kanatıyor, acılaştırıyor.
Sokaklara bakıyorum. Gülen insan yok, bir kasvet çökmüş ortalığa.
Diziler birbirine bağırıp çağıran, hakaret eden dedikodu yapan karakterlerle dolu.
Şarkılar, türküler beddua!
Basın ise tam bir gayya kuyusu. Küfürün bini bir para.
Yazık değil mi be arkadaşlar. Hiç olmazsa kendinize acıyın.
Bir tek ömrünüz var, onu da kavgada harcıyorsunuz.
Değer mi?
YORUM:
NEYDİK NE OLDUK…
Müslüman kelimesi hepimize yetiyordu.O zaman dünyaya adalet dağıttık.Şimdi
Doğulu olduk kavgaya tutuştuk.Kafirler Batılı oldu bizim imrendiğimiz ve
Benzemeye çalıştığımız topluluk oldular.Ne değişti.Mehmet Akif merhumun dediği
Gibi onların işleri bizim dinimiz gibi,bizim işlerimiz onların dinleri gibi mi oldu?
Bence evet bizler Hristiyan Mistiler gibi olduk kavli duada kaldık.Onlar müsbet
Bilimci oldu fiili duaya yapıştı dünyanın imrendiği ülkeler oldu.Ama denge
Yine kurulamadı.Bu seferde dünya sosyal ve ekonomik buhranlarla çalkalanmaya
Başladı.Yusuf suresinde Yakup aleyhisselamın dediği gibi.Yusufun kokusunu aldı
Gözleri açildı.Şimdi burunlarımıza Adil Düzenin kokusu gelmeye başladı.İnşaallah
Yakup ve Yusufun(aleyhimüsselam)kavuşması yakındır.Ve zafer inananların ve
Çalışanlarındır…