03.06.2013
“ORDU millet el ele” diye haykırılan 27 Mayıs öncesinin yarı resmi nümayişlerine benzemiyordu.
- “Başımızda eşi türbanlı cumhurbaşkanı istemiyoruz” denilen ve dindarların hayat tarzına zerre kadar saygı duyulmayan anlayışsızlık abidesi mitinglere benzemiyor.
- “Ordu göreve” pankartlarının açıldığı, darbe çığırtkanlığının alıp başını gittiği zalim gösterilere benzemiyor.
- Askere sırtını dayayarak iktidardakini mazlum konumuna düşüren acımasız eylemlere benzemiyor.
- Yasadışı örgütlerin molotofkokteylleri, demir bilyeler, taşlar eşliğinde yaptıkları vandallık içeren eylemlere benzemiyor.
- İmtiyazlarımız kaybolmasın diyen bir avuç kaymak tabakanın çıkardığı sevimsiz gürültülere benzemiyor.
- Ergenekoncu gösterilere, derin güçlerin önayak olduğu eylemlere, gizli ajandası olan hesaplı kitaplı mitinglere benzemiyor.
- Alabildiğine haksızların, alabildiğine hırçın bir şekilde sloganlar haykırdıkları nobran gösterilere benzemiyor.
Başka türlü bir şey bu...
Bambaşka türlü bir şey...
*
Neydi peki bu? Nasıl bir şeydi?
Aşağı yukarı şöyle bir şeydi:
- “Çoğunluğuna dayanarak ‘Karar verdim, yapılacak’ deme, bir de bana kulak ver” diyenlerin haykırışı.
- “Benimle doğru dürüst konuş, beni aşağılama, bana karşı tertemiz bir üslup kullan” diyenlerin isyanı.
- “Ben senin hayat tarzına karışmıyorum, sen de benim hayat tarzıma karışma” diyenlerin seslenişi.
- “Benim sevgi duyduklarıma sevgi duymayabilirsin ama saygı göstermek zorundasın” diyenlerin öfkesi.
- “Kendini sadece yüzde 50’nin başbakanı olarak görme, benim de başbakanım ol” diyenlerin gürleyişi.
- “İnat etme, zor kullanma, icabında geri adım atmasını bil” diyenlerin ayağa kalkışı.
- “En doğrusunu, en iyisini, en güzelini ben bilirim deme, yüzde bir
de olsalar senden olmayanların duyarlılıklarını dikkate al” diyenlerin seslenişi.
- “Alkol düzenlemesi yap ama bu düzenlemeyi savunurken karşındakileri aşağılama” diyenlerin uyarısı.
- “Yeter artık! Kes şu biber gazını... Resmen memleketin havasını değiştirdin” diyenlerin ayağa kalkışı.
- “Sadece kendin gibi olanların özgürlüklerine titizlenirsen ben de kendi özgürlüklerim için ayağa kalkarım” diyenlerin patlaması.
*
Kısacası...
“İdeolojik işler”, “derin güçler”, “provokatörler”, “illegal örgütler”, “marjinal yapılanmalar”, “CHP” falan denilerek izah edilebilecek bir olay değil bu...
Dediğim gibi:
Başka türlü bir şey, bambaşka türlü bir şey...
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23421759.asp
Yorum:
Ekseriyeti beğenmeyen ekseriyetçiler
Ekseriyet ellerindeyken sadece İmam Hatiplerin önünü kesmek için ülkenin meslek deposu olan meslek liselerini bitirmekten imtina etmeyen, başörtüsüne karşı en büyük zulmü yapan, karşı tarafın inanç özgürlüğünü ellerinden almakta hiçbir sakınca görmeyen bu grup bugün ne oldu da ekseriyetten rahatsız oldu?
O zamanlar kanun kural bu diyerek başörtülüleri okullara sokmayanlar, onlara aşağılık insan muamelesi yapanlar ne oldu da bugün kendi yaşayışlarına karşı saygı gösterilmesini istiyor.
İşte durum budur. Ekseriyet demokrasisi bir çıkmazdır. İnsanları dalalete sürükleyen bir sistemdir.
Hicret demokrasisiyle Adil Düzen gelmedikçe hiçbir şekilde huzur ve mutluluk olmayacağı açıktır.