24.06.2010
Bu memlekette...
“Vazgeçmek” yerine “bölerek var olmak” hep tercih edilir.
Her zaman “geri çekilmek” değil, “çıkış yapmak” bir mana ifade eder...
“Yüzde bir” lik bir potansiyele bile sıkı sıkıya yapışılır.
“Benim olsun küçük olsun” anlayışı, en derinlere kök salmıştır.
“Özveri”, hep karşıdakinden beklenir...
İşte böyle bir memlekette...
Onca hazırlığa ve hatırı sayılır potansiyele karşın...
Parti kurmaktan vazgeçmek her babayiğidin alacağı karar değildir.
Bu yüzden helal olsun Mustafa Sarıgül'e diyorum.
Sadece bu yüzden mi?
Hesapsız, kitapsız, pazarlıksız vazgeçmesi nedeniyle de helal olsun diyorum.
En büyük rakibinin estirdiği rüzgarı açıkça kabul etmesi nedeniyle de “helal olsun” diyorum.
“Korktu, kaçtı, pıstı” türünden yandaş tezviratından zerre kadar çekinmemesi nedeniyle de “helal olsun” diyorum.
Terörün alıp başını gittiği, akan kanın herkesi umutsuz kıldığı, yalpalamaların ayyuka çıktığı bir dönemde umutsuzluğa değil, umuda kapı araladığı için “helal olsun” diyorum.
Bir karşılık beklemediği için “helal olsun” diyorum.
Şimdi pek farkında değiliz ama tarih bu fedakarlığı yazacak.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Oyunun parçası
Parti kurmak için insanları toplayacaksınız. Tüm Türkiye’de neredeyse teşkilatlanmanızı tamamlayacaksınız. Milyonlarca dolar para toplanacak ve harcanacak. Bütün bunlar olurken birdenbire hareketin başlatıcısı olan lider “Ben parti kurmaktan vazgeçtim” diyecek. Hiç de akıl alacak bir iş değil.
Sarıgül yıllarca Baykal aleyhinde konuştu, Baykal’ın karşısında CHP genel başkanlığına aday oldu. Sonra CHP’den atıldı. DSP’ye geçti. Oradan da ayrıldı ve parti kurmaya karar verdi.
Peki ne oldu da Sarıgül vazgeçti. Ahmet Hakan her zamanki saflığı ile bunu Sarıgül’ün fedakarlığına bağlıyor.
Kılıçdaroğlu’nun seçildiği CHP kongresini hatırlayalım. Rahşan Ecevit orada. Kamer Genç orada. DP’de genel başkan olacağı söylenen ve Hüsamettin Cindoruk tarafından geleceğin genel başkanı diye tanıtılan Süheyl Batum orada ve parti üyesi olmadan parti meclisine seçiliyor. Sonrasında bazı partililerin itirazı üzerine üye kayıt defteri ortadan kayboluyor.
Kongrenin hemen sonrasında Sarıgül’ün parti kurmayacağı söylentileri çıkınca Sarıgül açıklama yapıyor ve partiyi kuracağını söylüyor. Ancak bir müddet sonra tersine bir açıklamada bulunuyor. Partiyi kurmayacağını söylüyor. Teşkilatlarda büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Veryansın ediyorlar. Sarıgül ise Kılıçdaroğlu’nu destekleyerek genel seçimlerde ona şans verilmesi gerektiğini söylüyor.
Siyasilerin hastalıkları vardır. Onlar kolay kolay vazgeçmezler. Onlar kendilerinin bulunmaz Hint kumaşı olduğunu düşünürler ve partisinden ayrılıp yeni parti kuranlar da genellikle hayal kırıklığına uğrar.
Bana göre Sarıgül’e parti kurmaması telkin edildi. Bu durumlarda telkin için vaad ve vaîd (tehdit) bir arada kullanılır. Zaten TDH hareketinin bazı il başkanları Sarıgül’ün tehdit edildiğini beyan ettiler. Ama sadece vaîd yeterli değildir bu durumda. Vaad/vaadler olmadan böyle şeyler kolaylıkla gerçekleşmez. Göreceksiniz ki Sarıgül CHP’ye geri dönecek ve önemli bir görev alacak. Belki de Kılıçdaroğlu sonrası genel başkan bile olabilir. İç hesapları bilemeyiz ama kendisine bu vaad edilmiş olabilir. Tabi ki vaad edilen her şeyi yapacaklar anlamına da gelmez.
Kılıçdaroğlu’lu CHP bir projedir. Baykal’ın indirilmesi ile tetiğe basılmıştır ve ardı ardına projenin basamakları gerçekleştirilmektedir. Ak Parti karşısında diğer güçlerin güç birliği oluşturduğu bir projedir. Genel seçimlerde güç birliği yapıp Ak Partiyi devirme planıdır. Muhtemelen DP bile seçime girmeyecek ya da seçilmek için çalışmayacak. CHP’ye gizli veya açıktan destek verecek.
Önümüzdeki seçimde, özellikle seçim öncesi dönemde çok müthiş manipülasyonlar, çok şaşırtıcı seçim ittifakları ve oyunlar olacağa benziyor. Çok heyecanlı ve komplolarla dolu bir seçim senesi bizi bekliyor gibi görünüyor.