Vuruşmayalım, konuşalım
1124 Okunma, 0 Yorum
Fehmi Koru - Yeni Şafak
Ahmet Kirtekin


Teröristler saklandıkları yerde ellerini oğuşturuyor olmalı; bir süre daha geçsin 'açılım' sözcüğü hakaret yerine kullanılacak. 'Açılım' sözcüğüyle ifade edilen anlamı savunanların sayısı daha şimdiden azaldı; yarın 'açılım'dan yana kimse kalmazsa hiç şaşırmayın.

Dün oğlunun askerde olduğunu özellikle belirten bir okur/izleyici, büyük bir nezaketle, "Hâlâ 'açılım'dan söz etmeniz size yakışmıyor" dedi. Teröristin şiddetten başka bir dilden anlamayacağı inancındaymış...

Ne kadar yazık...

Terörle mücadelenin -varyasyonları değişse bile- belli başlı iki yöntemi var: Vuruşmak veya tartışmak... Teröristin tercihi, karşısında eylem sergilediği devletin de kendisine silâhla mukabele etmesi, vuruşma yolunu seçmesidir. Şiddet şiddeti besler ve kan bürümüş gözler şiddete kurban gidenlerin kanıyla tatmin olur.

Biz bu yöntemi yaklaşık 30 yıldır izliyoruz; sorunun izini 1925'teki Şeyh Sait isyanına kadar sürebildiğimize göre, silâhlı mücadele yönteminin bizim ülkemizde tam 85 yıllık bir geçmişi olduğundan bile söz edilebilir. İsyanı, ayaklanmayı, kendine meydan okumayı, devlet, aynı şiddetle mukabele ederek cevaplandırır; bizde de bugüne kadar yapılan hep bu oldu.

Sonucu biliyoruz: Beşbinden fazla asker ve polis şehit oldu, iki taraflı kayıpların sayısının 40 bini bulduğu hesap ediliyor.

O kadar insanın ölümüyle geçen bunca yıl hepimize bir şey öğretmişse, öğrendiğimizin özeti şudur: Şiddete şiddetle mukabele edince kan dökülüyor, ama sorun çözülemiyor; tersine, dökülen kanlar sorunu daha da çözülemez hale getiriyor.

Vuruşarak çözüme ulaşılabilseydi, dünyanın en kalabalık ve yetkin ordularından biri olan Türk Silâhlı Kuvvetleri bu sorunu çoktan geride bırakmış olurdu. Bugün hâlâ soruna çözüm aradığımıza göre, vuruşarak sonuç alamadığımızı kabul etmemiz gerekiyor.

Şiddete şiddetle mukabele etmeye bir 30 yıl daha dayanabilir Türkiye, ordu 85 yıl daha teröristlerin hakkından gelmek için vuruşabilir. Vatan savunması söz konusu olduğuna göre, insanlarımız da, bu yönde alınacak tedbirleri yadırgamaz.

İyi de, Türkiye ilânihaye bir savaş ülkesi olarak kalabilir mi? 21. yüzyılın önemli ülkelerinden biri olmaya tâlip Türkiye ve daha fazla huzur ile daha fazla refah bekleyen insanları buna tahammül edebilir mi? Başka ülkelerin ihtilâflarının ortadan kaldırılması için görevler üstlenen bir ülkeyiz, kendimize ait bir sorunun çözümsüz kalmasını -bırakın başkalarına- kendimize nasıl anlatabiliriz?

Bu durumda başvurulabilecek yöntem sorunumuzu konuşmak, tartışmak oluyor. Önce sorunumuza sağlıklı teşhisler koymak üzere konuşacağız; sonra çözmemiz beklenen sorunun ortadan kaldırılması için neler yapılacağını tartışarak belirleyeceğiz; ardından da düşmemiz gereken yolda kalıcı adımlar atacağız...

Toplamına bunların, 'açılım' deniyor.

Söylemeye çalıştığımın özeti şu: Kimlikle irtibatlı terör sorununun çözümü için belli başlı iki yöntemden biri olan 'vuruşmak' çok uzun yıllardır uygulandı ülkemizde; diğeri olan 'tartışmak' ise bir yıldan az bir süredir gündemimizde. O kadar uzun yıllardır uyguladığımız halde sorunu çözemediğimiz yönteme yeniden dönme talebinin, öteki yolu denemeye başlayalı henüz bir yılı doldurmadığı halde gelmesi ne kadar anlamsız...

