• Konya ve Muğla’da başkaldırı 1 Mayıs 2010 Cumartesi
Birincisi Ankara’nın halk iradesini yok sayan “Kemalist Rejim”i, alınacak daha çok yolumuz olsa da yavaştan dönüşmekte... Ama daha önemlisi, dün okuduğum gazetelerde “rejimin demokratikleşmesi” konusunda en önemli işlevi görecek “demokratik başkaldırı” haberlerine rastlamam. En büyük sürpriz Konya’dan... Konya’nın Taşkent İlçesi’ne bağlı Balcılar Beldesi’nde, 1 Ağustos 2008 tarihinde gaz patlamasıyla çöküp 17 kız öğrenci ile bir öğretmene mezar olan ruhsatsız kız kuran kursunu anımsıyor musunuz? Biraz daha özen ve dikkatle hepsi yaşıyor olabilirdi... Aldırmazlığın hoyratlığında gaz kaçağından ölüp gittiler. Ve daha da korkuncu, o yoksul insanlar, o anne-babalar bu cinayet karşısında sustular. Tek bir şikâyet bile olmadı.Ve önceki gün bu şaibeli sessizlik yırtıldı.11 kişinin tutuksuz yargılandığı Konya 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde on dakika süren üçüncü duruşmada ilk kez bir aile şikâyetçi oldu. Ölen Huriye Durmuş ile yaralanan Esmanur Durmuş’un babası Abdullah Durmuş, binanın çökmesinden ve kızının hayatının kaybetmesinden sorumlu olanların cezalandırılması için mahkemeye ilk dilekçeyi verdi.Bir anlamda, “gaz kaçaklarına” aldırmayarak cinayet işleyecek ve yoksul aile çocuklarını yok edecek bir canavarlığa baş kaldırdı
• Şimdi umudumuz ‘nöbetçi hâkim’de mi? 30 Nisan 2010 Cuma
Demin, son zamanlarda bu direnç, içinde Dursun Çiçek’in de bulunduğu kimileri için mi, başkaları için mi kondu, bunu tam kestirmek mümkün değil, dedim ya... Yeniden, “tahliyesi” bol kepçe, herhangi bir “nöbetçi hâkim” aranmaya acilen başlanır ise, durumu da kestirmiş olacağız. Karargâhın hala savunmada olduğunu anlayacağız...Yok, aranmıyor ise rahat bırakılmış “yargısal süreç” hükmünü yeni bir engele kadar icra edecek...
• Devletçi et, liberal et... 29 Nisan 2010 Perşembe
Siz... “Talebin” serbest, “arzın” kısıtlı olduğu bir “piyasa ekonomisi” düşünebiliyor musunuz? Hâlbuki et sektöründe durum aynen böyle. Bu nedenle de Türkiye’de karkas etin kilogram fiyatı 15 TL civarında satılırken... AB’de karkas kırmızı et yaklaşık 7 liraya satılmakta... Hükümet sıkışınca, “piyasa ekonomisini” çalıştırmaya karar verdi, özgürce şahlanan talep karşısında arzın da elini kolunu tutmaktan vazgeçti. Bu durumda fiyat anında düşecektir... O halde doğru soru şu: Devlet neden “piyasa ekonomisine” 2010 yılında hala çelme takıyor ve halkının pahalı et yemesine neden oluyor?
• Tanrım sıkılmadın mı? 28 Nisan 2010 Çarşamba
Tanrı, Nuh’a bir gemi yapmasını, yaşayan bütün hayvanlardan birer (ve bazılarından yedişer) çift almasını emreder. “Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak. Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere depola...” *** Siirt’ten sonra... Manisa’da çocuklara zorla fuhuş yaptırdığı gerekçesiyle 31 kişi gözaltına alınınca...İzmir’de art arda işlenen üç cinayetle ilgili olarak aranan katil zanlısının robot resmi basına dağıtılınca... Tanrım, dedim, acaba yeniden “onları yarattığına pişman” olur musun
• Lafı bırak, 27 Nisan’da ne yaptın? 27 Nisan 2010 Salı
Bizlerin gördüğü en son darbe 27 Nisan 2007’de yaşandı... Kimin ne “olduğunu” da, en iyi o darbeye karşı alınan tutum test etti. Tabii o “e-muhtırayı” yazan... ...bugün bile hala büyük bir skandal olarak durmakta olduğu Genelkurmay sitesine koyan, aynı zamanda Van Savcısı ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı’nı bizzat görevden aldırttığını ballandıra ballandıra anlatan askeri kişi de yargılanmadı. Şimdi ortalıkta, 27 Nisan e-muhtırası sırasında ne yapıp ettiğini herkesin bildiği sürüsüne bereket adamın “demokrat” sıfatı üzerinde şarap yalamış fare usulü dolanmasına bu nedenle eğlenerek bakıyorum... Hâlbuki tatavayı bıraksalar da, 27 Nisan’da ne yazıp söylediklerini bir ortaya serseler ya...
• Ergenekon’un OYAK Sessizliği... 26 Nisan 2010 Pazartesi
Biliyorsunuz, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davasında Ankara’daki mahkemenin yapmadığı kamera incelemesini TÜBİTAK’a yaptırdı ve davanın seyri değişti. Ama gel gör ki bir sessizlik, bir sessizlik... Hâlbuki cevapsız sorular ortalarda dolaşıp duruyor. Örneğin, Danıştay davası Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık avukatları, dava Ankara’da karara bağlanmadan önce soruşturmanın genişletilmesi için bir dizi talepte bulundular. Arslan’ın cezaevinde kaldığı süreçte kimlerle görüştüğünün, Cumhuriyet’e atılan bombaların TSK envanterinde bulunup bulunmadığının saptanmasını ve Danıştay binasındaki kamera kayıtlarının bilirkişilerce incelenmesini talep ettiler. Ancak, mahkeme, hem Ergenekon soruşturmasının bitmesini beklemeden, hem de soruşturmanın genişletilmesi taleplerini reddederek davayı “dini motifli bir örgütün eylemi” olarak karara bağladı. Neden?