17 Temmuz 2010
Başbakan Erdoğan, muhalefet liderleriyle yaptığı görüşmelerin ardından PKK saldırılarına karşı sınırları koruyacak özel birlikler konusuna açıklık getirdi; “özel ordu” diye bir yapılanma olmayacağını, askerlik hizmetini yaparken bölgeye gidenler yerine, en az beş yıl süreyle görev yapacak arazi şartlarına göre eğitilmiş profesyonel sınır birlikleri kurulacağını söyledi.
Bölgede 1990 koşullarına dönüş tedirginliği yaşanırken, PKK’ya karşı ilan edilen “düşük yoğunluklu savaş“ın hâlâ kapanmamış yaraları arasında ilk sırayı alan JİTEM ve özel tim operasyonlarını, faili meçhulleri akla getirecek yapılanmalar, sorunu daha da çözümsüz hale getirecektir.
Neyse ki Başbakan’ın sözlerinden ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu ziyaretinin ardından Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile yaptığı 2,5 saatlik görüşmeden, özel birliklerin TSK çatısı altında görev yapacağı sonucu çıkıyor.
Geçen otuz yılda her türlü yöntem denendikten sonra sorunun “özel ordu”ya havalesi felaket olurdu!
Başbakan Erdoğan, yeni güvenlik önlemleri alınırken, demokratikleşmeden vazgeçmeyeceklerini söyledi. Sorunun askere havalesini değil, demokratik çözümünü hedeflediklerinin altını çizdi. Doğu ve Güneydoğu’ya yapılan yatırımları anlattı. Terör olmasa da insan odaklı politikaların öne çıkarılması gerektiğini kaydetti.
Erdoğan’ın açıklamalarını dün NTV’nin ‘canlı yayın’ında dinledik. Yorumladık. Güneydoğu’da güvenlik harcamalarının 30 yıllık faturası en az 300 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bunu 1 trilyona kadar çıkaran hesaplamalar var. GAP’a yapılan harcamalar ise 30 milyar dolar. Kürt sorunu bugüne dek barışçı çözümlere ulaştırılabilseydi ne onca yıldır binlerce insanımızı teröre kurban verecektik, ne de GAP’ın maliyetini defalarca katlayan askeri harcamaları yapmak zorunda kalacaktık. Güvenliğe ayrılan bu ağır faturayı Türkler ve Kürtler birlikte ödüyor.
Eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, eğitim ve sağlık sorunları en çok bu bölgede yaşanıyor.
“Demokratik açılım” başarıya ulaşsaydı, PKK’ya silah bıraktıracak çözümler bulunabilseydi yeniden şiddet sarmalına girmeyecek, yeni karakollar, özel birlikler yerine tarımı, sanayiyi, istihdamı konuşuyor; dağa giden gençler yerine umutlu bir geleceği planlıyor olacaktık. Birkaç yılda Kürt sorununu tümüyle silahsızlandırmak yerine 5-10 yıl sürecek yeni güvenlik duvarları inşa etmeye çalışıyoruz. Bu süreç devam ettikçe, “çocuklarının biri dağda, öteki askerde olan” ailelerin trajedisi de ne yazık ki son bulmayacak.
Başbakan Erdoğan, muhalefetle “demokratik diyalog” kanallarının açılmasından memnun gözüküyor, ancak “teröre mesafe koymadıkça” BDP ile görüşmeyeceğini yineledi. Bu söylem, Güneydoğu’da “boykot”u tetikler!
MHP lideri Bahçeli’nin Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşmasını, “okyanus ötesi” AKP-CHP koalisyonu senaryolarına bağlaması da ilginçti.
Yorum
Silahların neredeyse susmaya geldiği bu noktada yeniden geçmişe dönük sistemi tazelemek, kılıcını kınından çıkarıp bilemek hiç de mantıklı değil. Silahsız ve kavgasız günler umudu ile.