30.07.2012
İnsanların türlü türlü takıntıları vardır.
31 yaşındaki Rus milyoneri Dimitri İtskov da kafasını ölümsüzlüğe takmış.
Ancak İtskov'un amaçladığı bedenin değil beynin ölümsüzlüğünü sağlayacak bir "Avatar Projesi"nin gerçekleşmesiymiş.
Bu "Sibernetik ölümsüzlük" sonsuz yaşamak isteyenlerin beyinlerindeki bilgilerin bir holograma aktarılması ile gerçekleşecekmiş.
Pek çok bilim adamını çalıştırdığı projenin 2045'te gerçekleşeceğini iddia eden İstkov "Forbes"un "Milyarderler Listesi"ndeki dünyanın en zengin 1266 kişisine de mektup yazıp, şöyle seslenmiş:
"Sizlere sibernetik ölümsüzlüğün ve yapay insan vücudu geliştirilmesi için yapılan bilimsel çalışmalara katkıda bulunmanızı öneriyorum.
Bu çalışmalar bir gün sizi ve dünyamızdaki birçok insanı hastalık, yaşlılık ve hatta ölümden özgür kılacak. Medeniyetimiz Avatar gibi teknolojilerin hayata geçirilmesine çok yakın bir noktada. Bu projenin siz hayattayken gerçeğe dönüşmesi, sizin vereceğiniz desteğe bağlı."
Üç aşamada ölümsüzlük
Google'da İstkov ve Avatar Projesi hakkında 50 bini aşkın haber ve yorum var.
Bazıları bu projeyi "Çılgınlık" olarak nitelemekte.
Medya alanında servetini yapan bu Rus'un ölümsüzlük projesini bilimsel gerçeklere uygun bulanların sayısı da az değil. Mesela Tibetlilerin hem ruhani hem de dünyevi lideri Dalai Lama, İstkov'la buluşup hem proje hakkında bilgi almış hem de bu konudaki çalışmaları kutsamış.
İstkov sibernetik ölümsüzlüğe uzanan yoldaki üç aşamayı şöyle anlatıyor:
1- Önce insanı kopyalayan ve beyinbilgisayar bağlantısı ile bilince sahip kılınan "Avatar A" robotu yapılacak.
2- Daha sonra insan beynine yaşam desteği sağlayan bir sistem oluşturulup, bu robotla ilişkilendirilecek ve "Avatar B" oluşturulacak.
3- Son aşamada bir yapay beyin geliştirilecek ve buna insanın beynindeki bilgiler ve bilinç aktarılıp, bu beyin artık "Avatar C" olan robota yerleştirilecek.
Bu tür ölümsüzlüğe dönük tutkuların haberlerini okurken hep Woody Allen'in ölüm hakkında söylediklerini hatırlarım.
Bunlardan iki tanesi şöyledir:
- Ben eserlerimle ölümsüz olmak istemiyorum. Ben kendim ölümsüz olmak istiyorum.
- Ben ölmekten korkmuyorum. Sadece o sırada orada olmak istemiyorum.
Neler değişmezdi?
İstkov'un sibernetik ölümsüzlüğe ulaşmayı amaçlayan çalışmalarını ciddiye almak yerine onları alaya almak tabii ki daha kolay ve daha ilgi çekici olabilir.
Ancak pek çok teknolojik ve bilimsel gelişmenin öncesinde, bunların gerçekleşmesinin mümkün olmadığının söylendiğini ve bunların alaya alındığını da unutmayalım.
Diyelim ki "Sibernetik ölümsüzlük" mümkün oldu ve bugünün Türk siyasetçilerinin ve toplumsal aktörlerinin robotları bugünkü bilgi ve bilinçleri ile 22'nci yüzyılda da yaşamaktalar...
Bundan 100 yıl sonra da "Ergenekon var mı-yok mu" tartışmalarını yaşamak hoş mu olurdu acaba?
Devamı için Not supported field expression!
Yorum:
Ölüm Ancak Kurtuluştur!
Ölümsüzlük!
Ebedi yaşam!
Süreklilik!
Bitmeyen bir yarış!
Kimine çok cazip gelen ve ölümü lanetleme sebebi olan bu kavramlar bende yorgunluk, bıkkınlık ve köşeye sıkışmışlık hisleri uyandırıyor. İnsanlar nasıl olur da ölümün bir rahmet olduğunu, bir kurtuluş olduğunu anlamazlar, aklım almıyor. İnancı tamamen bir kenara bırakalım. Ne de olsa ahret inancına sahip bir insan için ölüm kaçınılmazdır. Ondan da önemlisi hesap vardır, sorgu vardır. Amellerin tartılacağı o günde ödül vardır, ceza vardır. Bunun da hayata kattığı bir disiplin vardır.
Her nefis ölümü tadacaktır, bunda inananların şüphesi yoktur. Ancak Allah inancı olmayan ve doğal olarak ahret inancı da olmayan insanlarda durum vahimdir. Bu insanlarda otokontrol nasıl sağlanır, daha doğrusu bir otokontrol var mıdır, bunun gereklilik kaygısı var mıdır, hep merak etmişimdir. Ölümsüzlüğü arzulayan bir insan niye yaşar, nasıl yaşar? Yaşananları anlamlı kılan bitmeleri değil midir? Bu sorular benim açımdan cevaplanması zor sorulardır, ciddi sosyolojik araştırmalar gerektiren sorulardır. Belli ki ölümsüzlüğü arzulayan insanlarda bir tatminsizlik vardır. Bunlar hayatta birçok şeye sahip olmuş ama hep daha fazlasını istemiş insanlar olmalıdır. Belki de kalpleri tatmin edecek kaynağa hiç ulaşamamışlardır.
Hayatta tutunamayanların oyunu erken terk ettiğini de biliyoruz. Ne yazık ki onlar kurtuluşa bir an önce ulaşmak için çıkış kapısına zamansız giden, dünyanın talihsiz yolcularıdır, Allah affetsin.
Rus milyonerin de doyumsuzluk sendromu yaşadığını düşünüyorum. Yine de desteklediği çalışma bazı açılardan makul hatta yararlı bile olabilir. İnsan beyninin kopyalanabiliyor olması müthiş olurdu, doğrusu. Şahsen şimdiden bunun gerçekleşmesi halinde Üstad’ın beynine talip olduğumu söylemek isterim. Ancak bu, tadında olmalı. İş beden kopyalama ile süreklilik kazanmaya gelince Ali İmran suresinin 185. ayeti bunu kabul etmemi öngörmüyor.
Evrenin kuralları ortada, yaşlanma var. Bunu da hiç bir şey durduramaz. Bu yaşlanma nihai bir ölümle son bulacak, bunu Kur’an’dan öğrendik. O’na kulak vermeyenler ise o kaçınılmaz anda öğrenecekler, ne acı.