Uludere ve Yalanlar
1184 Okunma, 3 Yorum
Ahmet Altan - Taraf
Vahap Alma

Uludere ve Yalanlar

 

Geçenlerde bir AKPli okuyucu, yeter artık Uludereyi yazıp durmayın, bıktık bu konudan diyen bir mail göndermişti.

34 kişinin ölümünün peşine düşülmesinden, sorumluların ortaya çıkarılmasının istenmesinden bıkan biri beni düşündürdü doğrusu.

Bunu yazan insanın, vicdanına sığdıramadığı bir gerçekle yüzleşmekten kaçmak istediğini sanıyorum.

Ya da daha beteri, bu olayın AKPye zarar vereceğine inandığından 34 insanın ölümünü karanlığa gömmek pahasına partisini kurtarmaya çalışıyor.

Korkarım birçok AKPlide bu duygu bulunuyor.

Uludere hayatımızdan çıksın, bununla yüzleşilmesin, unutulsun istiyorlar.

AKP tabanı dindar, vicdanlı insanlardan oluşuyor ve ciddi bir sınavdan geçiyor bence, iktidarda olmanın hoşnutluğuyla vicdanlarını yaralayan bir gerçekle yüzleşme arasında bir tercih yapacaklar.

Müslümanlık, eminim böyle bir sınavda neyin tercih edileceğini, hangi tercihin günah olduğunu açıkça söylüyordur.

Ben daha dünyevi bir soru sormak isterim bu insanlara.

İsrail, 34 Müslüman Filistinliyi aynı şartlarda öldürmüş olsaydı, gene bu konudan bıkacak mıydınız?

İsraillilerin öldürdüğü Filistinlilerin hesabı sorulduğunda yeter artık diyecek miydiniz?

Ya da Türk ordusu, 34 muhafazakâr dindarı öldürseydi, bu konu gene bıkkınlık yaratacak mıydı?

Öldürenler Türk, öldürülenler Müslüman Kürt olduğunda ayrı bir ölçü” olması dine ve vicdana uygun mu?

Bir Müslüman’ın vicdanı, dininin gereğini Afyon Valisinin içkiyi yasaklamasında mı yoksa öldürülen 34 insanın ölümünün hesabının sorulmasında mı arar?

Dindarlık, dizilerdeki “öpüşme sahnelerinden duyulan rahatsızlıkta mı ortaya çıkar yoksa öldürülen günahsız insanların hakkının aranmasında mı?

Müslüman AKPlilerin bu katliam karşısındaki sessizliği dinen caiz mi?

Ve, bu soruları neden dindar yazarlar sormuyor da bu soruları sormak bizim gibi bu konulara tam da vâkıf olmayanlara düşüyor?

Bir keresinde gene dindar bir hanım okuyucu benim iyi dindarları severim dememle çok hoş bir şekilde dalga geçerek bir de kötü dindarlar mı var diye sormuştu bana.

 

     Yorum:

 

     Önyargı

 

     Bana göre insanların anlaşmasını engelleyen tek etken önceden kafalarında biriktirdiklerini alel-acele karşı tarafı dinlemeden aktarma isteğidir. Yani ‘’önyargı’’!

 

     Sayın Altana vatandaşın biri bıktık bu konudan dedi diye, Ahmet Bey Türkiyenin yarısını bu tarz bir suçlamaya tabi tutmuş. Ben yeryüzünde ırkı, dini ne olursa olsun insanların ölümüne en azından kalben de olsa- duyarsız kalabileceğine inanmıyorum. Kafasındaki din alerjisi yüzünden verdiği basit iki örnekle önyargılarını objektif çerçevelere oturtmaya çalışması acemice olmuş.

 

     Uludere olayının net ayrıntılarını sadece haber kanallarında gördüğümüz iddalardan ibaret biliyorum. Doğru veya yanlışını Allah bilir. Elbette ki vicdanını dondurucuya saklamamış her insan, olayın aydınlanmasını, başka zamanlarda yaşanmaması için dersler alınmasını ve hakkın yerini bulmasını ister. Din, dindar ve dine yakın insanlar için kurgulananlar, bilmediğini itiraf ede ede bilmediğine karşı ki önyargılar, Türkiyede belli bir mertebeye ulaşmış bir aydın adayına pek de yakışmamış.

 

 

 

