29 TEMMUZ 2010
PER 04:15
Sayın bir Bakana iki sayfalık bir mektup/dilekçe ile 11 adet fotoğraf göndereceğim... Hepsini zarfa koydum,Sirkecideki Büyük Postahaneye bir genç ile gönderdim. Genç 45 dakika sonra nefes nefese döndü. Zarfı postahane kabul etmemiş. Benim gelmemi, hüviyet kartımı göstermemi istiyorlarmış... Genç çok rica etmiş, yaşlı bir insanı yormayın demiş. Kimlik kartımı aldı gitti, ancak öyle kabul etmişler zarfı...
Devlet ve hükümet büyüklerine mektup göndermek için kimlik göstermek şartı varmış.
Bu, bir zorluk, bir tür sansür değil midir?
Eskiden şehrin her yerinde posta kutuları vardı. Vatandaş mektubunu, kartını pullar, bunlara atar, onlar da yerlerine ulaştırılırdı. Şu anda 20 milyonluk İstanbul'da bir tek posta kutusu yok.
Bir iki sene önce bir toplantıda bir savcı ile tanışmıştım. Devletin 50 bin "gizli-resmî" dinleme memuru olduğunu, bütün telefonların dinlendiğini, uçan kuşu bırakın, uçan sineğin bile takip edildiğini söylemişti.
50 bin tecessüs memuru... Bu iş için dehşetli bilgisayarlar, cihazlar, aletler... Acaba bu faaliyetlerin bütçesi ne kadardır?
Gözlerinizi kaldırın ve ana caddelere, meydanlara, köşelere bucaklara bakın, her yerde şeytanî ışıltılı kameralar var.
10 milyonlarca vatandaşın özel hayatı araştırılıyor.
İslam dini tecessüsü yasak kılmıştır.
Tecessüs nedir?.. Bir tür casusluktur... İnsanların gizli günahlarını, ayıplarını araştırmaktır.
Dinimiz açıkta, küstahça işlenen günahlara müdahale eder ama gizli günah ve ayıpların araştırılmasını iyi görmez.
Kur'ân ve lâ tecessesu (Hucurat, 12) buyuruyor. Yani gizli suçları ve günahları araştırmayın...
Devletin resmî bütçesinde bugünkü muazzam ve dehşetli tecessüs faaliyeti için resmî bir fon var mıdır? Yoksa, bu iş için gerekli büyük masraflar nereden karşılanmaktadır?
Şu hususu da belirtmek isterim:
Ülkede terör var, bir tür iç savaş var, çok olumsuz ve uygunsuz işler yapılıyor... Devlet elbette istihbarat yapacak, kötülükleri önlemeye çalışacaktır. Lakin bu istihbarat hizmet faaliyetleri:
1. Âdil hukukun ve âdil kanunların ışığında ve gölgesinde yapılacaktır.
2. İstihbarat ahlaka ve bilgeliğe aykırı olmayacaktır.
3. Mâsum vatandaşların özel hayatları tecessüs edilmeyecektir.
CHP'nin eski genel başkanının yatak odasına gizli kamera koydular ve özel hayatını filme çektiler. Din ve ahlak böyle bir şeye izin vermez.
Evli olmayan bir erkekle bir kadının yatak odasında bulunması, soyunmaları (Din ve Şeriat açısından) onlara zina suçu ve gühanıhı isnat etmeye yeterli değildir. Şeriata göre tam dört şahidin cinsel birleşmeyi görmesi gerekir.
İslam Şeriatı'nda had cezaları vardır.Bunlardan biri kazftır.Bir kadına zâniye denir ve isbat edilemezse, diyene seksen sopa vurulur.
Ülkemiz entrika, Makyavelizm, gizli kapaklı işler, fitne ve fesat, kanunsuzluk ve ahlaksızlık bakımından berbat bir durumdadır. En büyük şehrimiz İstanbul'da mafyalar, çeteler cirit atmaktadır.
Vatandaş bunları şikayet için mektup yazamıyor. Çünkü hüviyet istiyorlar, Mafya kendisinin şikayet edildiğini öğrenirse ne yapar? Hayatını karartır.
İnternetle göndersin diyeceksiniz. O da emin bir yol değildir. Mafyalar, çeteler nereden gönderildiğini kolayca bulur ve e-mail ile şikayet edenin dünyasını dar eder.
İstanbul'da çekirdek, fındık gibi "bilmem ne" satılıyor. İlgililer bu ticareti bilmiyorlar mı?
Bazı yerlerde kırmızı ışıkta bekleyen otomobillerin ön camlarını birkaç saniye yalap şalap silip haraç isteyen çeteler niçin durdurulamıyor?
Bazı meydanlarda turistlerden bir çift ayakkabı boyası için 20 lira alındığını ilgililer ve sorumlular bilmiyor mu?
Georges Orwell'in 1984'ü çok gerilerde kaldı. Türkiye Kameralı Cumhuriyetinde yaşıyoruz.
Havaalanında uçağa bineceksiniz. İhtiyacınızı görmek için WC'ye gittiniz. Affedersiniz donunuzu indirdiniz, fennî dijital ortamda hemen resminiz çekilecektir. Modern hayat!
Yazının devamı için tıklayınız.
Yorum:
Yazarın söylediği gibi İslam da tecessüs yoktur. İslam devletinde gizli görüşme olmaz. Çok özel şartlarda bile ancak kefaret amacıyla sadaka verilerek gizli görüşmeye izin verilmiştir. Bütün bunlar sivil hayat için geçerlidir. Askerlikte ve savaş halinde geçerliliğini kaybeder. Peygamberimizde savaş hiledir demiştir.