Konuşmanın kime ne zararı var?

Öldürdükleri her masum insanın ardından yükselen "Kana kan, intikam" türü sloganlar teröristleri mutlu ediyor; onların anladığı tek dil şiddet olduğu için...

İştahlarını kaçırmak için tartışmaya devam...

Normal 0 21 false false false TR X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4

Fehmi Koru
f.koru@yenisafak.com.tr

26 Haziran 2010 Cumartesi


 

Yorum: 

“Terör, terörü teşvik edenler ve ondan ekonomik ve siyasal olarak beslenenler, hepsi masumların kanı ve mazlumların acıları ile lanetlenmiştir.”

Terör nasıl çözülür, sorusunu iki seçenekle cevaplıyor Fehmi Koru; konuşarak ya da vuruşarak. Ölüm bir çözüm değil, sorunun yok edilmeye çalışılması. Ancak tarafların biri veya hepsi toptan imha edilmediği sürece başarı sansı olmayan bir yol. Toplu imha bazılarının rüyalarını süslese de bu insanlık dışı hevesin uygulanması mümkün değil, çok şükür.

Ölüm yaşamı tüketmeyi teklif eden bir yol olduğu gibi konuşmak da zamanı tüketmeyi teklif eden bir yol. Konuşmak ile herhangi bir meselenin halledilmesi mümkün değilken kan davası haline gelmiş meselelerin çözümünü diyalogda aramak abestir. Zira bunun toplum vicdanında kabul görmesi mümkün değildir. Ancak yüce gönüllü kişi acısını omuzlayarak kimseden bir talebi olmadan arkasını dönüp gidebilir. Fakat bu durumda da toplum vicdanı rahat etmez. Geride kalanlar ve acıyı yaşayanlar veya süreç içerisinde aynı kayba uğrama ihtimali bulunanlar muhakkak bir karşılık isteyeceklerdir. Dolayısıyla her birey kendi namına taraf olmaktan vazgeçse dahi mesele bireysel bir mesele kabul edilemez, ki zaten değildir de. Toplum düzenine karşı girişilmiş bir eylem doğal olarak bireysellikten çıkmıştır.

Vuruşmak ve konuşmak ancak lokal faydalara sebep olurlar. Asıl çözüm ise ancak hukuk ile mümkündür. Kendi hakimlerine verdikleri hükümler nedeniyle ceza veren bir hukuk sisteminde böylesi bir hukuk mümkün müdür, elbet tartışılır. Fakat karşılıklı olarak siyasi tercihler ortaya konmadıkça, hak ve özgürlükler her vatandaş için eşit fırsatlar sağlayacak şekilde düzenlenip uygulanmadıkça, alacak ve verecekler ölümler dahil olmak üzere açık açık konuşulup bir sonuca bağlanmadıkça, terörün bir olgu olarak dahi bir iç mesele değil uluslar arası bir mesele olduğu kavranılıp bu doğrultuda politikalar belirlenip uygulanmadıkça terör sorunu çözülemez. Dönemsel olarak zayıflar veya güçlenir. Ancak ne başarıya ulaşır ne de ortadan kalkar.

Ve şunu en başta kabul etmek gerekir ki bir yorum yazısında da çözülemez terör.

 

Ahmet Kirtekin






Sayı: 55 | Tarih: 27.06.2010
Oktay Ekşi
Çözüm Yanlışımızdadır
1990 Okunma
15 Yorum
Vahap Alma
Reşat Nuri Erol
Terörü nasıl bitirelim?
1969 Okunma
12 Yorum
Ilker Ardic
Zülfü Livaneli
Benim oğlum can verirken, çiçekler çığrışıp açtı
1361 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Helal olsun Sarıgül
1308 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
"Türkün Yeni Âmentüsü"
1254 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Altan
Bir dinleyin...
1221 Okunma
Özer Ataç
Hayrettin Karaman
Açılımlar ve Terörle Mücadele
1191 Okunma
Hilmi Altın
Ruşen Çakır
Taşeron diye diye...
1184 Okunma
Tayibet Erzen
Mahir Kaynak
Taşeronluk nedir?
1178 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Altan
Çifte bacakla tekme atılmaz
1177 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Mümtazer Türköne
Bir cenaze kaç oy eder?
1154 Okunma
Arif Ersoy
Fehmi Koru
Vuruşmayalım, konuşalım
1124 Okunma
Ahmet Kirtekin


© 2024 - Akevler