Vahap Alma


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
20.05.2012
13:43

(geçen sayının yorumu) Erdoğan devletimizin niteliğini sayarken tek din kelimesini kullanmış. Sonra dil sürçmesi diye dönmüş. Oysa hiç dönmesine gerek yoktur. Çünkü sözü doğru söylemiştir. 1- Tek din demek yetkili düzen demektir. O da barış düzeni demektir. Biz savaş yapmamak için, barış için bir araya geldik. Birbirimizden haklarımızı yargı kararlarına rıza göstererek alacağız. Yargı kararlarını kabul eden herkes için düzen birdir ve tektir. 2- Diyelim ki din düzen değil de inanç kabul edildi. Hak inanç var, batıl inanç vardır. Hak inanç nedir? Müspet ilmin verilerine inanmak hak inançtır. Hurafelere, safsatalara inanmak batıl inançtır. Türk milletinin elinde tuttuğu meşale müspet ilimdir. O halde Türk milletinin takdiri. Hak olan dindir. Tük milleti Kuran’ı din kitabı olarak seçmiştir. Çünkü o hak olanı yani müspet ilme uyanı kabul etmiştir. Yine demek dinimiz tekdir. 3. Diyelim ki, İslamiyet yalnız Muhammediliktir. Hıristiyanlar ve Yahudiler bu dinde değildirler. Onlar zaten azınlık haklarına sahiptir. Sayıları da %1 veya 2 kadardır. Türkiye’de yaşayan halklar sorunu olan halklar Kuran Müslümanlarıdır. O halde devletin dini İslam olmasa da halk Müslüman’dır. Hakimiyet de kayıtsız şartsız milletindir. O halde ‘dini bir’ ifadesinde bir yanlışlık yoktur. Kürtlere ‘Dininiz İslam, niye yan çiziyorsunuz?’ diyor. Burada anormal ne vardır? 4- a) İşe siyasi yönden bakalım. Bizi Anadolu’da istiklal savaşına başladığımız zaman Anadolu halkı ikiye ayrıldı. Kimileri Anadolu hareketini destekledi. Kimi karşı çıktı veya tarafsız kaldı. Sonra karşı çıkanlar tehcir edildi yahut onlara azınlık hakları tanındı. Yani bu devleti kuranlar İslam dini adına savaş yaptılar. Türkiye dine dayalı olarak kurulmuş devlettir O din İslam’dır ve tektir. b) Daha önemli bir olay vardır. İstiklal savaşından sonra Lozan’da oturduğumuz zaman iki cephe vardı. İslam cephesi ve İslam olamayan cephe. Dünyanın bütün devletleri temsil olunuyordu. Müslümanları Türkiye temsil ediyordu. Müslüman olmayanlar ise karşı tarafta idiler. Lozan anlaşması Müslümanlarla tüm dünyanın uzlaştığı bir anlaşmadır. Resmen tek dinin temsilcileri orada devleti tescil ettiler. c) Sonra da Türkiye’de bulunan tüm Müslümanlar Türk vatandaşı kaldılar. Buna karşılık tüm gayrimüslimler yurt dışına çıkarıldılar. İstanbul bundan istisna edildi. Hatta Türk olan ve istiklal savaşında bize karşı olmayan Karaman Rumları da sürgün edilmiş, ne diye sürgün edildiğini de İnönü ‘Siz Hıristiyansınız.’ diyerek ifade etmiştir. Sonra da Türkiye için Türk olanlar değil Müslümanlar olanlar göçmen olarak kabul edilmişlerdir. d) Türkiye anayasalarında diyanet işleri teşkilatı vardır. Bu resmi kuruluştur. Yalnız Müslümanlarla ilgilenmektedir. Devlet bütçesinden onlara maaş verilmektedir. Kilise mensuplarına değil. Türkiye devletinin laik olması onun tek dine sahip olmasını engellemez. İslamiyet Medine sözleşmesinden beri laiktir ve daima laik olmuştur. Halk tamamen istediği inancı seçebilmiştir. Sadece devlete karşı görevlerde fark gözetilmiştir. İsteyenler asker olmuş isteyenler de bedel vermişlerdir. Vatandaşlar ilk ve inanışlara göre değil askerliği yapıp yapmadıklarına dolayısıyla bedelli veya nöbetli olmalarına göre ayrılmıştır. Recep Tayyip Erdoğan Milli Görüş gömleğini çıkarmasaydı, Adil Düzen’in ne olduğunu bilseydi, dil sürçmesi ile demez sonuna kadar savunurdu. Biz Müslüman’ız. Slavlar da Hıristiyandır. Bu bizim birbirimize karşı olduğumuz anlamına gelmez.

Tayibet Erzen
20.05.2012
17:00

Altan'ın Uludere'yi art niyetle güncel tutacağına inanarak ben de aynı soruyu sorardım. adamları çözüm diye bir derdi yok, bana göre.

Vahap Alma
20.05.2012
18:03

Sayın Hocam; Geçen sayıdaki yorumumu yazdım ve sisteme aktardım. Sonra Lütfi abinin yorumunu okudum. Birbirine çok benzediği için kendi yorumumun başlığı hariç sildim. Yorumumda sizinle aynı fikirdeydim. Yorumunuz için teşekkür ederim saygılar...

Tayyibet Hanım; Altan'ın sorduğu sorular art niyetli olmakla beraber, ezberler ve kurgularla dolu önyargılardır. Yoksa yazımda da belirttiğim üzere her insan çözüm, ibret ve hakkaniyet adına sorgulamalı. Binaenaleyh Kur'an'ı bilmemesine rağmen Kur'an'a bu düşmanlığı sindiremiyorum. İnsan fikrinde hür olmalı ama kendisi dışındakilere düşman olmamalı. Hamdolsun mümin olmaya çalışıyorum ama hristiyanlar bana öcü gibi gelmiyor. Ateistlere kızmıyorum. Komünistlere düşman değilim. Yahudilere kin gütmüyorum. Çünkü benim işim düşmanlık değil çalışmaktır. Bu işin tasnifi, cezası ve mükafatı Yüce Yaratıcı'ya aittir.





Sayı: 153 | Tarih: 20.05.2012
Ruşen Çakır
Fenerbahçe, Gülen cemaati ve medyamızın hali
Gülen Fobisi
2310 Okunma
14 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Futbol Çılgınlıklar
E, bebeğim eee eee, eee...
1358 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
HAKİKAT'SİZ İNSAN,İNSAN'SIZ HAKİKAT
PERGEL'İN SABİT UCU
1352 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Osman Can da Kemalist olmuş
Yargı komedisi - Perde 17542
1332 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Yönlendirme
Alt kimlik ve yerel yönetim
1305 Okunma
8 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Altan
Uludere ve Yalanlar
Önyargı
1184 Okunma
3 Yorum
Vahap Alma
Hüseyin Gülerce
Peygamber Yolunun Müjdesi
Peygambere İman
1140 Okunma
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler